Search
English Turkish Sentence Translations Page 8403
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Oh, all right. Can I take a shower first? | Pekâlâ. Önce bir duş alabilir miyim? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
A high school girl this time! | Bu kez liseli bir kız! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Why didn't Mom take me? | Annem neden beni de götürmedi? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
My brother was three years younger. | Kardeşim benden 3 yaş küçüktü. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
He was a dirty little brat, with asthma and bad skin. | Kötü bir cildi ve astımı olan iğrenç bir veletti. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Hyeong gu! Settle down! | Hyeong gu! Akıllı dur! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Stop! Stop, kid! Mom! Mom! Mom! | Dur! Dur, evlat! Anne! Anne! Anne! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
But she took him with her and left me. | Ama onu yanına alıp beni bıraktı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Stop! Stop! Mom! Mom! Mom! | Kes şunu! Anne! Anne! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
But now I don't care. | Artık umurumda değil. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Boss Bo gyoung takes care of me. | Patron benimle ilgileniyor. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I've got money, | Param var... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
and I have a lot of fun in Japan. | ...ve Japonya'da çok eğleniyorum. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
It's not a bad life... not bad at all. | Bu kötü bir hayat değil... hiç de kötü değil. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you ever come around any more? | Neden ortalıkta hiç görünmüyorsun? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Still as dumb as ever, aren't you. | Her zamanki gibi sessizsin. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Don't go all mushy over Bo gyoung. He's a man with no heart. 1 | Bo gyoung'a sakın sevgi besleme. O kalpsiz bir adamdır. 1 | Boat-1 | 2009 | ![]() |
To him people are just tools for making money. | Ona göre insanlar sadece para kazanma aracıdır. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
You'll end up either used up or eaten up. | Sonun ya kullanılmak ya da ölüm olacak. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Hyeong gu... | Hyeong gu... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
...come back and live with me. | ...tekrar benimle burada yaşa. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'm not as wild as I used to be. | Eskisi gibi vahşi değilim. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
And you've grown up. | Üstelik sen büyüdün. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
How old were you? 15? 16? | Kaç yaşındasın? 15? 16? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Those were the days... | Hey gidi günler... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Unusually, I was seasick. | Nadiren, deniz tutardı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Unusually, he was late. | Nadiren, o geç kalırdı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
It was an unusual night. | Nadir gecelerden biriydi. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
A mermaid tried to climb in the boat. | Bir deniz kızı tekneye tırmanmaya çalıştı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I swear! | Yemin ederim! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'm in deep shit! | Gerçekten başım belada! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
The Boss loves her kimchi. | Patron, kardeşinin kimçisini severdi. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
He'll kill me. | Beni öldürecek. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What am I going to do? | Ne yapacağım şimdi ben? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Ah, that's good! | Bu harika! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Toru. | Hey, Toru. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
This time it's really good. | Bu seferki çok iyi. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Maybe it's just me. You try some. | Belki de bana öyle geliyor. Biraz denesene. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'm fine, thanks. | Aç değilim, teşekkürler. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Come on and have some. | Gel buraya ve tadına bak. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
The Boss didn't have a clue about kimchi. | Patronun kimçi olayından haberi olmadı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'd been running drugs without knowing it. | Farkında olmadan uyuşturucu kaçırıyordum. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
But that was OK. | Ama bu sorun değil. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
All I had to do... | Yapmam gereken... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
...was be a good dog, and not think too much. | ...iyi bir köpek olmak ve çok düşünmemekti. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'd never trusted anybody anyway. | Asla kimseye güvenmedim zaten. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Boss Bo gyoung has a friend, a Mr Kim. | Patronun Bay Kim adında bir arkadaşı var. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Mr Kim? | Bay Kim mi? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
There's a company, Daesung Insurance. | Daesung Sigorta diye bir şirket var. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Yes. You know the ad... | Evet. Reklamlarını bilirsin... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
'Cheap, cheap, cheap! | "Ucuz, ucuz, ucuz!" | Boat-1 | 2009 | ![]() |
'Step out with Daesung, get more out of life.' | "Daesung'a gelin, hayattan fazlasını alın!" | Boat-1 | 2009 | ![]() |
His daughter. | Onun kızı. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Get her to Japan in one piece. | Onu tek parça halinde Japonya'ya götür. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
She's never been there before. Ciao. | Oraya daha önce hiç gitmemiş. Hoşça kal. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Bro, wait a minute! | Kardeş, bir dakika bekle! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What do you mean? Take her where? | Ne demek istiyorsun? Onu nereye götüreceğim? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
She's alive, I hope... | Canlıdır umarım. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Shut up! Don't ask. | Kapa çeneni! Soru sorma. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Sang gyoung! | Sang gyoung! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I don't want to do this... | Bunu yapmak istemiyorum... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Shut up and do as you're told, damn it! | Kapa çeneni ve sana söyleneni yap, lanet olası! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Apartment to let | Kiralık Daire | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Why so serious? 'Yo bo se yo'! | Bu ne ciddiyet? Yo bo se yo! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I stay here with her? | Onunla burada mı kalıyorum? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
In here. There. | İşte burası. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Won't it work? | İşe yaramıyor mu? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
He said it was this key... | Anahtarın bu olduğunu söylemişti... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Fire? There's a fire! | Yangın? Yangın var! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What's all that noise? Who are you? | Tüm bu gürültü de neyin nesi? Siz kimsiniz? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Fire... Fire! | Yangın... Yangın! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Yo bo se yo | Yo bo se yo. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Help! Help! | Yardım et! Yardım! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Near a bus stop. | Otobüs durağının yakınlarında. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Lots of bicycles. | Bir sürü bisiklet var. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
On the other side of the place we were in. | Binanın karşı tarafındayım. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
'Police'? | Polis mi? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Hello? Don't hang up! | Alo? Sakın kapatma! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What the... | Hay... | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Where'd she go? | Nereye gider bu? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'll just have to apologize. | Özür dilemem gerekecek. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I was attacked. | Saldırıya uğradım. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'll go to the Boss | Gidip patronun ayaklarına kapanıp olayı anlatacağım. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
He'll say, 'Get up, Hyeong gu. I'm glad you're safe.' | O da bana "Ayağa kalk, Hyeong gu. Hayatta olduğuna sevindim." diyecektir. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
No, he won't. | Hayır, demeyecek. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What? Sure he will! | Eminim diyecektir! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'm like a son to him! | Oğlu gibiyim! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Hey, what did you say? | Ne dedin sen? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
He'll kill you, Hyeong gu. | Seni öldürecek. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
You speak Korean? | Korece mi konuştun sen? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I'll go. Wait here. | Ben gidiyorum. Sen burada bekle. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Whoa! Is he killing her? | Kızı öldürüyor mu ne? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
I think I might need help after all. | Düşündüm de biraz yardıma ihtiyacım olabilir. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
You bastards! | Sizi şerefsizler! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
You bastards! | Sizi adiler! | Boat-1 | 2009 | ![]() |
What? How many of there are you? | Ne? Kaç kişisiniz? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Two. Four. | İki. Dört. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
You'll be sorry if you're lying. | Yalan söylüyorsanız sizi buna pişman ederim. | Boat-1 | 2009 | ![]() |
How many? | Kaç kişisiniz? | Boat-1 | 2009 | ![]() |
Stay there! I can see you. | Olduğunuz yerde kalın! Sizi görebiliyorum. | Boat-1 | 2009 | ![]() |