English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7920
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I wanted a do over. | İlk randevumuzdaki fiyaskodan sonra her şeyi yeniden yapmak istedim. | Blended-1 | 2014 |  |
| I'm better than that. | Ben ondan çok daha iyi birisiyim. | Blended-1 | 2014 | |
| "Lovers long for the moment | "Aşıkların kaynaşması uzun sürer ama... | Blended-1 | 2014 | |
| May this be your moment. | Sıra size gelmiş olabilir. | Blended-1 | 2014 | |
| Did you eat pork chops | Bugün yemekte domuz pirzolası ve tonbalığı mı yedin? | Blended-1 | 2014 | |
| Yes, I did. I can tell. | Evet, yedim. Belli oluyor. | Blended-1 | 2014 | |
| Apologies. | Bağışlayın beni. | Blended-1 | 2014 | |
| I will brush my teeth presently, | Gidip hemen dişlerimi fırçalayacağım Bay Lollipopolis. | Blended-1 | 2014 | |
| I'd brush 'em twice. | Bence iki defa fırçala. | Blended-1 | 2014 | |
| And did you really call me "lollipopolis"? | Bana az önce "Lollipopolis" mi dedin? | Blended-1 | 2014 | |
| It's theodopolis. Just for the record. | Doğrusu Theodopolis. Öğren diye söylüyorum. | Blended-1 | 2014 | |
| I know. I just like to have fun. Jim Friedman. | Biliyorum. Sadece şaka yapıyorum, Jim Friedman. | Blended-1 | 2014 | |
| Thank you, mfana. | Teşekkür ederim, Mfana. | Blended-1 | 2014 | |
| ♪ ...Be my endless love ♪ | Sonsuz Aşkım Ol | Blended-1 | 2014 | |
| how 'bout thathoo showin' up everywhere? | Thathoo'nun pat diye her yerde bitivermesine ne diyorsun? | Blended-1 | 2014 | |
| There she is. Oh, thank you so much. | İşte geldi. Çok teşekkür ederim. | Blended-1 | 2014 | |
| Hey, bubbles. | Canım, güzel kalça ama kuyruğun çıkmış. | Blended-1 | 2014 | |
| Here's lookin' at you. Uh huh. | Burası sana baktığım yer. Gerçekten sana bakıyorum. | Blended-1 | 2014 | |
| 'cause you're actually looking at me this time. | Çünkü bu sefer gerçekten bana bakıyorsun. | Blended-1 | 2014 | |
| You... Have the most beautiful... | Çok güzel... | Blended-1 | 2014 | |
| ...kids. | ...çocukların var. Teşekkür ederim. | Blended-1 | 2014 | |
| You're a great mom, too. | Ayrıca da çok iyi bir annesin. | Blended-1 | 2014 | |
| You're a pretty good mom yourself. | Sen de çok iyi annelik yapıyorsun. Teşekkür ederim. | Blended-1 | 2014 | |
| Tyler has a playoff game on Saturday... | Tyler'ın cumartesi eleme maçı var. Öyle mi? | Blended-1 | 2014 | |
| ...and I think that... | Sayende ilk defa... | Blended-1 | 2014 | |
| Tell your, uh... his father, the more he works with him, | Babasına söyle, oğluyla daha çok vakit geçirsin. | Blended-1 | 2014 | |
| Yeah, well, his dad's | Yeterince vakit geçirdiği söylenemez. | Blended-1 | 2014 | |
| 'cause to do that, he'd have to show up, | Çünkü vakit geçirmesi için ilk önce oğlunu görmesi gerekiyor ki pek gördüğü yok. | Blended-1 | 2014 | |
| You gotta show up for your kids. | Çocuklarımızla vakit geçirmek zorundayız. | Blended-1 | 2014 | |
| It should be boring how... Reliable a parent is. | Güvenilir bir ebeveyn olmak sıkıcı bir iştir. | Blended-1 | 2014 | |
| I... it's funny to me that some people don't get that. | Bunu bazı insanların anlamaması çok komik. Ama sen anlıyorsun. | Blended-1 | 2014 | |
| I mean, your kid needs to come first | Çocuklarımızın önceliği bizim için %100 olmalı. | Blended-1 | 2014 | |
| Absolutely. 99%. | Kesinlikle. Ama %99 olmalı. %1'ni ise kendimize ayırmalıyız. | Blended-1 | 2014 | |
| I think we are allowed to get what we want. | Bizim de istediklerimizi yapma hakkımız var bence. | Blended-1 | 2014 | |
| Ah, God. | Tabii ya. Bir şey istemenin nasıl olduğunu unuttum ben. | Blended-1 | 2014 | |
| I vaguely remember it... Feels good. | Ben o duygunun nasıl iyi hissettirdiğini hatırlamıyorum bile. | Blended-1 | 2014 | |
| I can't do this. I can't do this. | Yapamam. Ben bunu yapamam. Özür dilerim. | Blended-1 | 2014 | |
| I really... I'm... I'm... | Gerçekten sorun sende değil. | Blended-1 | 2014 | |
| I thought I could do this. I just... | Yapabilirim sanmıştım ama | Blended-1 | 2014 | |
| Sorry about them too. | Onlar için de özür dilerim. | Blended-1 | 2014 | |
| They're still awesome. | Harika olmuşlar. | Blended-1 | 2014 | |
| Sorry I did that to ya. | Sana bunu yaptığım için özür dilerim. | Blended-1 | 2014 | |
| He didn't kiss you? | Seni öpmedi mi? Tam bir aptalmış. | Blended-1 | 2014 | |
| Although, you have to admit. | Ama kabul et, maymunlara keman falan çaldırması harika bir şeymiş. | Blended-1 | 2014 | |
| I can't believe that we both found these great guys | Böyle güzel adamlar bulup, devamını getiremediğimize inanamıyorum. | Blended-1 | 2014 | |
| Are you gonna get that? | Cevap verecek misin? | Blended-1 | 2014 | |
| Hi. It's not a good time right now. | Merhaba. Şu anda doğru bir zaman değil. | Blended-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet, bende seni çok SS. | Blended-1 | 2014 | |
| I am gonna make "l" word to you | Bunu sana şu anda saatlerce söyleyebilirim. | Blended-1 | 2014 | |
| That was my mom. | Arayan annemdi. Keyfi yerindeymiş. | Blended-1 | 2014 | |
| All right. | Tamam, Dick'e yeni bir şans daha verdim. | Blended-1 | 2014 | |
| To do what? Get rid of his kids? | Ne için? Çocuklarından kurtulsun diye mi? | Blended-1 | 2014 | |
| I'm gonna meet his children. | Çocuklarıyla tanışacağım. | Blended-1 | 2014 | |
| You should try saying that | Bunu söylerken yüzünü çok fazla buruşturma. | Blended-1 | 2014 | |
| I'm gonna meet his children. | Çocuklarıyla tanışacağım. Böylesi daha iyi. | Blended-1 | 2014 | |
| I'm sorry about Jim. | Jim konusu için üzgünüm. Ben de. | Blended-1 | 2014 | |
| Why didn't you kiss her, man? | Neden onu öpmedin, dostum? Öpemedim. | Blended-1 | 2014 | |
| I was afraid it wasn't the right thing to do. | Doğru bir şey yapmıyoruz diye korktum. | Blended-1 | 2014 | |
| What did Africa do to you? | Afrika sana ne yaptı böyle? | Blended-1 | 2014 | |
| That doesn't hurt. Stop. Ow! | Bir şey olduğu yok. Kes şunu. | Blended-1 | 2014 | |
| I'm trying my best. Just sit still. | Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Kımıldama. | Blended-1 | 2014 | |
| Does it look pretty? | Güzel oldu mu? Harika oldu. | Blended-1 | 2014 | |
| You look nice. | Güzel olmuşsun. Teşekkür ederim. | Blended-1 | 2014 | |
| Where you off to? | Nereye gidiyorsun? Jake ile buluşacağım. | Blended-1 | 2014 | |
| How can you go out with Jake? | Jake ile nasıl buluşacaksın? Çocuk Vancouver'da yaşıyor. | Blended-1 | 2014 | |
| Hi, Mr. Friedman. | Merhaba, Bay Friedman. | Blended-1 | 2014 | |
| Yay there, skeletor. | Merhaba, iskeletor. Beni dinle, bir sürü et yiyeceksiniz. | Blended-1 | 2014 | |
| Seriously. She's got tryouts this week. | Ciddiyim. Bu hafta seçmeleri var. | Blended-1 | 2014 | |
| Lamb chops, pork chops, tri tips. | Kuzu pirzola, domuz pirzola, dana eti. Her şey yiyeceğiz. | Blended-1 | 2014 | |
| That's the way. | Aferin size. | Blended-1 | 2014 | |
| Garbage twisties? | Çöp poşeti mi bağladın? Nasıl yapıldığını bilmiyorum. | Blended-1 | 2014 | |
| you're awful. Just fix it, then. | Berbatsın. Düzelt öyleyse. | Blended-1 | 2014 | |
| So, when are we gonna see Lauren again? | Lauren'ı tekrar ne zaman göreceğiz? | Blended-1 | 2014 | |
| Something happened between you guys. | Aranızda bir şey mi oldu? Hayır. Delirdin mi? Hiçbir şey olmadı. | Blended-1 | 2014 | |
| Dad, come on. I saw the way you looked at her, | Hadi ama baba. Senin ona, onun da sana nasıl baktığını gördüm. | Blended-1 | 2014 | |
| It's undeniable. | İnkâr edemezsiniz. Birbirinize deli gibi aşık olmuşsunuz. | Blended-1 | 2014 | |
| Jake, butt out. | Jake, sen karışma. Affedersiniz, efendim. | Blended-1 | 2014 | |
| Don't you guys have anything better to do | İnsanların bakışlarını takip etmekten başka yapacak bir işiniz yok mu? | Blended-1 | 2014 | |
| Besides, wha what am I supposed to do? | Hem ne yapacaktım ki? | Blended-1 | 2014 | |
| Change our whole lives just because I'm in love with her? | Sırf ona aşık oldum diye bütün hayatımımızı mı değiştireyim? | Blended-1 | 2014 | |
| So romantic! | Çok romantik! | Blended-1 | 2014 | |
| Lovin' it! Takin' a risk. | Seviyorsun işte. Gir riske. Kap kızı, adamım! | Blended-1 | 2014 | |
| I know I confused you. | Kafanı karıştırdığımı biliyorum. Emin olmam gerekiyordu. | Blended-1 | 2014 | |
| For my wife and for my kids. | Karım adına, çocuklarım adına. Çocuklarının adına ve senin adına. | Blended-1 | 2014 | |
| Just so we have no lies. | Bu yüzden aramızda gizli hiçbir şey kalmasın. | Blended-1 | 2014 | |
| It was me who drank your beer at Hooters. | Hooters'da biranı içen kişi bendim. Neden içtiğimi de bilmiyorum. | Blended-1 | 2014 | |
| I get free beers there, so it was just panic then. | Baktım beleş bira, panikledim bir anda. | Blended-1 | 2014 | |
| Yeah? | Buyrun? Burası 323 numara, değil mi? | Blended-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet. Lauren'a bakmıştım. | Blended-1 | 2014 | |
| You and me both. | Ben de. | Blended-1 | 2014 | |
| Jim! | Jim! N'aber, yakışıklı? | Blended-1 | 2014 | |
| Mom's not home. This is my dad. | Annem evde değil. Bu babam. | Blended-1 | 2014 | |
| Mark. | Mark. Evet, sen kimsin? | Blended-1 | 2014 | |
| Jim! The cool guy from the safari. | Jim! Safarideki harika adam. | Blended-1 | 2014 | |
| Do you wanna "bowl" me a few pitches? | Bana birkaç tane top "yuvarlamak" ister misin? | Blended-1 | 2014 | |
| Uh... I'm sure your father wants to do that with ya. | Eminim bunu seninle baban yapmak istiyordur. | Blended-1 | 2014 | |
| Mm. No, he doesn't. | Hayır, istemiyor. | Blended-1 | 2014 | |
| No, no, no, no. Go get your bat, big time. | Tamam, tamam. Git sopanı kap gel, yakışıklı. | Blended-1 | 2014 | |
| Hey! We can all play! | Hepimiz birlikte oynayabiliriz. | Blended-1 | 2014 | |
| I'll get Brendan's glove. He never uses it. | Brendan'ın eldivenini de getireyim. Hiç kullanmıyor zaten. | Blended-1 | 2014 | |
