Search
English Turkish Sentence Translations Page 1945
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He covered the distance of 80 miles in two hours | 130 kilometrelik yolu iki saatte aldı. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I decided to keep him. In my trade... | İşimde kullanmak için onu tutmaya karar verdim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Come in, Singhji | Girsene Singhji gir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I can tell from the dust that you've been to Panchmati | Üzerindeki tozdan Panchmati'de olduğunu söyleyebilirim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How did you like it? The roads are bad | Nasıl, beğendin mi? Yollar kötü. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I know that | Onu biliyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| But I also know they'll be repaired within the year | Aynı zamanda bir yıl içinde tamir edileceğini de biliyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| My car needs repairs, too | Arabamın da tamir edilmesi gerek. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The brakes, the clutch isn't good and the seats | Frenler, debriyaj iyi değil bir de koltuklar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| No problem | Hiç sorun değil. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Tell me how much you need in the morning | Sabah ne kadara ihtiyacın varsa söyle bana. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Come in. Lift your veil | İçeri gir. Peçeni aç. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Singhji, hello | Merhaba Singhji. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I saw him in action | İşbaşında gördüm onu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Did Abhimanyu have a beard? Sure he did | Abhimanyu sakal bıraktı mı? Bıraktı tabii ki. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You don't know anything. He died when he was sixteen | Hiç bir şeyden haberin yok. On altı yaşında öldü o. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A beard? By magic? | Sakal mı? Büyüyle mi? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| No, that was Abhimanyu's father | Yok, o Abhimanyu'nun babasıydı. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And that is Abhimanyu | Bu da Abhimanyu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How was it... the trip to Panchmati? | Panchmati yolculuğu nasıldı bakalım? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Good | İyi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| So you're working without a licence? | Demek izin belgen olmadan çalışıyorsun öyle mi? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How long does a licence take? | İzin belgesi almak ne kadar sürer? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| He has a Jack in his hand | Elinde bir bacak var. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What Jack? | Ne bacağı? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Yes, a Jack. Can't you read English? | Evet bacak işte. İngilizce okuman yok mu? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| J for Joseph | Joseph'in J'si. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And K for Christian | Hristiyan’ın da H'si. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How much did he take? Nothing | Ne kadar aldı bunun için? Hiç. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Liked your face? | Yakışıklılığını mı beğenmiş? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| He'll get me the licence, too | İzin belgesi de alacak bana. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| My jaws are aching. The Imambazar restaurant was much better | Çenem ağrıyor. İmambazar lokantası çok daha iyiydi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You don't like anything here The people here aren't straight | Buradan hiç hoşlanmadın. Halkı düzgün değil. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Which people? The drivers | Hangi halk? Şoförler. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They're jealous, of the Chrysler | Chrysler'ı kıskanıyorlar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Of course, they'll be jealous | Elbette kıskanacaklar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm competition, why should they welcome me? | Rekabet etmeye gelmişim, neden hoş karşılasınlar ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| That bus driver threw tea at you, the devil | Sana çay atan otobüs şoförü var ya, tam bir şeytan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| So what? Remember how it was when we started in Imambazar? | Ne olmuş yani? İlk başladığımızda İmambazar nasıldı unuttun mu? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They calmed down | Sonra yatıştılar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Do you know the Christian from before? | Hristiyan’ı eskiden mi tanıyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| He's from Giribraja | Evet, Giribraja'dan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A low caste, he became a Christian | Düşük sınıftan, şimdi de Hristiyan olmuş. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I know that | Evet biliyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| But he seems to have forgotten, mixing with you like that | Seninle böyle kaynaştığına göre o unutmuşa benziyor ama. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| He drives for the SDO. He'll help get me a permit quickly | Parselasyon Memurunun şoförlüğünü yapıyor. İzin belgesini hemen almama yardım edecek. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And the old businessman? He's a snake | Hele şu yaşlı tüccar yok mu? Tam bir yılan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What do you know about him? I know | Onun hakkında ne biliyorsun? Biliyorum işte. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I've been told Who by? | Anlattı bana. Kim anlattı? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The girl | Kız. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Bring me some more bread | Biraz daha ekmek getir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What girl? Which girl told you? | Ne kızıymış bu? Hangi kız anlattı? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The one he said was his maid | Hizmetçim dediği kız var ya, işte o. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You've been talking to her? | Onunla mı konuşuyordun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| She came to the well for water. She's nice. I told her all about you | Kuyuya su çekmeye geldi. Güzel kız. Senin hakkında konuştuk. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What did you say? She asked about you | Ne dedin? Seni sordu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| She's a bitch, a bad woman | O bir kahpe, kötü kadın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Talk to her again and I'll kick you out | Onunla bir daha konuşursan seni kovarım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Stick to your job, don't worry about who is good, who is bad | İşine sarıl, kimin iyi kimin kötü olduğunun derdine düşme. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Will you be able to sleep here? | Burada uyuyabilecek misin? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| So much stuff, there's a horrible stink | Bir sürü ıvır zıvır var. Çok da kötü kokuyor. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You'll sleep here, too I'll sleep in the Chrysler | Sen de burada uyuyacaksın. Ben Chrysler'de uyurum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| To make sure no one steals any parts | Herhangi bir parçası çalınmasın diye. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Rama? | Rama? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Let me stay, just for the night | Bu geceliğine kalmama izin ver. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I beg you | Yalvarırım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They'll kill me Who? | Beni öldürecekler. Kim? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The new fellow, he will dishonour me | Yeni gelen adam, namusumu lekeleyecek. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Dishonour? | Namusunu mu lekeleyecek? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Look at this | Şuna bak. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What can I do about it? | Ben ne yapabilirim ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| No, you can't stay here | Olmaz, burada kalamazsın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You've ruined my sleep. Go away | Uykumun içine ettin. Çık git. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I won't do anything, sir | Hiçbir şey yapmam efendim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll sit in the corner | Köşede otururum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You "won't do anything"? | "Hiçbir şey yapmaz mısın"? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What do you take me for? | Beni ne sanıyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm warrior caste. Do you know that? | Savaşçı sınıfındanım ben. Bunu biliyor musun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Women for us are... Go away | Bizim için kadınlar... Git buradan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| All right, sir | Peki efendim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| If you want to stay, stay in the corner | İstiyorsan köşede kal. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| If they come looking for you, I'll throw you out | Seni aramaya gelirlerse, dışarı atarım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Shall I shut the door? | Kapıyı kapatayım mı? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Yes | Kapat. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| With this, too? Yes | Bunu da takayım mı? Evet. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| It's cold | Hava soğuk. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Can I say something? Again? | Bir şey diyebilir miyim? Yine mi? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| My name is Gulabi | Benim adım Gulabi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm Rana Pratap Singh | Ben de Rana Pratap Singh. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I recognised your horn. What have you decided? | Kornanı tanıdım. Neye karar verdin? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I might as well stay Very well | Kalayım bari. Çok iyi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I thought so. I have a plan | Ben de öyle düşünmüştüm. Bir planım var. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The jeep will break down tomorrow | Jeep yarın bozulacak. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You'll take the SDO to Panchmati in your Chrysler | Parselasyon Memurunu Chrysler'inle Panchmati'ye götüreceksin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Pick him up at 7:30. On the way you discuss your permit | Onu saat 7:30'da al. Yolda izin meselesini konuşursunuz. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And you? I'll be there | Peki ya sen? Orada olacağım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll introduce you, then go to get the jeep repaired | Seni onunla tanıştırıp aracı tamire götüreceğim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Where are you going? To the school | Nereye böyle? Okula. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Where is your school? | Okulun nerede? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Have you seen the church? Not yet | Kiliseyi gördün mü? Daha görmedim. | Abhijaan-1 | 1962 |