Search
English Turkish Sentence Translations Page 3533
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Something that simply mystifies me | Beni şaşırtan birşey. Bu şey gözlerimi kararttı | Amelia-1 | 2009 | |
| Tell me Why should it be | Söyle bana neden olmalı. Söyle bana Neden böyle olmalı | Amelia-1 | 2009 | |
| You have the power to hypnotize me | Beni büyüleyecek gücün var. Beni etkileyecek gücün olsa da | Amelia-1 | 2009 | |
| Transcontinental was too ambitious. | Kıtaötesi uçuş aşırıydı. Kıtaları kat etmek fazla hırslıydı. | Amelia-1 | 2009 | |
| Too many hops, too tough on the ladies. | Çok uzun bir uçuş ve kadınlar için çok zor. Çok fazla yolculuk, kadınlar için çok zor. | Amelia-1 | 2009 | |
| But the shuttle, Washington, New York, Boston, | Fakat Washington, New York ve Boston seferlerinde... Ama seferler, Washington, New York, Boston... | Amelia-1 | 2009 | |
| we think it's the future. | gelecek olduğunu düşünüyoruz. ...bizce gelecek bu. | Amelia-1 | 2009 | |
| Will you go there with us? | Bizimle oraya gidecek misin? Bizimle gelecek misin? | Amelia-1 | 2009 | |
| What on earth would you need me for? | Bana neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Bana niye ihtiyacın olsun ki? | Amelia-1 | 2009 | |
| (CHUCKLES) You're the most famous woman in America, that's what for. | Çünkü Amerika'nın en ünlü kadınısınız. Sen Amerika'nın en ünlü kadınısın, bu yüzden sana ihtiyacımız var. | Amelia-1 | 2009 | |
| You know, I can see it now. | Biliyor musunuz görüyorum. Nasıl olacağını şimdiden görebiliyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| You on the poster with Gene, | Gene ile posterdesiniz. Olimpiyatlarda iki yarış kazanmış... | Amelia-1 | 2009 | |
| a legendary athlete at West Point, | Harp Okulu'nun efsanevi atleti. ...West Point'in efsanevi atleti... | Amelia-1 | 2009 | |
| two events at the Olympics, | Olimpiyatlarda iki ödül. ...ve kazandığında Roosevelt için gökyüzüne hükmedecek olan adamla... | Amelia-1 | 2009 | |
| a top pilot who's gonna be running the skies for Roosevelt when he wins. | Kazanırsa Roosevelt için gökleri yönetecek zirvede bir pilot. ...birlikte posterleriniz olacak. | Amelia-1 | 2009 | |
| Thanks, Paul. I think you've even talked me out of it. | Sağol Paul. Beni hesaba bile katmadın. Teşekkürler, Paul. Sanırım beni yeterince övdün. | Amelia-1 | 2009 | |
| Do, do that voodoo that you do so well... | Yap. Çok iyi yaptığın o büyüyü yap... Yap, hani şu yaptığın büyüyü yine yap... | Amelia-1 | 2009 | |
| May I ask you a question? | Size birşey sorabilir miyim? Sana bir soru sorabilir miyim? | Amelia-1 | 2009 | |
| That woman over there. | Şurdaki kadın. Şuradaki kadın. | Amelia-1 | 2009 | |
| She's beautiful. | Çok güzel. Çok güzel. | Amelia-1 | 2009 | |
| You're the only woman I know who points out other beautiful women. | Başka bir kadına güzel diyen tanıdığım tek kadınsınız. Çevresindeki güzel kadınları gösteren, tanıdığım tek kadın sensin. | Amelia-1 | 2009 | |
| Lovely legs, | Güzel bacaklar. Benim bacaklarıma göre... | Amelia-1 | 2009 | |
| unlike mine. | Benimkilere benzemiyor. ...çok güzel bacakları var. | Amelia-1 | 2009 | |
| No, I'm sure that's not true. | Hayır. Bunun doğru olmadığına eminim. Bunun doğru olmadığına eminim. | Amelia-1 | 2009 | |
| That's why you wear trousers? | Bu yüzden pantolon giyiyorsunuz. Bu yüzden mi pantolon giyiyorsun? | Amelia-1 | 2009 | |
| No. | Hayır mı? Hayır. | Amelia-1 | 2009 | |
| And all this while I thought you just wanted to be one of the boys. | Bütün herşeye karşın o erkeklerden biri olmak istediğinizi düşündüm. Bunca zaman, senin sadece o erkeklerden biri olmak istediğini düşünmüştüm. | Amelia-1 | 2009 | |
| I may have, at one time, but not anymore. | Olabilirdim geçmişte ama artık değil. Eskiden istemiş olabilirim, ama artık istemiyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| MAN: Was that Amelia Earhart? | Bu Amelia Earhart değil miydi? Şu kadın Amelia Earhart değil miydi? | Amelia-1 | 2009 | |
| GENE: Sixth floor, please. | Altıncı kat lütfen. Altıncı kat, lütfen. | Amelia-1 | 2009 | |
| Gore! | Gore! Gore! | Amelia-1 | 2009 | |
| AMELIA: I couldn't wait for your visit this weekend. | Haftasonu ziyarete geleceksiniz diye yerimde duramadım. Hafta sonunu bekleyemedim. | Amelia-1 | 2009 | |
| Lewis. Lewis. | Lewis. Lewis. Lewis. Lewis. | Amelia-1 | 2009 | |
| Help! Tiger, tiger! | İmdat! Kaplan, kaplan! İmdat! Kaplan, kaplan! | Amelia-1 | 2009 | |
| Ah. The wallpaper. | Ah. Duvarkağıdı. Duvar kâğıdı. | Amelia-1 | 2009 | |
| Coming, Gore. | Geliyorum Gore. Geliyorum, Gore. | Amelia-1 | 2009 | |
| Do you know why I papered this room like this? | Bu odayı neden bu şekilde kapladım biliyor musun? Niye bu odayı böyle kapladım biliyor musun? | Amelia-1 | 2009 | |
| No. But I wish you hadn't. | Hayır. Ama k eşke yapmasaydın. Hayır, ama keşke yapmasaydın. | Amelia-1 | 2009 | |
| It's because I'm very, very afraid of jungles. | Çünkü ben ormanlardan çok çok korkarım. Çünkü ben ormanlardan çok korkarım. | Amelia-1 | 2009 | |
| So, when I find myself worrying about it, | Bu yüzden bu konuda endişelendiğimde... Bu yüzden, bu konuda endişelenmeye başladığımda... | Amelia-1 | 2009 | |
| I test my courage by coming into this room | cesaretimi sınamak için bu odaya geliyorum... ...bu odaya gelip, Afrika'nın en derin ve karanlık... | Amelia-1 | 2009 | |
| and pretending I'm in the deepest, darkest part of Africa. | ve Afrika'nın derin ve karanlık bir köşesinde olduğumu düşünüyorum. ...ormanın içindeymişim gibi davranarak cesaretimi ölçerim. | Amelia-1 | 2009 | |
| In a jungle so thick, I can't even see the sky above. | Gökyüzünü bile göremeyeceğin sık bir ormanda. Öyle bir sık bir orman ki gökyüzü bile görünmüyor. | Amelia-1 | 2009 | |
| And I start to feel better right away | O anda hemencecik iyi hissetmeye başlarım. Ve korktuğum şeyin gözlerinin içine baktığımdan... | Amelia-1 | 2009 | |
| because I looked my fear right in the face. | Çünkü korkularımla yüzleşmiş olurum. ...hemen daha iyi hissetmeye başlarım. | Amelia-1 | 2009 | |
| Miss Earhart? | Bayan Earhart? Bayan Earhart? | Amelia-1 | 2009 | |
| Could you please marry my father? | Lütfen babamla evlenir misin? Acaba babamla evlenebilir misiniz? | Amelia-1 | 2009 | |
| Then I'll never be afraid of anything ever again. | O zaman asla hiçbir şeyden korkmam. O zaman bir daha hiç bir şeyden korkmayacağım. | Amelia-1 | 2009 | |
| Aw. | Oh. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'm already married to Mr. Putnam. | Ben zaten Bay Putnam ile evliyim. Ben çoktan Bay Putnam ile evliyim. | Amelia-1 | 2009 | |
| Why can't you be married to Mr. Putnam and my father? | Neden bem Bay Putnam hem de babamla evlenmiyorsun? Niye hem Bay Putnam hem de babamla evlenemiyorsunuz? | Amelia-1 | 2009 | |
| I put together one month in Europe. | Avrupa'da bir ay kalacağım. Bir aylığına Avrupa'ya gitmem gerekiyor. | Amelia-1 | 2009 | |
| Had to close some foreign licensing deals, open new markets. | Yabancı lisans anlaşmalarıyla yakından ilgilenmeliyim. Yeni marketler açmalıyım. Bazı sözleşmeleri iptal edeceğim ve yeni marketler açacağım. | Amelia-1 | 2009 | |
| When are you leaving? | Ne zaman gidiyorsun? Ne zaman gidiyorsun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Well, the thing is, I'd like you to come. | Düşünüyorum da. Senin de gelmeni istiyorum. Seninde benimle gelmeni istiyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| I don't see how I could. | Nasıl yaparım bilmiyorum. Nasıl olur bilmiyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| Well, I've already spoken to the promoters. | Girişimcilerle çoktan konuştum. Yapımcılarla çoktan konuştum. | Amelia-1 | 2009 | |
| They're willing to switch some of the lecture dates, just for us. | Bizim için konferans tarihlerinden bir kısmını değiştirecekler. Bizim için, bazı konferans tarihlerini değiştirmeye hazırlar. | Amelia-1 | 2009 | |
| Well, it's not just that. There's my work on the shuttle. | Sadece o değil. Şu seferler için çalışmalıyım. Ama sadece o değil. Havacılık Bölümü'nde bir işim var. | Amelia-1 | 2009 | |
| I've just started as Gene's consultant at the Aeronautics Branch. | Havacılık Şubesi'nde Gene'in danışmanlığına daha henüz başladım. Havacılık Bölümü'nde Gene'nin danışmanlığını yapmaya daha yeni başladım. | Amelia-1 | 2009 | |
| Normally I'd be worried about leaving you here alone, | Normalde seni burda yalnız bırakacağım için üzülürdüm ama... Normalde seni burada bırakmak beni endişelendirirdi... | Amelia-1 | 2009 | |
| but I suppose that won't be a problem, will it? | galiba sorun olmayacak, ne dersin? ...ama sanırım bu sorun olmayacak, değil mi? | Amelia-1 | 2009 | |
| What are you trying to say? | Ne demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Gene, here in our house, when I am here, | Gene ben burdayken neyse de... Ben bu evdeyken, Gene... | Amelia-1 | 2009 | |
| is one thing. When I am not here, | fakat ben burda yokken... ...sorun değil. Ama ben burada değilken... | Amelia-1 | 2009 | |
| I can't have it. I understand. | Bunu kaldıramam. Anladım. Buna dayanamam. Anlıyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| I can't have it. | Bunu kaldıramam. Buna dayanamam. | Amelia-1 | 2009 | |
| Hello? | Alo! Alo? | Amelia-1 | 2009 | |
| I found something you'd written. | Yazdığın birşey buldum. Senin yazdığın bir şey buldum. | Amelia-1 | 2009 | |
| Quite beautiful. | Çok güzel. Oldukça güzel. | Amelia-1 | 2009 | |
| "To touch your hand and see your face today is joy. | "Eline dokunmak ve yüzünü görmek benim için mutluluk kaynağı." "Her gün eline dokunmak ve yüzünü görmek benim için bir zevk. | Amelia-1 | 2009 | |
| 'Your casual presence in a room recalls the stars | "Odadaki gündelik varlığın uzandığımızda bize bakan... "Odadaki varlığın, uzanarak izlediğimiz... | Amelia-1 | 2009 | |
| "that watched us as we lay. | yıldızları hatırlatıyor." "...yıldızları hatırlatıyor bana. | Amelia-1 | 2009 | |
| 'I mark you in the moving crowd and see again those stars | "Hareketli kalabalıkta dikkatini çekiyorum ve yine o yıldızları görüyorum. "Seni kalabalığın içinde fark ettiğimde... | Amelia-1 | 2009 | |
| "a warm night lent us long ago. | "Sıcak gece uzun zamandır bize borçlu." "...o güzel gecenin bize verdiği yıldızları tekrar görüyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| "We loved so then, we love so now." | "Bunun için sevdik, bunun için seviyoruz." "O zaman sevdik, şimdi de seviyoruz. " | Amelia-1 | 2009 | |
| Thank you so much for writing that. | Bunu yazdığın için çok teşekkür ederim. Böyle bir şey yazdığın için teşekkür ederim. | Amelia-1 | 2009 | |
| (RESTRAINING SOBS) Even though I'd never seen it. | Bugüne dek görmemiş olsam bile. Daha önce görmemiş olsam da. | Amelia-1 | 2009 | |
| At the time, I... | O an, ben... Onu yazdığımda, ben... | Amelia-1 | 2009 | |
| George? | George? George? | Amelia-1 | 2009 | |
| George. | George. George. | Amelia-1 | 2009 | |
| GENE: How are you? | Nasılsın? Nasılsın? | Amelia-1 | 2009 | |
| I wondered if you were avoiding me a little or... | Merak ediyorum acaba benden biraz sakınıyor musun yoksa... Ben de beni ekip ekmediğini merak ediyordum... | Amelia-1 | 2009 | |
| Just very, very busy. | Sadece çok çok meşgulüm. Aşırı meşguldüm. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'm leaving for Indiana. | Indiana'ya gidiyorum. Indiana'ya gidiyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| Edward Elliott of Purdue wants me to build a Women's Careers Department there. | Purdue Üniversitesi'nden Edward Elliott benden oraya bir Kadın Kariyer Departmanı kurmamı istiyor. Purdue'dan Edward Elliott, orada bir Kadın Danışma Bölümü kurmamı istiyor. | Amelia-1 | 2009 | |
| That's a wonderful idea, especially now. | Bu harika bir fikir. Özellikle şimdi. Bu mükemmel bir fikir, özellikle şimdi. | Amelia-1 | 2009 | |
| What's special about now? | Şuanın ne gibi bir özelliği var? Bunu bu kadar özel kılan ne? | Amelia-1 | 2009 | |
| You don't read the papers? | Gazeteleri okumuyor musun? Sen gazete okumuyor musun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Not unless someone makes me. | Haber olmadığım sürece. Başkası göstermediği sürece hayır. | Amelia-1 | 2009 | |
| Well, someone should. | Biri okumalı. O zaman birileri yapmalı. | Amelia-1 | 2009 | |
| They're all saying you took recklessly dangerous solo flights | Herkes reklam için düşüncesizce tehlikeli ve... Herkes senin para dışında elle tutulur... | Amelia-1 | 2009 | |
| for no earthly purpose other than publicity, meaning money. | yalnız başına uçuşlar yaptığını söylüyor. Para dışında hiçbir dünyevi amacın yokmuş. ...bir amaç olmadan gereksiz riskler alarak solo uçuşlar yapmandan bahsediyor. | Amelia-1 | 2009 | |
| They also harp on a growing list of products you commercially endorse. | Ayrıca reklamlarını desteklediğin ürünlerin uzayan listesi üzerinde duruyorlar. İnsanlar ayrıca, senin ticari amaçlı destek verdiğin ürünler hakkında da konuşuyorlar. | Amelia-1 | 2009 | |
| How thoughtless of me to be doing all this in a society | Ben ne kadar düşüncesizim ki kimsenin para kazanmakla ilgilenmediği... Kimsenin para kazanma ile ilgilenmediği... | Amelia-1 | 2009 | |
| where no one else is interested in making money, present company included. | bir yerde bütün bunları yapıyorum. ...bir toplumda bunları nasıl yapmışım ben. | Amelia-1 | 2009 | |
| People viewing you as Lady Lindy, America's sweetheart of the skies, | İnsanlar seni Lindy Hanım olarak görüyorlar. Amerikanın sevgilisi. İnsanlar seni Bayan Lindy olarak görüyorlar, göklerin kraliçesi... | Amelia-1 | 2009 | |
| the wife, mother, daughter they all wish they'd had, would be helpful. | Sahip olmak istedikleri bir kız, bir eş, bir anne gibi davranırsan yardımı dokunacaktır. ...eş, anne, kız, olmak istedikleri her şey olarak görüyorlar. | Amelia-1 | 2009 | |
| Thanks for the tip. | Tiyo için sağol. İpucu için teşekkürler. | Amelia-1 | 2009 | |
| Thanks for not being defensive. | Savunmaya geçmediğin için sağol. Kendini savunmadığın için teşekkürler. | Amelia-1 | 2009 |