Search
English Turkish Sentence Translations Page 38
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You are more important than you think. | Düşündüğünden daha önemli birisin. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm seeing things. Am I crazy? | Birtakım şeyler görüyorum. Delirdim mi acaba? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm loosing my mind. | Aklımı mı yitiriyorum,... | 11 11 11-1 | 2011 | |
Or are they visions? | ...yoksa bunlar önsezi mi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Warning? Prophecies? | Uyarı mı? Vahiy mi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I've seen 11:11 again. | Yine 11:11'i gördüm. | 11 11 11-1 | 2011 | |
As crazy as this sounds, it's followed me to Spain. | Kulağa delice de gelse, beni İspanya'da da bulmuş. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Hello? | Alo? Tamam. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You suddenly piqued my interest in 11:11. | 11:11'e karşı ilgimi çekmeyi başardın. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm a little bit obsessed. I'm a little bit more than obsessed. | Takıntı yaptım sanki. Benimki takıntıdan da öte. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I keep seeing the number everywhere. So you've been activated. | Bu sayıyı her yerde görüyorum. Etkinleştirildin yani. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I've been something... I don't know. Are you okay? | Bir şey oldu, bilemiyorum. İyi misin? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Uh... no. | Hayır. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Actually I'm not okay. I'm not okay at all. | Aslında iyi sayılmam. Hem de hiç. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Someone's trying to kill my brother. | Biri kardeşimi öldürmeye çalışıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And my father's dying. | Babam da ölüm döşeğinde. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And I keep seeing the number... I'm seeing it... | Sayı hep karşıma çıkıyor. Görüyorum. Her yerde görüyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I don't know if I'm willing it or if it's real. | Aradığım için mi görüyorum yoksa gerçek mi, bilemiyorum? | 11 11 11-1 | 2011 | |
You know, Barcelona is only 6 hours away, if you need someone. | Barselona sadece altı saat uzakta, birine ihtiyacın varsa gelebilirim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You know I never believed in God, or fate, or purpose, but... | Ne Tanrı'ya, ne kadere, ne de amaca inandım ama... | 11 11 11-1 | 2011 | |
this is different. | ...bu iş farklı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I never should have come back. Sounds like maybe your family needs you. | Buraya hiç dönmemeliydim. Anlaşılan, ailenin sana ihtiyacı var. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Maybe you need them too. | Belki, senin de onlara ihtiyacın vardır. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Yeah, you don't know my family. Look, I'm gonna call you back, okay? | Tabii canım, sen benim ailemi tanımıyorsun. Seni sonra ararım, olur mu? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Okay. | Olur. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Spanish | Seni uyardım! Bu evden gitmeliyiz! | 11 11 11-1 | 2011 | |
What is all this? | Bütün bunlar da ne? | 11 11 11-1 | 2011 | |
Protect him. | Onu koru. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Last night, when I found you on the floor, | Dün gece, seni yerde yatarken bulduğumda... | 11 11 11-1 | 2011 | |
I saw this, standing in the room with us. | ...bu şeyin, bizimle aynı odada dikildiğini gördüm. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I printed this up. | Bunu çıkarttırdım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I don't know what's going on but I take comfort in the fact that if I'm going crazy, | Neler olduğunu anlamadım ama deliriyorsam, yalnız olmadığımı bilmek... | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm not doing it alone. | ...beni rahatlatıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
On the web, it talks about 11:11 being a doorway, | İnternette, 11:11'in bir geçiş kapısı olduğu konuşuluyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
A doorway to what? Us. | Neye geçiş kapısı? Bize. | 11 11 11-1 | 2011 | |
A doorway to communicate with us. They say they're angels. | Bizimle irtibata geçmek için bir kapı. Melek olduklarını söylüyorlar. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Whatever they are, they want my attention. Angels? | Her neyse ilgimi çekmek istiyor. Melekler mi? | 11 11 11-1 | 2011 | |
These things are not angels, Joseph. | Bunlar melek değil, Joseph. | 11 11 11-1 | 2011 | |
11:11 is just... A number? | 11:11 alt tarafı bir... Sayı mı? | 11 11 11-1 | 2011 | |
If you say just a number, and I swear to your Christ, I'll loose it. | Alt tarafı bir sayı dersen, Tanrı'na yemin ederim, çıldıracağım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
For a man who's based his entire existence around some unseen force, | Tüm varlığını, insanlığı kozmik bir şekilde yönlendiren ve... | 11 11 11-1 | 2011 | |
And you can't believe this? Joseph, what do you want me to say? | ...ama buna inanamıyor musun? Joseph, ne dememi bekliyorsun? | 11 11 11-1 | 2011 | |
For the last week at least, these things have been showing up in... | Geçen hafta, bu şeyler, her gün tam olarak aynı zamanda... | 11 11 11-1 | 2011 | |
David's death, mom's death, my car accident, your attack last night. | David'in ölümü, annemin ölümü, araba kazam, dün geceki saldırı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I keep telling you this. Tomorrow is 11/11/11. | Anlatıp duruyorum işte. Yarın 11/11/11. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And I'm terrified, that something horrible's gonna happen. | Bir şeyler olacağından korkuyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Pack your things, we're leaving here tonight. | Eşyalarını topla, bu gece buradan gidiyoruz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Dad told me that I had to protect you, that you were some kind of savior. | Babam seni korumamı söyledi. Güya sen kurtarıcımızmışsın. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Answer me. What was he talking about? Dad sometimes had radical beliefs. | Cevap ver. Neden bahsediyordu? Babamın bazı radikal düşünceleri vardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He said you were gonna be the one to save me, save this church | Beni ve bu kiliseyi kurtaracak kişinin sen olduğunu söylüyordu. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He thought I was important to religion, to man's faith. | Din için, inanç için önemli olduğumu düşünüyordu. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Important how? That my outlook needed to be heard. | Nasıl önemli? Bakış açımın duyulması gerekiyormuş. | 11 11 11-1 | 2011 | |
That the church, maybe even religion itself, was headed for destruction. | Kilise, hatta dinin kendisi de, ölüme gidiyormuş. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And you have the answers? No. He had delusions of grandeur. | Çözümü de sen misin? Hayır. Büyüklük kompleksi vardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Yeah, I thought he sounds like a prophet. | Evet, oğlunun bir peygamber olduğunu sanıyordu. | 11 11 11-1 | 2011 | |
At first I thought I was loosing my mind, I kept seeing things, things I can't explain. | Başta aklımı yitirdiğimi sandım, sürekli açıklayamadığım şeyler görüyordum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It kept happening at the same time, at 11:11. And now the day's getting closer. | Hep aynı vakitte oluyordu, saat 11:11'de. Şimdi de o güne yaklaşıyoruz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
These vision are getting clearer and I'm seeing them longer. | Bu hayaller daha net ve daha uzun olmaya başladı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Something's trying to warn me. | Bir şeyler, beni uyarmaya çalışıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Something major will transpire on 11/11/11. | 11/11/11 tarihinde büyük bir şey dünyamıza sızacak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
"One thousand one hundred eleven loyal midwayers are engaged in important missions on earth." | "Bin yüz on bir aracı, dünyada önemli bir görevi yerine getirmekle hükümlü." | 11 11 11-1 | 2011 | |
"These midwayers have definite power over time and space." | "Bu aracılar, zaman ve uzay üzerinde bazı güçlere sahip." | 11 11 11-1 | 2011 | |
This is from the Urantia book. I recommend all "Eleveners", read this! | Bu, Urantia Kitabı'ndandı. Tüm "Onbircilerin" bunu okumasını öneririm! | 11 11 11-1 | 2011 | |
I have a bad feeling something is about to happen. | İçimde kötü bir şey olacağına dair bir his var. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I've been seeing the 11:11 too frequently. | 11:11'i çok sık görmeye başladım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Something terrible is coming. | Çok kötü bir şey yaklaşıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I've asked Anna to pack your things. We're leaving this house. | Ana'dan, senin eşyalarını toplamasını istedim. Bu evden gidiyoruz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What are you talking about? You're not safe here. | Sen neden bahsediyorsun? Burada güvende değilsin. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What do you know the Urantia book? | Urantia Kitabı'yla ilgili ne biliyorsun? | 11 11 11-1 | 2011 | |
How did you hear about that? Online. | Onu nereden duydun? İnternetten. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's a book radicals believe was written by celestial beings. | Bir kitap. Radikaller, bu kitabı kutsal varlıkların yazdığına inanıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Angels. It's hogwash. Blasphemous. | Meleklerin. Deli saçması bu. Kâfirlik. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Does your sudden interest in the subject have to do with 11:11? | Bu konuya olan ilginin, 11:11'le bir ilgisi var mı? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I myself had been become curious about your repeated sightnings of the number. | Bu sayıyı defalarca görmen, benim de merakımı celbetti. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I thought you said you weren't a believer. Not believing and not understanding | İnanmadığını söylediğini sanıyordum. İnanmamakla, anlamamak... | 11 11 11-1 | 2011 | |
are two different things. The Bible warns about divination. | ...farklı şeylerdir. İncil, kehanet konusunda uyarıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Leveticus 19, verses 18 20. Looking for answers through numbers. | Levililer 19; 18, 19 ve 20 ayetler. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Interpreting random acts as messages from God. | Sıradan olayları, Tanrı'nın mesajı olarak algılamak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Whatever is coming through that doorway is not good, | O kağıtlarda ne yazarsa yazsın, o geçitten gelen iyi bir şey değil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Be careful of wolves in sheep's clothing. Meaning? | Kuzu kılığındaki kurtlardan sakın. Yani? | 11 11 11-1 | 2011 | |
A man of sin will come at the power of Satan. | Deccal, Şeytan'ın gücüyle gelecek. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He will use all kinds of power, including miraculous and wonderful signs. | Bütün gücünü kullanacak, buna olağanüstü ve harika mucizeler yapmak da dahil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
But they will be lies and trickery. Thessalonians 2:9. | Ama hepsi yalan ve hile olacak. Selanikliler 2:9. | 11 11 11-1 | 2011 | |
If something is trying to get your attention. | Dikkatini çekmeye çalışan bir şey varsa... | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's not holy or angelic. | ...kutsal bir varlık ya da melek değil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
These "Midwayers" as the papers call them, | Bu kağıtlardaki "Aracılar"... | 11 11 11-1 | 2011 | |
they're demonic. | ...şeytani varlıklar. | 11 11 11-1 | 2011 | |
So you do believe in demons. I believe in God. | Yani iblislere inanıyorsun. Tanrı'ya inanıyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And with that comes believing in the devil. | O'na inanmaya, Şeytan'a inanmak da dahil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm loosing my mind. | Aklımı yitiriyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Move! Joseph! | Çekil! Joseph! | 11 11 11-1 | 2011 | |
The lord has sent you here to protect me, Joseph. | Tanrı, seni buraya beni koruman için getirdi, Joseph. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What is it? | O da ne? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I feel like I've been wrong my entire life. What if God is real? | Hayatım boyunca yanılmışım gibi hissediyorum. Ya Tanrı varsa? | 11 11 11-1 | 2011 | |
And my brother, a prophet? | Kardeşim de onun peygamberiyse. | 11 11 11-1 | 2011 | |
11:11 is my activation to save the prophet, his message, this church. | 11:11; elçiyi, mesajını ve bu kiliseyi kurtarmak için beni etkinleştirdi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
There he is. Sadie. | İşte burada. Sadie. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Hey. | Hey. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I promise you, I'm not not crazy. | Valla deli değilim. Misafirimiz olacağını söyleseydin keşke. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Yeah. No, I... I didn't know. I was worried about you. | Evet. Yok, bilmiyordum. Senin için endişelendim. | 11 11 11-1 | 2011 |