Search
English Turkish Sentence Translations Page 1948
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| All of us get covered with grease and dirt doing repairs | Hepimiz tamir yapmaktan yağ ve kir içinde kalmışız. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Aren't we all the same? | Hepimiz aynı değil miyiz? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why the question of caste and creed? | Din ve sınıf münakaşası niye? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Do you drink? Yes, but not over there | İçki içer misin? Evet ama orada değil. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why be scared? I'll be right back | Neden tırstın? Hemen dönerim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How goes it, Singhji? No need to ask him | Nasıl gidiyor Singhji? Sormaya gerek yok ki. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Look at his clothes | Giyimine baksana. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'd love a pair of trousers like his | Ben de onunki gibi bir çift pantolon isterdim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Know what you'd have to do? | Ne yapman lazım biliyor musun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Hang around with that Christian girl | Şu Hıristiyan kız ile takılmalısın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Who said that? | Kim dedi onu? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't expect them to tell you | Sana söyleyeceklerini sanma. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I said it | Ben dedim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You didn't | Demedin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why make trouble needlessly? | Gereksiz yere neden sorun çıkartıyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Needlessly? Carrying on with that Christian girl | Gereksiz yere mi? Hıristiyan kız ile düşüp kalkıyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What Christian girl? | Ne Hıristiyan kızı? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How many Christian girls do you know? | Kaç tane Hıristiyan kız tanıyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You want to know which one? | Hangisi olduğunu mu öğrenmek istiyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The one who carried on with the lame boy | Hani şu topal oğlanla düşüp kalkan... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| and now rides in a Chrysler to school | ...şimdi de okula Chrysler ile giden. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Good morning, madam | Günaydın hanımefendi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Step outside | Dışarı çıkalım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Hold on to this | Tut şunu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Damn warrior caste! | Kahrolası savaşçı sınıfı! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Rama, help me get him into the car | Rama, yardım et arabaya bindirelim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What happened? How do you feel now? | Ne oldu? Şimdi nasıl hissediyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't get up | Kalkma. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| My car... Rama is looking after it | Arabam... Rama ilgileniyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The bastard. The cheat | Alçak herif. Hilebaz. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You shouldn't get into a fight. Look how badly you're hurt | Kavgaya karışmamalıydın. Bak ne kadar kötü yaralanmışsın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't mix with such people | Böyle adamlara bulaşmayacaksın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why did it start so suddenly? | Ne oldu öyle aniden? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The bastard said... | Alçak herif dedi ki... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| ...that Neeli and the lame boy... | ...Neeli ile şu topal çocuk... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How often have I asked her not to go to his house? | Kaç kere söyledim onun evine gitme diye? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Ma, don't start again | Yine başlama anne. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll say it a hundred times | Yüz kere söyledim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How the neighbours talk about it | Komşular ne der şimdi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Tell them Neeli goes there to study | Neeli'nin oraya ders çalışmaya gittiğini söyle. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| He was a brilliant student | Pırlanta gibi bir öğrenciydi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What good is that? Can a lame boy earn a living? | Neye yarar ki? Topal biri evini geçindirebilir mi? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why get up? | Neden kalktın? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm going Stay. Have dinner with us | Gidiyorum. Kal. Yemek yeriz. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I don't feel like eating | Canım yemek istemiyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How do you feel now? Fine. And you? | Şimdi nasılsın? İyiyim. Peki sen? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They couldn't touch me | Bana dokunamadılar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You were a big help, brother | Büyük yardım ettin kardeşim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Six against one. That's too many, even for a Singh | Bire karşı altı kişi. Bu kadarı Singh için bile fazla. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The bastards | Alçaklar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Six against one. Otherwise I would have taught them a lesson | Bire karşı altı kişi. Yoksa derslerini verirdim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Didn't I tell you not to mix with that rotten lot? | O kokuşmuş grupla tartışma demedim mi sana? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They're jealous | Kıskanıyorlar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They'll be even more jealous of the company | Şirketi daha da kıskanacaklar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A bus service, taxis, lorries, trucks | Otobüsler, taksiler, kamyonlar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll give you a bus to drive No, I want to drive a truck | Otobüs vereceğim sana. Hayır, kamyon istiyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Miss Neeli... | Bayan Neeli... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Feeling better already? | Daha iyisin ya? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| We're a tough lot | Çetin bir grubuz. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| But your eyes... Give them a couple of days | Ama gözlerin... Birkaç güne düzelir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I feel so bad about it | Kendimi çok kötü hissediyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| It's all because of me | Hepsi benim yüzümden. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You've done a lot for me | Benim için çok şey yaptın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You are my brother's friend | Ağabeyimin arkadaşısın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm your friend, too | Senin de arkadaşınım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| We'll be off | Biz gidiyoruz. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Are you really my friend? Don't you believe me? | Gerçekten arkadaş mıyız? Bana inanmıyor musun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Then can I request something? | Öyleyse senden bir şey isteyebilir miyim? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Yes, of course. Who shall I beat up? No beating involved | Evet, elbette, kimi döveceğim? Dövme işi değil. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Tell no one, not even my brother I won't say a word | Kimseye, ağabeyime bile söyleme. Tek kelime etmem. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Can you meet me tomorrow night with your car? | Yarın gece arabanla buluşabilir miyiz? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Somewhere we both know, but somewhere isolated | İkimizin de bildiği ama ıssız bir yerde. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I know the place | Öyle bir yer biliyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How about the rocks where you wrote your names years ago? | Yıllar önce üzerine adını yazdığın kayaların olduğu yere ne dersin? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Fine. I'll be there | İyi. Orada olacağım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What time? 10:00pm | Saat kaçta? Gece 10'da. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You won't forget? I never forget easily | Unutmazsın ya? Kolay kolay unutmam. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Can I say something, too? | Ben de bir şey söyleyebilir miyim? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't tell anyone, not even Joseph | Kimseye söyleme, Joseph'e bile. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm going to be a partner in a company | Bir şirkete ortak olacağım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A transport company. Within three months | Bir nakliye şirketi. Üç ay içinde. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You won't feel inferior anymore | İkinci sınıf hissetmeyeceksin artık. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't mix with those fellows | Sakın o adamlara bulaşma. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| If they speak about me, keep calm | Benim hakkımda konuşurlarsa sakin ol. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll try | Denerim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And don't drink too much | Çok fazla da içme. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll try that, too | Onu da denerim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The bus is about to leave for Panchmati! Take your seats! Hurry! | Panchmati otobüsü kalkıyor! Yerlerinize oturun! Çabuk olun! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| No taxi today | Bugün taksi yok. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What's happened to Singhji? | Singhji'ye ne oldu ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The car isn't coming today | Bugün araba gelmiyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| As if we'd mix with them | Halkın arasına karışacağız sanki. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Get the bottle from the back seat | Arka koltuktaki şişeyi al. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Throw it in the pond | Gölete fırlat. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You mean... in the water? | Suya mı demek istiyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Hurry up, we're leaving! | Acele edin, gidiyoruz! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll be crushed. I'd rather wait in the dust | Orada sıkışacağıma toz içinde beklemeyi yeğlerim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Here he comes | İşte geliyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| We almost gave up today | Bugün neredeyse işi bırakıyorduk. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A cup of tea, quick | Acele bir bardak çay. | Abhijaan-1 | 1962 |