Search
English Turkish Sentence Translations Page 261
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
that's where he carries all his stress. | ...bu onun tüm stresini alıp götürürdü. ...bu onun tüm stresini alıp götürürdü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't say your real thoughts. | Gerçek düşüncelerini söyleme. Gerçek düşüncelerini söyleme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, we're using our spa voice today. | Max, bu gün en sakin ses tonumuzu kullanıyoruz. Max, bu gün en sakin ses tonumuzu kullanıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Use my spa voice? Okay. | Sakin ses tonumu mu kullanayım? Tamam. Sakin ses tonumu mu kullanayım? Tamam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't afford this. | Buna güç yetiremiyorum. Buna güç yetiremiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I want you to make sure | İkizlerin çok su içtiğinden... İkizlerin çok su içtiğinden... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
the twins drink lots of water after, | ...emin olmanı istiyorum senden, ...emin olmanı istiyorum senden, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you know, to flush out the toxins. | ...anlıyorsun ya, toksinleri çıkarmak için. ...anlıyorsun ya, toksinleri çıkarmak için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Toxins? | Toksinleri mi? Toksinleri mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All they drink is breast milk. | Tek içtikleri anne sütü. Tek içtikleri anne sütü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't be sure what the woman I buy that from | Sütü aldığım kadının vücuduna ne koyduğundan emin olamıyorum. Sütü aldığım kadının vücuduna ne koyduğundan emin olamıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're all so tense about the birthday party. | Doğum günü partisi yüzünden hepimiz çok stresliyiz. Doğum günü partisi yüzünden hepimiz çok stresliyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If everything isn't perfect, | Eğer her şey mükemmel olmazsa, Eğer her şey mükemmel olmazsa, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
how will they live with the shame? | ...bu utançla nasıl yaşayacaklar? ...bu utançla nasıl yaşayacaklar? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Speaking of the... the party, | Parti hakkında konuşmuşken, Parti hakkında konuşmuşken, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
uh, I I started this, um, thing, | ...ben, şeye başladım da, ...ben, şeye başladım da, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't need it. Like, I'm fine. | Buna ihtiyacım yok. Sanki böyle iyiyim. Buna ihtiyacım yok. Sanki böyle iyiyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't need it. It's just more like... | Buna ihtiyacım yok. Bu yalnızca, şey... Buna ihtiyacım yok. Bu yalnızca, şey... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
like a... like a... Favor. | ...tıpkı bir, şey. İyilik. ...tıpkı bir, şey. İyilik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Um, but, uh, the thing is, there's the cards, | Ama, mesele şu ki, kartım var, Ama, mesele şu ki, kartım var, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so I was thinking may... "maybly"... | ...bu yüzden düşünüyordum da belki... "belkimin"... ...bu yüzden düşünüyordum da belki... "belkimin"... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"maybly"? What's that? It's not a word, right? | "Belkimin" mi? Bu da ne? Böyle bir sözcük yok ki, değil mi? "Belkimin" mi? Bu da ne? Böyle bir sözcük yok ki, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was not saying a word. I'm sorry. | Bir şey söylemiyordum Özür dilerim. Bir şey söylemiyordum Özür dilerim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm done with whatever this is that you're doing. | Bu yaptığın her neyse burada son veriyorum şimdi. Bu yaptığın her neyse burada son veriyorum şimdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to go meet the Martha Stewart queen | Gidip şu Martha Stewart nonoşuyla buluşmam... Gidip şu Martha Stewart nonoşuyla buluşmam... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and hear his party pitch. | ...ve parti sunumunu dinlemem gerekiyor. ...ve parti sunumunu dinlemem gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just remember, | Sakın unutma, Sakın unutma, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
at 3:00, the twins have their spray tans. | ...ikizlerin bronzlaşma zamanı, saat 3:00. ...ikizlerin bronzlaşma zamanı, saat 3:00. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let me see what you're drawing, Johnny. | Ne çizdiğine bakmama izin ver, Johnny. Ne çizdiğine bakmama izin ver, Johnny. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A rat with a civil war hat. | Şerif şapkası* takan bir sıçan. Şerif şapkası* takan bir sıçan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is that your comment on how politicians view soldiers? | Politikacıların askerlere bakışını böyle mi yorumluyorsun? Politikacıların askerlere bakışını böyle mi yorumluyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, it's an actual rat I saw wearing a hat. | Hayır, bu benim gördüğüm, şapka takan gerçek bir fare. Hayır, bu benim gördüğüm, şapka takan gerçek bir fare. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See, when you tend bar till 4:00 a.m., | Gördüğün gibi, barı sabah 4:00'e kadar açık tutarsan, Gördüğün gibi, barı sabah 4:00'e kadar açık tutarsan, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you see a lot of weird stuff. | ...bir sürü garip şey görebiliyorsun. ...bir sürü garip şey görebiliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And when you waitress till 2:00, | Ve saat 2:00'ye kadar garsonluk yapınca, Ve saat 2:00'ye kadar garsonluk yapınca, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now sign it, please. | Onu gerçekten çok incittin. Artık imzala şunu, lütfen. Onu gerçekten çok incittin. Artık imzala şunu, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You realize my art won't be worth anything till I'm dead? | Ben ölene kadar sanatımın beş para etmeyeceğinin farkında mısın? Ben ölene kadar sanatımın beş para etmeyeceğinin farkında mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Question... | Soruyorum.. Soruyorum.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
how does it feel to be the owner | Sanat değeri hemen hemen... Sanat değeri hemen hemen... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Less than the worth of the napkin? | ...nasıl bir duygu? ...nasıl bir duygu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I got to get back to work. | Benim işe geri dönmem gerek. Pekâlâ, görüşürüz. Benim işe geri dönmem gerek. Pekâlâ, görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Pick up... table ten. | Al bakalım. 10'uncu masa. Al bakalım. 10'uncu masa. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I watch you over there. | Seni izliyordum. Seni izliyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Much sexual tension with deadbeat bartender. | Beleşçi barmenle çok ileri bir cinsel gerilim oldu. Beleşçi barmenle çok ileri bir cinsel gerilim oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's not just a bartender. He's a street artist. | O yalnızca bir barmen değil. Aynı zamanda bir sokak sanatçısı. O yalnızca bir barmen değil. Aynı zamanda bir sokak sanatçısı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And all I did was bite a piece of celery. | Ve tüm yaptığım bir parça kereviz ısırmaktı. Ve tüm yaptığım bir parça kereviz ısırmaktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And nothing. | O kadar. O kadar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, my side work's done, and my tables are all caught up. | Benim taraftaki işim tamam, ve tüm masalar aynı durumda. Benim taraftaki işim tamam, ve tüm masalar aynı durumda. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, tell me, did you give Peach the card? | Şimdi anlat bakalım, Peach'e kartı verdin mi? Şimdi anlat bakalım, Peach'e kartı verdin mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I didn't. | Hayır, vermedim. Hayır, vermedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why? It was like | Neden? Sanki ağzım bunu yapmama izin vermedi. Neden? Sanki ağzım bunu yapmama izin vermedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's crazy. | Delilik bu. Delilik bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Exciting news... I started a cupcake business." | Kesinlikle. Tamamen kesin. Çok heyecanlıyız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Please pass them out to all your friends, | "Lütfen tüm arkadaşlarına dağıt,.. "Lütfen tüm arkadaşlarına dağıt,.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and help us launch our exciting new business venture." | ...ve bu harika iş girişimimizi başlatmamıza yardım et." ...ve bu harika iş girişimimizi başlatmamıza yardım et." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Thank you." | "Teşekkür ederim." "Teşekkür ederim." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That sounds needy, | Bu muhtaçlık gibi geldi, Bu muhtaçlık gibi geldi, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Somebody date raped me, | "İlk randevumda kirletildim... "İlk randevumda kirletildim... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I didn't think I'd live through it, | ...ve bu şekilde yaşayamayacağımı düşündüm, ...ve bu şekilde yaşayamayacağımı düşündüm, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I did, and now I'm stronger, | ...ama yaşadım, üstelik şimdi daha güçlüyüm, ...ama yaşadım, üstelik şimdi daha güçlüyüm, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and, uh, still needy." | ...ve hâlâ muhtaç biriyim." ...ve hâlâ muhtaç biriyim." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There is nothing needy about having a quality product | Kaliteli bir şey üretip, bunu dışarı çıkarmak istemenin... Kaliteli bir şey üretip, bunu dışarı çıkarmak istemenin... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and wanting it out there. | ...muhtaçlıkla hiç bir ilgisi yok. ...muhtaçlıkla hiç bir ilgisi yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at Earl... he has a CD on display. | Earl'e baksana. Tanıtımını yaptığı bir CD'si var. Earl'e baksana. Tanıtımını yaptığı bir CD'si var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, but he's cool about it. | Evet, ama o bu konuda çok iyi. Evet, ama o bu konuda çok iyi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He doesn't get all late night infomercial | Hem ıvır zıvır CD*si getirmiyor buraya,.. Hem ıvır zıvır CD*si getirmiyor buraya,.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and shove them down people's throats. | ...ve insanlara bunu zorla dayatmıyor. ...ve insanlara bunu zorla dayatmıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl? | Earl? Earl? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How many CDs have you sold at the diner? | Lokantada toplam kaç CD sattın? Lokantada toplam kaç CD sattın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, in this current economy... | Şu anki güncel ekonomide... Şu anki güncel ekonomide... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's been pretty light. | ...oldukça az. ...oldukça az. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
May I? Mm hmm. | Alabilir miyim? Alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi. | Merhaba. Merhaba. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You guys look like music lovers. | Siz beyler, müzik aşığı gibi duruyorsunuz. Siz beyler, müzik aşığı gibi duruyorsunuz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is the best saxophone CD you will ever hear... | Bu CD, hayatınız boyunca duyabileceğiniz en iyi saksafon CD'si. Bu CD, hayatınız boyunca duyabileceğiniz en iyi saksafon CD'si. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
recorded by our cashier Earl Samson. | Kasiyerimiz Earl Samson tarafından kaydedildi. Kasiyerimiz Earl Samson tarafından kaydedildi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's played with all the greats... | En iyilerle çaldı,.. En iyilerle çaldı,.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Coltrane, Hancock, even Bacharach. | ...Coltrane, Hancock, hatta Bacharach. ...Coltrane, Hancock, hatta Bacharach. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
His music career derailed due to a heroin addiction, | Müzik kariyeri eroin bağımlılığı yüzünden sona erdi, Müzik kariyeri eroin bağımlılığı yüzünden sona erdi, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but now he's clean and sober | ...ama artık temiz ve ayık biri. ...ama artık temiz ve ayık biri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and, at 83, still following his dream. | ...ve 83 yaşında, ama hâlâ hayalinin peşinden gidiyor. ...ve 83 yaşında, ama hâlâ hayalinin peşinden gidiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Only $9.95 a copy. Who'd like one? | Bir adeti yalnızca 9 dolar 95 sent. Kim almak ister? Bir adeti yalnızca 9 dolar 95 sent. Kim almak ister? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Thank you! | Teşekkür ederim! Teşekkür ederim! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl, four CDs. | Earl, dört CD. Earl, dört CD. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is any of that true? | Bunların hiçbiri doğru mu? Bunların hiçbiri doğru mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nope. She even made up my damn last name. | Hayır. Soyadımı bile şimdi kendi uydurdu. Hayır. Soyadımı bile şimdi kendi uydurdu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That girl can sell. | Bu kız satış yapabiliyor. Bu kız satış yapabiliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh! Max... | Max... Max... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Will you come look at Brangelina? | Gelip Brangelina'ya bakar mısın? Gelip Brangelina'ya bakar mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think the spray tan lady went a little too far. | Sanırım bronzlaştırıcı süren bayan biraz aşırıya kaçmış. Sanırım bronzlaştırıcı süren bayan biraz aşırıya kaçmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wanted them to look tan, not foreign. | Bronz görünmelerini istiyordum, yabancı gibi değil. Bronz görünmelerini istiyordum, yabancı gibi değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A little lebanese, | Hafiften lüblanlı, Hafiften lüblanlı, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but that'll clear up in a day or two. | ...ama bir iki güne renkleri açılır. ...ama bir iki güne renkleri açılır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm having the worst day. | En kötü günümü yaşıyorum. En kötü günümü yaşıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Jessica Seinfeld stole the Martha Stewart boy. | Martha Stewart'ın şu elemanı Jessica Seinfeld çaldı. Martha Stewart'ın şu elemanı Jessica Seinfeld çaldı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am so upset with her. | Ona öyle kızgınım ki. Ona öyle kızgınım ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I thought we were pretending to be friends. | Arkadaş olmuş numarası yattığımızı sanıyordum. Arkadaş olmuş numarası yattığımızı sanıyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now I have no one to do the desserts. | Ve şimdi tatlıları yapacak hiç kimsem yok. Ve şimdi tatlıları yapacak hiç kimsem yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hello, Peach, exciting news... | Merhaba Peach, harika haberlerim var. Merhaba Peach, harika haberlerim var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have a cupcake business. They're really good. | Çörek işine başladım. Tatları cidden çok iyi. Çörek işine başladım. Tatları cidden çok iyi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |