Search
English Turkish Sentence Translations Page 1990
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Uh, that's her. | Geldi işte. Üzgün görünmeni ve özür diliyormuş gibi bakmanı istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I want you to look like you understand the gravity of the situation, | Konunun ciddiyetini anlamış ve bir daha yapmayacakmışsın gibi bakmanı istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay. What do you got? | Tamam. Yap bakalım. Kakan gelmiş gibi oldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's impossible, I only poop on Sunday mornings | İmkansız. Sadece pazar sabahı elimde "Sanat ve Tatil"in bir nüshası varken yaparım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ok, T.M.I. and also very unhealthy. | Tamam, fazla ayrıntıya girme. Ayrıca sağlığa çok zararlı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now, just relax your face, bud. Relax it. | Şimdi yüzünü rahat bırak, dostum. Rahat ol. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There you go, now, there you go, perfect. | İşte böyle. İşte böyle, harika. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How was it? You weren't mean to her, were you? | Nasıl geçti? Çok sert değildin değil mi? Bağırmadın ona, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Was she mad? Did she say anything about me? | Kızdı mı? Benim hakkımda bir şey dedi mi? Kötü bir çocuk değil, Marcus. Aynen! | About a Boy-5 | 2014 | |
| But she is a year older than you, | Ama senden bir yaş büyük ve bulunduğu konum seninkine göre çok farklı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That I... | Yani, onunla takılmanı istemiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mom, no! That's not fair, please! | Anne, olmaz! Hiç adil değil, lütfen! Anlamanı beklemiyorum. Gerçekten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But I'm only doing it because of how much I love you. | Ama bunu seni sevdiğim için yapıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will? | Will? Üzgünüm, dostum. Annen ne derse o olur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Better go back home, do your homework, | En iyisi eve git, ödevlerini yap. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and maybe write an apology poem | Ve Müdür Goldenrod için de bir özür şiiri yaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Poem? Doesn't have to rhyme. | Şiir mi? Kafiyeli olmasına gerek yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, Fiona, I, uh, | Fiona, şunu bilmeni istiyorum sadece. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It means a lot to me that I'm Marcus's emergency contact. | Marcus'un acil durum için iletişimi olmam benim için çok şey ifade ediyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's not something that I take lightly. | Hafife aldığım bir şey değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know I make it look easy, | Basit gibi gösterdiğimi biliyorum. Ama ebeveyn olmak epey zor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, you don't make it look easy. | Pek de basit gibi göstermiyorsun. Ebeveynlerim hiç iyi değildi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I always promised that I'd do a better job. | Her zaman daha iyi bir iş çıkarabilmek için yemin ettim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You think parenting is gonna be black and white. | Sana göre ebeveynlik siyah ve beyaz. Ama aslında oldukça gri. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, well, that's why they invented whiskey, right? | Zaten bu yüzden viskiyi buldular, değil mi? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I got a seventeen year old macallan in there. | 17 yıllık Macallan viskim var. Marcus'dan daha çok şey gördü geçirdi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you want some? Ooh, need not want. | İstiyor musun? İstemiyorum, ihtiyacım var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Quick question. | Kısa bir soru soracağım. Dar pantalon giyemeyecek kadar yaşlı değilim, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, I totally pull them off, right? | Yakışıyor, değil mi? Tabii, tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What the hell? | Ne oluyor ya? Daha dün görmüştüm onu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I know I have this whiskey. Am I going crazy? | Viskinin burada olduğunu biliyorum. Kafayı mı yedim ben? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I didn't drink it. | Ben içmedim. Evde de sadece sen, ben, Marcus, bir de... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, boy. | Eyvah. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey there, buddy. To what do I owe the intrusion? | Merhaba dostum. İçeri öylece dalmanı neye borçluyum? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You got a big homework project? | Önemli bir ödevin falan mı var? Hayır, yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm on a top secret mission. | Çok gizli bir görev üstündeyim. Hedefim, Shea Garcia Miller. | About a Boy-5 | 2014 | |
| My goal? Conversation. | Amacım, muhabbet. Tabii ilk hedefim bu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Then possibly marriage, or you know, | Sonra da muhtemelen evlilik ve birbirine adanmış bir ilişki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, back up here. This is the Shea | Biraz geri git bakalım. Bu Shea, görüşmenin yasak olduğu Shea mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| The very same. | Aynen öyle. Doğru mu anladım? Artık annenin sözünü dinlemiyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Is my little Marcus becoming a bad boy? | Küçük Marcus, kötü bir çocuk mu oluyor? Hayır, hâlâ annesinin bir tanesiyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So nothing is stopping me from "accidentally" running into her | Yani onunla tesadüfen karşılaşmama hiçbir şey engel olamaz. Tabii okul içinde. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nothing but the laws of physics, and my own significant | Fizik kuralları ve kendi fiziksel sınırlamalarım dışında hiçbir şey. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, Will, I am up to my beanie in indication. | Will, belirtiler artık boyumu aştı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've gotten three... count 'em... Three texts from her, | Tam üç... İyi bak. Tam 3 tane mesaj... | About a Boy-5 | 2014 | |
| ranging from casual, like "what's up?" | ...sırf "N'aber?" demek için yapılan gelişigüzel çağrılar aldım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Really? To the more intimate: | Öyle mi? Hatta samimi bir şekilde "Selam." bile dedi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? And in between P.E. | Ne? Beden eğitimi ile öğle arasında ne mi oldu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I got shoulder. | Elini omzuma koydu. Ceketim üstümdeydi ama olsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hmm. Yeah. | Yani. Dinle. Ne olduğu belirsiz babacan tavırlarına rağmen... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I gotta tell you that this Shea, so far, | ...Shea'nın sana sadece zararı dokunduğunu söylemem lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But as your friend, I'm all for it. | Ama arkadaşın olarak her şeye varım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ah, hello. | Merhaba. Will Freeman siz misiniz? Kimin sorduğuna göre değişir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But if it's you, then... | Eğer sen soruyorsan, tabii. Evet, benim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You've been served. Ooh. | Yapmanız gereken bir iş var. Tam olarak nasıl bir iş öneriyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Someone's suing you. | Biri size dava açmış. Geri zekalı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Did you get any shoulder? | Elini omzuna koydu mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am being sued, dude. | Biri bana dava açmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Someone named Anastasia Campbell | Anastasia Campbell diye biri Kaçak Kızak'ı birlikte yazdığımızı öne sürüyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't even know who Anastasia Campbell is, | Anastasia Campbell'in kim olduğunu bile bilmiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| except some crazy person who's trying to steal my money. | Spor kulüpleri; birçok araba gezintisi, antreman ve bütün bu pizza partileri anlamına geliyor. Tabii paramı çalmak isteyen bir deli değilse. | About a Boy-5 | 2014 | |
| This is serious, man. | Çok ciddi bir durum, adamım. Bu şarkı resmen sınırsız açık büfe benim için. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Which begs the question, | Bu da şu soruyu ortaya çıkarıyor. Niye kimse bu kadar ciddi olduğunu söylemedi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Didn't they? | Söylemediler mi? Bence Richard aylardır sana bunu söylüyordu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| "This is a huge, serious problem," that's a quote. | "Gerçekten ciddi ve büyük bir problem." Aynen böyle demişti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, my problems always go away, you know that. | Problemlerim hep bir şekilde çözülüyor. Bunu biliyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm teflon, nothing sticks. | Resmen teflon tava gibiyim. Hiçbir şey yapışmıyor üstüme. | About a Boy-5 | 2014 | |
| God, I hate you. | Nefret ediyorum senden ya. Bana her şey yapışıp kalıyor. Cırt cırt gibiyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know what? I gotta get a lawyer. | Biliyor musun? Avukat bulmam lazım. Zaten var ki! Hem de epey seksi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The one with the... I slept with her. | Hani... İlişkiye girdim onunla. Ki bunu biliyorsun zaten. Garip kaçardı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I need a lawyer that I'm not tempted to sleep with. | Yatmaya çalışmadığım bir avukat lazım. Laurie avukat, sana söyledik ya kaç kere. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? | Ne? Çünkü en yakın arkadaşımla evli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Otherwise... | Yoksa... Kesinlikle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are we sure she works here? Yes. | Burada çalıştığından emin miyiz? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| According to Google, there's an Anastasia Campbell | Google'a göre burada pilates öğretmenliği yapan bir Anastasia Campbell var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know, dude, | Bilmiyorum ki, dostum. Daha çok diri diri vücutlar görüyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? | Ne oldu? Sapık Stacey! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Who? Where? Where? Get back here! | Kim? Nerede? Nerede? Geri gel! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Stalker Stacey! Don't you remember? | Sapık Stacey! Hatırlamıyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| The cute groupie I had mind blowing sex with, | İnanılmaz bir seks yaşadığım tatlı hayranım. Sonra kafayı yiyip peşimi bırakmamıştı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That Stacey? Yes, dude! | O Stacey mi? Evet, dostum! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, my gosh! The one with the dance? | Tanrım! Dans eden mi? Evet, şöyle bir şeydi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. Oh, my God. | Aynen. Aman Tanrım. Moralini bozmamak için uğraştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| "Stacey" must be short for Anastasia... | 'Stacey' Anastasia'nın kısaltması sanırım. Ki gayet güzel de bir isim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Laurie and I should put that on the baby name list. | Laurie'yle, bebek için isim listemize ekleyebiliriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, my God. | Aman Tanrım. Will! Will! Gitmiş ki Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Everyone, get into the down stretch. 1 | Herkes yere uzansın. Yardımcı olabilir miyim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh... Are you here to take a class, | Ders almaya mı geldin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| or are you just one of those creeps who likes to come in | Yoksa diğer sapıklar gibi milletin kıçına bakmaya mı geldin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I'm more of a boob man. | Ben daha çok göğüslerden hoşlanıyorum. Sizi bir yerden tanıyor muyum? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, gosh. | Tanrım! Öğretmen değerlendirme formlarım! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just finished alphabetizing them! | Daha yeni sıraya dizmiştim! Uçup gitti hepsi! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, okay, let me help here, Principal G. | Hemen yardım edeyim, Müdür G. Of be Marcus. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What has gotten into you of late? | Neye geç kaldın böyle? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I've never seen you roam the halls | Koridorlarda hiç bu kadar dikkatsiz dolaştığını görmemiştim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, uh, Fiona, you got a minute? | Fiona, bir dakika bakar mısın? Doğum destek araştırması yapıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look at this amazing woman in the Amazon. | Amazon'daki şu muhteşem kadına baksana. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She's using gravity to help the birthing process. | Doğum sürecini kolaylaştırmak için yer çekimini kullanıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh! Oh! Fiona, please! | Fiona, lütfen ama! Bunu da görmezden gelemem ki! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can you just stop for one second | Bir saniyeliğine de olsa yağmur ormanları pornosuna son verir misin? | About a Boy-5 | 2014 |