Search
English Turkish Sentence Translations Page 3536
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| She will push on to Bangkok, then Papua New Guinea | Doğu'ya yönelip son durağı Kaliforniya'ya varmadan önce... Son durağı olan Kaliforniya'ya varmadan önce... | Amelia-1 | 2009 | |
| before heading east toward her final destination, California. | Bangkok'a ordan da Papua Yeni Gine'ye gidecek. ...Bangkok'a, ardından da Papua Yeni Gine'ye gidecek. | Amelia-1 | 2009 | |
| We should go, Fred. | Gitmeliyiz Fred. Yola koyulmalıyız, Fred. | Amelia-1 | 2009 | |
| Oh, come on! You're not really taking off? | Hadi ama! Bunu cidden düşünüyor olamazsın. Yapma! Bu havada havalanmayı düşünmüyorsun değil mi? | Amelia-1 | 2009 | |
| It's only going to get heavier. | Giderek daha zor olmaya başlıyor. Hava gittikçe kötüleşecek. | Amelia-1 | 2009 | |
| We could be stuck here for days, even weeks. | Günler hatta haftalar boyu burda sıkışıp kalabiliriz. Burada günlerce, hatta haftalarca sıkışabiliriz. | Amelia-1 | 2009 | |
| It's only 700 miles to Bangkok, it's lighter there. | Bangkok'a sadece 1125 kilometre var. Orda işler kolaylaşacak. Bangkok'a kadar sadece 1000 kilometre var, hava orada daha iyi. | Amelia-1 | 2009 | |
| To get that far in a monsoon, you'd need divine help! | Muson içinde bu kadar ilerlemek için ilahi yardım lazım! Muson yağmurlarında bu kadar yolu gidebilmek için, ilahi yardıma ihtiyacın olacak. | Amelia-1 | 2009 | |
| Chai? | Çay? Çay? | Amelia-1 | 2009 | |
| Come on, Fred. | Hadi Fred. Haydi, Fred. | Amelia-1 | 2009 | |
| You think we should turn back, huh? | Geri dönelim mi dersin ha? Geri dönmemiz gerektiğini düşünüyorsun, değil mi? | Amelia-1 | 2009 | |
| Nope. I think we shouldn't have come. | Olmaz. Bence gelmemeliydik. Hayır. Ben buraya hiç gelmememiz gerektiğini düşünüyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| Hi, Joan. | Merhaba Joan. Selam, Joan. | Amelia-1 | 2009 | |
| Hello, Frances. | Merhaba Frances. Merhaba, Frances. | Amelia-1 | 2009 | |
| You look beat, lady. | Turşu gibi görünüyorsunuz hanımefendi. Çok yorgun görünüyorsunuz bayan. | Amelia-1 | 2009 | |
| That's funny, you look tip top. | Çok ilginç. Siz de çok kaliteli görünüyosunuz. Çok komik, sen çok iyi görünüyorsun. | Amelia-1 | 2009 | |
| Why don't you grab a few hours of sleep? | Neden uyumak için birkaç saat ayırmıyorsun? Niye gidip birkaç saat uyumuyorsun? Birkaç saat uyumaya ne dersin? | Amelia-1 | 2009 | |
| Might as well keep you company. | Seninle birlikte kalmak daha iyi olabilir. Sana arkadaşlık etmek için. Seni yalnız bırakmasam daha iyi. İyi uçuş hikayelerim var. | Amelia-1 | 2009 | |
| I've got some good flying stories. | Birkaç güzel uçuş hikayem var. İlginç uçuş hikâyelerim var. | Amelia-1 | 2009 | |
| Thank you. | Teşekkür ederim. Teşekkürler. Teşekkürler. | Amelia-1 | 2009 | |
| You and your old George. That's a touching love story. | Sen ve yaşlı George çok dokunaklı bir hikaye olur. Sen ve yaşlı George. Dokunaklı bir aşk hikâyesi. | Amelia-1 | 2009 | |
| An honest one, if I say so myself. | Şahsi düşünceme göre dürüst bir hikaye olur. Bana sorarsan, dürüst bir aşk hikâyesi. | Amelia-1 | 2009 | |
| I wonder if it's honest enough for George. | George için dürüst müdür merak ediyorum. George için yeteri kadar dürüst olup olmadığını merak ediyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| If you mean Gene, we're not together anymore. | Gene'i kastediyorsan artık birlikte değiliz. Eğer Gene'den bahsediyorsan, artık birlikte değiliz. Kastettiğin Gene ise artık onunla görüşmüyoruz. | Amelia-1 | 2009 | |
| In that way. Not for a long time. | Yani o şekilde. Hem de uzun zamandır. Zaten çok fazla sürmedi. | Amelia-1 | 2009 | |
| You don't think I love my husband? | Kocamı sevdiğimi düşünmüyor musun? Kocamı sevmediğimi mi düşünüyorsun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Actually, I do. | Aslında düşünüyorum. Aslında, düşünüyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| In a certain way. | Bazı durumlarda. Kesinlikle. | Amelia-1 | 2009 | |
| But you disapprove of how I live? | Fakat yaşantımı uygun bulmuyorsun. Yani yaşama şeklimi uygun görmüyorsun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Hell, no. | Tabi ki hayır. Elbette hayır. | Amelia-1 | 2009 | |
| It's just like me. In fact, it's like most guys I know. | Tıpkı benim gibi. Aslında tanıdığım bütün erkekler gibi. Aynı benim gibi. Aslına bakarsan, tanıdığım birçok adam gibi. | Amelia-1 | 2009 | |
| Meaning? | Yani? Yani? | Amelia-1 | 2009 | |
| Guys love their wives, their girlfriends. | Erkekler karılarını yada kız arakadaşlarını severler. Erkekler eşlerini, sevgililerini severler. | Amelia-1 | 2009 | |
| Doesn't mean they don't take advantage | Fırsattan yararlanmayacakları... Ama bu bir fırsatı değerlendirmeyecekleri... Ama bu, bir fırsat doğduğunda geri tepecekleri... | Amelia-1 | 2009 | |
| of an opportunity. | anlamına gelmez. ...anlamına gelmez. | Amelia-1 | 2009 | |
| If you have a point, make it. | Söylemek istediğin birşey varsa durma. Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle | Amelia-1 | 2009 | |
| I believe I have. | Sanırım var. Sanrım var. Zaten söyledim. | Amelia-1 | 2009 | |
| All you need to do is just show up tomorrow morning, | Yapman gereken tek şey yarın sabah... Tek yapman gereken yarın sabah ayık olarak... | Amelia-1 | 2009 | |
| show up sober, | ayık bir şekilde ortaya çıkıp... ...gelmen ve beni... | Amelia-1 | 2009 | |
| and get me to Howland Island. | beni Howland Adası'na götürmek. ...Howland Adasına ulaştırmak. | Amelia-1 | 2009 | |
| Ready, ma'am. | Hazır hanımefendi. 9 Hazır, bayan. | Amelia-1 | 2009 | |
| Feel like stepping out for a smoke? | Bir sigara içmeye çıkmak ister misin? İstersen bir sigara molası verebilirsin? | Amelia-1 | 2009 | |
| Oh, I don't smoke. | Sigara içmiyorum. Sigara içmiyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| Or something? | Yada başka birşey? Ya da öyle bir şey? | Amelia-1 | 2009 | |
| Earhart here. | Ben Earhart. Ben Earhart. | Amelia-1 | 2009 | |
| Putnam here. | Ben Putnam. Ben Putnam. | Amelia-1 | 2009 | |
| You should be sleeping. | Uyuyor olman gerekiyordu. Uyuyor olman gerekirdi. | Amelia-1 | 2009 | |
| You should be working. | Çalışıyor olman gerekiyordu. Senin de çalışıyor olman gerekirdi. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'm running a big adventure here. | Burda büyük bir macera yaşıyorum. Burada büyük bir macera yaşıyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'm a very important fellow. | Ben çok önemli birşeyin ortağıyım. Ben çok önemli birisiyim. | Amelia-1 | 2009 | |
| You told me I was the star and you'd be nearby, | Bana bir yıldız olduğumu... Bana, benim yanımda olacağını, evrenimdeki... | Amelia-1 | 2009 | |
| a small particle of dust in my constellation. | seninse takım yıldızımda küçük bir toz zerresi olduğunu söylemiştin. ...küçük bir toz tanesi olacağını söylemiştin. | Amelia-1 | 2009 | |
| I thought I was joking. Guess the joke's on me. | Galiba şaka yapıyordum. Bedelini ödüyorum. Şaka yapıyordum. Bedelini ödüyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'll be in Honolulu on the third | Temmuzun üçünde Honolulu'da olacağım. Üç Temmuzda Honolulu'da... | Amelia-1 | 2009 | |
| and with you in Oakland on the Fourth of July, okay? | Dördünde de seninle Oakland'de olacağım. Tamam mı? ...ve dört Temmuzda Oakland'de seninle beraber olacağım, tamam mı? | Amelia-1 | 2009 | |
| Don't keep me waiting. | Beni bekletme. Bekletme beni. | Amelia-1 | 2009 | |
| I won't dare. | Buna cüret etmem. Böyle bir şey yapmam. | Amelia-1 | 2009 | |
| How's Fred? On the wagon? | Fred nasıl? İçkiyi bıraktı mı? Fred nasıl? İçkiyi bıraktı mı? | Amelia-1 | 2009 | |
| I sent you my movies to lighten the plane. | Uçağı hafifletmek için sana filmlerimi yolladım. Uçağı hafifletmek için filmleri sana yolladım. | Amelia-1 | 2009 | |
| You wouldn't sell a salesman, would you? | Satıcıya satış yapma. Satıcıya satış yapma. | Amelia-1 | 2009 | |
| Fred is fine. | Fred iyi. Fred iyi. | Amelia-1 | 2009 | |
| He's calculating headwind speed versus fuel as we speak. | Yakıta karşı pruva rüzgarını hesaplıyor. Tıpkı konuştuğumuz gibi. Konuştuğumuz gibi rüzgârları hesaplıyor. | Amelia-1 | 2009 | |
| So what's that I hear in your voice? | Peki sesinde hissettiğim nedir? O zaman sesin niye garip geliyor? | Amelia-1 | 2009 | |
| Is he drinking? | İçiyor mu? İçiyor mu? | Amelia-1 | 2009 | |
| I can handle it. | Halledebilirim. Başa çıkabilirim. | Amelia-1 | 2009 | |
| (SIGHS) All right, call it off. Call it off now. | Tamam bitir. Hemen bitir. Pekâlâ, iptal et. İptal et. | Amelia-1 | 2009 | |
| Right now, Amelia. I mean it. Right now. | Hemen şimdi Amelia. Ciddiyim. Hemen şimdi. Hemen şimdi, Amelia. Hemen şimdi. | Amelia-1 | 2009 | |
| (SOFTLY) I can handle it. | Halledebilirim. Başa çıkabilirim. | Amelia-1 | 2009 | |
| After the Fourth, we're going home. | Dördünden sonra eve gidiyoruz. 1 Dört Temmuzdan sonra eve gideceğiz. | Amelia-1 | 2009 | |
| Where is that? | Orası neresi? Evimiz nerede? | Amelia-1 | 2009 | |
| For me? Anywhere you are. | Benim için mi? Senin olduğun her yer. Benim için senin yanın. 1 | Amelia-1 | 2009 | |
| I'm going to like it there. | Orayı seveceğim. Sanırım orasını seveceğim. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'd better, since this is going to be my last flight. | Sevsem iyi olacak. Madem bu benim son uçuşum olacak. Sevsem iyi olur, çünkü bu benim son uçuşum olacak. | Amelia-1 | 2009 | |
| (SOFTLY) If you insist. | Eğer kararlıysan. Nasıl istersen. | Amelia-1 | 2009 | |
| Should I let you go now? | Bırakayım gidecek misin? Artık gitmen izin vereyim mi? | Amelia-1 | 2009 | |
| (WHISPERING) No, never. | Hayır asla. Hayır, asla. | Amelia-1 | 2009 | |
| I'll go tell the world you're on your way. | Gidip dünyaya dönüş yolunda olduğunu söyleyeceğim. Gidip, dünyaya senin yolda olduğunu söyleyeceğim. | Amelia-1 | 2009 | |
| See you, | Görüşürüz... Görüşürüz... | Amelia-1 | 2009 | |
| my darling. | sevgilim. ...sevgilim. | Amelia-1 | 2009 | |
| See you, my love. | Görüşürüz, aşkım. Görüşürüz, aşkım. | Amelia-1 | 2009 | |
| MAN: It looks like she's ready to leave. | Gitmeye hazır gibi görünüyor. Görünüşe göre gitmeye hazır. | Amelia-1 | 2009 | |
| Might be easier to just shoot me. | Beni öldürsen daha kolay olurdu. Beni vursan daha kolay olmaz mı? | Amelia-1 | 2009 | |
| Traveling light, is all. | Hafif seyahat için. Uçak hafif olsun istiyorum, hepsi bu. | Amelia-1 | 2009 | |
| You got room for 180 pounds of asshole? | 80 kiloluk bir salak için yerin var mı? 80 kiloluk bir hayvan için yerin var mı? 80 kiloluk bir pislik için yerin var mı? | Amelia-1 | 2009 | |
| Ma'am, I'm so sorry. | Afedersiniz hanımefendi. Bayan, çok özür diliyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| It's fine. Everything is. | Sorun değil. Hiç biri. Sorun yok. her şey iyi. | Amelia-1 | 2009 | |
| Have you filled the other side? Mmm hmm. | Öbür tarafı doldurdun mu? Hı hı. Diğer tarafı da doldurdun mu? Evet. | Amelia-1 | 2009 | |
| AMELIA: Not more than a month ago, I was on the other shore of the Pacific, | Bir ay bile olmadı. Büyük Okyanus'un batıya bakan... Daha bir ay önce, Pasifik'in öbür tarafından... | Amelia-1 | 2009 | |
| looking westward. | diğer yakasındaydım. ...batıya doğru bakıyordum. | Amelia-1 | 2009 | |
| This morning, I look eastward over the Pacific. | Bu sabah Büyük Okyanus'un üstünden doğuya bakıyorum. Bu sabah ise, doğuya doğru bakıyorum. | Amelia-1 | 2009 | |
| In these fast moving days that have intervened, | Araya giren bu hızlı günlerde... Bu hızlı geçen günlerde... | Amelia-1 | 2009 | |
| the whole width of the world has passed behind us | dünyanın bütün genişliği geride kaldı. ...bu geniş okyanus dışında... | Amelia-1 | 2009 | |
| except this broad ocean. | Bu engin okyanus dışında. ...her yer geride kaldı. | Amelia-1 | 2009 | |
| I shall be glad when we have the hazards of this navigation behind us. | Bu yolculuğun tehlikelerini geride bırakırsak memnun olacağım. Yolculuğun tehlikelerini atlattığımızda memnun olacağım. | Amelia-1 | 2009 | |
| Mr. Balfour, come in, over. | Bay Balfour. Cevap verin. Tamam. Bay Balfour, cevap ver, tamam. | Amelia-1 | 2009 | |
| The headwinds were stronger than they knew when they took off. | Rüzgar, kalkış anında düşündüklerinden daha güçlü çıktı. Karşıdan gelen rüzgârlar, onlar kalktıklarından beri güçlendi. | Amelia-1 | 2009 | |
| I recalculated the fuel. It'll cost them nine percent. | Yakıtı tekrar hesapladım. Onlara yüzde dokuza malolacak. Yakıtı tekrar hesapladım. Rüzgâr onlara yüzde dokuz kayba yol açacak. | Amelia-1 | 2009 | |
| BALFOUR: King How Able Queen Queen. Can you read me? | King How Able Queen Queen. Beni duyuyor musun? King How Able Queen Queen. Beni duyuyor musun? | Amelia-1 | 2009 | |
| King How Able Queen Queen. Can you read me? | King How Able Queen Queen. Beni duyuyor musun? King How Able Queen Queen. Beni duyuyor musun? | Amelia-1 | 2009 | |
| Mr. Putnam, I can't reach them, sir. | Bay Putnam. Onlara ulaşamıyorum efendim. Bay Putnam, onlara ulaşamıyorum, efendim. | Amelia-1 | 2009 |