Search
English Turkish Sentence Translations Page 40
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Come on. Please hurry! | Haydi, acele edin lütfen! | 11 11 11-1 | 2011 | |
Help me! | Yardım! | 11 11 11-1 | 2011 | |
No signal | SİNYAL YOK | 11 11 11-1 | 2011 | |
I'm dying. | Ölüyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
No, this was preordained long before either of us were beforn. | Hayır, bu ikimiz de doğmadan önce ayarlanmıştı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It wasn't a doorway that opened, it was a window that was closing. | Açılan bir geçit yoktu, kapanan bir kapı vardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
11:11 was the time it could be stopped. | Durdurulabilecek tek zaman 11:11 idi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Stop what? The end. Rapture. | Neyi durdurmak için? Sonu. Kıyameti. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Me. | Beni. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Be careful of a wolf in sheep's clothing. A man of sin will come at the power of Satan. | Kuzu kılığındaki kurtlardan sakın. Yani? | 11 11 11-1 | 2011 | |
But they will be lies and trickery. | Ama hepsi yalan ve hile olacak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
But we stopped it, I saved you. You found your purpose, brother. | Ama durdurduk, seni kurtardım. Amacını buldun, kardeşim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I have no purpose. Your purpose? | Bir amacım bile yok. Amacınız mı? Amacınız var zaten.. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You're the one who said to find Synchronicity in your life. | Hayatımızda eşzamanlılık aramamız gerektiğini söyleyen sendin. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Maybe being here in Spain is my purpose. | Belki İspanya'da olmaktır amacım. Belki de amacım, kardeşimi korumaktır. | 11 11 11-1 | 2011 | |
They have many different names, some call them Midwayers, messengers, angels. | Birçok adı var, bazıları Aracı diyor, bazısı elçi, melek. | 11 11 11-1 | 2011 | |
God brings into this world, Satan tries to pervert it. | Tanrı bu dünyaya getiriyor, Şeytan da ayartmaya çalışıyor. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What if they're angels? I told you, don't look for meaning where there is none. | Ya melekse bunlar? Anlamı olmayan şeylere anlam yükleme. | 11 11 11-1 | 2011 | |
If something is trying to get your attention, it's not holy. | Dikkatini çekmeye çalışan bir şey varsa kutsal bir varlık değil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
They were never warning us, Joseph. They were warning you. | Bizi uyarmıyorlardı, Joseph. Sadece seni uyarıyorlardı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
My brother, Joseph, sacrificed his life for mine. | Kardeşim Joseph, hayatını benim için feda etti. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He stood in the way of Javier's blade, | Uğruna çalıştığı her şeyi riske atarak... | 11 11 11-1 | 2011 | |
risking all he'd worked for, all he had built. For me. | ...benim için, kendini Javier'in bıçağının önüne attı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
What is this? This isn't a Bible. It soon will be. | Bu da ne? Bu İncil değil ki. Yakında olacak ama. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Something you are very much a part of, brother. A new Bible, a new religion. | Bunun büyük bir parçası sendin, kardeşim. Yeni bir İncil, yeni bir din. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You are the Apostle. I'm just a carpenter. | Sen havarisin. Bense alt tarafı mimarıyım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
No... No! | Hayır. Hayır! | 11 11 11-1 | 2011 | |
I see you can walk. Let's call it a miracle. | Yürüyebiliyorsun. Buna mucize diyelim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
It's not real. | Bu gerçek değil. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Neither was the talking snake, or the man who parted water... not anymore. | Konuşan yılan ve suyu ikiye bölen adam da değildi. Ama artık gerçekler. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Your legend will live on to the end of time. | Efsanen, zamanın sonuna dek yaşayacak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Thanks for this. | Bunun için teşekkürler. | 11 11 11-1 | 2011 | |
This will be the first scripture. The genesis to the end. | Bu ilk kutsal kitap olacak. Sonun başlangıcı. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Your death will give me the spotlight. | Ölümün, bütün ilgiyi benim üstüme çekecek. | 11 11 11-1 | 2011 | |
This book, will give me your legion of followers. | Bu kitap da, sadık okuyucularını verecek. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And these... gospels... will make them believers. | Bu İnciller de onları inanan yapacak. | 11 11 11-1 | 2011 | |
The Book of Sadie | SADIE'NİN KİTABI | 11 11 11-1 | 2011 | |
Looks like a diary. It's a gospel, according to me. | Bir günlüğe benziyor. Benim için bir İncil gibidir. | 11 11 11-1 | 2011 | |
God is dead, or maybe he was never alive. | Tanrı öldü. Belki de hiç yaşamadı bile. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Your writing's a lot more important than you may think. | Yazma yeteneğin, düşündüğünden daha da önemli. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I read somewhere that you don't like using computers. For success with the writing. | Bir yerde bilgisayar kullanmayı sevmediğinizi okumuştum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I hope you're still writing I've just come out of a meeting. I pitched them your diary. | Yazmaya devam ettiğini umuyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Is this your new book? This looks to me like a bestseller. | Yeni kitabınız bu mu? Bu, çok satanlara girecek gibi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I write dime store thrillers. | Ucuzcularda satılan gerilim kitapları yazıyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
You're a famous author with legions of fans. | Sen, birçok hayranı olan ünlü bir yazarsın. | 11 11 11-1 | 2011 | |
We all must make sacrifices. | Hepimiz fedakârlıkta bulunmalıyız. | 11 11 11-1 | 2011 | |
Who are you? What are you? | Kimsin sen? Nesin sen? | 11 11 11-1 | 2011 | |
I am the end. | Ben sonum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
To those of you who don't know me, I'm Joseph Crone. | Beni bilmeyenler için kendimi tanıtayım, ben Joseph Crone. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And to those of you who do, my loyal readers around the world, millions of you, | Tanıyanlar da, dünyanın dört yanındaki milyonlarca sadık okurum... | 11 11 11-1 | 2011 | |
made my books bestsellers. | ...kitaplarımı en çok satanlar arasına soktunuz. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I have something very important to tell you all. | Hepinize söylemek istediğim önemli bir şey var. | 11 11 11-1 | 2011 | |
For years I criticized religion. | Yıllar boyu, dini eleştirdim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I rejected the existence of God. But I was wrong. | Tanrı'nın varlığını reddettim, ama yanılmışım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I've been awakened | JOSEPH'İN KİTABI Uyandırıldım. | 11 11 11-1 | 2011 | |
And I can tell you beyond a shadow of a doubt, that not only does God exists, | Bir an bile şüphe etmeden söyleyebilirim ki, Tanrı var... | 11 11 11-1 | 2011 | |
but my brother, Samuel, is one of his chosen ones. | ...ve kardeşim Samuel, onun seçilmiş kişilerinden. | 11 11 11-1 | 2011 | |
He's a savior, he's a saint, a messenger. | O kurtarıcımız. O bir aziz, bir elçi. | 11 11 11-1 | 2011 | |
I wanted to post this video because tomorrow is 11/11/11, | Bu videoyu yarın 11/11/11 diye yükledim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
and something remarkable is going to happen. I don't know what it is. | Bu tarihte, olağanüstü bir şey olacak, ama ne olacağını bilmiyorum. | 11 11 11-1 | 2011 | |
But if something were to happen to my brother or to me, | Ama kardeşime ya da bana bir şey olursa diye,... | 11 11 11-1 | 2011 | |
I wanted to make sure you knew the truth. | ...gerçeklerini öğrendiğinizden emin olmak istedim. | 11 11 11-1 | 2011 | |
We're not alone Welcome! | Yalnız değiliz! Hoş geldiniz! | 11 11 11-1 | 2011 | |
God! | Tanrım! | 11 minut-1 | 2015 | |
I need a bath. | Banyo ya ihtiyacım var. | 11 minut-1 | 2015 | |
Have you seen your eye? | Gözünü gördün mü? | 11 minut-1 | 2015 | |
Stop it, please. | Kes, lütfen. | 11 minut-1 | 2015 | |
Can you even see anything? | Bir şey görüyor musun? | 11 minut-1 | 2015 | |
Well, talk to me. | Konuş benimle. | 11 minut-1 | 2015 | |
What happened when they locked me up? | Ne oldu ne zaman onlar beni kilitledi? | 11 minut-1 | 2015 | |
Let's wait with this until I'm back. | Böyle birlikte bekleyelim ben dönene kadar. 1 | 11 minut-1 | 2015 | |
You're not going out, are you? 1 | Dışarı çıkmıyorsun, değil mi? | 11 minut-1 | 2015 | |
You agreed to it. | Anlamıştık. | 11 minut-1 | 2015 | |
The circumstances have changed. | Koşullar değişti. | 11 minut-1 | 2015 | |
Yes, you beat up an innocent man. | Evet, masum bir adamı dövdün. | 11 minut-1 | 2015 | |
He was putting his hand on your ass. | O elini kıçına koyuyordu. | 11 minut-1 | 2015 | |
An innocent man? | Masum adam mı? | 11 minut-1 | 2015 | |
Let's take a bath. | Banyo yapalım. | 11 minut-1 | 2015 | |
Let's take a bath! | Banyo yapalım. | 11 minut-1 | 2015 | |
What's going on in here? | Burada neler oluyor? | 11 minut-1 | 2015 | |
I have to be there at 5:00 p.m. | Orada olmam gerek 5:00'da. | 11 minut-1 | 2015 | |
What are those? | Onlar ne? | 11 minut-1 | 2015 | |
Sleeping pills. | Uyku hapları. | 11 minut-1 | 2015 | |
I didn't get any sleep at the police station. | Karakol da hiç uyuyamadım. | 11 minut-1 | 2015 | |
Okay, maybe I don't have to go. | Pekala, belki gitmemeliyim. | 11 minut-1 | 2015 | |
Obviously, you don't trust me. | Açıkça, bana güvenmiyor musun? | 11 minut-1 | 2015 | |
Give me a break! | Rahat bırak beni! | 11 minut-1 | 2015 | |
Prove it! | Kanıtlayacağım! | 11 minut-1 | 2015 | |
I already did. I married you. | Çoktan yaptım. Seninle evlendim. | 11 minut-1 | 2015 | |
You think that's enough to last a lifetime? | Bunu düşün ömürümüzün sonuna kadar yeter mi? | 11 minut-1 | 2015 | |
I messed up. Can I sign again? | Alt üst ettim. Tekrar imza mı atacağım? | 11 minut-1 | 2015 | |
See you next week. | Gelecek hafta görüşürüz. | 11 minut-1 | 2015 | |
And keep your hot dogs away from the school. | Sosilini okuldan uzak tut. | 11 minut-1 | 2015 | |
Yes, sir. | Tamam, efendim. | 11 minut-1 | 2015 | |
Can we continue? | Devam edebilirmiyiz? | 11 minut-1 | 2015 | |
I came back around 10:00 p.m. | Ben 10:00 civarında geldim. | 11 minut-1 | 2015 | |
Document your actions, please. | Döküman faliyetlerin, lütfen. | 11 minut-1 | 2015 | |
This apartment belonged to your ex boyfriend, correct? | Bu daire eksi sevgiline aitti, doğru mu? | 11 minut-1 | 2015 | |
You were about to move out; is that correct? | Muhititen taşındınız; bu doğru mu? | 11 minut-1 | 2015 | |
Excuse me? | Affedersiniz? | 11 minut-1 | 2015 |