Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 108
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You said you would leave me alone, Sarah! | Beni yalnız bırakmayacağını söylemiştin, Sarah! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Where can we hide? | Nereye saklanacağız? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Big mistake, big mistake. | Çantayı ara, çantayı ara. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Why is there so much unnecessary mess here? | Ne kadar çok şey var bunun içinde. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Come on, come on. | Hadi! Hadi! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Hello, hello, sir? Sir, hello.</ I> | Alo, alo efendim. Efendim alo? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Move on! | Yürü! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Help me. Help me! | Yardım edin! Yardım edin! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Please! | Lütfen, gidelim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Close the door. Go into the car and shut the door locked. | Arabaya binip kapıları kilitle. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Listen, please listen to me. | Dinle, lütfen beni dinle. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke I can out of here, I swear, I can remove Luke here. | Luke'u buradan götürebilirim, yemin ederim ki Luke'u götürebilirim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke, Luke I can out of here, I swear to God. | İzin verirsen Luke'u götürebilirim, yemin ederim. Yeter ki izin ver. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| No! | Hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke? | Luke? | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Luke! | Luke! | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Please, open the door, Luke. | Lütfen, kapıyı aç, Luke. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| We go where mom last night went.</ i> | Dün gece annemin gittiği yere gidiyoruz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Somewhere where they no hurt when she ...</ i> | Değişti zaman kimseye zarar vermediği... | 13 Hours-1 | 2011 | |
| changed ....</ i> | ...yere. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Somewhere where it's safe.</ i> | Güvenli bir yere. | 13 Hours-1 | 2011 | |
| Subtitled by İsmail ÇELİK (guilty57) | TV Rip: İsmail ÇELİK (guilty57) | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| No, I'll get caught in a second with this face. | Olmaz, bu yüzle anında yakalanırım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| They're not here. I can't do it alone. | Burada değiller. Tek başıma yapamam. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| I can't do it alone. | Bunu tek başıma yapamam. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| F.ckers! | Adi herifler! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Hi. Where you going? | Merhaba. Nereye gidiyorsun? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Bagnolet. Get in. I'll take you. | Bagnolet'ye. Binin. Sizi bırakayım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You don't mind going to Bagnolet? | Bagnolet'ye gitmek için zahmet etmeseydiniz. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| No problem, it's on the way. 1 | Sorun değil, yolumun üstü. 1 | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| That's nice, thanks. | Çok kibarsınız. Teşekkürler. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You look stressed. Long wait? | Gergin görünüyorsunuz. Çok mu beklediniz? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| I've been hitchhiking for 5 hours. I'm kinda dead. | Beş saattir otostop yapıyorum. Öldüm yorgunluktan. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Coming from Holland? | Hollanda'dan mı geliyorsunuz? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Funny, guys often look strange after crossing this border. | Tuhaf, insanlar şu sınırı geçtikten sonra değişik görünür. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| What's that got to do with me? Don't take it personally. Not you. | Bunun benimle ne ilgisi var? Üstünüze alınmayın. Siz değil. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| A guy I picked up a man hitchhiking. | Bir keresinde otostop yapan bir adamı arabama almıştım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He told me a funny story. | Bana komik bir hikaye anlattı. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| It was 30 years ago, he'd been traveling in Thailand. | 30 yıl önce, Tayland'ı geziyormuş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He smuggled smack for him and his friends. | Kendine ve arkadaşlarına gümrükten kaçak mal sokuyormuş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| One time, his third trip, I think... | Bir keresinde, galiba üçüncü gidişinde... | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| he saw cops at customs and knew he was caught. | ...gümrükte polisleri görmüş ve yakalandığını anlamış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| American DEA and all... | Amerikan İlaç Uygulama Yönetiminden falan birileri varmış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| 50 grams in a belt, the rest in his bag's fake bottom. | 50 gramı kemerinde, kalanı bavulunun gizli bölmesindeymiş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He took out his belt. The men think he's nuts. | Kemerini çıkarmış. Adamlar bunu yakalamış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He gets 10 years in the slammer, in Thailand. | Tayland'da 10 sene hapis cezasına çarptırılmış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| No one mentions his bags. | Kimse bavuluna bakmamış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| In France, his dad scrounges up 100,000 francs... | Babası Fransa'da 100 bin frank bulup... | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| ...and pays off someone in Thailand. | ...Taylandlı birine ödeme yapmış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| The guy gets out in 3 years. | Adam üç senede çıkmış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He goes to a hotel in Bangkok with his dad. | Babasıyla birlikte Bangkok'ta bir otele gitmiş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| And the bag no one touched. | Yanında da kimsenin bakmamış olduğu bavulu. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Know what he does? No. | Ne yapmış, biliyor musunuz? Hayır. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He flushes the smack. Holy shit! | Malı atıp, üstüne sifonu çekmiş. Olamaz! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He started a new life. All that money down the toilet. | Yeni bir hayata başlamış. Onca para tuvaleti boylamış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| He told me he could've avoided jail if he'd done it sooner. | Bunu daha önce yapmış olsa hapse hiç girmeyeceğini söylemişti. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| How will you get the car back? What car? | Arabaya nasıl döneceksiniz? Ne arabası? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| The keys. Don't worry, I'll find something. | Anahtarlar. Merak etmeyin, bir yolunu bulurum. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| How much did you make? | Ne kadar alacaktın? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| 80,000 euros when I brought the car in but... | Aracı getirince 80 bin avro alacaktım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| ...they already gave me 20,000. | 20 binini önceden verdiler. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You're really crazy, Jose. | Sen tam bir manyaksın, José. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Don't you ever think? | Hiç düşünmüyor musun? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| F.ck them. F.ck them? | Boş ver onları. Onları boş vermek mi? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| 80,000 for you, imagine what they make. | 80 bin avroyu sana vereceklerse ne kadar para kazandıklarını... | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| They can fuck off. | ...bir düşün. Beni ilgilendirmez. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You're nuts. What're you saying? | Delirmişsin sen. Ne diyorsun? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| The car's in Holland? I left it by the border. | Araba Hollanda'da mı? Sınırın oraya bıraktım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You called from there? Yeah. Said no. | Oradan mı aradın? Evet. Olmaz dedi. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| I ain't going. There's usually cars. | Ben gitmem. Normalde 3 araba olur. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| One goes first, and gets caught. | Biri ilk önce çıkar ve yakalanır. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Then the 2nd and 3rd go, we pass the drugs. | Sonra ikinci ve üçüncü arabayla uyuşturucuyu geçirilir. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| They say go alone, I won't do it. | Tek başına gitmemi söylediler, ben de yapmadım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| What did they say? Nothing! Bullshit. Threats. | Ne dediler? Hiçbir şey! Saçmalık. Tehditler. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| They want my ass. | Kıçımı istiyorlarmış. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| They know where you live? | Nerede yaşadığını biliyorlar mı? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| No, just the neighborhood. | Hayır, sadece mahalleyi biliyorlar. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| The neighborhood? | Mahalle mi? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You live dangerously. Don't worry. | Kendini tehlikeye atıyorsun. Merak etme. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| I know what I'm doing. | Ne yaptığımı biliyorum ben. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Stop being childish. You have what I asked for? | Çocukluk etmeyi bırak. İstediğim şeyi getirdin mi sen? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Of course. Come on. | Elbette. Haydi. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Don't fuck up, Jose. You know I won't. | İşleri mahvetme, José. Etmeyeceğimi biliyorsun. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| I know. Come on. | Biliyorum. Haydi. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Hi. | Merhaba. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| What's up? Hey, Jose. | Ne haber? Merhaba, José. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| How goes it? Good? | nasıl gidiyor? İyi misin? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| And you? Good. | Sen? İyi. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| What'll it be? An espresso, please. | Ne istersin? Espresso lütfen. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| What's that? I got it for you. | O da ne? Sana aldım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Too cool. | Çok güzel. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| You better be reachable now. Yeah. | Artık sana ulaşabilirim. Evet. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Is there a SIM card? No, but it's only 30 euros. | Kartın var mı? Hayır, ama sadece 30 avro. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| How are you? Good. | İyi misin? İyiyim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Gotta go, time for work. | Gitmemiz gerek, iş zamanı. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Go on. | Gidelim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Cool, thanks. See you. | Harika, sağ ol. Görüşürüz. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Thanks. Bye. No problem. See ya. | Sağ ol. Hoşça kal. Önemli değil. Görüşürüz. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Gentlemen. | Beyler. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
| Hey, Jose, big boss is around. | Dinle José. Büyük patron buralarda. | 13 mxB2-1 | 2007 |