Search
English Turkish Sentence Translations Page 7941
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
My love, my everything... | Aşkım, her şeyim... | Blind-1 | 2007 | ![]() |
...when you read this letter, you'll see how beautiful the world can be. | ...bu mektubu okurken, dünyanın ne kadar güzel olduğunu görüyor olacaksın. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
I never felt more beautiful than when seen through your hands, love. | Ellerinde aşkı hissettiğim ana dek, kendimi asla böyle güzel hissetmemiştim. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
...seek me with your hands and ears. | ...ellerinle, dinleyerek ara beni. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
I am happy to have known the greatest love. | Bu büyük aşkı yaşadığım için çok mutluyum. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
The purest. | En saf. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
True love is blind. | Gerçek aşk kördür. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
For eternity. | Sonsuza dek. | Blind-1 | 2007 | ![]() |
/start with something faifly simple, something you've seen countless times. | Sayısız kez gördüğünüz oldukça basit bir şeyle başlayalım. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
A tree, for instance. | Örneğin bir ağaç. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
An oak. | Bir meşe. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
On a field or something' | Arazi üzerinde bir şey. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The bark. | Ağaç kabuğu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The cracks in the bark, the knots or whatever you call them. | Kabuktaki çatlaklar, boğumlar ya da onlara ne ad verirseniz. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Smaller things are easier to visualise. A dog, an. | Daha küçük şeyleri görselleştirmek daha kolaydır. Mesela bir köpek. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
A Gemwan Shepherd. | Bir Alman Kurt Köpeği. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Places are harder. It helps if I knew them well before it happened. 1 | Evler daha zordur. 1 | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The apartment we used to live in, our favourite restaurant, | İçinde yaşadığımız daire, en sevdiğimiz lokanta,... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
my husband's office or thatshopping centre downtown. | ...eşimin ofisi ya da şehirdeki alışveriş merkezi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
You have to use your memories. Take care not to be derailed' | Anılarınızı kullanmak zorundasınız. Yoldan çıkmamaya dikkat eder... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
And start to associate. | ...ve işbirliğine başlarsınız. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
They're not really memories. | Onlar gerçek anılar değildir. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Nobody can remembera whole building Not every single detail. | Kimse binanın tamamını, her bir detayını hatırlayamaz. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
They say that my ability to visualise will fade away. | Onlar görselleştirme yeteneğimin yok olacağını söylüyorlar. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
That the optic nen/es wither without new impressions. | Optik sinirler yeni izlenimler olmadan kuruyup gidecek. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But I can slow it down' If! work on it every day, I can maintain it. | Ama ben her gün üzerinde çalışırsam bunu yavaşlatabilirim, onu koruyabilirim. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
I used to ask my husband if I'd got it right. | Eskiden doğru anlamış mıyım, o alışveriş merkezi... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
If that shopping centre was blue or white. | ...mavi miydi beyaz mıydı diye eşime sorardım. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He'd check it on Google Earth or something. | O da Google Earth'den falan kontrol ederdi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But it's not important what's real as long as loan visualise it clearly. | Ama görselleştirme açık olduğu sürece bunun bir önemi yok. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Bye. Goodbye. | Hoşça kal. Güle güle. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
"T"often becomes "d", for instance. | Mesela "T" harfi sık sık "D" harfine dönüşür. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Many words, I would think most of the vocabulary, | Sözlükteki birçok kelimenin Almanca ve Norveççede... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
is the same in German and Norwegian. For instance the numbers. | ...aynı olduğunu sanırdım. Örneğin sayılar. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
They're alike. What else? | Onlar çok benziyor. Başka neler var? | Blind-2 | 2014 | ![]() |
It came and went. He streamed and downloaded vast amounts, | Geldi ve gitti. İnternetten canlı seyretti ve bol miktarda indirdi... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
watched it, masturbated, saw more, did it again. | ...onları da seyretti, mastürbasyon yaptı,... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Maybe as often as four or five times a day, at least once or twice. | Belki sıklıkla günde dört, beş kez, hiç olmadı bir veya iki kez. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Then, loathing himself, he erased it all. | Sonra kendinde nefret edip hepsini sildi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Only to start downloading again, masturbate, delete everything etc. | Sadece mastürbasyon yapmak ve her şeyi silmek için tekrar indirmeye başladı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
It was there waiting for him. Everything was accessible' | Onu orada bekliyorlardı. Her şey erişilebilirdi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Nothing seemed to have been left out. | Hiçbir şey dışarıda bırakılmamış gibiydi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The artificial dialogue bothered him. The awkward attempts at being sexy. | Yapay diyalog onu rahatsız ediyordu. Seksi olmanın garip girişimleri işte. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But the sex was real enough. | Ama seks yeterince gerçekti. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Einar didn't know why, but he got kicks from specific things' | Einar nedenini bilmiyordu, ama belirli yerlerden atılıyordu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He had actual fetishes. | Gerçek saplantıları vardı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He found uncharted waters within himself. | Kendini meçhul sularda buldu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Weird perversions he thought were unique. | Beynindeki garip sapıklıklar benzersizdi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But even they had been categorised long ago, | Ancak bunlar bile uzun zaman önce kategorize edilmiş,... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
made searchable for everyone. | ...herkes için aranabilir olmuştu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He envied gir1s4 No matter how they looked, what they lacked | Nasıl görünürlerse görünsün kızlara imreniyordu... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
in terms of the ideal, there were men who wanted them, | ...ideallik açısından yoksundular ama onları isteyen, web siteleri ve... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
who celebrated them on websites and file sharing networks. | ...dosya paylaşım ağlarında onları kutlayan erkekler vardı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Not everything appealed that much to him. | Her şey o kadar da çok hoşuna gitmiyordu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But who was he to judge? Some things he never grew tired of. | Ama onu kim yargılayabilirdi? Bazı şeylerden asla sıkılmazdı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
High heels. The urge to watch naked men surrounded by clothed women' | Yüksek topuklar. Etrafı giyinik kadınlarla... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
And long hair in every variety. | ...ve her çeşit uzun saç. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But eventually the most hard core porn lost its attraction. | Ama sonunda en hard core pornolar bile cazibesini yitirdi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He needed something mundane in the girls he masturbated to. | Mastürbasyon yapmak için kızlardaki sıradan bir şeylere ihtiyaç duydu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He loved stilettos, but women's legs seemed more real | İnce topuklar hoşuna gitti ama kadın bacakları daha gerçek görünüyordu... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
when they ended up in slippers. | ...ta ki terlikler giyilene kadar. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He still watched rougher stuff It had its uses' | Hala eskiden yaptığı kaba şeylere devam ediyordu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But it wasn't really him | Ama gerçekte istediği bu değildi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Being close to a warm, breathing woman was something else. | Sıcak, nefes alan bir kadına yanaşmak farklı bir şeydi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The female body held no secrets for Einar. | Kadın vücudu Einar için sırlar barındırmazdı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He could instantly distinguish and categorise the bodies passing by. | Anında ayrıt edebilir ve önünden geçen vücutları sınıflandırabilirdi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But the Internet couldn't tell him how it would feel to touch these bodies. | Ama internet bu vücutlara dokunmanın nasıl hissettirdiğini söylemiyordu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Or if they touched him. Two soft breasts against your back. | Ya da kadınların ona dokunmasını. Sırtına yaslanan iki yumuşak göğsü. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Fingers gently stroking your neck. | Parmakların yavaşça boynunu okşamasını. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
I got your message, but I was already... | Mesajını aldım, ama ben zaten... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He'll start telling me how his day has been | Bana gününün nasıl geçtiğini anlatmaya başlayacak... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Then, almost casually, | Sonra neredeyse kayıtsızca... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
ask me what I've done today. | ...bugün neler yaptığımı soracak. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He's trying to say that I should start going out again, not just stay in here. | Sırf burada kalmamak için tekrar dışarı çıkması gerektiğini söylemeye çalışacak. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
With supernatural abilities? | Doğaüstü yeteneklerle mi? | Blind-2 | 2014 | ![]() |
No, but almost | Hayır, ama neredeyse. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Does he have a sense of taste besides sweet, salt, sour, umami and bitter? | Tatlı, tuzlu, ekşi, umami ve acı dışında tat alma duygusu var mı? | Blind-2 | 2014 | ![]() |
An obstacle? A potential obstacle? | Bir engel mi? Potansiyel engel mi? | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Can he lick his way through? That's not it. | Kendi yöntemiyle üstesinden gelebilir mi? Konu bu değil. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But people win the lottery. Maybe it's nothing but luck? | Ama insanlar piyango kazanır. Bu şanstan başka bir şey değil mi? | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Let's discuss the eternal question: What's worse, being blind or deaf? | Hadi en ebedi soruyu tartışalım: | Blind-2 | 2014 | ![]() |
As a musician of sorts, I'd really hate being deaf. | Bir tür müzisyen olarak, sağır olmaktan nefret ederdim. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But at the same time, /really love pom, so.“ | Ama aynı zamanda, pornoyu da çok severim. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
It wouldn't be so hot if you're just left with the mood. | Durum böyleyse pek seksi olmazdı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Elin moved to Oslo from Sweden over ten years ago | Elin 10 yıl önce İsveç’ten Oslo'ya okumak ve... | Blind-2 | 2014 | ![]() |
to study and work pan' time. | ...part time çalışmak için taşınmıştı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
A newly divorced mother witha ten year old child. | On yaşındaki çocuğu ile yeni boşanmış bir anneydi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
She took the consequence of their dysfunctional relationship. | İşlevsiz ilişkilerinin sonucunu katlanmıştı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Having nothing in common but their son. | Oğullarından başka ortak noktaları yoktu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
He'd ignored it, escaping into his work. | Adam bunu göz ardı ediyor, işine gücüne bakıyordu. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Elin invited their friends to dinner in her new apartment. | Elin arkadaşlarını yeni dairesine akşam yemeğine davet etmişti. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
To the movies. For drinks' They came. It was like old times. | Film seyretmek, içki içmek için. Geldiler. Eski zamanlardaki gibiydi. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
But they never invited her in return. Never contacted her. | Ama onlar buna rağmen onu hiç davet etmediler. Onunla asla temasa geçmediler. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
She finally got the message. They'd originally been her husband's friends | Nihayet mesajı aldı. Onlar ilk başta kocasının arkadaşlarıydı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
They still were' | Yine de burada olan onlardı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Her friends in Sweden were faraway. | İsveç’teki arkadaşları çok uzaktaydı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Updates on Facebook from lives she'd lost touch with long ago. | Onlarla Facebook güncellemeleriyle olan temasını uzun süre önce kaybetmişti. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Elin met people at work. | Elin iş yerinde insanlarla tanıştı. | Blind-2 | 2014 | ![]() |
Weekends and holidays when she didn't have her son, were worst. | Oğlunun yanında olmadığı hafta sonu ve tatiller en kötüsüydü. 1 | Blind-2 | 2014 | ![]() |
The spare time, all she'd loved about beinga teacher, turned against her. | Boş zamanlar, öğretmen olma sevdasını hep aleyhine döndürmüştü. | Blind-2 | 2014 | ![]() |