Search
English Turkish Sentence Translations Page 2345
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
This is right, B. It's good. | Bu doğru ise, b. Güzel. Çok doğru, B. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Will you write to me? We will. | Bana yazmak? Bizim olacak. Bana yazacak mısınız? Tabi ki. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We promise. | Söz veriyoruz. Söz veriyoruz. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Thank you, little sister. | Küçük kardeşim teşekkür ederiz. Teşekkürler, küçük kardeşim. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Make sure you get goodies in South Africa. | Hediyeler almak emin olun Güney Afrika'da. Güney Afrika'da şekerlerini aldığından emin ol. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We'll make sure. We will. | Biz emin olacak. Bizim olacak. Sen merak etme. Biz hallederiz. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
You're the best brother in the world, Dudu. | Senin'iyi kardeşim dünyada, Dudu. Sen dünyadaki en iyi abisin, Dudu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
God is with you. And always with you. | Tanrı ile sensin. Ve her zaman yanınızda. Tanrı sizinle olsun. Ve de seninle. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Be good, OK? Study hard. | Tamam iyi olabilir? Çalışmanın zor. Kendine iyi bak, tamam mı? Derslerine iyi çalış. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Keep the prize in your eyes. | Ödül, gözlerini içinde tutun. Gözlerin hep böyle parıldasın. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Go. Your dream is that way. | Gidin. Hayalinizdeki bu şekilde olur. Hadi git. Hayallerin şu tarafta. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
You make me proud as a parrot, B. | You make me gurur olarak bir papağan, b. Benim koltuklarımı yine kabarttın, B. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
You're a good manager, Dudu. | Senin'iyi bir yönetici, Dudu. Sen iyi bir menajersin, Dudu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Celeste) Hey, Dudu. You didn't finish that story. | Hey, Dudu. Bu hikaye bitiremedi. Hey, Dudu. Hikayeyi hala bitirmedin. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Fabrice) What about Beatrice? | Beatrice Peki? Peki ya Beatrice? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
I already told her the end. | Zaten sonunda ona. Ona çoktan anlattım sonunu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
They were on their way to get the string from the most dangerous place. | Dizeyi almak için yolda olduklarını en tehlikeli bir yerden. İpleri almak için dünyanın en tehlikeli yerine doğru yola çıkmışlar. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Dudu) 'The string grew in a lake where the Cacoochie fish lived. | ' Dizeyi bir göl büyüdü Cacoochie balık yaşadığı. 'İpler, Cacoochie balıklarının yaşadığı gölde yetişiyormuş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'And that fish is worse than the Gonginja. | ' Ve balık kötüdür Gonginja. 'Bu balıklar Gonginja'lardan bile daha tehlikeliymiş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'The kid fought that fish for a long time. | ' Çocuk o balık savaştı için a uzun zaman. 'Çocuk bu balıklarla uzun bir süre savaşmış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'The rains came and went. | ' Yağmurlar geldi ve gitti. 'Yağmurlar gelmiş geçmiş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'Still they were fighting. | ' Hala savaşan. 'Hala dövüşüyorlarmış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'But finally, the kid beat that Cacoochie. | ' Ama sonunda, çocuk bu Cacoochie yendi. 'Ama sonunda, çocuk Cacoochie'yi yenmiş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'So at last they had the rubber, | ' Yani son lastik vardı 'Ve nihayetinde kauçuk,...' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'the plastic bag and the string. | ' plastik torba ve dize. '...poşet ve ipleri olmuş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'AII the ingredients to make a ball that never bursts. | ' AII malzemeler asla patlamaları bir topu yapmak. 'Tüm bu malzemelerle hiç patlamayan top yapılırmış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'But the Cacoochie fish had given the kid a slow puncture. | ' Ama Cacoochie balık vermişti Çocuk yavaş ponksiyon. 'Ama Cacoochie balığı, çocuğu yaralamış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'The kid's sister tried to fix him up but she couldn't stop the bleeding. | ' Çocuğun kardeşi onu düzeltmeye çalıştı ama o kanama tutamadı. 'Çocuğun kız kardeşi, onu iyileştirmeye çalışmış ancak kanamayı bir türlü durduramamış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'She didn't have the medicines yet. | ' İlaç henüz yoktu. 'Ve yanında ilaçlar yokmuş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'They had to get that ball to the game. | ' Onlar o topu oyuna almak zorunda kaldı. 'Topu oyuna yetiştirmeliymişler.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'But the kid couldn't walk. | ' Ama çocuk yürüyerek olamazdı. 'Ama çocuk yürüyemiyormuş.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
'So, the team carried him.' | 'Peki, takım onu taşıdı.' 'Takımı onu taşımış.' | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We don't have papers. Go this way. It's clear. | Biz kağıtları yok. Bu yol. Anlaşılıyor. Geçiş kağıtlarımız yok. Şu taraftan gidelim. Orada kimse yok. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Stop! | Dur! Durun! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Four kids travel 3,000 miles without papers | Dört çocuk 3.000 mil seyahat kağıtları Dört çocuk Dünya Kupası'na gitmek için geçiş katlarınız olmadan... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
to get to the World Cup. | Dünya Kupası almak için. ...5800 km yürüdünüz öyle mi? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Everyone is going to the World Cup. Except me. | Herkes Dünya Kupası için gidiyor. Dışında beni. Herkes Dünya Kupası'na gidiyor. Ben hariç. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Even refugees. | Hatta Mülteciler. Mülteciler bile. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
And you want me to believe this? You, invited to be in the World Cup? | Ve bana bu inanmak istiyorsunuz? Siz Dünya Kupası'na katılmaya davet? Dünya Kupası'na davet edildiğinize inanmamı mı bekliyorsunuz? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We have a card. Give it to him, Dudu. | Biz bir kart var. Bu ona, Dudu verin. Kartımız var. Göster ona, Dudu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
This is the man who's organising the ceremony. | Bu adam olduğunu kim töreni organize. Töreni düzenleyen adam işte bu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
It looks like you found this in a rubbish dump. | Sen kurmak bu gibi görünüyor içinde bir çöp dökümü. Bunu aptal bir çöpte bulmuşsunuz gibi. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Get out of my office. He's special. | Benim işyeri dışında olsun. O özel bir. Ofisimden defolun. Ama o özeldir. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Get out! | Dışarı çık! Defolun! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Celeste) What's now? | Şimdi nedir? Şimdi ne olacak? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Dudu) That was my last ball. | Bu benim son topu oldu. O benim son topumdu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
No more ingredients. | Hayır daha fazla maddeler. Başka malzememiz de yok. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Fabrice, what are you doing? | Fabrice, ne yapıyor? Fabrice, ne yapıyorsun? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
My friend wants his ball back. | Arkadaşım onun topu geri istiyor. Arkadaşım topunu geri istiyor. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey! My friend wants his ball back! | Hey! Arkadaşım onun topu geri istiyor! Hey! Arkadaşım topunu geri istiyor. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Get back to Zimbabwe, boy. | Geri almak için Zimbabwe, oğlum. Zimbabve'ye geri dön, evlat. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Guard) Come on, man. Get the ball. | Adam hadi. Topu almak. Hadi ama. Alın şu topu. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Dudu) Show them your silky skills, Fabrice. | Onları göstermek ipeksi becerilerinizi, Fabrice. Göster onlara yeteneklerini, Fabrice. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Celeste) Yes! Go, Fabrice! | Evet! Git, Fabrice! Evet! Devam et, Fabrice! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Celeste) Whoo! Yes, Fabrice! | Whoo! Evet, Fabrice! Vuuu! Aferin, Fabrice! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey, kid. Hey! | Hey, çocuk. Hey! Hey, evlat. Hey! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Your friend wasn't lying. You are special. | Arkadaşın yalan değildi. Özel. Arkadaşın yalan söylemiyormuş. Gerçekten özel bir yeteneğin var. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
He's special. | O özeldir. Dedim özeldir diye. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Call Mr Baku, you'll see. | Mr Bakı görürsünüz diyoruz. Bay Baku'yu arayın, siz de göreceksiniz. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Jonte? Sam. | Jonte? Sam. Jonte? Sam. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Tell me, do you have a Jean Baptiste or Philippe Baku there? | Söyle bana, Jean Baptiste veya Philippe Bakü var sizde? Orada Jean Baptiste ya da Philippe Baku diye biri var mı? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
He's running... | O çalışıyor... Koşuyor... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Yes. Tell him I have someone here from Africa United at the border. | Evet. I si olmak birisi burada Afrika Amerika kenarlık söyle. Evet. Sınırda Africa United'dan biri olduğunu ona iletir misin? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey, we're all busy here. | Hey, biz burada tüm meşgul. Hey, hepimizin işi var. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
What time does the ceremony start? | Törende ne zaman başlıyor? Tören ne zaman başlıyor? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
It will just be me and him. | Bu sadece bana ve onu olacak. Sadece ben ve o olacak. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
OK, thanks, Jonte. | Tamam, teşekkür, Jonte. Tamam, teşekkürler, Jonte. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Come on, kid, the clock's ticking. No. | Hadi, çocuk, saat geçiyor. Hayır Hadi, evlat, zaman geçiyor. Hayır. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
It's either all of us or none of us. | It's either tüm bize ya da Hiçbirimiz. Ya hepimiz geliriz, ya da ben de gelmem. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We're a team. | Biz bir takım konum. Biz bir takımız. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
You don't look much of a team. Give us a chance to prove it. | Sen çok bir takım görünmüyor. Bize bunu kanıtlamak için bir şans verin. Pek takım gibi gözükmüyorsunuz. Kanıtlamamız için bize bir şans tanıyın. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Dudu) Penalties. | Cezalar. Penaltılar. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
What do we do? Kick it! | Ne yapacağız? Kick It! Ne yapıyoruz? Şutluyoruz. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Guards) Yes! Yes! (Dudu) This is shaped like pears. | Evet! Evet! Bu armut gibi şeklindedir. Evet! Evet! Armut gibi kaldılar. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey, come on, shoot the ball. (Fabrice) Come on, Celeste. | Hey, gel, topa vur. Celeste, gel. Hey, hadi, vur şu topa. Hadi, Celeste. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Let's go before I change my mind. Let's go, let's go. | Fikrimi değiştirmeden önce gidelim. Gidelim, gidelim. Fikrimi değiştirmeden gidelim. Hadi, hadi. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Dudu. Wake up! 1 | Hey, Dudu. Uyandır! Hey, Dudu. Uyan! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Move! | Hareket! Yürüsene be! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Come on, Dudu. You made it. | Dudu, gel. Bunu yaptı. Hadi, Dudu. Başardın. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Celeste) Wow, it's so big. Soccer City. | Vay, o kadar büyük. Futbol şehri. Vay, amma büyük. Soccer City. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
George, look! | George, bak! George, bak! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Come on, come on. | Hadi, Hadi. Hadi, hadi. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey. He's coming. | Hey. O geliyor. Hey. Geliyor. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Philippe Baku. | Philippe Bakı. Philippe Baku. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(Policeman) I'm sorry, kids. Mr Baku is busy. | Üzgünüm, çocukları. Mr Bakü meşgul. Üzgünüm çocuklar. Bay Baku çok meşgul. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
What? But we came all this way. (Policeman) We're too late. | Ne? Ama tüm bu şekilde geldi. Biz çok geç. Ne? Ama onca yoldan geldik. Geç kalmışız. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
That isn't how it ends. | Bu nasıl biter değil. Böyle bitmemeliydi. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
(George) Dudu! Hey, help! | Dudu! Hey, Yardım! Dudu! Hey, yardım edin! | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Let's move him up. 1, 2, 3... | Ona dönelim. 1, 2, 3... Hadi kaldırıyoruz. 1, 2, 3... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Let's just get the sleeves out. 1, 2, 3... | Sadece kolları dönelim. 1, 2, 3... Kollarını sıyıralım. 1, 2, 3... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
IV line is up. | IV kadar satırdır. IV hattı geldi. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We're going to mix the drugs for you. OK, thanks. | Sizin için ilaç karışımı için gidiyoruz. Tamam, teşekkürler. Sizin için ilaçları karıştıracağız. Tamam, teşekkürler. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Dudu... | Dudu... Dudu... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
We made it to the stadium, thanks to you. | We made It stadyum, sayesinde sen. Stadyuma kadar geldik, teşekkür ederiz. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Come on, little boss. | Küçük patronu Hadi. Hadi, küçük patron. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Be strong, brother. | Kardeşim güçlü olması. Güçlü ol, kardeşim. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
Hey. You want to know how the story ends? | Hey. Nasıl bir hikaye biter bilmek ister misiniz? Hey. Hikaye nasıl bitiyor öğrenmek istiyor musunuz? | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
The team carried the ball to the great game. | Ekip, büyük oyun topu taşıdı. Takım, topu büyük oyuna kadar taşımış. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
But the kid wasn't strong enough to kick it. | Ama çocuk o tekme güçlü değildi. Ama çocuğun topa vuracak gücü kalmamış. | Africa United-1 | 2010 | ![]() |
He had to find someone... | O kimse bulmak zorunda... Özel olan... | Africa United-1 | 2010 | ![]() |