Search
English Turkish Sentence Translations Page 3067
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| The connection was terrible. | Bağlantısı korkunç. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| All l understood is that their situation is pretty bad. | Ben onların durumunun oldukça kötü olduğunu anladım. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Go there. Take two barrels of bacon with you. | Oraya gidin. Yanınıza iki fıçı domuz pastırması alın. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l'll give instructions. That'll be fine. | Ben talimat vereceğim. Bu iyi olur. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| And, yes, Tessa Tenser will go with you. | Ve Tessa Tenser'de sizinle gelecek. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| She's a German working for our newspaper. | O bizim gazete için çalışan bir Alman işçi. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Oh, that girl... | Oh, şu kız... | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Yes. Have you already met? | Evet. Zaten önceden bir araya geldiniz? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| How come she speaks Russian? | Nasıl olur o Rusça konuşuyor? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Her father is an engineer. | Babası bir mühendis. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Worked in Russia for many years. | Yıllarca Rusya'da çalışmış. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Any more questions? Yes, Comrade Colonel. | Başka soru var mı? Evet, Yoldaş Albay. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We have two kids with us, they're orphans. | Yanımızda iki çocuğumuz var, onlar yetimler. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We've to take them to their relatives. Can you tell me where this place is? | Biz onları akrabalarına götürmek için yanımıza aldık. Burasının nerede olduğunu söylermisiniz? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l guess Tessa will be of more help to you in this matter. | Sanırım Tessa bu konuda size daha çok yardımcı olacaktır. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We'll find it. | Bakarız. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Do it. Yes. | Hepsi bu. Evet. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Yes, Germans will have a lot of work, too. | Evet, Almanların da bir sürü işi olacak. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Turn left, please. | Sola dön, lütfen. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| No, it can't even compare to Minsk. | Hayır, Minsk ile karşılaştırmayın. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Turn left... You can't find anything here. | Sola dön... Burada bir şey bulamayacağız. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l recognize this place, it's around the corner. | Burayı tanıyorum, bu köşede. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| This way, please. Will do. | Bu yol, lütfen. Tamam. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| There's nothing to look at here. | Burada bakılacak bir şey yok. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Listen, let's go with us. | Dinle, birlikte gidelim. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Look, Russians! | Bakın, Ruslar! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Russians! Russians are here! | Ruslar! Ruslar burada! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Officers. Maybe they brought something to eat. | Subaylar. Belki yiyecek bir şeyler getirdiler. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| lf only l had a machinegun. l would've talked to that officer. | Keşke bir makineli tüfeğimiz olsa. O subayla görüşürdüm. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| The war is over. Not for me. | Bu savaş bitti. Benim için değil. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Good afternoon, friends. | İyi günler, arkadaşlar! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Who can show us the burgomaster's house? | Kim bize belediye başkanının evini gösterebilir? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| They're not Russians, they're ours, in camouflage. | Onlar Rus değil, onlar bizimkiler, kamuflaj yapmışlar. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Why have you donned that uniform? Are you a traitor? | Neden o üniformaları giyiyorsunuz? Sen bir hainsin? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l'm Russian. | Ben Rus'um | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| No Russian can speak our language so well. | Hiç bir Rus bizim dilimizi böyle konuşamaz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Want me to teach you speak Russian? Everybody will just gasp. | Bana Rusça konuşmayı öğretmek istermisin? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l ain't speaking dogs' language. You traitor. | Köpeklerin dilini konuşacak değilim. Seni hain. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| You aren't speaking humans' language now either. | Sen şimdi insanoğlunun dilini de konuşan değilsin. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| What is he yelling about? | Ne bağırıyor bu? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Nothing. He doesn't believe l'm Russian. | Hiç. Onun Rus olduğuna inanmıyorum. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| And you? Are you Russian, too? | Ya sen? Sen de Rus musun? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| You're Russian yourself. | Sen kendin Rus'sun! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| You ride with them. Did they take you prisoner? | Onlarla gez. Onlar seni esir mi aldı? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| You stupid. | Sen aptalsın. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| And this one with you. Why isn't she speaking? ls she mute? | Ya bu da seninle. Neden konuşmuyorsun? O dilsiz mi? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| But you're talking too much. | Ama sen çok fazla konuşuyorsun. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Pinsel, shut up. Or they won't give us anything to eat. | Pinsel, kapa çeneni. Sonra bize yiyecek bir şey vermeyecekler. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| The hell l'll shut up! | Cehennemde sus! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| The burgomaster's coming! | Belediye başkanı geliyor! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Good afternoon. Welcome to Blankenheim. | İyi günler. Blankenheim'a hoşgeldiniz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We're from the newspaper. | Biz gazeteden geliyoruz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Sergeant Chrishchanowitch. Pleased to meet you. | Çavuş Chrishchanowitch. Tanuştığımıza memnun oldum. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We've been waiting for you. How could you make it here? | Biz de sizi bekliyorduk. Burada bunu nasıl yapacaksınız? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Bridges are blown up, roads are impassable. We're like on an island. | Köprüler havaya uçuruldu, yollar imkansız. Bir adada gibiyiz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We got here thanks to Kurykin. | Kurykin sayesinde buraya geldik. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| He's an army driver. | O orduda bir sürücü! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Greetings, Herr. | Selamlar, bayım! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Hello. Let's go to my office. We can talk there. | Merhaba. Ofisime gidelim. Orada konuşabiliriz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| My bag. | Çantam. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| The coffee mill is flying! | Kahve değirmeni uçuyor! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Coffee mill! The coffee mill is flying! | Kahve değirmeni! Kahve değirmeni uçuyor! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Down! | Çökün! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| lt's the newspaper. That's how they deliver it to us. | Bu bir gazete. Bize teslimat yapıyor. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| What was it? | Ne oldu? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| That's their mail service. | Bu onların posta servisi! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| One of my pals at the front used to say | Cephede benim bir dostum vardı, | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| that it's better to lie down alive for 5 minutes than dead for life. | yaşamak için yalandan 5 dakika yatmak ölmekten daha iyidir, derdi. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| All right, children, run and pick it up. | Tamam çocuklar, koşun ve onu alın. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l thought of a way to make them busy. They deliver it to the houses. | Ben onları meşgul edecek bir şekilde düşündüm. Evlere teslim ediyorlar. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| No one in the village is interested in anything, | Köyde kimseye pek ilginç gelmiyori | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| but we make them learn the truth. | ama biz onların gerçeği öğrenmesini sağlamalıyız. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Usually l fly in this plane and drop the bundles, | Genellikle bu uçakla uçuyor ve paketleri bırakıyor, | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| but l had no idea they call us the coffee mill. | ama onların Kahve Değirmenini arayacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l'm always afraid that the plane would not come. | Bu uçağın gelmeyeceğinden her zaman korktum. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| This paper seems to come from the new life. Even the children feel it. | Bu kağıtla yeni bir hayat geliyor gibi gözüküyor. Hatta çocuklarda hissediyor. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Uncle, have you been at the war? | Amca, savaşta bulundun mu? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Me? Yes. | Ben mi? Evet | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Yes. Why? | Evet. Neden sordun? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Have you met my dad there? | Orada babamı gördün mü? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| No, kid. | Hayır, çocuğum. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l didn't happen to. | Ben onu görmedim. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Has he been killed? | O öldürüldü mü? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l'm sure he wasn't. | Ölmediğini söyleyebilirim. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Do you know when he's coming back? | Onun ne zaman geri döneceğini biliyor musun? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Soon. Now everyone will come back soon. | Yakında. Herkes yakında geri dönecek. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Honest? Yes. | Sahi mi? Evet. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| l gotta run now. | Benim şimdi gitmem lazım. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| My name is Martha. And yours? l'm lrmgard. | Benim adım Martha. Ya senin? Ben lrmgard. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Tell me, this Russian officer, is he a good man? | Söylesene, bu Rus subay, iyi birisi mi? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Yes, he's good. | Evet, o iyi birisi. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Are you in love with him? | Onu seviyor musun? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Why do you think so? | Neden böyle düşünüyorsun? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| lt's showing. lt's the way you look at him. | Bu ona bakışlarından belli oluyor. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| What nonsense are you talking? Why did you blush then? | Ne saçma konuşuyorsun? Neden o zaman yüzün kızarıyor? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Does he give you sweets? | Sana tatlılar veriyor mu? | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Yes, sometimes. | Evet, bazen. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| Next time ask him to give some for me. | Bir dahaki sefere neden verdiğini ona sor. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| You're okay, you're very beautiful. | İyisin, çok güzelsin! | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 | |
| We could get a lot of good food. | Biz de bir sürü iyi yiyecek alabiliriz. | Aleksandr malenkiy-1 | 1981 |