Search
English Turkish Sentence Translations Page 3658
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You want to be the man who allows a U.S. Senator | Bir ABD Senatörüne suikast yapan adam mı olmak istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just do it, damn it! | Yap şunu, lanet olası! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The senator is traveling right now, so... | Senatör şu anda, çok seyahat ediyor... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Traveling? Traveling where? | Seyahat mi? Nerede seyahat ediyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Call his security detail. | Korumalarını ara. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Call the boathouse. Do it now. | Kayıkhaneyi ara. Şimdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Darnell's giving a speech here at the Central Park boathouse. | Darnell burda Central Park'taki kayıkhanede bir konuşma yapıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yusuf picked this spot on purpose. | Yusuf bilerek bu yeri istedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's doing it now? | O şimdi mi yapacak? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, you to get out of here. Go, now! | Evet, sen buradan çık. Git, şimdi! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thank you, and God bless America. | Teşekkür ederim, Tanrı Amerika'yı korusun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Senator! Senator! | Senator! Senator! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The kid is not back yet? | Çocuk daha gelmedi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, you're not talking now? | Oh, şimdi de konuşmuyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| İntihar ediyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| I don't see it that way. | Ben bu şekilde görmüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Then you're naive. | Sen daha toysun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Oselas will kill you, me, anyone that saw me, | Osela'lar seni, beni, beni gören herkesi öldüreceklerini söylüyorlar, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| When they come here, I'll reason with them. | Buraya geldiklerinde, onları ikna edeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This way, I have a chance. | Bu şekilde, bir şansım var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So give me a chance too. | Bu yüzden bana bir şans ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The keys to your truck. | Arabanın anahtarlarını. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Give me a head start. | Bana biraz zaman tanı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't want to see me die. | Öldüğümü görmek istemiyorsan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If they find out that I helped you... | Eğer sana yardım ettiğimi öğrenirlerse... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, then, you say that I stole the truck, and I overpowered you | Peki, o zaman seni etkisiz hale getirip aracı çaldığımı söylersin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wouldn't be the first time, would it? | Bu ilk kez olmuyor, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I gotta wait for Aslam and the petrol. | Aslam'ı ve yakıtı beklemek zorundayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Will you... Will you give me till then? | O zamana kadar bana izin verir misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm giving you a chance to leave, | Sana yaşaman için bir şans veriyorum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and you choose to wait. | sense beklemeyi tercih ediyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look, I heard what the Osela said to you, | Bak, Osela'nın sana söylediklerini duydum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and for what it's worth, it's not true. | ve ne olursa olsun, bu doğru değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| None of this is your fault. | Bunların hiçbiri senin suçun değildi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's just life. | Hayat bu işte. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's just Africa. | Sadece Afrika değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Serena? | Serena? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Save yourself. | Kendini kurtar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| As salaam Alaikum. | Es selamı Aleykum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wa Alaikum salaam. | Ve Aleykum selam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you speak English? | İngilizce konuşabilir misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A little. | Azıcık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm looking for an American woman. | Amerikalı bir kadını arıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A soldier. | Bir askeri. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know she was here recently. | Son zamanlarda burada olduğunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Might have been traveling with a teenaged boy? | Genç bir çocukla seyahat ediyor olabilir mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yesterday. | Dün. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Were they traveling with anyone else? | Seyahatte başka biri var mıydı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tall black man? | Uzun boylu siyah bir adam? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A white man in a truck. | Araçta beyaz bir adam vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Which way did they go? | Ne yana gittiler? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They go this way. | Bu yana gidiyorlardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell no one we've spoken. | Konuştuklarımızı kimseye söyleme. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Savages. | Yabaniler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I got jumped. | Üstüme saldırdılar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wait, what do you mean? Who did this? | Bekle, ne demek istiyorsun? Bunu kim yaptı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The same guys that killed my father. | Babamı öldürenlerle aynı kişiler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They said it. | Onlar dedi ki: | American Odyssey-1 | 2015 | |
| "Next time you'll get the same as your father." | "Bir dahaki sefere aynı baban gibi olursun." | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, uh, tell me | Tamam, tam olarak ne olduğunu söyle bana | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need to use your computer. | Bilgisayarını kullanmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I got attacked by three guys outside the mosque. | Caminin dışında üç kişi bana saldırdı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| One of them had this weird sword and knife tattoo. | Onlardan birinde bu garip kılıç ve bıçak dövmesi vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know I've it seen before. | Bunu daha önce de gördüğümü biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sword and knife? Could be anything. | Kılıç ve bıçak? Her şey olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I did research on private military contractors | Özel askeri şirketler üzerinde ve Black Sands üzerinde araştırma yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A bunch of them have changed their names, | Onlardan bir grup isimlerini değiştirdi, kendi logolarını değiştirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know I've seen this one. | Bunu görmüştüm biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Osela. | Osela. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're Osela, look. | Onlar Osela, bak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Osela Private Security. | Osela Özel Güvenlik | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They killed my father. | Onlar babamı öldürenler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know I look like a mess, but this is good. | Bir karmaşa gibi göründüğümü biliyorum, ama bu iyi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is the first lead I've had in a long time, all right? | Bu uzun zamandır elegeçirdiğim ilk ipucu, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ow, okay. | Ow, tamam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh, can you get me some ice? | Bana biraz buz getirebilir misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where's Ballard? | Ballard nerede? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Looking good. | İyi görünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No need for thanks. This is business, huh? | Teşekküre gerek yok. Bu iş değil mi, ha? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Let me tell you how this will happen. | Sana bunun nasıl olacağını söyleyeyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You will give me the phone number for your Osela contact. | Bana Osela'nın irtibat numarasını vereceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm gonna call them, | Sonra ben onları arayacağım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and you're gonna tell them what a great friend | ve harika arkadaşlarına ne olduğunu söyleyeceksin, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've been to you, | Seni bulduğumu, hayatını nasıl kurtardığımı... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 'cause I did save your life, right? | Hayatını kurtardım, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And they will come for you, and I will never hear from you | Ve senin için gelecekler, senden ve Osela'dan bir daha asla haber almayacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where is Ballard? | Ballard nerede? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know, man. | Dostum bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She escaped. | O kaçtı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know, she's a very slippery one. | O biliyorsun, ele avuca gelmez biri. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Escaped? | Kaçtı mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But you and your friends will find her, I'm sure. | Ama sen ve arkadaşların onu, eminim bulursunuz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She can't be far. | Uzağa gitmiş olamaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Meanwhile, you need medical care, my friend, | Bu arada, arkadaşım, tıbbi bakıma ihtiyacın var, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and I need to go back to my life. | ve ben de kendi hayatıma geri dönmek istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The number. | Numara. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 001 202... | 001 202... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You bitch! | Orospu! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I gave you my truck, said you could leave. | Sana aracımı verdim, ayrılmanı söyledim. | American Odyssey-1 | 2015 |