Search
English Turkish Sentence Translations Page 2013
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I am?'gay.?' | Ben 'eşcinsel'im. | About Time-1 | 2013 | |
| Do you have a problem with that? | Bu konuda sorunun mu var? | About Time-1 | 2013 | |
| No, I don't. I love that stuff. | Hayır, yok. Böyle şeyleri severim. | About Time-1 | 2013 | |
| I'm just gonna... | Şimdi sadece... | About Time-1 | 2013 | |
| I've just seen the girl who broke my heart three summers ago. | Demin üç yaz önce kalbimi kıran kızı gördüm. | About Time-1 | 2013 | |
| Let's go say hello. | Gidip selam verelim. Hayır. Uyuyan köpeği uyandırmayalım. Hadi. | About Time-1 | 2013 | |
| Best night of my life. I always love this area. | Hayatımın en güzel gecesi. Burayı severim. Çok canlı, resimler de çok renkli. | About Time-1 | 2013 | |
| Just makes me so happy when I'm round here, all the colour... Tim. | Buralarda olmak beni çok mutlu ediyor. | About Time-1 | 2013 | |
| Charlotte! | Charlotte! Seni görmek ne güzel. | About Time-1 | 2013 | |
| What a surprise. | Ne sürpriz. | About Time-1 | 2013 | |
| Wow. Sorry. This is my girlfriend, Tina. | Bu kız arkadaşım, Tina. | About Time-1 | 2013 | |
| She's gay. Shut up. | Eşcinsel. Kes sesini. | About Time-1 | 2013 | |
| Hello, Tina. | Merhaba, Tina! Şu haline bak! | About Time-1 | 2013 | |
| ?t just never even occurred to me | Cornwall dışında yaşadığın hiç aklıma gelmezdi. | About Time-1 | 2013 | |
| We're about to go and get dinner, | Akşam yemeğine gitmek üzereydik ama bir ara seninle buluşmak iyi olurdu. | About Time-1 | 2013 | |
| Yeah, sure. I'd love that. | Çok sevinirim. Kit Kat'e sevgilerimi ilet. O nasıl? | About Time-1 | 2013 | |
| She's okay. She's not finding London totally easy actually. | İyi. Londra'yı pek kolay bulmuyor. | About Time-1 | 2013 | |
| Right. Well, Jimmy says he sees her sometimes. | Jimmy, onu arada gördüğünü söylüyor. Öyle mi? Ne zamandan beri? | About Time-1 | 2013 | |
| You knew there was always something there. | Aralarında hep bir şeyler olduğunu biliyordun. | About Time-1 | 2013 | |
| Sorry, you are? | Affedersin, sen? | About Time-1 | 2013 | |
| Very well, thank you. | Çok iyiyim, teşekkürler. İsmini soruyor. | About Time-1 | 2013 | |
| Roger. No, it's not. | Roger. Hayır, değil. | About Time-1 | 2013 | |
| No, it's not. it's Rory. | Hayır değil. Adım Rory. | About Time-1 | 2013 | |
| Nice to meet you, Rory. Yeah. | Memnun oldum, Rory. Evet. | About Time-1 | 2013 | |
| Right. Sorry, we should get going. | Üzgünüm, gitmemiz gerek. | About Time-1 | 2013 | |
| ?t was really great to see you. | Seni görmek güzeldi. Görüşmek üzere. Seni de öyle. | About Time-1 | 2013 | |
| God, she is beautiful. | Tanrım, güzel kız. | About Time-1 | 2013 | |
| She's so beautiful, if you had sex with her, you'd die. You'd just die. | O kadar güzel ki onunla seks yapsan ölürsün. | About Time-1 | 2013 | |
| You'd open her shirt, see her breasts and your eyes would explode. | Bluzunu açıp göğüslerini görürsün ve gözlerin patlar. | About Time-1 | 2013 | |
| You'd have to have sex with her blind. And then you'd die. | Onunla gözlerini kapatıp seks yapman gerekir. Sonra da ölürsün. | About Time-1 | 2013 | |
| You notice she didn't give me her number... | Numarasını vermediğini fark ettin mi... | About Time-1 | 2013 | |
| I told Tina to go have dinner on her own. Are you hungry? | Tina'ya tek başına yemesini söyledim. Sen aç mısın? | About Time-1 | 2013 | |
| Yeah. Of course. Great. | Evet, tabii. Harika. | About Time-1 | 2013 | |
| Bye, Roger. | Hoşça kal, Roger. | About Time-1 | 2013 | |
| Yeah, excellent. | Evet, mükemmel. | About Time-1 | 2013 | |
| Thanks again for the play. Triumph. Where do you wanna go? | Oyun için tekrar teşekkürler. Başarılı. Nereye gitmek istersin? | About Time-1 | 2013 | |
| Well, wherever you like really. | Sen nereye istersen. | About Time-1 | 2013 | |
| I'm starting to think we slightly wasted that summer holiday. | o yaz tatilini boşa harcadığımızı düşünmeye başlıyorum. | About Time-1 | 2013 | |
| ?f we could travel back in time, | Zamanda geçmişe yolculuk yapabilseydik... | About Time-1 | 2013 | |
| maybe I wouldn't have said no. | belki sana hayır demezdim. | About Time-1 | 2013 | |
| I'm... | Burada... | About Time-1 | 2013 | |
| I'm just staying round the corner. | kaldığım yer hemen köşeyi dönünce. | About Time-1 | 2013 | |
| Can you walk me home? | Beni bırakabilir misin? | About Time-1 | 2013 | |
| Yeah? Yeah, of course, yeah. | Evet mi? Evet, tabii ki, evet. | About Time-1 | 2013 | |
| Well, here we are. | Evet, işte geldik. | About Time-1 | 2013 | |
| it's a lot nicer | İçerisi... | About Time-1 | 2013 | |
| I'm sure it is. | Eminim öyledir. | About Time-1 | 2013 | |
| So... So... | Peki? Peki... | About Time-1 | 2013 | |
| What a night. Total joy, but I've gotta | Ne gece. Çok keyifli ama şimdi... | About Time-1 | 2013 | |
| get back | dönmem gerek... | About Time-1 | 2013 | |
| because there's something very important that I have to do. Right now. | çünkü yapmam gereken çok önemli bir şey var. Hemen. | About Time-1 | 2013 | |
| Wake up. Wake up. What? | Uyan. | About Time-1 | 2013 | |
| Would you like to marry me? | Benimle evlenir misin? | About Time-1 | 2013 | |
| Don't be so selfish, I'm sleeping. it's bad. | Bencil olma. Uyuyorum. Çok kötü. | About Time-1 | 2013 | |
| I've got something important to ask you. | Sana sormam gereken önemli bir şey var. | About Time-1 | 2013 | |
| Not really. | Pek olmaz. | About Time-1 | 2013 | |
| Why is there music on? | Neden müzik çalıyor? | About Time-1 | 2013 | |
| ?t's got something to do with what I want to ask you. | Sana sormak istediğim şeyle ilgili. | About Time-1 | 2013 | |
| Romantic music. | Romantik müzik. | About Time-1 | 2013 | |
| Guy with important question. | Önemli sorusu olan bir erkek. | About Time-1 | 2013 | |
| Are you on your knees? | Dizlerinin üstünde misin? | About Time-1 | 2013 | |
| On his knees. | Dizlerinin üstünde. | About Time-1 | 2013 | |
| Were you so bored in the play you decided | Oyunda çok sıkılıp bana evlenme teklif etmeye mi karar verdin? | About Time-1 | 2013 | |
| In fact, | Aslında... | About Time-1 | 2013 | |
| Any thoughts on the answer? | Yanıt konusunda bir fikrin var mı? | About Time-1 | 2013 | |
| ?'Yes??'?'No??'?'Get out of my life, loser.?' They're all possible. | 'Evet/Hayır'? 'Hayatımdan çık, zavallı.' Hepsi olabilir. | About Time-1 | 2013 | |
| I think I'll go for | Sanırım benim tercihim... | About Time-1 | 2013 | |
| ?'yes.?' | 'evet'. | About Time-1 | 2013 | |
| Thank you for asking me. | Teklif ettiğin için teşekkürler. | About Time-1 | 2013 | |
| And thank you for not going for one of those melodramatic proposals | Etrafta bir sürü insanın olduğu aşırı duygusal bir teklifi... | About Time-1 | 2013 | |
| I hate other people. | Diğer insanlardan nefret ederim. | About Time-1 | 2013 | |
| I'm just gonna turn off the radio. | Radyoyu kapatacağım. | About Time-1 | 2013 | |
| Okay. Good idea. | Tamam. İyi fikir. | About Time-1 | 2013 | |
| Thanks, guys. Sorry, she's a bit tired. | Sağ olun, çocuklar. Üzgünüm, biraz yorgun. | About Time-1 | 2013 | |
| But we really appreciate it. Can you go? | Ama... | About Time-1 | 2013 | |
| That's so beautiful. | Burası çok güzel. | About Time-1 | 2013 | |
| I don't think we'll be staying in the same room, somehow. | Aynı odada kalacağımızı sanmıyorum. | About Time-1 | 2013 | |
| ?f they offer you tea, just say no. | Sana çay ikram ederlerse hayır de. | About Time-1 | 2013 | |
| Hello. | Merhaba. Anne, bu Mary. | About Time-1 | 2013 | |
| Mary! Hi. | Mary! Merhaba. | About Time-1 | 2013 | |
| I've got a lot of mascara and lipstick on. | çok fazla rimel ve ruj sürdüm. | About Time-1 | 2013 | |
| Let's have a look. | Bir bakalım. | About Time-1 | 2013 | |
| Yes. Good. | Evet, öyleymiş. | About Time-1 | 2013 | |
| ?t's very bad for a girl to be too pretty. | Bir kız için fazla güzel olmak çok kötüdür. | About Time-1 | 2013 | |
| ?t stops her developing a sense of humour. Or a personality. | Mizah duygusunu ya da kişiliğini geliştirmesine engel olur. | About Time-1 | 2013 | |
| I'd love a cup of tea. | Bir fincan çay alabilirim. Tanrım, bütün gün gitti. | About Time-1 | 2013 | |
| She's a very special guest. Cup without the crack. | Çok özel bir konuk. Çatlaksız fincan olsun. | About Time-1 | 2013 | |
| Skipping stones. | Taş kaydırıyorlar. Küçüklüğünden beri yaparlar. | About Time-1 | 2013 | |
| And what are your faults? I mean, little weaknesses. | Peki kusurların neler? Yani küçük zayıflıkların. | About Time-1 | 2013 | |
| Sweet. | Hoş. | About Time-1 | 2013 | |
| And, of course, I have... | Tabii bir de... | About Time-1 | 2013 | |
| But best not to tell him. Don't want him getting cocky. | Ama en iyisi bunu ona söylememek. Şımarmasını istemem. | About Time-1 | 2013 | |
| I'm so good without the ball. Pow! | Topsuz çok iyiyim. | About Time-1 | 2013 | |
| What do you think of her? | Onun hakkında ne düşünüyorsun? Şimdiden senden çok sevdim. | About Time-1 | 2013 | |
| Look, I'd forgotten this. Jimmy Fontana Il Mondo. | Bak, bunu unutmuştum. Jimmy Fontana 'll Mondo'. | About Time-1 | 2013 | |
| Greatest record ever recorded by an ltalian | Başında ölü bir porsuk varmış gibi görünen bir İtalyan'a ait en güzel plak. | About Time-1 | 2013 | |
| Come on, on with the game! Right. | Hadi, oyuna devam. Tamam. | About Time-1 | 2013 | |
| And what an extraordinary game this is. | Ne müthiş bir oyun. Bir babayla oğul ilk kez... | About Time-1 | 2013 | |
| Tremendous play from the old World Champion and his son, | Eski Dünya Şampiyonu'yla ilk alenen kızıl | About Time-1 | 2013 | |
| but there are signs the youngster's beginning to crack. | ama ufaklığın kırılmaya başladığı görülüyor. Gözlerinde yaşlar var. | About Time-1 | 2013 |