Search
English Turkish Sentence Translations Page 183954
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
With a sack of berries. | Bir çuval meyve ile ödemiş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
He sits on it like a cat on a grindstone. | Değirmen taşına oturmuş bir kedi gibi binmiş motosiklete. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Yesterday he almost ran over my foot. | Dün neredeyse ayağımın üzerinden geçiyordu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Don't exaggerate. | Tesadüfen karşılaşabilirsin. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul, did the French feed you so well in France... | Paul, Fransa'da seni iyi mi beslediler ki... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul! To think you're still alive. It's hard to believe. | Paul. Hâlâ hayatta olduğuna inanmak çok güç. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's hard to believe. | İnanılır gibi değil. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"All heaps of horse or cow dung... | "Fransız ya da Amerikan birliklerinin... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...must be cleared away by 1st May, 1919." | ...1 Mayıs 1919'a kadar temizlenmeli." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"Manure must be shifted at least twice a week onto fields... | "Bu pislikler haftada en az iki kez köy sınırlarının... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They're mad. | Sıyırmış bunlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I thought men had different hands after a war. | Savaşa katılan erkeklerin elleri farklılaşır sanırdım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Leave Paul's hands alone. Isn't that right, Paul? | Elleriyle uğraşma artık. Öyle değil mi Paul? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
When Paul was in France... | Paul, Fransa'ya gittikten sonra... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...I heard his footsteps under my window at night. | ...geceleri penceremin dibinde ayak seslerini duymaya başladım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Then I knew he was alive. | O zamandan beri hayatta olduğunu biliyordum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In Munich... | Münih'te... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...the Spartacists robbed passengers on a tram. | ...Spartakistler bir tramvaydaki yolcuları soymuş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Thank God we've no trams in Schabbach. | İyi ki Schabbach'ta tramvay yok. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I remember when mobilization came. | Seferberlik ilan edildiği zamanı hatırlıyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We were in the fields, cutting the corn... | Tarlalarda ekin biçiyorduk. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and the bell tolled... | Çanlar çalmaya başladı... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and Willi, the postman... | ...ve postacı Willi... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We ran through the village, we thought there was a fire. | Hemen köye koştuk, yangın çıktı sanmıştık. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Mobilization had started. | Seferberlik ilan edilmiş meğer. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's all right for you, Eduard. | Saçma sapan konuşuyorsun Eduard. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The boy's got lung trouble, as you well know. | Çocuğun ciğerleri rahatsız, bunu çok iyi biliyorsun. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's in writing, from the Army Selection Board. | Ordu Yoklama Kurulu'ndan verilmiş belgesi bile var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Well, one's got money, the other's pretty. | Birisi zengin, diğeri güzel. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But she's so dark | Ama o kadar esmer ki... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You don't know her, Paul. | Onunla tanışmadın Paul. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Marie, you can't say that. Nobody knows for sure. | Marie, böyle konuşma. Kimse doğrusunu bilmiyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In Woppert, we had an aviator, Rudi Molz. | Woppert'te Rudi Molz adında bir pilotumuz var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
He shot down fourteen aeroplanes. | Geçen yıl 14 düşman uçağını düşürdü. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Airmen are the true heroes. | Havacılar gerçek birer kahramandır. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I recognized him immediately. That's Paul Simon. | Görür görmez tanıdım. Paul Simon bu dedim. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul, you're back home and my Helmut was killed in Russia. | Paul, sen eve döndün ama oğlum Helmut Rusya'da öldü. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Did you know? | Duymuş muydun? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Pauline, the glasses. | Pauline, bize bardak getir. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
What? Naked? Where? | Nasıl? Çıplak mı? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Karl Glasisch, too. | Karl Glasisch'e ne demeli. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Apollonia's got him on her conscience, too, the witch. | O Apollonia cadısı onu da kendine uydurdu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
He came home from the war with a skin infection from poison gas. | Döndüğünde zehirli gaza maruz kalmaktan deri enfeksiyonu vardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Now she's turned his head and keeps turning him down. | Önce başını döndürdü, şimdi de geri çeviriyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
So he's boozing. | İçki içiyor bu yüzden. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Marie Goot, be quiet. | Marie Goot, yeter ama! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And Eduard, stop rocking that chair. | Eduard, sallama şu sandalyeyi! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But it's true. She thinks only of tormenting the men, that gypsy. | Hepsi de doğru. O çingenenin tek düşündüğü erkeklere işkence etmek. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Were you ever in a gas attack, Paul? | Siz de gaz saldırısına uğradınız mı Paul? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
City folk just came, looking for food. | Yiyecek bulmak için şehirden gelenler olmuş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Wiegand drove them away. | Wiegand hepsini sepetlemiş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
French! French! | "Fransızlar! Fransızlar!" | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We'll drive you from your trench! | "Sizi siperlerinizden süreceğiz!" | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We said that but now we've got them here. | Öyle demiştik ama gel gör ki ülkemizdeler. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
When the French occupied us... | Fransızlar bizi işgal ettiğinde... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...they stabled their horses in the church. | ...atlarını kiliseye bağladılar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In the church! | Kiliseye! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In Flanders, we played different tricks. | Flanders'da biz başka numaralar yapmıştık. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And whacked his stick against his boots. | ...elindeki sopayı çizmelerine vuruyordu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Then the Americans came. | Sonra da Amerikalılar geldi. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They didn't whistle at the girls. | Kızların arkasından ıslık çalmıyorlardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...everything shook, we had to drive the tent pegs deeper. | ...her şey sallanmış, çadır kazıklarını daha derine çakmak zorunda kalmıştık. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The German army wasn't defeated, but its strength ebbed away. | Alman ordusu yenilmedi, ancak gücü gitgide azaldı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
My Helmut never fired at villages. | Oğlum Helmut köylülere asla ateş etmemiştir. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And first the airmen with their bombs. | Bombalama yapan ilk havacılar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We had good guns. | Sağlam silahlarımız vardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
What's wrong with his eye? He's the basket maker's boy, Hans. | Gözüne ne olmuş onun? Sepetçinin oğlu Hans. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I knew him when he was little. | Tamam ya, tanıdım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Two men in Rhaunen killed Hartmann, the chemist. | Rhaunen'de iki adam Eczacı Hartmann'ı öldürmüş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I got my heart medicine from him only last week. | Geçen hafta kalp ilaçlarımı ondan almıştım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"Murder and robbery in Rhaunen." | "Rhaunen'de cinayet ve soygun." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"As Hartmann had invested nearly all his money in war bonds... | "Hartmann parasının çoğunu savaş istikraz tahvillerine yatırmıştı." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...the loot was less than the criminals expected." | "Ganimet, suçluların beklediğinden daha azdı." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Only last week I saw gypsies in Rhaunen. | Geçen hafta Rhaunen'de bir sürü çingene görmüştüm. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"Two hawkers suspected of the crime have been arrested." | "Şüphe duyulan iki seyyar satıcı tutuklandı." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Does it say how he died? | Nasıl öldüğünü yazıyor mu? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"One of the criminals was throttling Hartmann... | "Suçlulardan biri Hartmann'ın boğazını sıkarken... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...while the second used a heavy object... | ...diğeriyse, yerde uzanan maktulün... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...to smash his skull in as he lay on the floor." | ...kafasını ağır bir cisimle parçaladı." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
"It was this in particular which brought about his instant death." | "Şakağına aldığı bu darbe, oracıkta ölümüne sebep oldu." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Hallo, Paul. | İyi günler Paul. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
See my white robe? | Beyaz giysimi görüyor musun? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I have a white robe like an angel. | Melekler gibi bembeyaz giyiniyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
AII soldiers go to heaven and get a white robe. | Her asker cennete gidip beyaz elbise giyer. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Murder in the Hunsr�ck. | Hunsrück'te cinayet. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
There was never such a thing before the war. | Savaştan önce böyle şeyler olmazdı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I can see the snow in Russia. | Rusya'da yağan karı görebiliyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
All my life there was never such snow in the Hunsr�ck. | Hunsrück'te bu kadar kar yağdığını görmedim. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That he's spared your wicked gossip is a good thing, too. | Bu iğrenç dedikodularınıza maruz kalmaması da iyi bir şey. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Our Paul and Helmut were always the best of friends. | Paul ile Helmut çok iyi arkadaştılar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Son, your lung! | Hastalanacaksın! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You can't be friend with such a swarthy person. | Böyle koyu tenli biriyle arkadaş olunmaz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...before he went off to war. | Bileğine ulaşmaması için dikkat etmeliyiz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Apollonia's a beautiful girl. | Apollonia da fıstık gibi kız. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Has she bewitched you, too, old fool? | Seni de mi büyüledi kartaloş? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I see the battlefields below. | Savaş alanları görüyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They lie there so peaceful, as if they wanted to rest. | Mola vermek istermişçesine öyle huzurlu duruyorlar ki. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In Kirchberg in the last three years of the war... | Kirchberg'de savaşın son üç yılında... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...you could hear the thunder of guns from France. | ...Fransa'dan gelen top gümbürtülerini duyabilirdin. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul's falling asleep. | Paul uyumuş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 |