Search
English Turkish Sentence Translations Page 4805
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| The man's as good as | Adamı ölü... | Arrow-1 | 2012 | |
| Guillermo Barrera. | Guillermo Barrera. Bu şehri hayal kırıklığına uğrattın. | Arrow-1 | 2012 | |
| You've built quite a reputation. | Sen de epey ün kazandın. | Arrow-1 | 2012 | |
| And you should have stayed overseas. | Ve sen de yurtdışında kalmalıydın. Bırak gitsin Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| I thought about it, but then I remembered | Aslında bunu düşündüm ama sonra aklıma geldi de... | Arrow-1 | 2012 | |
| I've got a reputation, too. | ...benim de epey ünüm var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Uzun hikaye. Küçük dostumla başımız belada... | Arrow-1 | 2012 | ||
| Now the trick is to keep your weight | Şimdi işin sırrı ağırlığını eşit şekilde dağıtmak. | Arrow-1 | 2012 | |
| I thought the trick was to avoid getting into fights. | İşin sırrı kavgaya girişmekten kaçınmak sanıyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, well, Starling City's not the kind of place | Starling City beladan konuşarak sıyrılabileceğin bir yer sayılmaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Besides, if you're going to be working with us, | Üstelik, bizimle çalışacaksan eğer... | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll sleep a lot easier knowing that you can handle yourself... | ...başının çaresine bakabileceğini bilmek çok daha kolay uyumamı sağlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| At least a little bit. | En azından biraz daha kolay. | Arrow-1 | 2012 | |
| How'd it go? | Nasıl gitti? Onun için kötü gitti. "O" kim? | Arrow-1 | 2012 | |
| An assassin for hire with an affinity for knives. | Bıçaklara yakınlık duyan bir suikastçı. | Arrow-1 | 2012 | |
| His name was Guillermo Barrera. | Adı Guillermo Barrera'ydı. Dı? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. | Hayır. İşte bu yüzden onun telefonuna girmeni istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Barrera's world class. | Barrera birinci sınıftı. Göz önünde olan hedefleri öldürürdü. | Arrow-1 | 2012 | |
| And whatever job he was hired for | Ve hangi iş için tutulduysa o iş henüz sona ermedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| We need to figure out who he was here to kill, and fast. | Buraya kimi öldürmek için geldiğini öğrenmemiz gerekiyor, hem de hemen. | Arrow-1 | 2012 | |
| They are probably still in danger. | Muhtemelen hâlâ tehlikedeler. Tamam mı? Tamam. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have to meet McKenna. | McKenna ile buluşmalıyım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Good thing she didn't meet you at the heliport. | Seninle helikopter pistinde buluşmaması iyi olmuş. | Arrow-1 | 2012 | |
| May not be a good idea to fall for the cop | Belki peşine düşen bir polise aşık olmak iyi bir fikir değildir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, it's slim pickings for us vigilantes. | Bu biz kanunsuzlar için ufak tefek bir şey. | Arrow-1 | 2012 | |
| Four. | Dört. Ben daha çok koşucuyum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why the sudden desire to work out? | İdman için bu ani heves neden? Yapacak başka ne var ki? | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, we can try to think of another way off the island. | Adadan gitmenin başka bir yolunu arayabiliriz. | Arrow-1 | 2012 | |
| There is no other way. | Başka bir yol yok. Olsaydı bulmuş olurdum. | Arrow-1 | 2012 | |
| If there was, I would have found it. | Ağzımda. | Arrow-1 | 2012 | |
| We can't just sit here | Burada oturup Fyers'ın gelip bizi öldürmesini bekleyemeyiz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I did have one idea. | Bir fikrim vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| If you go into the forest | Eğer şu ormana gidip yeterince bambu toplayabilirsen... | Arrow-1 | 2012 | |
| We could build ourselves a boat, | Kendimize Gilligan Adası’ndakilerin yaptığı gibi bir sal yapabiliriz. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's broken. | Bozuk o. Uçak çakıldığında işi bitti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you try to get it to work? | Çalıştırmayı denedin mi? Ben bir şeyler parçalamakta uzmanım. | Arrow-1 | 2012 | |
| My father was a pilot | Babam pilottu ve kendi tamirini kendi yapardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| So maybe I can make the radio work. | Gece gireceksin. Kat planlarını ezberlemek için vaktim yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Merlyn. | Sarah? | Arrow-1 | 2012 | |
| I've been trying to get in touch with you. | Sana ulaşmaya çalışıyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you doing here, Dad? | Burada ne yapıyorsun baba? | Arrow-1 | 2012 | |
| Happy Birthday, Tommy. | Doğum günün kutlu olsun Tommy. | Arrow-1 | 2012 | |
| Just give us a second. | Bize bir saniye müsaade edin. Elbette. | Arrow-1 | 2012 | |
| We're about to eat. I can't stay. | Yemeğe oturmak üzereydik. Kalamam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, that works out because you weren't invited. | Bu iyi olur zira davet edilmedin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm being honored by the Starling City Municipal Group. | Starling City Belediye Grubu tarafından onurlandırılıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| They're bestowing me with their annual Humanitarian Award. | Bana kendi Yılın Yardımseveri Ödülünü bahşediyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, they ran out of actual humans to give it to? | Ne, verecek başka gerçek insan bulamamışlar mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| I would like you to be there, if you could. | Orada olmanı istiyorum, eğer müsaitsen. | Arrow-1 | 2012 | |
| I am 100% certain that I'll be busy. | Meşgul olacağımdan %100 eminim. | Arrow-1 | 2012 | |
| You might not believe this, | Buna inanmayabilirsin ama tek istediğim mutlu olmandı. | Arrow-1 | 2012 | |
| If it will allay this tension between us, | Aramızdaki gerilimi hafifletecekse musluğu yeniden açabilirim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Save your money, Dad. | Paranı kendine sakla baba. Artık ona ihtiyacım yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'd still like you to come to the event. | Yine de etkinliğe gelmeni istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It would mean a lot to me. | Benim için anlamı büyük olur. Ne diyeceğim baba? | Arrow-1 | 2012 | |
| Sometimes the people that you want there the most... | Bazen orada olmasını en çok istediğin kişiler... | Arrow-1 | 2012 | |
| Aren't. | ...orada olmazlar. Bunu bana sen öğrettin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Multiple times. | Birçok kez. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hello, Lawton. | Merhaba Lawton. | Arrow-1 | 2012 | |
| I see your edge has dulled. | Kabiliyetinin köreldiğini görüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, I knew you were there. | Orada olduğunu biliyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| My organization has been contracted | Örgütüm oldukça tanınan birinin... | Arrow-1 | 2012 | |
| to eliminate a certain high profile individual. | ...ortadan kaldırılması için anlaşma yaptı. | Arrow-1 | 2012 | |
| A very well guarded target. | Oldukça iyi korunan bir hedef. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, forget it. | Unut gitsin o halde. Bak, ben emekliyim. | Arrow-1 | 2012 | |
| To drink and smoke your life away? | Hayatını içki ve sigara ile tüketmek için mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| We all got to die some time. | Hepimiz bir gün öleceğiz. Doğru zamanda ölecek biri lazım bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| And no one does it better than you. | Ve hiç kimse bunu senden daha iyi yapamaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| My vision... | Görüşüm...artık eskiden olduğu gibi değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's going to be better. | Daha da iyi olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Who needs two bullets in the chest? | ...kimin göğsünde iki mermiye ihtiyacı var? | Arrow-1 | 2012 | |
| Moira. | Moira. Oluyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yes. | Evet. Yılın Yardımseveri Ödül töreninde. | Arrow-1 | 2012 | |
| Isn't that a little public? | Bu biraz aleni değil mi? Kimse bunu beklemeyecektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| No one will expect it. | Benden seninle birlikte çalışmamı istediğini söylemiştin, senin için değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have very welcome news to share with all of you. | Hepinizle paylaşmak istediğim oldukça güzel haberlerim var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thanks to Queen Consolidated's Applied Sciences Division | Queen Holding Uygulamalı Bilimler Bölümü ve... | Arrow-1 | 2012 | |
| and their recent acquisition of Unidac Industries, | ...yakın zamanda devraldıkları Unidac Endüstri sayesinde... | Arrow-1 | 2012 | |
| the Undertaking which we set for ourselves | ...kendimize hedef koyduğumuz Girişim'in... | Arrow-1 | 2012 | |
| is only months from fruition. | ...meyve vermesine sadece birkaç ay kaldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| There's hope on the horizon for everyone in starling. | Starling'deki herkes için ufukta umut ışığı var. | Arrow-1 | 2012 | |
| We won't fail this city. | Bu şehri hayal kırıklığına uğratmayacağız. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I think I speak for everyone here | Ayrıca sana hepimiz yanındayız Malcolm dediğimde... | Arrow-1 | 2012 | |
| when I say we're all with you, Malcolm. | ...sanırım hepimizin adına konuşmuş olacağım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Jeez, this is one paranoid assassin. | Tanrım, bu suikastçı tam bir paranoyak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Barerra's got cobalt level encryption on his phone. | Barrera telefonuna kobalt seviyesi şifreleme koydurmuş. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's not going to be easy to break. | Kırmak kolay olmayacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| But codebreaker is my middle name. | Ama kod kırıcı benim göbek adım. Aslında göbek adım Megan... | Arrow-1 | 2012 | |
| Just the last number he dialed. | Son çevirdiği numara sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| Which was? A restaurant in China town. | Ki o da? Çin Mahallesinde bir lokanta. | Arrow-1 | 2012 | |
| A Jade Dragon. I guess even hired killers | Yeşil Ejder. Sanırım kiralık katiller bile kentin en iyi eriştesinin tadını çıkarıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| enjoy the city's best chow mien. | Ordudan, ARGUS'tan değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, Jade Dragon is a front | Evet, Yeşil Ejder Çin mafyasının ön yüzüdür. | Arrow-1 | 2012 | |
| Call the restaurant, make a reservation for two for tonight. | Lokantayı ara, bu gece için iki kişilik yer ayırt. | Arrow-1 | 2012 | |
| You need to decrypt that phone. | Senin şu telefonun şifresini çözmen gerek. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm kind of in the mood for Chinese now. | Şu anda Çin yemeği havasına girdim sanki. | Arrow-1 | 2012 | |
| That is that is one big fried fish. | Bu...bu büyük bir kızarmış balık sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| I was told this was the most authentic Szechwan in town. | Burasının kentteki en otantik Szechwan olduğu söylendi bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| Whatever. I wanted to make sure that your birthday celebration | Her neyse. Doğum günün ikinci kez kutlamasız kalmasın istedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was a little bit, um, tense last night. | Dün gece biraz...gergin geçti. | Arrow-1 | 2012 |