Search
English Turkish Sentence Translations Page 1994
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'll go with Chris, you know, since I'm a grown up. | Ben Chris diyeceğim. Gördüğünüz gibi bir yetişkinim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, uh, Mr. Chris, Will is the guy | Bay Chris, Will "Kaçak Kızak"ı yazan kişi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and now he gets to spend his days doing whatever he wants. | Bu sıralar da günlerini istediğini yaparak geçiriyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What can I say? I'm blessed. | Ne diyebilirim? Kutsanmışım resmen. Ne iyi etmişsiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, I'd go crazy doing nothing all day. | Bütün gün bir şey yapmasam kafayı yerdim ben. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But hey, to each his own, right? | Ama her koyun kendi bacağından asılır değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I don't do nothing, you know? | Aslında bir şeyler yapıyorum. Çok ama çok yoğun bir hayatım var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's in 11 fantasy football leagues. | Aynen, Fantezi Futbol oynuyor. Meşgulmüş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| By the way, who cuts your hair? | Bu arada, saçınızı nerede kestirdiniz? Kendim kestim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Listen, I'm glad you met Marcus here | Marcus'la tanışmana memnun oldum. Hayatına biraz amaç katmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, I see you're going for the small, | Bu arada, balkon için küçük, minimalist bir yaklaşım içinde olduğunuzu fark ettim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Did you have a chance to look at my director's notes? | Yönetmen notlarına bakma imkanınız oldu mu hiç? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Because Romeo and Juliet should feel emotionally connected | Çünkü Romeo ile Juliet, manevi olarak bağlı. Fiziksel olarak apayrı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, Will, if you need any help, | Will, bir yardıma ihtiyacın olursa aklında olsun. Bay Chris Carmel'de bir kabin yapmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and he didn't even use any nails. | Hem de hiç çivi kullanmadan. Sadece lambda zıvana kullanmış. Ondan iyisi yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great, we'll leave you guys to it. | Harika, işi size bırakalım. Güzel. Görüşürüz, beyler. Görüşürüz, Shea. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're making a bigger balcony. | Balkonu daha büyük yapmalıyız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? | Ne var? Ne bakıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What are you looking at? | Bak. Artık beni rahatsız bile etmiyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona, hi. | Merhaba, Fiona. Otur lütfen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I realize I probably | Dün gece kendimi tam olarak ifade edemediğimi fark ettim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll say. It's not exactly easy | Bence de. 12 yaşındakilerin ilgisini Shakespeare'e kaydırmak pek de kolay değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| so I modernize the language at first. | Bu yüzden, daha modern bir dil kullandım. Hikaye ilgilerini çektikten... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and they start really getting into it, | ...tam olarak uyum sağladıktan sonra ise orijinal metne doğru yönleneceğiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, you do? | Öyle mi? Evet ama lütfen onlara söyleme. Büyük bir sürpriz olmasını istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Your secret's safe with me. | Sırrın bende saklı kalacaktır. Önceden buraya geldin mi hiç? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, no, I'll look, you order. | Ben biraz bakayım, sen sipariş ver. Limonlu sıcak su alabilir miyim, lütfen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll have an iced tea please. | Ben de soğuk çay alayım, lütfen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So something tells me you've studied Shakespeare. | Shakespeare üzerine çalışmışsın gibi geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, I was in Midsummer Night's Dre at university. | Üniversitede Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda oynamıştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Helena? | Helena rolünde mi? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Excuse me. | Affedersiniz, bunu cabernet ile değiştirebilir miyim acaba? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're all adults here. | Yetişkiniz sonuçta. Evet, ben de aynısından alayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I gotta be careful around you. | O zaman sana göz kulak olmam lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| A woman who can hurl Shakespearian insults | 'Shakespeare'lik taslayan bir kadının aşağılaması kadar kötü bir şey yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, well, you were pretty quick with your retorts. | Sen de epey hazırcevapsın. Üstesinden gelebilirsin bence. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm sorry about that. | Olanlar için üzgünüm. Sen boş tenekenin tam tersisin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Um, so... | Pekâlâ... Bana biraz daha şeyden bahsetsene... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ah! You guys made it! Great. | Geldiniz! Mükemmel. Hadi bakalım, herkes sokulsun. Toplanın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, you know, a few of the other parents were concerned | Başka ebeveynler de oyundan endişe duyuyorlardı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. Hey, guys. | Tabii. Merhaba, millet. Merhaba, Marie. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You were in a court, not Clancy's poolroom. | Mahkemedesin sen be, Clancy'nin oyun salonunda değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Sit down! I'm a victim of circumstance. | Otur yerine! Zenginliğimin kurbanıyım ben. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, uh, what are you doing there, bud? | Ne yapıyorsun, dostum? Eğlencenin tadını kaçırıyorsun gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just practicing the vocal warm ups Mr. Chris taught us today. | Ses alıştırması yapıyorum sadece. Bay Chris öğretti bugün. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just so excited about the play, | Oyun için çok heyecanlanıyorum. Başka şeylere odaklanmak çok zor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, let's try, all right, bud? | Hadi deneyelim bir, tamam mı? Pardon, Will. Ortamı mahvediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just gonna go home and rehearse. | Eve gidip prova yapayım ben. Hayır, hayır. Birlikte izleyeceğiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm trying to teach you some culture, | Sana kültür dersi vermeye çalışıyorum. Ama tek istediğin Shakespeare hakkında konuşmak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's just Mr. Chris says my diction is sloppy, | Çünkü Bay Chris diksiyonumun kaba saba olduğunu söyledi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I don't have a lot of time left before the show tonight. | Ve gösteriden önce pek de zamanım kalmadı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And Mr. Chris says television is an opiate of the masses. | Ayrıca Bay Chris, televizyonun kitlelerin uyku ilacı olduğunu söyledi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mr. Chris's mom is an opiate of the masses. | Bay Chris'in ta annesidir o. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So how was it? | Nasıl geçti? Tam 94 tane ebeveyn geldi masaya. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It was definitely not a date. | Kesinlikle randevu falan değildi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm really sorry, Fiona. | Çok üzgünüm, Fiona. Hayır, senin suçun değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I did feel a bit of a connection with him though when we were there. | Oradayken aramızda bir bağ fark ettim. Sonra öyle olmadığını anladım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and that it was sort of ridiculous | Bana ilgi duyacağını düşünmek biraz da komikti açıkçası. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, it's his loss. | O kaybeder. Aynen, aynen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Does this mean I can go out with him? | Onunla buluşabilir miyim yani? Hayır. Olur mu tabii ya. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mm mm. I was clearly kidding. | Dalga geçiyordum tabii ki de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hoo! Hoo! Hoo! Yeah, no. | Yapma. Tiyatrodayız, futbol maçında değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm saying double, double, toil and trouble. | "İkiye katla, didin ve zahmet ver." diyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How long before this mess will bubble? | Ne kadar süre sonra bu pislik kabaracak? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Am I crazy, or does this witch number two | Ben mi kafayı yedim, yoksa iki numaralı cadı 'It Factor' mü kullanmış? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you see that cauldron? | Kazanı görüyor musun? Mukavvadan yapmışlar gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Our balcony is gonna blow that thing out of the water. | Bizim balkonumuz bunu kaldırıp yere vurur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can't wait to see Mr. Chris's face when he sees it. | Bay Chris'in yüz ifadesi için sabırsızlanıyorum. Ben de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love that look he gets when he's happy. | Mutluyken oluşan yüz ifadesine bayılıyorum. Böyle bir şey olamaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, darling, I just wanted to make sure your Romeo hat | Hayatım, Romeo şapkanın hazır olduğundan emin olmak... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I thought you forgot. Oh, no, never. | Unuttuğunu sanmıştım. Hayır, asla. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nothing about this is a handshake. | Tokalaşma değil ki bu. Elleriniz bir kere bile birbirine değmedi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, buddy, that's us. All right. | İşte dostum. Bizim sıramız geldi. Andy, gel hadi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on! Why you doing that? | Yapmasana! Niye böyle yapıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Whoa, cool! Bloody hell. | Harika. Aman Tanrım. Juliet'in gökdelende yaşadığını bilmiyordum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you think we went a little overboard? | Sence biraz abarttık mı? Yok öyle bir şey. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wow. Yeah. | Tabii ya. Merhaba. Merhaba. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Not so small and minimalist now, is it, big boy? | Küçük ve minimalist değil artık, değil mi koca oğlan? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey. | Dinle. Hayatta tırmanmam buna. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I know it's tall. Like, um... | Yüksek olduğunu biliyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Absurdly, insanely, "what were you thinking?" Tall. | Absürt derecede, çılgınca, "aklında ne vardı lan?" denilecek kadar yüksekçe hatta. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But, it's... I'm sorry, Mr. Chris, I'm out. | Üzgünüm, Bay Chris. Ben yokum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, she's a real diva, isn't she? | Tam bir diva değil mi? Sanırım büyük finali iptal etmemiz gerek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now, Marcus, I don't know Mr. Chris's version. | Marcus, Bay Chris'in tarzını bilmiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So we'll have to do it as Shakespeare wrote it, | Bu yüzden Shakespeare'in yazdığı, Tanrı'nın istediği şekilde oynayacağız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wow. Uh... places. Come on, what's the matter? | Hadi yerini al. Sorun ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| It is I, Juliet. Awaiting her Romeo. | Ben Juliet, Romeo'yu gözlüyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I hope he gets here in a minute. | Umarım hemen gelecektir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How camest thou hither, tell me, and wherefore? | Nasıl geldin sen buraya, neden? Bahçenin duvarları yüksek ve tırmanması çok zor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and this place death, considering who thou art, | Burası ölümcül, özellikle de kim olduğuna... | About a Boy-5 | 2014 | |
| if my kinsmen find thee here. | ...ve yakınlarımın seni bulma ihtimaline bakılırsa. | About a Boy-5 | 2014 | |
| With love's light wings did I o'erperch these walls, | Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu duvarları. | About a Boy-5 | 2014 | |
| for stony limits cannot hold love out. | Taştan sınırlar aşka karşı direnemez. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And what love can do, that dares love attempt. | Ve aşkın yapabileceklerine. Budur cesaretlendiren aşk uğraşını. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Therefore thy kinsmen are no stop to me. | Bu yüzden, durduramaz yakınların beni. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And but thou love me, let them find me here. | Ama seviyorsan beni, bırak bulsunlar beni. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What the hell is he doing? | Ne yapıyor bu ya? Tırmanmaması gerek ona! | About a Boy-5 | 2014 | |
| You read the director's notes? I read the director's notes. | Yönetmen notlarını okumadın mı? Ben okudum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The guy said read the director's notes. Everybody did it. | Adam yönetmen notlarını okumamızı söyledi. Herkes okudu da. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What are you doing? | Ne yapıyorsun? Yardım edin! Will! | About a Boy-5 | 2014 |