Search
English Turkish Sentence Translations Page 252
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Look, don't freak. Shoes can be funky, | Bak, çok garipseme. Ayakkabılarda ağır bir koku olabilir, Bak, çok garipseme. Ayakkabılarda ağır bir koku olabilir, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I have a special spray at home that makes them like new. | ...ama evde onları yeni gibi yapacak özel bir spreyim var. ...ama evde onları yeni gibi yapacak özel bir spreyim var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did you get it from a wizard? | Sihirbazın birinden mi aldın? Sihirbazın birinden mi aldın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God. | Aman Allah’ım! Aman Allah’ım! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, these Brian Atwoods were mine. | Aman Allah’ım! Bu Brian Atwood'lar benimdi. Aman Allah’ım! Bu Brian Atwood'lar benimdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I donated these to charity, | Bunları giyerken iki kere fotoğrafımı çektikleri için, Bunları giyerken iki kere fotoğrafımı çektikleri için, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'cause I was photographed wearing them twice. | ...hayır kurumuna bağışlamıştım. ...hayır kurumuna bağışlamıştım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, they were $800 when I bought them, | Pekâlâ, bunlar ben aldığımda 800 dolardı, Pekâlâ, bunlar ben aldığımda 800 dolardı, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Like me. I'm $8. | Benim gibi. 8 dolar ediyorum. Benim gibi. 8 dolar ediyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm $8. | Ben 8 dolarım. Ben 8 dolarım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I've been reduced. | Değer kaybetmişim. Değer kaybetmişim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sorry, it just all became so real to me. | Özür dilerim. Benim için tüm bunlar öyle ani oldu ki. Özür dilerim. Benim için tüm bunlar öyle ani oldu ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, I can't believe it. | Yani, buna inanamıyorum. Yani, buna inanamıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Um, didn't you see me crying? | Ağladığımı görmedin mi? Ağladığımı görmedin mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Lots of people cry at Goodwill. | Bir çok insan Goodwill'de ağlar. Bir çok insan Goodwill'de ağlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You go to France, you eat snails. | Fransa'ya gidersin, salyangoz yersin. Fransa'ya gidersin, salyangoz yersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You come here, you cry. | Buraya gelirsin ve ağlarsın. Buraya gelirsin ve ağlarsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's odd, you didn't even react. | Bu çok garip, Hiç tepki vermedin. Bu çok garip, Hiç tepki vermedin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You need to react when people cry. | İnsanlar ağlarken, tepki vermen gerekir. İnsanlar ağlarken, tepki vermen gerekir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I did, I rolled my eyes. | Verdim, gözlerimi devirdim ya. Verdim, gözlerimi devirdim ya. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, eventually, you'll learn to do that on the inside. | Bak, er ya da geç bunu belli etmeden yapmayı öğreneceksin. Bak, er ya da geç bunu belli etmeden yapmayı öğreneceksin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, well, just FYI, | Pekâlâ, bilgin olsun diye söylüyorum, Pekâlâ, bilgin olsun diye söylüyorum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
when I used to cry in front of my other girlfriends, | ...diğer kız arkadaşlarımın önünde ağladığımda, ...diğer kız arkadaşlarımın önünde ağladığımda, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
they'd be like, "What you cryin' about, C line? | "Neden ağlıyorsun C line?" "Neden ağlıyorsun C line?" | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Look at you, girl, you're fierce, | "Kendine bir bak, kızım, yakıyorsun,.. "Kendine bir bak, kızım, yakıyorsun,.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you got your glam on." | ...büyüleyiciliğin üstünde." falan derlerdi. ...büyüleyiciliğin üstünde." falan derlerdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are your girlfriends black drag queens? | Kız arkadaşların zenci travestiler falan mı? Kız arkadaşların zenci travestiler falan mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, awesome strokes tee. | Müthiş bir Strokes* tişörtü. Müthiş bir Strokes* tişörtü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to this concert, but I couldn't afford the shirt. | Bu konsere gitmiştim ama tişörtüne para yetirememiştim. Bu konsere gitmiştim ama tişörtüne para yetirememiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, we're done with me. | Benimle işimiz bitti sanırım. Benimle işimiz bitti sanırım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to see them on this tour | Bu turneye çıktıklarında, birinci sınıftan sonra, yazın... Bu turneye çıktıklarında, birinci sınıftan sonra, yazın... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I snuck out of the house, and we all ma | ...ve evden gizlice kaçmıştım, sonra hepimiz ...ve evden gizlice kaçmıştım, sonra hepimiz | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ahem. Whatever. | Her neyse. Her neyse. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And what? | Ve ne? Tek sahip olduğum zorla alabildiklerim, Ve ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What, did something great happen the night you got the t? | Ne, tişörtü aldığın gece büyük bir şey mi oldu? Ne, tişörtü aldığın gece büyük bir şey mi oldu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at me, does it look like something great ever happens? | Bi' baksana bana, hiç büyük bir şeyler olmuş gibi mi duruyorum? Bi' baksana bana, hiç büyük bir şeyler olmuş gibi mi duruyorum? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, cute tee. | Hey, hoş tişört. Hey, hoş tişört. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Had my eye on it. | Onda benim de gözüm vardı. Onda benim de gözüm vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was just bringin' my girl back to see it. | Ben de tam buna bakması için arkadaşımı getiriyordum. Ben de tam buna bakması için arkadaşımı getiriyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She was in the bathroom. | Tuvaletteydi de. Tuvaletteydi de. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I had to throw up. | Yarıda kesmek zorunda kaldım. Yarıda kesmek zorunda kaldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So hand it over. | Bu yüzden ver bakalım şunu. Bu yüzden ver bakalım şunu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know the rule. | Kuralı bilirsin. Kuralı bilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Turn the back on the rack, you're under attack. | Askılığa sırtını dönersin, saldırı hattına girersin. Askılığa sırtını dönersin, saldırı hattına girersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's not me, that's the law of the 'Will. | Bana bakma, bu Goodwill'in kanunu. Bana bakma, bu Goodwill'in kanunu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, you better walk away. | İşte böyle, toz olsanız iyi edersiniz. İşte böyle, toz olsanız iyi edersiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That was intense. | Çok etkileyiciydi. Çok etkileyiciydi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ah, just another Wednesday at the 'Will. | Goodwill'de başka bir Çarşamba daha işte. Goodwill'de başka bir Çarşamba daha işte. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You said to look in things, right? | Eşyaların içine bakmamı söylemiştin, değil mi? Eşyaların içine bakmamı söylemiştin, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, look. On my first try! | Max, bak. İlk denememde hem de! Max, bak. İlk denememde hem de! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh, slick. Whoever hid those is gonna be pissed. | Vay be! Kurnaza bakın hele. Kim sakladıysa sinirden kuduracak. Vay be! Kurnaza bakın hele. Kim sakladıysa sinirden kuduracak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Quality check. | Kalite kontrol. Kalite kontrol. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fabric sturdy, no mysterious crotch stains, | Kumaşı sağlam, gizemli kasık bölgesi lekeleri de yok, Kumaşı sağlam, gizemli kasık bölgesi lekeleri de yok, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
nice work, Nancy Drew. | ...aferin, Nancy Drew.* ...aferin, Nancy Drew.* | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And look, they're designer. | Baksana, tasarımcılarının amblemi de var. Baksana, tasarımcılarının amblemi de var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Summer 2009. $350. | 2009 yaz kreasyonu. 350 dolarmış. 2009 yaz kreasyonu. 350 dolarmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And for me today... | Ama bugün benim ödeyeceğim tutar... Ama bugün benim ödeyeceğim tutar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
$5. That's a reduction I like. | 5 dolar. Bu şahane bir indirim. 5 dolar. Bu şahane bir indirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
$5! Oh! | 5 dolar! 5 dolar! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
$5, $5, $5, $5... | 5 dolar! 5 dolar! 5 dolar!.. 5 dolar! 5 dolar! 5 dolar!.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
$5, $5... | 5 dolar! 5 dolar!.. 5 dolar! 5 dolar!.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, Maria. | Selam, Maria. Selam, Maria. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How are you, Max? | Nasılsın, Max? Nasılsın, Max? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm good, how's your mom doin'? | İyiyim, annen nasıl? İyiyim, annen nasıl? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good. She really appreciated the cupcakes you made her. | İyi. Ona yaptığın çörekler için cidden minnettar. İyi. Ona yaptığın çörekler için cidden minnettar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, Maria, I'm Caroline, Max's friend. | Selam, Maria, ben Caroline, Max'in arkadaşıyım. Selam, Maria, ben Caroline, Max'in arkadaşıyım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Any way we can get the price down a bit for these? | Bunlar için bize biraz indirim yapabilir misin? Bunlar için bize biraz indirim yapabilir misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think $8 is steep, considering their condition. | Vaziyetleri hesaba katılırsa, bence 8 dolar biraz abartı. Vaziyetleri hesaba katılırsa, bence 8 dolar biraz abartı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I happen to know the heel has been replaced. | Ayrıca, topuklarının yenileriyle değiştirildiğini de biliyorum. Ayrıca, topuklarının yenileriyle değiştirildiğini de biliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I cannot believe you're trying to shoe her down. | Ayakkabının fiyatını hâlâ daha indirmeye çalışmana inanamıyorum. Ayakkabının fiyatını hâlâ daha indirmeye çalışmana inanamıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can do $6. | 6 dolar yapabilirim. 6 dolar yapabilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Deal. | Anlaştık. Anlaştık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, you happy? | Mutlu oldun mu? Mutlu oldun mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You haggled a charity. | Hayır işi için pazarlık yaptın. Hayır işi için pazarlık yaptın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're turning Goodwill into bad will. | Goodwill'i bad will'e çeviriyorsun. Goodwill'i bad will'e çeviriyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My t shirt's gone. | Tişörtüm gitmiş. Tişörtüm gitmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's not here. | Yok burada. Yok burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I bet it was that Puerto Rican girl, | Bahse varım şu Porto Rikolu kız almıştır. Bahse varım şu Porto Rikolu kız almıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who was who was eyeing it. | Devamlı tişörte bakıp duruyordu. Devamlı tişörte bakıp duruyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maria, can we call security? | Maria, güvenliği arayabilir miyiz? Maria, güvenliği arayabilir miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sure one of the cameras must have captured the theft. | Eminim kameralardan biri hırsızlık anını yakalamış olmalı. Eminim kameralardan biri hırsızlık anını yakalamış olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Cameras? What do you think this is, target? | Kameralar mı? Burayı ne sanıyorsun sen, hedef mi? Kameralar mı? Burayı ne sanıyorsun sen, hedef mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's gone, Caroline. | Gitti işte, Caroline. Gitti işte, Caroline. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She must have stolen it | Senin şu aptal 5 dolar dansını izlerken çalmış olmalı. Senin şu aptal 5 dolar dansını izlerken çalmış olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't turn my back on the rack, why am I under attack? | Askılığa da sırtımı dönmedim, neden şimdi saldırı hattına girdim? Askılığa da sırtımı dönmedim, neden şimdi saldırı hattına girdim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See, this is why I shop alone, this is why I eat alone, | Gördün mü, işte bu yüzden yalnız alışveriş yapıyor, bu yüzden yalnız yiyor, Gördün mü, işte bu yüzden yalnız alışveriş yapıyor, bu yüzden yalnız yiyor, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
this is why I'm leaving alone. | ...ve bu yüzden yalnız ayrılıyorum. ...ve bu yüzden yalnız ayrılıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maria, I'll pay for these. | Maria, bunların parasını ben öderim. Maria, bunların parasını ben öderim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You don't have to box them, you can just use tissue paper. | Kutuya koymana gerek yok, ambalaj kağıdı kullansan kafi. Kutuya koymana gerek yok, ambalaj kağıdı kullansan kafi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Even as I'm saying this, I know it's not gonna happen. | Bunu söylerken dahi, böyle bir şey olmayacağını biliyorum aslında. Bunu söylerken dahi, böyle bir şey olmayacağını biliyorum aslında. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Chestnut... | Chestnut... Chestnut... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hot as a mother, right? | Anne gibi yanıyor, değil mi? Anne gibi yanıyor, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Better, right? | Böyle daha iyi, değil mi? Böyle daha iyi, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ so hot! ♪ | Fazlasıyla! Fazlasıyla! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ so take off all your clothes ♪ | Bu yüzden çıkar tüm elbiselerini. Bu yüzden çıkar tüm elbiselerini. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ I am gettin' so hot ♪ | İyice yanıyorum. İyice yanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ I'm gonna take my clothes off ♪ | Elbiselerimi çıkaracağım. Elbiselerimi çıkaracağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You might want to keep your voice down. | Sesini biraz daha alçaltmak isteyebilirsin. Sesini biraz daha alçaltmak isteyebilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This building has three registered sex offenders. | Bu binada yaşayan, kayıtlı üç tane seks suçlusu var. Bu binada yaşayan, kayıtlı üç tane seks suçlusu var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ It's gettin' hot in here ♪ | Burası gittikçe ısınıyor. Burası gittikçe ısınıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |