Search
English Turkish Sentence Translations Page 36
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Jose! | Jose! | 11 11 11-1 | 2011 | |
Joseph! | Joseph! | 11 11 11-1 | 2011 | |
They are coming for you, brother. The doorway's opening. | Senin için geliyorlar, kardeşim. Geçiş kapısı açılıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You will see. | Göreceksin. | 11 11 11-1 | 2011 | |
How do I dial 911. No, please don't do that. | Polisin numarası kaç? Hayır. Lütfen, bunu yapma. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Because we know him. We've been trying to help him for some time. | Çünkü onu tanıyoruz. Uzun zamandır ona yardım etmeye uğraşıyoruz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Joseph, in the last year we've lost the church, people have lost their faith... | Joseph, geçen sene biz kilisemizi yitirdik, insanlar da inancını yitirdi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
We can't afford this type of attention. Who is he? | Böyle yapıp ilgi çekmeyi göze alamayız. O adam da kimdi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
His name is Javier Cabello, he's a member of the congregation. | Adı Javier Cabello, cemaatin bir üyesi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Why is a member of the congregation trying to kill you? He's trying to scare me. | Neden cemaatten biri seni öldürmeye kalktı? | 11 11 11-1 | 2011 | |
He's doing a good job. Why? He never liked what I had to say. | İyi bir iş çıkarıyor doğrusu. Neden peki? Söylediklerimi hiç sevmez. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Tough crows. What did you have to say? | Zorlu bir seyirciymiş. Ne söylüyordun ki? | 11 11 11-1 | 2011 | |
My sermons, the messages of the church. | Vaazlarımı, kilisenin mesajlarını. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Javier had some radical beliefs, he was into some... dark things. | Javier'in radikal inançları vardı. Bazı karanlık şeylere yönelmişti. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Was he a satanist? No, he was just misguided. | Satanist mi yani? Hayır, sadece yanlış yönlendirilmiş. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He stuck a gun in your face, he pointed the gun at me! | Suratına bir silah doğrulttu. Bana da doğrulttu! | 11 11 11-1 | 2011 | |
Joseph, I implore you not to worry. Please. | Joseph, senden endişe etmemeni rica ediyorum. Lütfen. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Let's not destroy his life r this church any more. | Ne onun hayatını yok edelim, ne de kiliseyi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He was probably drunk. I'll call his wife. You do what you've gotta do. | Sarhoştur kesin. Karısını ararım. Sen yapacağını yap. | 11 11 11-1 | 2011 | |
All the forgiveness, it doesn't always work that way. You be careful. | Tüm bu affetme olayı, hep işe yaramayabilir. Kendine dikkat et. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I wanna get out of here. Let's go someplace for a bit | Buradan gitmek istiyorum. Biraz dolaşalım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Good idea. Come on. | İyi fikir. Haydi gidelim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
That was an interesting sermon. You endorse sin. | İlginç bir vaazdı. Günah işlemeyi onayladın. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I mean, doesn't that go against everything the Bible teaches? | Bu İncil'in tüm öğretilerine aykırı, değil mi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
People are gonna do what they want, regardless if you enable them or damn them. | İnsanlar istediklerini yapacaklar, ister onları etiketle, isterse kına. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Fear is no way to live your life. | Korkuyla yaşanmaz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
That is the essence of what religion is, isn't it? Fear. Okay, so by that rationale. | Dinin özü de bu, değil mi? Korku. Tamam. Madem bu mantıktasın... | 11 11 11-1 | 2011 | |
Why have faith in religion at all? Why believe in God? | ...neden dine inanasın ki? Niye Tanrı'ya inanasın ki? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Have you ever read the Bible, Joseph? You're gonna drop the Bible on me now. | İncil'i hiç okudun mu, Joseph? İncil muhabbetine mi başlayacaksın? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I asked if you ever read the Bible, not if you believe in it. | Sana okudun mu diye sordum, inanıyor musun diye değil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I haven't read the Bible since I was a young kid. | İncil'i, küçüklüğümden beri okumadım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You of all people should know the importance of power of a book. | Bir kitabın ne kadar güçlü olabileceğini en iyi senin bilmen gerekir. | 11 11 11-1 | 2011 | |
The right words at the right time can change a life. | Doğru zamanda dile getirilen doğru sözler, insanın hayatını değiştirebilir. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Give it purpose. | Bir amaç kazandırabilir. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Restore faith. | İnancını yenileyebilir. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I know the power a book. I live with that power every day. | Kitabın gücünü biliyorum. Her gün o güçle yaşıyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It doesn't always restore faith, it destroys it. | İnancı hep yenilemeyebilir, bazen de yerle bir eder. | 11 11 11-1 | 2011 | |
A fanatic read my books, | Hayranlarımdan biri, kitaplarımı okuduktan sonra... | 11 11 11-1 | 2011 | |
set fire to my apartment, and killed my wife and my son. | ...evimi ateşe verip, eşimi ve oğlumu öldürdü. | 11 11 11-1 | 2011 | |
All because of words I wrote in a book. | Sırf kitabımda yazdığım bir iki kelime yüzünden. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm glad you came back home. This was never my home. | Yuvana dönmene sevindim. Burası hiçbir zaman yuvam olmadı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You never gave it a change. You were born here, | Hiç şans vermedin ki. Sen burada doğdun. | 11 11 11-1 | 2011 | |
you never knew anything else. | Başka bir yeri bilmiyorsun ki. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You know, there isn't a day going by I'm not reminded of what I took from her. | Ondan aldığım şeyi hatırlamadan bir günüm geçmiyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
From you, from dad. | Senden aldığım, babamdan aldığım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I promised myself I would make my life will important. | Hayatımı önemli kılacağım diye kendime söz vermiştim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
My work and the message I preach. I will give her death meaning. | İşimle, vaazlarımdaki mesajla. Onun ölümüne bir anlam katacağım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's your birthday tomorrow. I'm not big on birthdays. | Yarın doğum günün. Doğum günlerini pek sevmem. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Take a look at this. Look at the time. | Şuna bir bak. Saate bak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
11:10? It's 11:11. | 11:10 mu? 11:11. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I was wearing that when I was in my car accident. | Araba kazası sırasında kolumda o vardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's also the time your fog rolled in. | Sisin geldiği saat de bu. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's the time of death on David's death certificate. | David'in ölüm belgesindeki ölüm saati de bu. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Your attack happened at 11:11. | Sana da saat 11:11'de saldırdılar. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Mom... November 11th. | Annem, 11 Kasım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You're searching for parallels? And finding them. | Paralellik arıyorsun. Ve de buluyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Brother, be careful looking for meaning when there is none. | Kardeşim, anlamı olmayan şeylere anlam yükleme sakın. | 11 11 11-1 | 2011 | |
No, there's something to this. | Hayır, bu olayda bir iş var. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Or maybe you're just cognisant of the number now, and looking for it. | Sayıyı fark ettin, belki de aradığın için görüyorsundur. | 11 11 11-1 | 2011 | |
No, no. It's too frequent to be random. | Hayır, tesadüfi olamayacak kadar sık karşılaşıyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
These people online call themselves "Eleveners." | Bu insanlar kendilerine "Onbirciler" diyorlar. | 11 11 11-1 | 2011 | |
They believe that there's celestial beings that... | Bizim dünyamızla başka bir dünya arasında yaşayan... | 11 11 11-1 | 2011 | |
They believe they try to use the number to contact us, to get our attention. | Bu numarayı da, bizimle irtibata geçmek, dikkatimizi çekmek için kullanıyorlarmış. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You think, because you're seeing some number over and over again, | Yani bir sayıyı defalarca gördün diye... | 11 11 11-1 | 2011 | |
that someone, or something, is trying to contact you? | ...birinin ya da bir şeyin irtibata geçmeye çalıştığını mı düşünüyorsun? | 11 11 11-1 | 2011 | |
You believe in praying to an old man who lives in the clouds? | Sen de bulutlarda yaşayan bir ihtiyara dua etmeye inanmıyor muydun? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Those cameras in your church; how long do you save that footage? | Kilisendeki kameralar, ne zamandan beri o görüntüleri kaydediyor? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Here's November 4th, that's as far back as we go. That was six nights ago. | İşte 4 Kasım, bu kadar geriye gidiyor. Bu, altı gece öncesi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Fast forward to 11 PM. | Gece 11'e sardır. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Keep going. Good, stop. | Devam et. Tamam, dur. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What are we looking for? 11:11. | Ne arıyoruz peki? 11:11'i. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Last night, after your attack, I came here and looked at this footage. | Dün gece, sana saldırmalarından sonra, buraya gelip, görüntülere baktım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Javier said there were others, and well, | Javier, başkalarının da olduğunu söylemişti ve bahçende duran bir sürü insan vardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You still think that's random? Something's trying to get our attention. | Sence bu tesadüf mü? Bir şey dikkatimizi çekmeye çalışıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
That was the fourth, right? Hold on one second, | Bu ayın dördüydü, değil mi? Bir saniye, buna bakmam lazım. Sen ayın beşini aç. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Excuse me. What the hell happened to you? | Müsaadenizle. Sana ne oldu? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Are you okay? I'm great, Grant. I'm doing backflips right now. | İyi misin? Harikayım, Grant. Şu an takla atıyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I read that you were in a wreck, you get admitted to a hospital, | Kaza geçirdiğini ve hastaneye yatırıldığını okudum. İnsan arar, değil mi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm fine. You bet you're fine. | İyiyim. İyi olursun tabii. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You are about to find out just what a great agent I am. | Benim ne denli iyi bir menajer olduğumu göreceksin. Yazmaya devam ettiğini umuyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Because I have just come out of a meeting with Ransom Publishing. | Çünkü az önce Ransom Yayımcılık'la bir toplantıdan çıktım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
They are offering you a high seven figure, blind deal, on your next book. | Körü körüne, bir sonraki kitabına yedi rakamlı bir meblağ öneriyorlar. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Now, Joe, don't you get mad at me, but I pitched them your diary. | Joe, sakın bana kızma ama onlara günlüğünü gösterdim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
... When... Joseph... | Joe... gördüklerinde... | 11 11 11-1 | 2011 | |
Hello? | Alo? Alo? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Are you scared yet, son? | Hâlâ korkmuyor musun, evlat? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Pardon me ma'am. English... English? | Affedersiniz hanımefendi. İngilizce? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Sir, excuse me, do you know where... | Bayım, affedersiniz, şeye nasıl gidebilirim... | 11 11 11-1 | 2011 | |
Here? | Buraya mı? Evet, oraya. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I have this camera. | Elimde bu fotoğraf makinesi var. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I need to get the film developed in this camera, do you do that? | Makinedeki filmi banyo edebilir misiniz? Bunu yapıyor musunuz? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I need to see... to see, the film in this camera. | Bu makinedeki resimleri görmem lazım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I don't know if you have an express service, or something, but... | Ekspres servisiniz var mı bilmem ama... | 11 11 11-1 | 2011 | |
Name, please. Joseph Crone. | İsminiz, lütfen. Joseph Crone. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Can I get the pictures in an hour or something? | Resimler bir saate falan hazır olur mu? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Tomorrow. No, no. Today. | Yarına. Hayır, hayır. Bugüne. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Okay, I know, "Magnani." Okay, I got it. Thanks. | Tamam, biliyorum. "Yarına." Tamam, anladım. Sağ olun. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Javier is a good husband and a good man. | Javier iyi bir koca ve iyi bir insandır. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Yeah I'm sure. When he's not brandishing a gun, he's probably great to be around. | Evet, eminim. Suratına bir silah doğrultmadığında, harika biridir, eminim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Mrs. Cabelo, he came to my brother's service and he shoved a gun in my face. | Bayan Cabello, kardeşimin vaazına geldi ve suratıma bir silah doğrulttu. | 11 11 11-1 | 2011 |