Search
English Turkish Sentence Translations Page 4800
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| and you didn't have any choice in telling her who you really were, | ...ona gerçekte kim olduğunu söyleme şansı bulamadığını biliyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| but we're asking her to get involved in some pretty dangerous stuff. | ...ancak ondan bazı oldukça tehlikeli işlere bulaşmasını istiyoruz. | Arrow-1 | 2012 | |
| We can protect her. How? | Onu koruyabiliriz Nasıl? | Arrow-1 | 2012 | |
| Your mother just shot you, Oliver. | Annen daha demin vurdu seni. Kendini bile koruyamıyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| She was scared. She was defending herself. | Korkmuştu. Kendini savunuyordu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Or, she was hiding something. Like maybe her involvement | Ya da bir şey saklıyordu. Belki Walter’ın kayboluşuyla... | Arrow-1 | 2012 | |
| in Walter's disappearance, or worse. | ...ilişkisini veya daha beterini. | Arrow-1 | 2012 | |
| Diggle, we don't always know why people do what they do. | Diggle, insanların neyi neden yaptıklarını her zaman bilemeyiz. | Arrow-1 | 2012 | |
| But what I do know | Ama şimdi onun ofisinde kalbine nişan almış halde dururken... | Arrow-1 | 2012 | |
| she begged me to spare her, | ...ben ve Thea hatırına... | Arrow-1 | 2012 | |
| all on behalf of me and Thea. | ...canını bağışlamam için yalvardığını biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now, I've taken down a lot of bad people. | Şimdi, pek çok kötü kişiyi öldürdüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| None of them brought up their kids, Dig. | Hiçbiri çocuğunu öne sürmedi Dig. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, she had the list. Now she may not be in charge | Oliver, liste ondaydı. Belki "iş" her neyse onun başında olmayabilir... | Arrow-1 | 2012 | |
| but she's definitely involved. Involved in what?! | ...ama kesinlikle işin içinde. Hangi işin içinde? | Arrow-1 | 2012 | |
| We don't even know what "it" is, | Daha "işin" ne olduğunu bile bilmiyoruz ve öğrenene kadar... | Arrow-1 | 2012 | |
| she is off limits! | ...ona dokunulmayacak! | Arrow-1 | 2012 | |
| But Oliver, are you saying this because you truly | İyi de Oliver bunu onun masum olduğuna... | Arrow-1 | 2012 | |
| believe she's innocent? Or because you don't want | ...yürekten inandığın için mi söylüyorsun yoksa annenin suçlu olabileceği... | Arrow-1 | 2012 | |
| to face the fact that your mother might be guilty? | ...gerçeği ile yüzleşmek istemediğin mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| 6'1, | 183 cm boyunda ve derin bir sesi var. Ben... | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. | Selam Neler oluyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| Where have you been? | Neredeydin? Bütün gece seni aradım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've been calling you all night. | Kaldırın. | Arrow-1 | 2012 | |
| I was at the club. I get zero reception in there. | Kulüpteydim. Hiç müşteri gelmiyor oraya. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe it's time you invest in a land mine. | Belki kara mayınlarına yatırım yapmanın zamanı gelmiştir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thea. Your mother was attacked last night. | Thea. Annen dün gece saldırıya uğradı. | Arrow-1 | 2012 | |
| By the Vigilante. What?! | Kanunsuz tarafından. Ne? | Arrow-1 | 2012 | |
| He came after me at the office. | Ofiste peşime düştü. Canını yaktı mı? İyi misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Actually, she hurt him. She shot him point blank | Aslın anneniz onun canını yakmış. Ofisinde saklı olan silahla... | Arrow-1 | 2012 | |
| with a gun hidden in her office. | ...onu yakından vurmuş. Bu soruşturmanıza yardımcı olur. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you get any evidence, | Herhangi bir kanı bulabildiniz mi? Kan örneği gibi ya da... | Arrow-1 | 2012 | |
| There was a screw up at the lab. | Laboratuardakiler çuvallamış. Bu çok kötü. | Arrow-1 | 2012 | |
| We'll be in touch. | Sizi ararız. Teşekkürler. Bir şey değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, sweetheart. | Tatlım. Öyle korktum ki. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just glad you're ok. | İyi olduğun için şükrediyorum sadece. Beni öldüreceğini sandım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I promise you, | Sana söz veriyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| he's never going to bother you again. | ...seni bir daha hiç rahatsız etmeyecek. | Arrow-1 | 2012 | |
| My name is Oliver Queen. For 5 years, | Benim adım Oliver Queen. Beş yıl boyunca, tek bir amaçla... | Arrow-1 | 2012 | |
| I must become something else. 1 | Başka bir şeye dönüşmem gerekti. Arrow'un önceki bölümlerinde... Arrow'un önceki bölümlerinde... | Arrow-1 | 2012 | |
| Previously on "Arrow"... | Arrow'da daha önce... | Arrow-1 | 2012 | |
| Hi, I'm looking for Detective Hall. I was told he works in Vice. | Merhaba, Dedektif Hall'u arıyorum. Ahlak Masasında çalıştığı söylenmişti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver? | Oliver? McKenna Hall. 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| I live to surprise. | Sürprizleri severim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I want to find Walter. My stepfather. | Walter'ı bulmak istiyorum. Üvey babamı. Bu gücünü kontrol etmeyi öğrenmekle ilgili. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll help you rescue him, but that's it. | Onu kurtarmanıza yardım etmek istiyorum ama hepsi bu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Jerry. | Jerry. Jerry, iyi misin? Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| You look a little peaked, man. | Biraz bitkin görünüyorsun dostum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm fine. It's, uh, Mrs. Hill wants us | Bir şeyim yok. Bayan Hill Sherwood'u kasaya götürmemizi istiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now? It's mid day. | Şimdi mi? Gün ortasındayız. Biliyorum. Güvenlik tedbiri diyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's, uh, all the robberies lately. | Son zamanlardaki soygunlar filan. Doğrudur. | Arrow-1 | 2012 | |
| Take this thing off me, all right? | Çıkar şunu üzerimden, tamam mı? İstediğin gibi aldım onu işte. | Arrow-1 | 2012 | |
| Were were you | Blöf...blöf... | Arrow-1 | 2012 | |
| were you bluffing? I mean, would the thing have detonated? | Blöf mü yapıyordun? Yani bu şey patlar mıydı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Violently. Don't worry, though. You did exactly as I asked, | Büyük bir şiddetle. Endişelenme yine de. Senden istediğimi tam olarak yaptın... | Arrow-1 | 2012 | |
| so it's just unconsciousness for you. | ...bu yüzden sadece bayılacaksın. Bayılmak mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| You might want to take it easy | Bu gece o listeden birini silmek istiyorsan ağırdan alsan iyi olur. | Arrow-1 | 2012 | |
| This is me taking it easy. | Bu ağırdan alan halim. | Arrow-1 | 2012 | |
| So who's our lucky guy tonight? | Peki bu akşam ki şanslı adamımız kim? | Arrow-1 | 2012 | |
| Ken Williams. His pyramid scheme stole millions. | Ken Williams. Adamın saadet zinciri milyonlar çaldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| People didn't just lose their homes. Their lives are ruined. | İnsanlar evlerini kaybetmekle kalmadı. Hayatları da mahvoldu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why don't you call it in early tonight, | Bu akşam erken çıkabilirsin. Çok faza sorun çıkmasını beklemiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Felicity! Did you just... | Felicity! Yoksa demin... | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you know he's a widowed father of a 10 year old boy? | 10 yaşında bir çocuk babası dul bir adam olduğunu biliyor muydun? | Arrow-1 | 2012 | |
| I told you. | Sana söyledim. Bu işe sadece Walter'ı bulmak için girdim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Not to be an accessory to orphaning little kids. | Küçük çocukları yetim bırakmakta bir alet olmak için değil. Ra's'ın adamlarını harekete geçirmesi için oturup bekleyecek halimiz yok. Ra's'ın adamlarını harekete geçirmesi için oturup bekleyecek halimiz yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just giving him a warning. Has it ever occurred to you | Ona sadece bir uyarı vereceğim. Bu şehre gerçekten iyiliğinin... | Arrow-1 | 2012 | |
| you could do some real good in the city? | ...dokunabileceği hiç aklına geldi mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Beyond just recovering people's stock portfolios | İnsanların hisse portföyleri ile tasarruf hesaplarını kurtarmanın ötesinde. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're not the only | Sistemimi nasıl yeniden başlatacağını bilen bir tek sen değilsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| one who knows how to reboot my system. | Ne var? Görüşeceğim kişi iskelede. | Arrow-1 | 2012 | |
| I made a mistake. Getting in my way? | Bir hata yaptım. Yoluma çıkarak mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't disagree. No. | Aynı fikirdeyim. Hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. Hey. | Hey. Hey. İç şunu. | Arrow-1 | 2012 | |
| That tastes like dirt. | Tadı toprak gibi. Vücudun susuz kalmamalı, tamam mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Hydration is not my problem. | Sorunum susuz kalmamak değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| My problem is getting a bullet dug out of | Sorunum bir mermiyi kolumdan kör bir bıçakla çıkartmış olmam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let me take a look. | Dur bir bakayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's infected. | Enfeksiyon kapmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| Go figure. | Bak şu işe. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, uh... | Evet. Bunu yayılmadan önce durdurmam lazım. | Arrow-1 | 2012 | |
| When you swing past the drugstore for those antibiotics, | Şu antibiyotikler için eczaneye gittiğinde... | Arrow-1 | 2012 | |
| you want to get me a copy of "Maxim", | ...bana Maxim'in bir sayısını veya belki Sports Illustrated filan da getirirsin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yao Fei had these super herbs back in the cave | Yao Fei'in mağarada her şeyi iyileştiren süper otları vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm going to go get them. | Gidip onları alacağım. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're not going to last an hour out there. | Dışarıda bir saat bile dayanmazsın. Selam. Selam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, I guess you better hope I get back | O zaman 45 dakika içinde geri dönmem için dua etsen iyi olur. | Arrow-1 | 2012 | |
| It is so good to see you, Frank. | Seni gördüğüme çok sevindim Frank. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's been far too long. | Çok uzun zaman oldu. Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yes. My interests in China have kept me away | Çin'deki yatırımlarım beni istediğimden fazla oyaladı. | Arrow-1 | 2012 | |
| But with The Undertaking approaching, | Ancak Girişim yoldayken Starling'e dönmek bir mecburiyet diye düşündüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| Actually, Frank, | Aslında Frank, ben de seninle... ...ve sakın hedefi... | Arrow-1 | 2012 | |
| that I wanted to talk to you about. | ...Girişim hakkında konuşmak istiyordum. O ceketi de... O ceketi de... | Arrow-1 | 2012 | |
| I want to get out. | Çıkmak istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Is this because of what happened to Walter? | Walter'a olanlar yüzünden mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| With Walter, 1 | Walter'la olanlar. Robert'la olanlar yüzünden. | Arrow-1 | 2012 | |
| Last week the Vigilante nearly made my children orphans. | Geçen hafta Kanunsuz çocuklarımı neredeyse öksüz bırakıyordu. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've reached my limit, Frank. | Tahammül sınırımın sonuna geldim Frank. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's, uh, | Bana... | Arrow-1 | 2012 | |
| a lot to confide in me, Moira. | ...duyduğun bu güven çok fazla Moira. | Arrow-1 | 2012 |