Search
English Turkish Sentence Translations Page 4674
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Maybe this is your father's way of giving you a chance | Belki de bu, babanın sana her zaman yapmak istediklerini... | Are You Here-1 | 2013 | |
| to be what you always wanted to be. | ...yapman için tanıdığı bir fırsattır. | Are You Here-1 | 2013 | |
| This is my father reaching | Bu babamın mezardan bile beni kontrol etmeye çalışması. | Are You Here-1 | 2013 | |
| The whole thing just insinuates that I'm crazy, | Bütün bunlar benim deli olduğumu ima etmek için... | Are You Here-1 | 2013 | |
| that there's something wrong with the way that I live. | ...yaşadığım hayatın yanlış olduğunu ima etmek için. | Are You Here-1 | 2013 | |
| But I'm fine. Everything's fine. | Ama ben iyiyim, herşey yolunda. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'm supporting you. Of course, everything's fine. | Seni destekliyorum. Elbette her şey yolunda. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Look, I'm the last person that should be saying this, | Bak bunu söyleyecek belki de son kişi ben olmalıyım ama... | Are You Here-1 | 2013 | |
| but what about me? | ...peki ya ben? | Are You Here-1 | 2013 | |
| What's the difference? I don't like hurting you. | Ne farkı var ki? Canını yakmaktan hoşlanmıyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Well, I don't like that making a baby feels like chemotherapy. | Bebek yapmanın kemoterapi hissi vermesi hoşuma gitmiyor. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Look, honey, your dad just died, | Bak hayatım baban yeni öldü ve ben sana bir dünya hormon enjekte ediyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| If that doesn't make you crazy... | Bu seni delirtmez de ne yapar... | Are You Here-1 | 2013 | |
| [SIGHS] are we gonna do this? | Yapacak mıyız? | Are You Here-1 | 2013 | |
| You still look beautiful. | Hala çok güzelsin. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Sorry. I'll be out in a minute! | Afedersin. Bir dakikaya çıkıyorum! | Are You Here-1 | 2013 | |
| So you're really leaving? What are you gonna do now? | Ee, gerçekten gidiyor musun? Åimdi ne yapacaksın? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Some friends of mine have a farm in upstate new york. | Bir arkadaşımın New York'un taşrasında çiftliği var. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Maybe I'll go hang out with them for a while. | Belki gidip bir süre onlarla takılırım. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Just growing incense and making your own clothes? | Tütsü yakıp kıyafet mi örersin? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Not that you need any. | Sanki ihtiyacın var da. | Are You Here-1 | 2013 | |
| No, actually, I have a degree. | Hayır, aslına bakarsan diplomam var. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'll probably go back to teaching special ed. | Muhtemelen özel eğitime ihtiyacı olan çocuklara geri dönerim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Gotta look out for number one, I guess. | Herhalde önce kendini düşünürsün. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You are so lovely. | Çok tatlısın. | Are You Here-1 | 2013 | |
| What's your point? | Amacın ne? | Are You Here-1 | 2013 | |
| It's just, I knew the first mrs. Baker, | Senden önceki Bayan Baker'ı tanırdım... | Are You Here-1 | 2013 | |
| and she wasn't even remotely in your league. | ...senin yanından bile geçemez. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I mean ever. | Hayatta. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Are you stoned? | Senin kafan mı güzel? Tabi, garip olan benim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You had sex with a 900 year old man. | 900 yaşında adamla sevişen sen. | Are You Here-1 | 2013 | |
| That barrel chest? Those toenails? | O koca göbeği? Katır tırnakları? | Are You Here-1 | 2013 | |
| It probably sounds like a big joke, | Muhtemelen şaka gibi geliyordur. | Are You Here-1 | 2013 | |
| since that what love always sounds like | Senin gibi insanlar için aşk ne ifade ediyorsa... | Are You Here-1 | 2013 | |
| But sam took pleasure | Ama Sam hayatındaki her şeyden sonsuz zevk alıyordu. | Are You Here-1 | 2013 | |
| His food, his farm, his business, | Yediklerinden, çiftliğinden, işinden... | Are You Here-1 | 2013 | |
| and, yes, his wife. | ...ve evet, karısından. | Are You Here-1 | 2013 | |
| So when you were a little girl and you imagined | Peki küçük bir kızken hayalini kurduğun adam böyle biri miydi? | Are You Here-1 | 2013 | |
| [LAUGHS] I can't believe you. | Sana inanamıyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Sam needed me, and he deserved me, | Sam'in bana ihtiyacı vardı ve beni hak ediyordu... | Are You Here-1 | 2013 | |
| because he was wonderful to me. | ...çünkü bana göre o müthişti. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You forget you're talking about someone I knew. | Tanıdığım birinden bahsettiğini unutuyorsun. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Longer than you, actually. | Aslına bakarsan senden çok da fazla zamandır. | Are You Here-1 | 2013 | |
| He stopped talking to his son. | Oğluyla konuşmayı bıraktı. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Ben stopped talking to him, and it broke his heart. | Ben onunla konuşmayı bıraktı ve bu onun kalbini kırdı. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Okay, well, maybe you better run along and get high, | Neyse, sen en iyisi gidip kafayı çekmeye devam et... | Are You Here-1 | 2013 | |
| so at least one of us can forget we had this conversation. | ...hiç değilse birimiz bu konuşmayı hatırlamamış oluruz. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Honey, what are you doing out there? | Tatlım, orada ne yapıyorsun? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Just trying to keep these toys from killing the lawn. | Åu oyuncaklar çimleri öldürmesin diye uğraşıyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'll be up in a minute. | Birazdan yukarı gelirim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Is something burning? | Bir şey mi yanıyor? | Are You Here-1 | 2013 | |
| I smell smoke. | Duman koktu. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I can make you some eggs if you want. | İstersen yumurta yapabilirim. İçinde kan lekesi olanlardan mı? | Are You Here-1 | 2013 | |
| They're eggs from chickens who walk around. | Ortalıkta dolaşan tavukların yumurtaları. | Are You Here-1 | 2013 | |
| So they do have blood spots in them. | Tabii ki içlerinde kan lekesi olacak. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Okay, everybody, are you sitting down? | Pekala millet, oturuyor musunuz? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Sit down, sit down, sit down, sit. | Otur, otur. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I had a... sit! | Ben... Otursana! | Are You Here-1 | 2013 | |
| I had an incredible night, | İnanılmaz bir gece yaşadım. | Are You Here-1 | 2013 | |
| and I swear to god, it was a visitation, | Yemin ederim ki ilahi bir şeydi. | Are You Here-1 | 2013 | |
| and, dallas, I can't thank you enough. | Ayrıca Dallas, sana ne kadar teşekkür etsem azdır. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Are you okay? | İyi misin? İyiden de öteyim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'm not even looking back at it anymore. | Artık geriye dönüp bakmıyorum bile. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Steve was right, this is my chance. | Steve haklıydı, bu şans bana geldi. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Of course, I can't do it alone, but I was thinking about | Elbette ki bunu kendi başıma yürütemem ama düşündüm de... | Are You Here-1 | 2013 | |
| taking the money from the grocery store | ...marketteki paraları alarak... | Are You Here-1 | 2013 | |
| and creating an institute where people can come and study | ...insanların doğa yardımı ile dengelerini bulmayı... | Are You Here-1 | 2013 | |
| how to regain man's balance with nature. | ...öğrendikleri bir enstitü kuracağım. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Horticulture, agriculture, aquaculture. | Bahçe düzenleme, çiftçilik, balıkçılık. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Angela, you know about all this shit, | Angela, bunların hepsini sen zaten biliyorsun. | Are You Here-1 | 2013 | |
| and you can give lessons on cleaning | Sen de temizlik ve ev işleri dersleri falan verirsin. | Are You Here-1 | 2013 | |
| if we're gonna have a society, | Madem bir topluluk olacağız bize bir de TV kanalı lazım. | Are You Here-1 | 2013 | |
| That sounds great. | Kulağa hoş geliyor. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You look like you haven't slept much. | Pek uyumamış gibi gözüküyorsun. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Why don't you sit down, and we'll have some breakfast | Neden kahvaltı sofrasına oturup planından biraz daha bahsetmiyorsun. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You understand I'm talking | Toplumu temelinden değiştirtmekten bahsettiğimi anlıyorsun değil mi? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Mm hmm. I'm not hungry. | Aç değilim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I have a mission statement to write. | Görev bildirgesi hazırlamam lazım. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Is it always like that? | Bu hep böyle midir? | Are You Here-1 | 2013 | |
| He usually doesn't make that much sense. | Genelde bu kadar mantıklı değildir. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'll be right back. | Az sonra dönerim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Hey, genius at work. | Hey, deha iş başında. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I'm modeling it on plato's school of athens, | Atina'daki Plato'nun okulunu model alıyorum, Sokratik metot hariç. | Are You Here-1 | 2013 | |
| It's more like buddha. You can relax. | Daha ziyade Buda tarzı. Rahat ol. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I can see what's going on in your face right now. | Åu an kafandan geçenleri suratından okuyabiliyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| It's 1/10th of what's going on in my mind. | Gördüklerin düşündüklerimin onda biri. | Are You Here-1 | 2013 | |
| You told me that my father had a plan for me | Bana babamın istediğim şeyi yapmam için bir planı... | Are You Here-1 | 2013 | |
| to do what I wanted, and this is what I want, | ...olduğunu söylemiştin, işte istediğim şey bu. | Are You Here-1 | 2013 | |
| and I'm not leaving you behind! | Ve seni de geride bırakmıyorum. | Are You Here-1 | 2013 | |
| The tv station thing was just off the top of my head. | TV kanalı fikri daha yeni kafamda canlandı. | Are You Here-1 | 2013 | |
| I want you to know that I'm grateful. | Sana minnettar olduğumu bilmeni isterim. | Are You Here-1 | 2013 | |
| And the way that I figure it, | Bunu anlamamı sağlaman benim için yeterliydi. | Are You Here-1 | 2013 | |
| And it's not a gift. You've earned it. | Bu bir hediye değil, sen bunu hak ettin. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Suddenly, the plan seems more appealing, | Birden bire planın daha hoş gelmeye başladı. | Are You Here-1 | 2013 | |
| but I don't think you're... you seem a little... | Ama sen birazcık şey... | Are You Here-1 | 2013 | |
| the journey to enlightenment is stressful. | ...aydınlanma serüveni streslidir tabi. | Are You Here-1 | 2013 | |
| No, it's not enlightened. | Aydınlanma değil. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Great, mom's home. | Çok hoş, annem geldi. | Are You Here-1 | 2013 | |
| Why are you still here? | Sen neden hala buradasın? | Are You Here-1 | 2013 | |
| Why are you so angry? | Sen neden bu kadar kızgınsın? | Are You Here-1 | 2013 |