English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 8866
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I pulled over. | Kenara çektim. Üstünde pek düşünmedim. | Bosch-1 | 2014 |  |
| I just pulled over. | Sadece kenara çektim. Camı açtım. | Bosch-1 | 2014 | |
| Said, "hi." | "N'aber" dedim... | Bosch-1 | 2014 | |
| "Want to go to the movies?" | ..."Sinemaya gitmek ister misin?" | Bosch-1 | 2014 | |
| Ahead, you see the bridge. | İleride köprüyü görüyorsunuz. O köprünün altında öldü işte. | Bosch-1 | 2014 | |
| We're going off road here. Left under the bridge. | Yolun dışına çıkıyoruz, köprünün altına, sola dönün. | Bosch-1 | 2014 | |
| Our first location is ahead. | İlk mekânımız ileride. | Bosch-1 | 2014 | |
| Yeah. Under the bridge. | Evet, köprünün altı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Here. We stop here. | Burası, burada duralım. | Bosch-1 | 2014 | |
| It's so empty. | Çok boş görünüyor. | Bosch-1 | 2014 | |
| It's changed so much. | O kadar değişmiş ki. | Bosch-1 | 2014 | |
| You think of all the people who used to work here, | Eskiden burada çalışan onca kişi vardı... | Bosch-1 | 2014 | |
| all gone. | ...hepsi gitmiş. | Bosch-1 | 2014 | |
| How would you know? | Sen nereden biliyorsun? Babam burada çalışırdı. | Bosch-1 | 2014 | |
| They said that's why he got sick. | O yüzden hasta olduğunu söylediler. | Bosch-1 | 2014 | |
| Asbestos and fiberglass got in his lungs. | Ciğeri asbest ve fiberglasla dolmuş. | Bosch-1 | 2014 | |
| Anyway, he died. | Neyse işte, sonra da öldü. | Bosch-1 | 2014 | |
| And that was that. | Öylece gitti. Yazık olmuş. | Bosch-1 | 2014 | |
| We're going in there, Waits. | Şimdi içeri gireceğiz, Waits. | Bosch-1 | 2014 | |
| Remember what we talked about before. | Önceden konuştuklarımızı hatırlıyor musun? Biliyorum. | Bosch-1 | 2014 | |
| You'll put me in the trunk, | Beni bagaja sokarsın, bir daha gün ışığını göremem. | Bosch-1 | 2014 | |
| Okay. Everybody, listen up. | Tamam, herkes burayı dinlesin. | Bosch-1 | 2014 | |
| All right. We're all aware of the security risk here. | Tamam, hepimiz güvenlik tehlikesinin farkındayız. | Bosch-1 | 2014 | |
| Mr. Waits is gonna direct us to the crime scenes, | Bay Waits bizi suç mahallerine yönlendirecek... | Bosch-1 | 2014 | |
| and we will be on top of his every move. | ...biz de her bir hareketini izleyeceğiz. | Bosch-1 | 2014 | |
| If and when we find crime scenes, | Suç mahallini bulursak ya da bulduğumuzda... | Bosch-1 | 2014 | |
| we pull Waits out and call in the coroner. | ...Waits'i dışarı çıkarıp adli tıbbı çağıracağız. | Bosch-1 | 2014 | |
| Okay. Let's bring him out. | Tamam, çıkaralım adamı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Emergency power, back there on the wall. | Acil durum jeneratörü, ileride duvarda. | Bosch-1 | 2014 | |
| Crate, check it. | Sandık, git bir bak. | Bosch-1 | 2014 | |
| Where to? | Ne tarafa? Şu tarafa, şuradan. | Bosch-1 | 2014 | |
| There's stairs down to the underneath. | Alta inen merdivenler var. Onu oraya mı götürdün? | Bosch-1 | 2014 | |
| That's where I took them all, down there. | Hepsini oraya götürdüm, aşağı. Jerry, güvenli mi, bir bak. | Bosch-1 | 2014 | |
| Clear! Let's go. | Temiz! Haydi gidelim. | Bosch-1 | 2014 | |
| Come on. Keep moving. Where are these stairs? | Haydi, devam et. Nerede şu merdivenler? Doğruyu söylüyorsa, Arthur Delacroix dünyaya gelmiş en şanssız çocuk demektir. | Bosch-1 | 2014 | |
| I can't wait to show you. | Göstermek için sabırsızlanıyorum. | Bosch-1 | 2014 | |
| Ah, Jesus Christ. | Tanrı aşkına. | Bosch-1 | 2014 | |
| He's all right. He's just got a bloody nose. I think it's broken. | Durumu iyi, alt tarafı burnu kanıyor. Bence kırılmış. | Bosch-1 | 2014 | |
| Barrel, go get that first aid kit out of the van. | Fıçı, araçtan ilk yardım setini getir. Tabii, tamamdır. | Bosch-1 | 2014 | |
| Maybe we should loosen his shackles. | Zincirlerini biraz gevşetebiliriz belki. Dava etmesini istemeyiz. | Bosch-1 | 2014 | |
| No fucking way. Bosch, just do it. | Siksen olmaz. Bosch, yap şunu. | Bosch-1 | 2014 | |
| We need to get downsteps to the basement. | Merdivenlerden bodruma inmemiz gerek. Güvenlik işi tamam. | Bosch-1 | 2014 | |
| This is a bad idea. You're overruled. | Bu kötü bir fikir. Reddedildi. | Bosch-1 | 2014 | |
| Now loosen his hands. | Şimdi ellerini gevşet biraz. Bir daha tökezlerse, düşüşünü yavaşlatabilsin. | Bosch-1 | 2014 | |
| Are you fucking kidding me? Just do it, Detective! | Taşak mı geçiyorsun sen benimle? Yapın şunu, dedektif! | Bosch-1 | 2014 | |
| Jesus Christ. | Tanrı aşkına. | Bosch-1 | 2014 | |
| Hold him still. | Sıkı tut adamı. | Bosch-1 | 2014 | |
| We get down in the basement, | Bodruma iner inmez, tekrar zincire vurulacaksın, anladın mı? | Bosch-1 | 2014 | |
| Hey. This thing works. | Bu şey çalışıyormuş. | Bosch-1 | 2014 | |
| Okay. So, we take the elevator down. | Tamam o zaman, asansörle iniyoruz. | Bosch-1 | 2014 | |
| Crate, put him back on the chain. All right. | Sandık, zincirleri tekrar tak. Tamamdır. | Bosch-1 | 2014 | |
| Give me your hands. | Ellerini uzat. Tekrar düşersem ne olacak? | Bosch-1 | 2014 | |
| Then you break your nose again, so watch your step. | Burnunu kıracaksın, o yüzden nereye bastığına dikkat et. | Bosch-1 | 2014 | |
| Waits, | Waits... | Bosch-1 | 2014 | |
| when was the last time you were here? Not too long ago. | ...buraya en son ne zaman geldin? Pek fazla olmadı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Harry, don't! | Harry, yapma! | Bosch-1 | 2014 | |
| Officer needs help. Shots fired. Officer down. | Memura destek lazım. Ateş edildi, memur yaralandı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Get me an R.A. unit now! | Kurtarma Ambulansı gönderin derhal! | Bosch-1 | 2014 | |
| I got one dead and one wounded officer... | Biri ölü, biri yaralı, iki memur var. | Bosch-1 | 2014 | |
| Deputy D.A. Escobar, Detective Robert Moore. | Savcı Yardımcısı Escobar ile Dedektif Robert Moore. | Bosch-1 | 2014 | |
| My partner is in foot pursuit, | Ortağım zanlıyı yayan takip ediyor, nereye gittiğiyse bilinmiyor. | Bosch-1 | 2014 | |
| Have all units stay within a two block radius of my location. | Bütün birimler bulunduğum yerin iki blok yarıçapında kalsın. | Bosch-1 | 2014 | |
| We're in the L.A. River on Sixth Street. | Los Angeles Nehri üzerinde Altıncı Sokak'tayız. | Bosch-1 | 2014 | |
| 6W22 be advised. | 6W22'in dikkatine. | Bosch-1 | 2014 | |
| We have a 187 suspect fleeing on foot. | Yayan kaçmakta olan bir 187 zanlısı var. | Bosch-1 | 2014 | |
| White male, blue L.A. county jumpsuit. | Beyaz bir erkek, mavi Los Angeles hapishanesi tulumu var. | Bosch-1 | 2014 | |
| We need an airship now! | Derhal destek gönderin! | Bosch-1 | 2014 | |
| Keep 'er running. | Kontağı kapatma. | Bosch-1 | 2014 | |
| You're not police. No shit. | Sen polis değilsin. Valla mı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Por favor. | Lütfen. | Bosch-1 | 2014 | |
| All right. You're good. | Tamam, gelebilirsin. Şöyle gel. | Bosch-1 | 2014 | |
| How's Crate? | Sandık nasıl? Yaşıyor. | Bosch-1 | 2014 | |
| They're taking him to county. | Devlet hastanesine götürüyorlar. | Bosch-1 | 2014 | |
| O'Shea? | O'Shea? Gemiyi ilk terk eden o oldu. | Bosch-1 | 2014 | |
| Did you get it? | Çektin mi her şeyi? | Bosch-1 | 2014 | |
| Tell me you got it. I got it, yeah, but he took the card. | Çektim de bana. Çektim ama herif kartı aldı. | Bosch-1 | 2014 | |
| Who took the card? O'Shea. | Kartı kim aldı? O'Shea. | Bosch-1 | 2014 | |
| Son of a bitch. There's the cloud, you know? | Orospu çocuğu. Bulutta vardır ama. | Bosch-1 | 2014 | |
| What do you mean, the cloud? The backup to the cloud. | Ne demek bulutta? Bulutta yedeği var. | Bosch-1 | 2014 | |
| If you have a drive, I'll dub you a copy. | Belleğin varsa kopyasını atarım. Sikmişim O'Shea'yi. N'aptı, gördün mü? | Bosch-1 | 2014 | |
| I don't have a drive. | Bellek falan yok bende. Bende var. | Bosch-1 | 2014 | |
| Make me a copy, then erase it from the cloud. | Bir kopyasını çıkar bana, sonra da buluttan sil. | Bosch-1 | 2014 | |
| I gave you one directive, Bosch. One. | Sana bir tek emir verdim, Bosch. Bir tane. | Bosch-1 | 2014 | |
| Yeah, you did. You were to see | Evet, öyle. Waits'in... | Bosch-1 | 2014 | |
| that Waits and this operation were secure. | ...ve operasyonun güvenliğinden emin olacaktın. | Bosch-1 | 2014 | |
| And what did you do? You shit the bed. | Gittin ne yaptın? İşi bok ettin. | Bosch-1 | 2014 | |
| You got what you wanted. | İstediğinizi aldınız. | Bosch-1 | 2014 | |
| O'Shea's prospects for mayor are in the shitter. | O'Shea'nın belediye başkanı olma ihtimali sıfıra indi. | Bosch-1 | 2014 | |
| He'll be lucky to keep his job as D.A. | Savcı olarak görevde kalırsa, şanslı demektir. | Bosch-1 | 2014 | |
| Waits was officially in your custody, Detective. | Waits resmen senin sorumluluğun altındaydı, dedektif. | Bosch-1 | 2014 | |
| So, technically, you, not O'Shea, lost Waits. | Teknik olarak, Waits'i sen kaybettin, O'Shea değil. | Bosch-1 | 2014 | |
| And you can be sure that's how he will spin it. | Adamın, olayları buraya çekeceğine emin olabilirsin. | Bosch-1 | 2014 | |
| Do you have any idea what kind of position | Bunun, teşkilâtı nasıl bir duruma soktuğunun farkında mısın? | Bosch-1 | 2014 | |
| My guy got shot up behind this bullshit. | Bu saçmalıkların arasında bir adamım vuruldu. | Bosch-1 | 2014 | |
| This whole situation's fugazi. | Bütün olay boka sardı. Boka sardı demek. | Bosch-1 | 2014 | |
| And now we have to un fuck it, don't we, Detective? | Şimdi de boktan kurtarmamız lazım, değil mi dedektif? | Bosch-1 | 2014 | |
| Detective Bosch, care to comment? | Dedektif Bosch, yorum yapacak mısınız? | Bosch-1 | 2014 | |
| How's he doing? Prepping him for surgery. | Ne durumda? Ameliyata hazırlıyorlar. | Bosch-1 | 2014 | |
| Is he gonna make it? Fingers crossed. | Yaşayacak mı? Umalım da yaşasın. | Bosch-1 | 2014 | |
| What went wrong out there? Everything. | Ne sorun çıktı orada? Her şey sorundu. | Bosch-1 | 2014 | |
