• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 4802

English Turkish Film Name Film Year Details
I really do feel lucky. Kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Arrow-1 2012 info-icon
This got snagged as he bolted over the fence. Parmaklıklardan atlarken bu da onlara takıldı. Arrow-1 2012 info-icon
Looks like a chain from his wallet. Adamın cüzdanına takılı bir zincire benziyor. Arrow-1 2012 info-icon
I thought you gave up crime fighting. What? Suçla mücadeleden vazgeçtin sanıyordum. Ne? Arrow-1 2012 info-icon
Well, the business with your sister. I figured... Kız kardeşinle olan şu işiniz. Karakollara... Arrow-1 2012 info-icon
Ohh. You'd stay out of police precincts. ...bir daha uğramazsın sanıyordum. Bir kasa M4A1 iki ay önce Kirby Üssünden çalınmış. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah, I...I saw you on the news Evet, seni haberlerde gördüm... Arrow-1 2012 info-icon
and I realized that I never thanked you ...yaptıkların için sana hiç teşekkür etmediğimi fark ettim. Arrow-1 2012 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim. Demek terfi aldın. Arrow-1 2012 info-icon
Major Crimes. Wow. Büyük Suçlar. Vay canına. Arrow-1 2012 info-icon
And they assigned me to the Dodger case. Ayrıca beni Madrabaz vakasına atadılar. İnsanları kendisi için çalmaya zorluyor. Arrow-1 2012 info-icon
How's that going? Nasıl gidiyor peki? Ağır. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah. It's good seeing you, too. Evet. Ben de seni gördüğüme sevindim. Arrow-1 2012 info-icon
It was like old times. Eski günlerdeki gibiydi. Aile versiyonu hariç. Arrow-1 2012 info-icon
Well, you and I always knew how to have a fun time. Sen ve ben her zaman nasıl eğlenileceğini bildik. Arrow-1 2012 info-icon
Something that's been missing from my life lately. Son zamanlarda hayatımda olmayan bir şey bu. Arrow-1 2012 info-icon
So how about a drink? O halde bir içkiye ne dersin? Şimdi değil. Arrow-1 2012 info-icon
Not now. İkimiz de buraya gelme sebebini biliyoruz. İkimiz de buraya gelme sebebini biliyoruz. Arrow-1 2012 info-icon
Would you maybe I'll take you for a İster misin acaba... Seni bir akşam... Arrow-1 2012 info-icon
would you like to have dinner with me, McKenna? Benimle bir akşam yemeğine çıkar mısın McKenna? Arrow-1 2012 info-icon
I don't know if you heard, Duydun mu bilmiyorum, beş yıl boyunca ıssız bir adadaydım... Arrow-1 2012 info-icon
and I am totally out of practice with this whole... ...ve tüm bu şeylerde iyice hamlaşmışım... Arrow-1 2012 info-icon
Hmm. Well well, dinner would be nice. Tamam, tamam, akşam yemeği iyi olur. Arrow-1 2012 info-icon
In fact, I can make myself free tonight. Aslına bakarsan bu akşamımı boşaltabilirim. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah. Great. Tamam. Harika. Tamamdır. Arrow-1 2012 info-icon
All right. Ok. Peki. Tamam. Oyalanıyorum. Gidiyorum. Tamam. Arrow-1 2012 info-icon
Who's there?! Kim var orada? Arrow-1 2012 info-icon
Lance. Lance. Çavuş, ben Dedektif Hall. Arrow-1 2012 info-icon
There were three other men there, Kalbe oldukça yoğun bir elektik akımı verilerek bayıltılmış 3 adam daha var orada. Arrow-1 2012 info-icon
Same M.O. as that guard at the museum. Müzedeki bekçiyle aynı yöntem. Kurbanın kimliği teşhis edildi mi? Arrow-1 2012 info-icon
His name is Cass Derenick. Kurbanın adı Cass Derenic. Arrow-1 2012 info-icon
Pause. Duraklat. Cass Derenick kim? Arrow-1 2012 info-icon
Arrest, possession of stolen goods. Çalıntı mal bulundurmaktan tutuklanmış. Arrow-1 2012 info-icon
Arrest, conspiracy. Komplo kurmaktan tutuklanmış. Arrow-1 2012 info-icon
Conviction, attempted sale of stolen goods. Çalıntı mal satma girişiminden hüküm giymiş. Arrow-1 2012 info-icon
This guy's a fence. Bu adam çalıntı mal satıcısı. Madrabaz Sherwood Yakutunu elden çıkarmak istiyor. Arrow-1 2012 info-icon
Which means he'll be in the market for a new fence. Ki bu da piyasada yeni bir çalıntı mal satıcısı aradığı anlamına gelir. Arrow-1 2012 info-icon
One he hasn't, you know...killed. Henüz...öldürmediği birini. Arrow-1 2012 info-icon
So we find the fence and we find the Dodger. Yani o satıcıyı bulursak Madrabaz'ı da buluruz. Arrow-1 2012 info-icon
Anyway, I saw online that you sell Neyse, internette zincirinde 8 nolu top asılı zincirli bir cüzdan sattığınızı gördüm. Arrow-1 2012 info-icon
I was wondering if you could give me Size bir tarif versem... Arrow-1 2012 info-icon
a name of one of your customers if I gave you a description? ... o müşterinizin adını verebilir misiniz diye merak ediyordum? Arrow-1 2012 info-icon
Yeah, sure, you can call be back. Evet, elbette geri arayabilirsiniz. Arrow-1 2012 info-icon
Like every other used clothing and leather good store Tıpkı bugün aradığım tüm o ikinci el giysi ve deri eşya mağazaları gibi. Arrow-1 2012 info-icon
What was that about? Mesele neydi? Bu süs püs de ne öyle? Arrow-1 2012 info-icon
What? Oh, um, I have a date. Ne? Bir randevum var. Arrow-1 2012 info-icon
Contrary to popular opinion, I do have a life. Yaygın kanaatin aksine benim de bir hayatım var. Arrow-1 2012 info-icon
Then why do you seem so nervous? Neden o kadar gergin görünüyorsun? Arrow-1 2012 info-icon
Is it obvious? Belli oluyor mu? O çekici ve dalgın haline bürün sadece. Arrow-1 2012 info-icon
I mean, the girls seem to dig that. Kızlar bunu balıklama atlıyor gibi. Bu kız farklı. Arrow-1 2012 info-icon
She knew me before the island, before I was... Beni adadan önce de tanıyordu, şey olmadan önce... Ama sonrasında gidip yalnız kalabileceğim bir yer hâline geldi. Arrow-1 2012 info-icon
That's CNRI. I've got to take this. CNRI'den arıyorlar. Buna cevap vermeliyim. Arrow-1 2012 info-icon
I'm working on a very important purse snatching case. Çok önemli bir kapkaç vakası üzerinde çalışıyorum. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah. Tabii. Alo? Arrow-1 2012 info-icon
Yes, I called you this morning. Evet, bu sabah sizi ben aramıştım. Evet. Kırmızı bir başlık giyiyor olabilir. Arrow-1 2012 info-icon
Kind of Abercrombie looking. Abercrombie görünüşlü biraz. Yüzü yani, başlık değil. Arrow-1 2012 info-icon
Really? Sahi mi? Adı yoktur sizde herhalde, değil mi? Arrow-1 2012 info-icon
I found the dirt bag. Pislik torbasını buldum. Adı Roy Harper. Arrow-1 2012 info-icon
I can't remember the last time I was here. Buraya en son ne zaman geldiğimi hatırlamıyorum. Arrow-1 2012 info-icon
It's so beautiful. Çok güzel bir yer. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah, this was the place to take a girl in high school. Evet, burası lisedeyken bir kızı götürebileceğin yerdi. Arrow-1 2012 info-icon
Hmm, I was never lucky enough to experience that. Bunu yaşayacak kadar şanslı olamadım hiç. Arrow-1 2012 info-icon
I had braces and terrible bangs back then. O sırada diş tellerim ve feci zevklerim vardı. Arrow-1 2012 info-icon
I'm sure you looked amazing. Harika göründüğünden eminim. Nihayet bunu yapabilmemize sevindim. Arrow-1 2012 info-icon
You know, Andy set a pretty high bar Biliyor musun, Andy iş ilk randevuya geldiğinde epey yüksek bir standart koydu. Arrow-1 2012 info-icon
You know, he'd face down armed gunmen for a living Geçinmek için silahlı adamları yere seriyordu... Arrow-1 2012 info-icon
but I've never seen him as scared as he was before ...ama onu hiç seninle ilk randevusundan önce o kadar korkarken görmemiştim. Arrow-1 2012 info-icon
Ohh, Carly, I'm sorry. Carly, çok özür dilerim. Bu hiç de iyi bir ilk randevu konusu değildi, değil mi? Arrow-1 2012 info-icon
Bring up Andy when we are having a romantic night? Romantik bir akşam geçirirken Andy'den bahsetmek mi? Muhtemelen değil. Arrow-1 2012 info-icon
Look, Carly, this is difficult and complicated. Bak Carly, bu zor ve karmaşık bir durum. Arrow-1 2012 info-icon
It's not like there's a manual, you know? Kullanım kitapçığı da bulunmuyor ki. Arrow-1 2012 info-icon
For a moment, I I felt like Bir an için kendimi bir çocuktan hoşlanan bir kız gibi hissettim... Arrow-1 2012 info-icon
and nothing else mattered. ...ve başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Evet, evet. Arrow-1 2012 info-icon
But if this is too hard for you, Ancak bu senin için çok zor veya çok karmaşıksa... Arrow-1 2012 info-icon
then please, just get out now, ...o zaman bunu burada bırakalım çünkü zaten yeterince incindim. Sesinizi nedense hiç uygun bulmadım, dedektif. Arrow-1 2012 info-icon
Carly, listen, I'm sorry Carly, dinle, özür dilerim... Beni eve götürür müsün lütfen? Arrow-1 2012 info-icon
No, no, no, no, it is not possible Yo, yo, yo, yo. Bir şeyin bu kadar lezzetli olmasına imkan yok. Arrow-1 2012 info-icon
Right? Ohh! Değil mi? Arrow-1 2012 info-icon
So you must have missed soufflés. Sufleyi özlemişsindir herhalde. Arrow-1 2012 info-icon
What do you mean? Five years on an island, Nasıl yani? Beş yıl bir adada... Arrow-1 2012 info-icon
away from civilization. Ah, what did you do? ...medeniyetten uzak. Ne yaptın? Arrow-1 2012 info-icon
What did you eat? Where'd you sleep? Ne yedin? Nerede uyudun? Arrow-1 2012 info-icon
How did you make it? McKenna... Nasıl hayatta kaldın? McKenna... Arrow-1 2012 info-icon
with a guy in a while without it resulting Numara şablonu kataloglamayla örtüşüyor. Numara şablonu kataloglamayla örtüşüyor. Arrow-1 2012 info-icon
So. Yeah, but those years, Öyle işte. Peki ama tüm o yıllar seni değiştirmiş olmalı. Arrow-1 2012 info-icon
From a guy I used to party with to who you are now. Bir zamanlar birlikte eğlendiğim birinden şimdi olduğun adama. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah. Evet. Çünkü bazı zor seçimler yapmak zorundaydım. Arrow-1 2012 info-icon
You're right. Haklısın. Beni değiştirdi. Ve o sözü tutacağım. Ve o sözü tutacağım. Arrow-1 2012 info-icon
Saved by the cell. Cep telefonu seni kurtardı. Hall. Arrow-1 2012 info-icon
Ok, put what the C.I. told you in the warrant application. Pekala, muhbirin sana anlattıklarını tutuklama emri başvurusuna ekle. Arrow-1 2012 info-icon
I'll be right there. It's work, I got to go. Hemen geliyorum. İş, gitmeliyim. Arrow-1 2012 info-icon
I think the police just got a lead on the Dodger. Sanırım polis biraz önce Madrabaz hakkında bir ipucu buldu. Arrow-1 2012 info-icon
My name is Alan Durand. I'm an exchange student. Adım Alan Durand. Bir değişim öğrencisiyim. Arrow-1 2012 info-icon
I was on a fishing excursion with my class. Sınıfınla birlikte bir balık avlama gezisine çıkmıştık. Arrow-1 2012 info-icon
We got lost and our boat caught fire. Kaybolduk ve teknemiz alev aldı. Arrow-1 2012 info-icon
It was some mechanic malfunction. We had to jump ship. Bir tür mekanik arızaydı. Tekneden atlamak zorunda kaldık. Arrow-1 2012 info-icon
It was awful. Korkunçtu. Arrow-1 2012 info-icon
I thought I was going to die. Öleceğimi sandım. Arrow-1 2012 info-icon
I thought I was lucky, but... Şanslı olduğumu sanmıştım ama... Arrow-1 2012 info-icon
What? Somebody found you? Soldiers, or... Ne? Biri mi buldu seni? Askerler mi yoksa... Arrow-1 2012 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4797
  • 4798
  • 4799
  • 4800
  • 4801
  • 4802
  • 4803
  • 4804
  • 4805
  • 4806
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact