Search
English Turkish Sentence Translations Page 3602
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Next time I see you, I wanna know, | Bir dahaki görüşmemizde... | American Mary-1 | 2012 | |
| I'm gonna to find out what's really going on with you. | ...sana neler oluyor öğrenmek istiyorum. | American Mary-1 | 2012 | |
| There's really not all that much to me. | Gerçekten bana bir şey olduğu yok. | American Mary-1 | 2012 | |
| I find that hard to believe, Mary. | Bu dediğine pek inanmıyorum Mary. | American Mary-1 | 2012 | |
| Thank you for your hospitality. | Misafirperverliğin için teşekkürler. | American Mary-1 | 2012 | |
| Goodbye, Mary. | Hoşçakal Mary. | American Mary-1 | 2012 | |
| Hey, Nana. | Merhaba Nine. | American Mary-1 | 2012 | |
| Sorry I missed your call... What? | Kusura bakma telefonuna cevap veremedim. Ne? | American Mary-1 | 2012 | |
| Billy? | Billy. | American Mary-1 | 2012 | |
| Tell me that hasn't happened before. Go get yourself cleaned up. | Sanki daha önce başına böyle bir şey gelmemiş gibi. Git temizlen hadi. | American Mary-1 | 2012 | |
| These new girls, you know? | Şu yeni kızlar işte. | American Mary-1 | 2012 | |
| They don't even bring resumes or anything. | Hiç öz geçmiş falan da getirmiyorlar. | American Mary-1 | 2012 | |
| You got a minute? | Vaktin var mı? | American Mary-1 | 2012 | |
| Yeah, Mary. For you I have several minutes. Fuck! | Evet Mary. Senin için bir sürü vaktim var. Hay sikeyim! | American Mary-1 | 2012 | |
| Dr Walsh is missing. | Doktor Walsh kayıpmış. | American Mary-1 | 2012 | |
| You wouldn't happen to know anything about that, would you? | Bu konuda bir bilgin yoktur, değil mi? | American Mary-1 | 2012 | |
| No, I don't know anything about that. | Hayır, hiçbir şeyden haberim yok. | American Mary-1 | 2012 | |
| All right, I might have had something to do with it. | Peki tamam, bir şeyler yapmış olabilirim. | American Mary-1 | 2012 | |
| But I had the best of intentions, Mary, I swear. | Ama kötü bir niyetim yoktu Mary. Yemin ederim. | American Mary-1 | 2012 | |
| Did you find a tape of me? | Bana ait görüntüler buldun mu? | American Mary-1 | 2012 | |
| You want me take care of that for you? I owe you one. | Bu meseleyi benim halletmemi ister misin? Sana borçlandım. | American Mary-1 | 2012 | |
| No, we're just gonna scare him. I can scare him. | Hayır, adamı sadece korkutacağız. Ben de korkutabilirim. | American Mary-1 | 2012 | |
| I'll let you know if I need backup. | Yardım lazım olursa, haber veririm. | American Mary-1 | 2012 | |
| Excuse me. I need to powder my nose. | Pardon, makyajımı tazelemem gerek. | American Mary-1 | 2012 | |
| Crazy night, huh? Yeah, pretty crazy. | Çok çılgın bir gece, değil mi? Evet, çok çılgın. | American Mary-1 | 2012 | |
| It's not entirely personal. | Pek kişisel bir mesele değil bu. | American Mary-1 | 2012 | |
| Just the wrong place, the wrong time, the wrong dick in your mouth. | Sadece yanlış yerde, yanlış zamanda yanlış siki ağzına aldın. | American Mary-1 | 2012 | |
| Hey, who let you in? | Sizi içeri kim aldı? | American Mary-1 | 2012 | |
| Sorry, miss, we're all closed for the night. | Pardon hanımefendi bu gece kapalıyız. | American Mary-1 | 2012 | |
| What'll it be? | Ne olacaksa olsun. | American Mary-1 | 2012 | |
| Do you think I'm crazy? | Benim deli olduğumu mu düşünüyorsun? | American Mary-1 | 2012 | |
| Someone told me that you were afraid of me. | Birileri benden korktuğunu söyledi. | American Mary-1 | 2012 | |
| Who said that? | Kim söyledi bunu? | American Mary-1 | 2012 | |
| Is it true? | Doğru mu peki? | American Mary-1 | 2012 | |
| Beatress quit. | Beatress işi bıraktı. | American Mary-1 | 2012 | |
| Beatress. She, uh... | Beatress... | American Mary-1 | 2012 | |
| ...stopped answering my phone calls, | ...telefonlarıma cevap vermiyor. | American Mary-1 | 2012 | |
| she's not coming in. | Buraya da uğramıyor. | American Mary-1 | 2012 | |
| I would have preferred a little closure, but hey, you know? | Gelip benimle konuşmasını tercih ederdim ama... | American Mary-1 | 2012 | |
| That's dancers for you. | ...basit bir dansçı işte. | American Mary-1 | 2012 | |
| I didn't think she had the balls for that. | Bunu yapacak cesareti olduğunu sanmıyordum. | American Mary-1 | 2012 | |
| But guess people can surprise you. | Ama insanlar bazen seni şaşırtabiliyor. | American Mary-1 | 2012 | |
| You ever been to LA? | Los Angeles'a gittin mi hiç? | American Mary-1 | 2012 | |
| No. You ever wanted to go to LA? | Hayır. Gitmek istedin mi peki? | American Mary-1 | 2012 | |
| I was thinking I need a change of pace, you know? Just... | Biraz değişikliğe ihtiyacım olduğunu düşünüyordum. | American Mary-1 | 2012 | |
| ...take a couple weeks off and drive down. | Birkaç haftalığına ayrılıp güneye gitmeyi. | American Mary-1 | 2012 | |
| So, what you do is you drive from Seattle to Redding. | Arabayla Seattle'dan Redding'e gitmeyi düşünüyorum. | American Mary-1 | 2012 | |
| Stay the night. The second day, | Orada bir gece kalıp, ertesi gün... | American Mary-1 | 2012 | |
| you drive on into LA. | ...oradan Los Angeles'a geçmeyi. | American Mary-1 | 2012 | |
| You don't have to kill yourself on the second day, you know. | Tabii her şeyi bir güne sıkıştırmak zorunda değilsin. | American Mary-1 | 2012 | |
| On the second day, stay there the night, and the third day... | İkinci gün yani, geceyi orada geçirip üçüncü gün de... | American Mary-1 | 2012 | |
| Show up in LA, nice and well rested. | ...dinlenmiş olarak Los Angeles'a varırsın. | American Mary-1 | 2012 | |
| Sounds like it'd be a lot easier to take a plane. | Uçakla gitmek daha kolay gibi duruyor. | American Mary-1 | 2012 | |
| No, Mary, driving down's half the trip. | Hayır Mary. Güneye inmek, yolculuğun yarısı sadece. | American Mary-1 | 2012 | |
| You should come with me. We could... | Sen de benimle gelmelisin. Yarın... | American Mary-1 | 2012 | |
| We could leave tomorrow. Or tonight. | Yarın beraber gidebiliriz. Ya da bu gece. | American Mary-1 | 2012 | |
| I'll think about it. | Bunu bir düşüneyim. | American Mary-1 | 2012 | |
| Maybe I need a change of pace too. | Belki benim de biraz değişikliğe ihtiyacım vardır. | American Mary-1 | 2012 | |
| Uh, call me. Let me know. | Ara beni. Haber ver. | American Mary-1 | 2012 | |
| Bye, Billy. | Görüşürüz Billy. | American Mary-1 | 2012 | |
| Yes, Beatress? You quit the club, I know. What? | Efendim, Beatress. İşi bırakmışsın, haberim var. Ne oldu? | American Mary-1 | 2012 | |
| He wanted to know... | Öğrenmek istedi... | American Mary-1 | 2012 | |
| Excuse me, I can't hear you. | Pardon, seni duyamıyorum. | American Mary-1 | 2012 | |
| Beatress? | Beatress? | American Mary-1 | 2012 | |
| Ruby's husband. | Ruby'nin kocası. | American Mary-1 | 2012 | |
| He wanted to know who you were, | Senin kim olduğunu... | American Mary-1 | 2012 | |
| and where you lived. | ...ve nerede oturduğunu öğrenmek istedi. | American Mary-1 | 2012 | |
| I didn't wanna tell him. | Söylemek istemedim. | American Mary-1 | 2012 | |
| He forced me. | Beni zorladı. | American Mary-1 | 2012 | |
| He started to hurt me. | Canımı acıtmaya başladı. | American Mary-1 | 2012 | |
| I'm so sorry, Mary. | Çok özür dilerim Mary. | American Mary-1 | 2012 | |
| Man down, man down! | Adam vuruldu! Adam vuruldu! İyiyim! İyiyim! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sergeant Ballard, Captain needs you! | Çavuş Ballard, Yüzbaşı seni çağırıyor! Ayrılıyorlar, git! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do not touch me, ma'am. | Dokunmayın lütfen, hanımefendi. Dokunmayın. Dokunmayın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Keep your head down! | Başını kaldırma. Ben hallederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| In this one 1 | Burada. Oturmasını söyler misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Onu öldürdünüz. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Onu öldürdünüz. Abbas'ı öldürdünüz. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| We got him? | Yakaladık mı? Evet. Abdul Abbas'ı yakaladık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Here in North Africa? | Kuzey Afrika'da mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, man, we're gonna be famous, | Çok ünlü olacağız. Aynı 6. Birlik gibi. Nasıl oldu bu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Luck. Maybe we're just that good. | Şans. Belki de çok iyiyizdir. Evet ama karısını arıyorduk. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Apparently, so was he. | Görünüşe göre o da arıyormuş. Ballard. Bir şeyler buldum galiba. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Something to do with money, but it's in Arabic. | Parayla ilgili bir şey ama Arapça yazıyor. Baksana bir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's why I love Al Qaïda. | İşte bu yüzden El Kaide'yi seviyorum. Her şeyin kaydını tutuyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, wait a minute. Is that English? | Bekle bir dakika. İngilizce mi o? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's looking for confirmation of receipt. | Makbuzu bu. İngilizce mi? SOC ne oluyor hem de? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know. Could be American. | Bilmiyorum, Amerikan bir şey olabilir. Kalanını da aç hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can't. It's encrypted. | Açamıyorum, şifrelenmiş. Olumsuz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sir, with all due respect, given our coordinates | Efendim, koordinatlarımızın belli olması ve bu ülkede olmamamız gerektiği de hesaba... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| it is not safe for us to stand down. | ...katılırsa burada beklememiz hiç güvenli değil. Emirleriniz bu şekilde Yüzbaşı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You need to stand down. | Bekleyin. Yüzbaşı Worthington, ben Albay Glen. Sana ve takımına tebrikler, Rich. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Captain Worthington, Colonel Glen here. | Hemen senin için bir kurtarma ekibi göndereceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is big. | Çok önemli bir olay bu. Önemli olduğunun farkındasın değil mi? Kayıp verdiniz mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thank you, sir. No, just a few walking wounded. | Teşekkürler, efendim. Hayır, birkaç hafif yaralı var sadece. Doktorlar ilgileniyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We'll be fine, as long as we can gather and get out. | Toparlanıp çıkarsak bir şey olmaz. Gitmek istiyorsunuz, sizi suçlamıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But orders came from up high. | Ama emirler yukarıdan geldi. Efendim, burada açıkta kalıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| From up high. Copy? | Yukarıdan dedim, anlaşıldı mı? Ekip yolda. Abbas'ın bedenini alıp gidecekler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| so we can get you home for a proper celebration. | Böylece sizi de eve getirip doğru dürüst bir kutlama yapabileceğiz. Tekrardan tebrikler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay. | Peki. Beklememiz emredildi. Hiçbir şeye dokunmayın. | American Odyssey-1 | 2015 |