Search
English Turkish Sentence Translations Page 3633
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I thought the old man's libido got him killed. | Yaşlı adamın libidosunun onu öldürdüğünü sanıyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just before his death, he spoke to a man named David Tenant. | Ölümünden hemen önce, David Tenant adlı biriyle konuşmuş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tenant? From GBR? | Tenant mı? GBR'den mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's an idiot. | O bir geri zekalıdır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I remember Black Sands. | Black Sands'i hatırlıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We were in, uh, Pakistan doing a story | Pakistan'da özel askeri şirketler üzerine | American Odyssey-1 | 2015 | |
| on private military contractors. | bir hikaye hazırlıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Um, American oil and mineral companies | Um, Amerikan petrol ve maden şirketlerinin | American Odyssey-1 | 2015 | |
| had assets in Black Sands. | Black Sands'de yatırımları vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| PMCs were sent in to keep the peace. | PMCs barışı korumak için gönderildi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Protect assets and asses. | Yatırımlarını ve kıçlarını korumak için. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This guy... was at the center of it. | Bu adam işin merkezindeydi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yusuf Qasim. The Jack of Spades. | Yusuf Qasim. Maça kızı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your dad's source. | Babanın kaynağı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| His source was a terrorist? | Onun kaynağı bir terörist miydi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Not according to your dad. | Babana göre değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He said the whole thing was a lie. | O her şeyin yalan olduğunu söyledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, who knows? Special forces raided the place. | Kim bilir? Özel kuvvetler bu yere baskın düzenledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yusuf was killed. The story died. | Yusuf öldürüldü. Hikaye öldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mind if I take this? | Bunu alabilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Now, about your dad's obituary. | Şimdi, babanın ölümü hakkında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Got anything nice to say? | Bir şey diyecek olan var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sorry to be so skeptical, | Bu kadar şüpheci olduğum için üzgünüm | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but frankly, since your funeral, | ama açıkçası, cenaze töreninden beri, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle Ballard, quite a few people around the world | Odelle Ballard, tüm dünyada pek çok insan, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| called to say they are Odelle Ballard, | Odelle Ballard olduklarını ya da onun yaşadığını | American Odyssey-1 | 2015 | |
| or that Odelle Ballard is still alive. | söylemek için aradılar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Most of them certain your death | Çoğu bu ölümün bazı komploların... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| is part of some conspiracy. I am Odelle Ballard. | bir parçası olduğunu. Ben Odelle Ballard'ım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Isn't all the information I've given you so far correct? | Bugüne kadar sana verdiğim tüm bilgiler doğru değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, and also easily obtained from the internet. | Evet, ama aynı zamanda kolayca internetten elde edilebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, call home. I'll give you the number. | Tamam, evimi ara lütfen. Sana numarasını veririm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Speak to Ron. | Ron'a söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ask him if Suzanne | Suzanne denilen | American Odyssey-1 | 2015 | |
| were a boy what we would have called her. | bir çocuk olacak ona sor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He'll say Jefferson after her grandfather. No. | Büyükbabasını sor, Jefferson diyecektir. Hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm not contacting a grieving family. | Yas tutan bir aileyi arayamam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, my commanding officer on the task force | Tamam, görev gücündeki Komutanım | American Odyssey-1 | 2015 | |
| was called Richard Worthington. | Richard Worthington'u ara. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Before we bugged out, he was... he was... he got engaged. | Önce bizi dinle, o ... o ... o nişanlanmıştı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm the only person that knows. | Bunu bilen tek kişi benim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Her name was Lucy McGrath. | Nişanlısının adı Lucy McGrath. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Now if that checks out, | Şimdi eğer bu doğru çıkarsa, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| what time can I meet you in Bamako? | ne zaman Bamako'da buluşabiliriz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, if it checks out, | Peki. Eğer onaylanırsa, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can be there by, uh, | yarın öğlene kadar, uh, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| noon tomorrow. | orada olabilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where will you be? Um, | Sen nerede olacaksın? Um, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need a public place. | Halka açık bir yerde olmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Somewhere crowded. Safe. | Kalabalık bir yer. Güvenli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A public place, somewhere crowded! | Halka açık bir yer, kalabalık bir yer! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Club Cachette, Rue Pasteur. | Club Cachette, Pasteur Caddesinde. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 12:00, noon. Okay, Odelle Ballard. | Öğlen, 12:00. Tamam, Odelle Ballard. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Please be Odelle Ballard. | Lütfen Odelle Ballard ol. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If I'm coming all the way to Bamako... | Bamako için onca yol geliyorum... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, we'll see. | Eh, göreceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| O gitti. Ne? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sadece biraz soğan almak için dışarı çıkmıştım... | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Soğan için dışarı çıkmış! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Ne söylediğini biliyorum ama çocuk açtı! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bu yüzden sen de ona yemek yapmaya mı karar verdin? Kesin sesinizi! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sadece çenenizi kapatın. İkiniz de. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Çocuk nerede? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| You are alive after all. | Sonuçta yaşıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where's the boy? | Çocuk nerede? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, yes, he got hungry rather suddenly, | Peki, evet, O Shakir'in gösterisini gördükten sonra, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| right after he saw Shakir's show about him. | acıktım diyerek birden bire gitti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, I know where he lives. | Evet, nerede yaşadığını biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bir dahaki sefere sana sorduğumda... | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bir dahaki sefere iğrenç bir kiralık katil tut. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sana çok kızgınım! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Çok kızgın! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sana söyledim. Kaçırıldım. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Evet ve Bay Girard'ı bunun için memesinden asılacak... | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| General arkadaşın onu buldu mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| And I should just tell you after what you did? | Ve sadece yaptıklarından sonra mı söylemeliyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Fine, yes. | Güzel, Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My German friend found her alive, | Alman arkadaşım onu canlı olarak buldu, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but it's complicated. | ama biraz karmaşıklık oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Burada kal. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Hayır bu sefer gidemezsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bir çocuğa bakmıştım. Aslam. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| God, you're alive. | Tanrım, yaşıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I thought you were dead. | Senin öldüğünü sanıyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Very close. | Çok yaklaşmıştım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He found me and brought me here to Bamako. | O beni buldu ve beni buraya Bamako'ya getirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was looking for you. | Ben de seni arıyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're okay? | İyi misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He took your jump drive. | O flash belleğini almış. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I took it back. | Onu geri aldım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, what do you say we see what else is on there? | Tamam, ne dersin orada ne olduğunu görebilir miyiz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Has to be more than what I saw. | Gördüklerimden daha fazlası var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think you should leave. Now. | Bence gitmelisin. Şimdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ah, come on. You heard the little man. | Ah, hadi ama. Küçük adamı duydun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm the one who saved him. | Onu kurtaran bendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's worth something, is it not? | Bu da bir şey, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Zaten kızgın olduğumu biliyorsun, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kızdığımda bana kötü şeyler olacağını bilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| I'm going to count silently in my head to five. | İçimden sessizce beşe kadar sayacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can I, um... can I use your computer? | Ben, um... bilgisayarınızı kullanabilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 |