Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 104
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He's asleep. | Uyuyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| And why should I care? We have the flashlight. | Neden umurumda olsun ki? Stephen, bize ışık lazım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Follow me. Beware. | Tamam, tamam, tamam. Çekil önümden. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Point the way but you. | Yolu göster, dallama. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What a legacy your father left behind in our mother when he died years ago. | Baban ölüp gidince, annemize bırakmış olduğu miras... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| It's more 'than one financial disaster' s pocket. I do get those candles. | ...sadece bir mali felaketten ibaret değilmiş. Ben mumları alayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Take it easy, baby. I'll go, I'll go. | Dönmek için acele etmesin, Charlie. Ben giderim, ben giderim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I have a fire. I'm an alpha male. Loser. | Ateşim de var. Tam bir alfa erkeğiyim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Okay, see you later. I would dare best bet. | Tamam, görüşürüz. İçinizde en cesaretli ben çıktım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Fooled! | Kandırdım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| You should not make jokes, Gary. | Numaracının tekisin, Gary. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| You know what to do. And you, you stay with me. | Herkes görevini biliyor. Sen benimle geliyorsun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| This place gives you shivers, does not it? | Ne kasvetli yermiş. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Stephen? | Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| It is your father's room! | Burası babanın odası. Aman Tanrım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Dad is awake. | Baba, uyanık mısın? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Father. | Baba. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I do not want anymore, let's go. | Daha fazla burada kalamam, ben gidiyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Damn. | Kahretsin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What the hell happened here. | Burada ne haltlar dönmüş. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Stoner? | Taşatan? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Emily? | Emily. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Stoner? | Taşatan. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Emily come here! Close the door! | Emily, gir içeri. Kapatın kapıyı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What's going on? | Ne oluyor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Stoner is dead, man. Gary, run! | Taşatan ölmüş, adamım. Gary, kaç! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What are you fucking doing. Climb. | Yukarıda ne boklar çeviriyorsunuz. Gary, saklan. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What's going on? Stephen, you dirty bastard. | Ne oluyor? Stephen, cevap versene kahrolası. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| So, what now? | Hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Help me! | Yardım edin! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What is that down there? Do not leave me behind. | Şu yukarıdaki kapaktan çıkın. Beni burada bırakma. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Hurry up, guys. Hurry up. | Acele edin, çocuklar. Çabuk olun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| It moves down there, come on. | Yetişemiyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Go, go! | Yürü, yürü! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Silence. | Sessiz olun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What did I do? | Şimdi ne yapacağız? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| We need help. How do you think we manage that. | Yardım bulmamız lazım. Bunun için tavsiyen ne, Sarah? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Do not talk so loud, Stephen. | Sesini yükseltme, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Does anyone have a cell phone? | Yanında cep telefonu olan var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Mine is below in my bag, down at the piano. | Benim çantamda var, ama alt katta piyanonun orada kaldı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Where is yours, Stephen? | Seninki nerede, Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Oh, no, no! | Hayır, hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Emily? No. | Emily? Hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Doug? Burn in the pub, remember. | Doug? Barda yanmıştı, unuttun mu? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Well, I'm not. | Benimki de içerde. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Does anyone have a pigeon? | Haber güvercini olan var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| No, we stay here and wait for help. Wait, Stephen, what about the gun? | Demek ki oturup yardım bekleyeceğiz. Stephen, silah işimize yaramaz mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I have not closed the cabinet After the shooting last week. | Geçen hafta ateş ettikten sonra dolaba kaldırmıştım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Honey, I do nothing better than that fucking thing by shooting his head, | Aşkım, şu anda o sikik şeyi kafasından vurmak en çok istediğim şey... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| but to get the gun, you have to past it. | ...fakat, silahı alabilmemiz için önce buradan aşağı inmek gerekiyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Are there any volunteers? | Aramızda gönüllü olan var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Listen, we stay here and wait for help, okay? | Bakın, burada oturup yardım bekliyoruz, tamam mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I can not. And why can not Sarah? | Olmaz. Neden olmazmış, Sarah? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke ... he may wake up. | Luke. Uyanmış olabilir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Unless Mom gets home? I doubt it. | Annem dönmedikçe uyanmaz? Döneceği de şüpheli. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Sorry Stephen, but you have no idea when this will be. | Affedersin Stephen, sen burada bir bok yapmadan oturabilirsin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Did you get that damn thing not you? What's it really. | Fakat, bir şekilde aşağıya ineceksin. O şeyin de aşağıda olduğunu unutma. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| What was that? A wild dog? Who knows. | Neydi o şey? Sadece kuduz bir köpek. Hepsi bu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Come on, you saw his height and his strength. | Yapma, saldırışını ve büyüklüğünü sen de gördün. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| No dog with rabies can get something like that. | Hiçbir kuduz köpek insanı öyle parçalayıp o şekilde darbeler vuramaz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Except maybe the two dogs response to rabies, Stephen. | Belki de iki tane kuduz köpek vardır, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Maybe it's the same as drug addicts who become psychotic. | Belki de verildiğinden psikozlu hayvanlara dönmüşlerdir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Maybe it is the same as animals with rabies. | Belki de başka kuduz hayvanlardır. Olayı çözdün, Charlie. Aferin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Maybe his brain is stamped and is now bleeding to death. | Belki kafasını kapıya vurunca beyin kanamasından ölmüştür. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Go check it, Doug, and finish as my father. | Gidip kontrol et, Doug. Sonra da babam gibi ol. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| There's a phone in mom ... | Annemle babamın odasında... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Dad and his room. When we were there may come. Halfling, Please stop. | ...telefon var. Oraya bir şekilde ulaşabilirsek... Üvey, şu çeneni kapatır mısın? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke is so stoned that he continues to sleep. It's secure. | Luke sarhoş oldu, şimdi de uyuyor. Güvende. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Dare to bet your life on, Stephen? | Onun hayatını hiç mi önemsemiyorsun, Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| In order for the phone to go is a good idea. Beth, guys. | Sarah, telefona ulaşmak iyi fikir. Çocuklar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Where will it go? | Bu yol nereye gidiyor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| This may be a way out. | Çıkış yolumuz olabilir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I should do. You know, right? | Bunu benim yapmam gerektiğini biliyorsun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| You're right. I know. Come on. | Haklısın, fakat... Hadi. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I am stronger, faster. Why you need to allow the other side. | Senden daha güçlü ve hızlıyım. Birimiz onu oyalamazsa işe yaramaz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| And, you're right, | Haklısın... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| you are stronger! | ...sen daha güçlüsün. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| I can not see him as Charlie. | Ona olanları tekrar görmek istemiyorum, Charlie. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Soldier should, and replaces the lady, if necessary. | Er Doug, eğer gerekiyorsa bayanın yerini almaya hazır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| We can not ask of you, soldier. We need your strength. | Buna şimdilik gerek yok, asker. Gücün bize ileride lazım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Keep an eye on my sister. | Ablama göz kulak ol. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| And keep your hands off. | Ellerini de uzak tut. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| And if you hear Charlie, do not back to me, and make that call. | Bir şey duyarsan Charlie, benim için dönme. Mutlaka telefonu aç. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Sarah ... | Sarah... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| good luck. | ...iyi şanslar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| This is a damn bad idea you know, right? | Bunun çok aptal bir fikir olduğunu biliyorsun, değil mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Do you have a better idea then, Stephen? | Sende daha iyisi var mı, Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Charlie Now! Now! | Şimdi Charlie! Şimdi! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Help me with this. No Charlie, do not. | İnmeme yardım edin. Hayır, Charlie. Yapma! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Do not do it Charlie! There is no other way. | Yapma, Charlie! Yapma! Başka yolu yok. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Jump. | Atla. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Hurry up! | Hızlı ol! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| It comes to me.</ i> | Buraya gel. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| It seems to me, you asshole! | Bana doğru gel, pislik. Buradayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Wait, it stopped. | Bekle, durdu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Please | Lütfen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Let go. What are you doing? | Bırak gideyim. Ne yapıyorsun? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Let go! | Bırak gideyim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| With the police.</ i> | Polisle konuşuyorsunuz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| There is a kind wild animal in our house. | Evimizin içinde vahşi bir hayvan var. | 13 Hours-1 | 2011 |