Search
English Turkish Sentence Translations Page 3635
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Get my clothes. But, sir... | Elbiselerimi getir. Ama, efendim... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Do it now. | Şimdi getir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
If anyone's gonna get a kill shot on Ballard, | Kimsenin Ballard'ı vurmaya cesareti yoksa, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
it'll be me. | benim var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So Joe gave you my number, huh? | Sana numaramı Joe verdi, ha? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sure, I can get you into SOC's mainframe, | Tabii, SOC'un anabilgisayarı içine girebiliriz, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but you're not gonna find anything good there. | ama işe yarar bir şey bulacağını sanmam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why not? | Niçin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Multinationals took all of their secure stuff off line. | Çok uluslu şirketler güvenli şeylerinin tümünü off line'a aldı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Afraid of hackers. | Bilgisayar korsanlarından korkuyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
They use data centers now. | Artık veri merkezlerini kullanıyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Data centers? | Veri merkezleri mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's like warehouses, stuck in the middle of nowhere, | Bilgisayarlarla dolu ıssız bir yerde sıkışmış ambarlar gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
filled with computers. | Bilgisayarlarla dolu ıssız bir yerde sıkışmış ambarlar gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And you know where SOC's data center is? | SOC'un veri merkezinin nerede olduğunu biliyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
For the right price, I do. | Uygun fiyata yaparım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Gonna cost you five large. | Sana maliyeti beş büyük olur. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Plus I'm gonna need to find someone with credentials | Ayrıca benim içeri girebilmem için içerden birinin | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
to get me inside. | giriş bilgilerine sahip olmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
When I was working on SOC's last merger, | SOC'un son birleşmesi üzerinde çalışırken, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I was given a secure passcode. | bana güvenli bir şifre verildi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's still active. | Hala aktif. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Great. Problem solved. | Harika. Sorun çözüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You'll come with me. | Benimle geleceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, I won't. | Hayır, gelmeyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Would you rather give me your passcode? | Bunun yerine bana şifreni verebilir misin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I didn't think so. | Ben öyle düşünmedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So when do we do this? | Bunu ne zaman yapacağız? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You got my number. | Numaram sende var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Give me a call when you got five grand | Beş bini ayarladığında beni ara | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and the balls to actually do this. | ben de topları süreyim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Who is it? Bob, it's me, Harrison. | Kim o? Bob, benim, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey. You remember, uh, Ruby? | Hey. Ruby'i hatırlıyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Who's there? Nobody, Ma. | Kim var orda? Hiç kimse, Anne. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Is that your mother, Bob? | Annen değil mi, Bob? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Are you gonna let us in, or... | Bize izin verecek misin, yoksa... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What are you doing? Let them in. | Ne yapıyorsun? Onları içeri alalım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hello, Harrison. Hey, Mrs. Offer. | Merhaba, Harrison. Hey, Mrs. Offer. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
This is Ruby. Hi, good to meet you. | Bu Ruby. Merhaba, tanıştığımıza memnun oldum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Are you friends with my Bob too? | Siz de Bob'um ile arkadaş mısınız? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yes. Bob is a special guy. | Evet. Bob özel bir adam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yo, Ma, we're... we're... | Yo, Anne, biz... biz... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
we're kind of in the middle of something here. | burada bir şeyin tam ortasındayız. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why don't you go watch your program, okay? | Neden programını izlemiyorsun, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I found out more about Black Sands. | Black Sands hakkında daha fazla bilgi öğrendim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My father had a source, a terrorist, Yusuf Qasim. | Babamın bir kaynağı varmış, bir terörist, Yusuf Qasim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You heard of him? | Onu duydun mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Uh, I... I don't know. | Uh, Ben... bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
All right, well, listen. I need you to look into him. | Pekala, dinle. Onu araştırmanı istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
See how he relates to Tenant and my dad, maybe | Tenant ve babamın o işle ne ilgisi olduğunu, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
even Odelle Ballard. I... I can't. | hatta belki de Odelle Ballard'ın. Ben... yapamam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Uh, computer's shot. | Uh, bilgisayarım göçtü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What? Uh, entire system. Decimated. | Ne? Tüm sistem. Yok oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I can't help you anymore, Harrison. You should leave now. | Artık sana yardım edemem. Harrison. Şimdi gitmelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Good bye, Mrs. Offer. Good bye, dear. | Hoşçakalın, Mrs. Offer. Güle güle, yavrum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You ever heard of a place called Black Sands? | Hiç bir yerde Black Sands diye birşey duydun mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Bu gerçekten bu kadar önemli mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
But if I would have known | Eğer bir kaç kişiyi alarak | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
how many people would have been killed by taking that... | öldürdüklerini bilseydim... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I hooked up with a journalist from Paris. | Paris'ten bir gazeteci ile bağlantı kurdum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She'll be here tomorrow. Maybe she'll... | Yarın burada olacak. Belki de... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
put an end to all of this. | bütün bunlara bir son verecek. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I hope so. | Yani umarım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We have a problem. General Diallo. | Bir sorunumuz var. General Diallo. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But Diallo is your friend. | Ama Diallo senin arkadaşın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
When he's alone, he's my friend, | Yalnız kaldığı zaman arkadaşım, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but not with his soldiers. | ama askerler varken değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You need to hide quickly. | Çabuk saklanın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Bir dakika, lütfen!! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Yes. Aslam. | Evet. Aslam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Take this. Get inside. | Bunu al. İçeri. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How can I help you, General? | Nasıl yardım edebilirim, General? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
There's been a report | Bir ihbar aldık, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
that the American woman soldier is on the premises. | Amerikalı kadın askerin burda olduğuna dair. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We've come to search the house. | Bu evi aramaya geldik. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now step aside. | Şimdi kenara çekilin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
ŞİMDİ! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
There must be some mistake, General. | Bir hata olmalı, General. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No mistake. | Hata yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Seninle özel konuşabilir miyim? Lütfen. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Güzel. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
I am doing my job. | İşimi yapıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But we had a plan, my love... | Ama bir planımız vardı, aşkım... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey, keep your voice down. | Hey, sesini alçalt. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We said that Odelle would appear on my show first... | Biz Odelle'in önce benim programıma katılacağını söylemiştik... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She can't be on your show. | O senin programına çıkamaz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How would that look? | Nasıl olur? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I rescue the American woman | Amerikan kadını kurtarıp, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and then hand her to you? | sonrada onu sana mı teslim edeyim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now give her to me, or I will rip this house apart. | Şimdi onu bana ver, ya da bu evi parçalarına ayırayım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tomorrow on my show, I will broadcast our love | Yarın ki programımda, ben tüm Mali'ye | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
to all of Mali. | aşkımızı ilan edeyim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You promised you'd never do that. | Bunu asla yapmayacağına dair söz vermiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But we had a plan to be together. | Ama birlikte olabilmek için bir plan yapmıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
That... that was never going to happen. | Bu... bu hiç bir zaman olmayacak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I thought I told you that. | Sana bunu söylemiştim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Amerikalı burda yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Haydi gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Nightmares for months. | Ayların kabusu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Did you dream about him a lot? | Onu çok hayal ettin mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |