Search
English Turkish Sentence Translations Page 9571
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You want to waste my fucking money! | Paramı yemek istiyorsun! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You want to waste my fucking time. | Zamanımı harcamak istiyorsun. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Natalie? | Natalie? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Katy, I can't talk right now. | Katy, şu anda konuşamam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Katy, don't fuck with me. What are you saying? | Katy, benimle kafa bulma. Ne diyorsun sen? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Shit! | Hay anasını! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
All available units, | Tüm müsait birimler... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
reports of multiple gunshots in the vicinity | ...Jane ile Washington kavşağındaki... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
of Jane and Washington. | ...silahlı olaya müdahale edin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
One victim reported. Medical assistance is en route. | Bir kurban bildirildi. Tıbbi yardım yolda. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Stand back, right behind the line. | Geride kalın. Şeridin arkasına. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Stay back. | Geri çekilin. Hey, Tony. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He's with me. Okay. | Benimle birlikte. Tamam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Thanks for doing this, Jansen. | Bunu yaptığın için teşekkürler, Jansen. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We get the first call just after 1. | İlk çağrıyı saat 1'den hemen sonra aldık. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Reported gunshots. | Silah sesleri ihbarı yapıldı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Six more calls inside a minute, all 211's. | Bir dakika için 6 çağrı daha yapıldı, hepsi 2 11. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
First units arrive around three minutes later. | İlk ekip yaklaşık 3 dakika sonra ulaştı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He's already good and dead by then. | O sırada adam ölmüştü bile. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What's it look like? So far, so good on robbery. | Neye benziyor. Şu ana kadar soygun yönünde. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He didn't have a wallet on him | Üzerinde cüzdan yoktu ancak dairesi hemen burada... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
so maybe he left it inside. | ...yani evde de bırakmış olabilir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We're working to get the landlord down here | İçeri girmek için ev sahibini buraya getirtmeye çalışıyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So when's the last time you seen one of these? | En son ne zaman bunlardan birini gördün peki? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're not really thinking robbery? | Soygun olduğunu gerçekten düşünmüyorsun ya? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, we're spinning robbery. Media's pushing robbery. | Hayır, biz soygun diye yutturuyoruz. Basın soygun diye diretiyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's a counterfactual robbery. | Bu aslında var olmayan bir soygun. Şimdi senin sıran Taggart. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What the hell this got to do with you? | Bunun seninle ne ilgisi var Allah aşkına? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's funny, Billy. | Bu çok tuhaf Billy. Ben de tam bunu sormak üzereydim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Okay, stay with me, Billy. This is what I got. | Pekala, beni sonuna kadar dinle Billy. İşte elimde olanlar. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I got a former N.Y.P.D. detective turned private eye | Elimde belediye başkanı için bir bağış gecesinde bulunan... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
at a fund raiser for the mayor. | ...özel hafiyeye dönmüş eski bir NYPD detektifi var. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
If his mother's life depended on it, | Anasının hayatı buna bağlı olsa bile bilet alacak parası olmayan biri. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's Thursday. Then, this is the good part. | Bu Perşembe günüydü. Sonra, iyi kısmı geliyor şimdi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Twenty four hours later, at the murder scene of the man | 24 saat sonra Belediye başkanını indirmek için kampanya yürüten... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
running the campaign to unseat the mayor, poof. | ...adamın cinayet mahallinde birden puf! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Imagine, that very same private eye. | Düşün bir, o aynı özel hafiye. Bunu bana açıkla Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Is this Hostetler? | Hostetler'in işi mi bu? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Is this what you gave him last night? | Dün gece ona verdiğin şey bu mu? Ona Andrews'u mu verdin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I gave him pictures. You gave him pictures? | Ona fotoğraf verdim. Ona fotoğraf mı verdin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Who were the pictures of? His wife. | Kimin fotoğraflarıydı onlar? Karısının. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
His wife and who? I can't tell you that. | Karısıyla kimin? Bunu sana söyleyemem. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You better start telling me something. | Bana bir şey söylemeye başlasan iyi olur. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Explain to me what are you doing at my crime scene. | Benim suç mahallimde ne aradığını açıkla bana. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I was in the neighborhood. | Bu civardaydım. Sadece civardaydın demek? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Paul Andrews is dead. | Paul Andrews öldü. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You think you're just gonna piss on him and walk away? | Adamın işini halledip çekip gidebileceğini mi sanıyorsun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
This is an execution. | Bu bir infaz. Bu lanet olası bir suikast. Andrews'u mu hedef gösterdin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
This what you do now, Billy, set up executions? | Şimdilerde bunu mu yapıyorsun Billy, infaz mı hazırlıyorsun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Fuck you. I took a job, chief. | Siktir. Ben bir iş aldım Amirim. Soru sormadım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I gave him pictures and I walked away. | Ona fotoğrafları verdim ve çekip gittim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I think you're too damn smart to think you would set him up | Bence onu tuzağa düşüreceğini düşünebilecek kadar akıllısın... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Fuck you. I did my job. | Siktir oradan. Ben işimi yaptım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You fucking knew. I did my job. | Bunu gayet iyi biliyordun. Ben işimi yaptım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Commissioner. Get out of here. | Müdürüm. Defol buradan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Let me tell you something, Billy. | Müsaadenle sana bir şey diyeyim Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm taking Hostetler down. | Hostetler'i içeri alıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He sees election day, | Seçim gününü görecekse bu bir kafesin içinden olacak, bir maymun gibi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Now, you either help me, | Şimdi, ya bana yardım edersin... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Something up, commissioner? | Bir şey mi oldu müdür bey? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're on the door. Nobody gets in here. | Kapıda dur. Buraya kimse girmesin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
With all due respect You're on the fucking door. | Bütün saygımla... Sen bu kapıda duruyorsun. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Jack. | Jack. Bu gece ne oldu Jack? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Don't worry about him, he's with me. | Onu dert etme. Benimle birlikte. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Everyone's with you. | Herkes seninle birlikte. Bana bakmanı istiyorum Jack. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Talk to me, okay? | Konuş benimle, tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Put the whiskey down, Jack. Okay? | Kaldır şu viskiyi Jack. Tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Okay, Jack? | Tamam mı Jack? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You need to straighten up, Jack. | Kendini toparlaman lazım Jack. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's gonna be okay, Jack. | Her şey düzelecek Jack. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Just tell me exactly what happened. | Bana tam olarak neler olduğunu anlat sadece. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You know, you're not a real cop. | Biliyor musun, sen hakiki bir polis değilsin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're just a whore. 1 | Bir fahişesin o kadar. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We're gonna go for a walk and get some fresh air. | Bir yürüyüşe çıkıp biraz taze hava alacağız. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You'll feel better, okay? | Kendini daha iyi hissedeceksin, tamam? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Don't worry about that, all right? | Bunun için endişelenme, tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I wanna help you, Jack. | Sana yardım etmek istiyorum Jack. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But I have to know what happened tonight, | Fakat bu gece neler olduğunu bilmek zorundayım ve fazla zamanımız yok. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I need you to talk to me, understand? | Benimle konuşmanı istiyorum, anlıyor musun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm done talking to you, fucking whore. | Seninle artık konuşmuyorum, lanet fahişe. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're talking, but not making sense. | Konuşuyorsun ama saçmalıyorsun. Şunun zihnini aç Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He went, um, downstairs | Aşağıya indik... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
to meet Todd Lancaster. | ...Todd Lancaster'la buluşmak için. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He'd called earlier | Daha önce aramış... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He said he was ashamed of himself for helping us, | Bize yardım ettiği için kendinden utandığını... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
but he was, um... | ...ama... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He was more ashamed of his father | ...babasından daha çok utandığını... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and just wanted it to stop. | ...ve bunun sona ermesini istediğini söyledi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I think Paul lost track of time | Sanırım Paul zamanın nasıl geçtiğini anlamadı... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
because he looked at the clock and he, um, | ...çünkü saatine baktı ve... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
just ran downstairs. | ...hemen aşağıya koştu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That was, uh... | Bu... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That was the last time I saw him. | Bu onu son görüşümdü. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Did you hear any voices outside? An altercation, maybe? | Dışarıda herhangi bir ses duydun mu? Bir münakaşa belki? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Just the shots. | Sadece silah seslerini. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I knew I couldn't go out there. | Oraya gidemeyeceğimi biliyordum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I knew I couldn't call the police, | Polisleri çağıramayacağımı... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
couldn't be seen here. | ...burada görülmemem gerektiğini biliyordum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I knew everything I couldn't do | Belediye Başkanlığı adayı Jack Valliant'ın... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
that Jack Valliant, candidate for mayor, | ...yapamayacağı şeyleri... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |