Search
English Turkish Sentence Translations Page 8864
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Christine Waters lived a different kind of hell. | Christine Waters'ın cehennemi farklıydı. Kadın hâlâ yaşıyor onu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Officer Pierce. | Memur Pierce. Efendim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Second for me? What's up? | Vaktiniz var mı? Ne oldu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's Rondell, right? I go by Ron. | Rondell'di, değil mi? Ron'u tercih ediyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, Ron, this beef with your partner... Guy's a cowboy. | Ron, ortağınla olan şu mesele... Herif resmen kovboyun teki. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I beef him, I'm fucked. | Meselem olsun, siki tutuyorum. Olmasın, yine siki tutuyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, if I'm gonna end up fucked, | Her türlü siki tutacaksam, doğru şeyi yaparken tutayım bari. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And you can tell that to the deputy chief. | Bunu başkomiser yardımcısına da söyleyebilirsiniz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm not here 'cause of Irving or his son. | Buraya ne Irving, ne de oğlu için geldim. Niye geldiniz o zaman? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Look. Your complaint goes to paper, | Şikâyetin dosyaya geçerse resmi bir belge olur. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Waits gets kicked loose. | Waits elini kolunu sallaya sallaya çıkar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The judge has no choice because you've made it official | Sen durdurma sebebinizin şüpheli olduğunu... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
that the probable cause on the stop was tricked. | ...resmiyete dökersen hakimin başka çaresi kalmaz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You want that? | Bunu ister misin Hayır, dostum. Hayatta istemem. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Right. 'Cause you saw in the back of the van, right, | Aynen öyle. O aracın arkasında gördüğün, Waits'in yaptıkları yüzünden... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
what Waits did? Yeah. I saw. | ...değil mi? Evet, gördüm. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay. So, you got a problem. | Tamam o zaman, bir sorunun var. Bunu da duyurmadan çözmenin yolları var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, what do I do? | Ne yapayım o zaman? Kendimi korumam gerek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
This job's all I got, | Bu iş benim her şeyim, arkamı koruyan başkomiser yardımcısı babam da yok. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. How about I talk to Mankiewicz, get you a new partner? | Mankiewicz'i arayıp ortağını değiştirmesini söylesem nasıl olur? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Squared away cat like yourself? I don't know, | Senin gibi kurallardan şaşmayan biri. Bilemiyorum... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
the others figure I bitched out George, treat me like a leper. | ...diğerleri George'u ispiyonladığımı duyarsa, bana cüzamlıymışım gibi bakarlar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Mank will handle it. | Mank ilgilenir o işle. Birlikte büyük bir iş yakaladınız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Time to separate you, spread out the street smarts. | Artık sizi ayırıp, sokak zekânızı yaymanın vakti gelmiş oldu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That might work. | Bu işe yarayabilir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I was just about to change into my civvies. | Normal kıyafetlerime geçmek üzereydim de bir şeyler yemek ister misin? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We could squeeze into one of those booths at Dan Tana's. | Dan Tana'nın o kabinlerinden birine sıkışabiliriz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'd like to. I just got back from a road trip. | İsterdim ama yoldan yeni döndüm. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Shitloads of paperwork. I've got to return calls. | Eşek yüküyle evrak var. Aramam gereken yerler var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I can wait. | Beklerim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Thing is, I promised my daughter I'd call her tonight. | Olay şu ki, bu gece kızımı arayacağıma söz verdim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Rain check? | Ertelesek olur mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Is everything okay? Yeah, fine. | Her şey yolunda mı? Evet, yolunda. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's the case. I'm just a little distracted, you know? | Dava yüzünden biraz dikkatim dağınık. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Maybe tomorrow? | Öyledir. Yarın yapsak? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Cool. Call me. | Olur, ararsın beni. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What? | Ne oldu? Ben bu bakışı biliyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, if anyone would... | Tabii, bilecek biri varsa sensin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hello? Hey, it's Harry. | Alo? Ben Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry. Has there been a verdict? | Harry. Karara vardılar mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Tomorrow. Good luck. | Yarına. İyi şanslar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It was horrible, bringing up your mom. | Annenin konusunu açmaları fena olmuş. İnternette her yerde o var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. What are you gonna do? | Öyle, elimden ne gelir ki? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Is she there? Yeah. Hold on. | Kız orada mı? Evet, bekle biraz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Maddie, your dad's on the phone! | Maddie, baban arıyor! | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You just caught us. We're on our way out to soccer practice. | Tam vaktinde yakaladın, tam da futbol antrenmanına gidiyorduk. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Here she is. | Veriyorum. N'aber Maddie? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hey, Harry. | Selam Harry. Gece gece antrenman mı var? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Too hot during the day. | Evet, gündüzleri çok sıcak oluyor. Ayrıca cilt kanseri riski var, çaktın mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Good point. | İyi dedin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Are you coming for Christmas? | Noel'de gelecek misin? Gelmeye çalışıyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hope so. Well, I should go. | Umarım öyledir, ben kaçayım. Geç kalırsak koç tur attırıyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Is everything okay? | Her şey yolunda mu? Vegas'a alışabildiniz mi? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Vegas is okay. | Aynen, Vegas fena değil. Biraz fazla parlak, anlarsın ya? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Put on your shades. | Gözlüklerini tak madem. Bir iki güne görüşürüz, olur mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay. Bye, Harry. | Olur. Güle güle, Harry. Seni sevi... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Have a good one. | İyi günler. Teşekkürler. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Has the jury reached a verdict? | Jüri bir karara vardı mı? Vardık, Sayın Hakim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We, the jury, | Jüri olarak... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
duly empanelled and sworn in the case of Rosa Flores | ...usullere ve yeminimize sadık kalarak Rosa Flores'in... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
versus Hieronymus Bosch and the city of Los Angeles, | ...Hieronymus Bosch ve Los Angeles şehrine açtığı davada... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
upon our oaths do find in favor of plaintiff Rosa Flores. | ...davacı Rosa Flores lehine karar kıldık. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We find full damages to be $1. | Karşılanması gereken zararın miktarını bir dolar olarak belirledik. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Ladies and gentlemen of the jury, | Jürinin bay ve bayan üyeleri, hizmetiniz için teşekkür ederiz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What did she say? A dollar? | Ne dedi, bir dolar mı dedi? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's some bullshit. I was right as rain with that shooting. | Saçmalık bu, o vurma olayında bal gibi de ben haklıydım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Oh, come on. Take yes for an answer, Harry. | Haydi ama, bir kere de kabul et, Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Will ya? The jury's made a statement. | Sana zahmet. Jüri kararını bildirdi. Evet, işi mahvetmişim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No, that you got a bad guy off the street, | Hayır, kötü bir adamı sokaklardan uzaklaştırdığını... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
you just bent the rules a little too far. | ...ama bu esnada kuralları biraz fazla esnettiğini söylüyorlar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, I can appeal if you want me to. | İstersen temyize gidelim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Come on. You're not serious. You wouldn't. | Haydi ama, ciddi olamazsın. Yapmazsın böyle bir şey. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It was a rhetorical suggestion, Harry. | Öylesine bir tavsiyeydi, Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Feeling good about yourself, Counselor? | Mutlu musunuz, avukat hanım? Ofiste bir gün daha işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You seem pretty pleased | Müvekkiline bir dolar kazandırmış birine göre, pek bir mutlu görünüyordunuz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I did a little better than that, Detective. | Birazcık daha çok kazandım, dedektif. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The plaintiff won, | Davacı kazandığı için sadece onun dolarından... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
my piece of her dollar. No? | ...alacağım pay yok. Öyle mi? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No. Mrs. Flores won't be paying my legal fees. | Hayır, ücretimi Bayan Flores ödemeyecek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That obligation will fall to the city of Los Angeles. | Bu zorunluluk Los Angeles belediyesine düşecek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
How much? Ballpark, | Ne kadar? Tahminen... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll probably bill them $550,000. | ...550 bin dolar isterim. Kolay gelsin o konuda. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Oh, they'll squawk, go through the motions. | Biraz mızmızlanır, elleri gider dirsekleri çeker. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Little do si do around the dance floor a couple of times, | Biraz laf çevirir, her zamanki rutini yapıp dururuz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And then we'll settle at $250,000, $275,000? | En sonra 250 275 bine razı oluruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So they call you Money. | Bu yüzden sana Para Avcısı diyorlar. Orası öyle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
See you around, Detective. | Görüşürüz dedektif. Kuvvetle muhtemel yine mahkemede. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Guys like you never stop stepping on their own dicks. | Senin gibiler egosuna takılıp düşmeden edemezler. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You must be relieved. | Rahatlamışsındır herhalde. Daha beteri de olabilirdi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Let's walk the river. | Nehrin orada bir yürüyelim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
They've done a good job down here. | Burada iyi iş çıkardılar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Long way to go, but not the absolute joke it used to be. | Daha çok iş var, ama eskisi gibi rezalet değil artık. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Still a giant concrete gutter. | Hâlâ kocaman, betondan bir oluk. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Cities need gutters, Bosch. | Şehirlerin oluklara ihtiyacı vardır, Bosch. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Why would he do that? | Bunu neden yaptı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Photo op, publicity stunt, | Resimleri çıksın, reklam kampanyası olsun, seçimlere hızla giriş yapsın diye. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You were gonna convince him | Onu, Waits'in Arthur Delacroix'i öldürme konusunda yalan söylediğine ikna edecektin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Waits is lying. | Waits yalan söylüyor zaten. Herifin olayı dikkat çekmek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He wants the spotlight as much as O'Shea does. | O'Shea kadar o da gözler üstünde olsun istiyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
This field trip makes him king for a day. | Bu saha gezisi sayesinde bir günlüğüne kral olacak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |