Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1193
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You got three guns on me. | Üzerime üç silah çevrili. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Don't you wanna see if you can? | Yapabilir misin diye görmek istemiyor musun? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Huh? What is it? You don't wanna get your hands dirty? | Nedir bu? Ellerini kirletmek istemiyor musun? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| If you want something done... | Bir şey yapmak istiyorsan... | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Think I'm gonna enjoy this. | ...sanırım bundan hoşlanırım. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| That's all you got, soldier boy? | Bu kadar mı, asker çocuk? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I got him. Say the word, hollis! | Onu yakaladım. Kelimeyi söyle, Hollis! | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I・スm sorry, man. | Üzgünüm, dostum. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| We fucked 'em up though. | Onları mahvettik. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| We got 'em. | Onları yakaladık. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Fuck 'em. | Lanet olsun. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| You still alive, kid? | Hâlâ yaşıyor musun, evlat? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Still wanna know what happened at the motel? | Motelde ne olduğunu öğrenmek istiyor musun? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I got a pretty good idea what happened there, kiddo. | Orada ne olduğuna dair iyi bir fikrim var, evlat. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Let's go. Let's get out of here. | Hadi gidelim. Buradan gidelim. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| What about all this? What about all this? | Peki ya tüm bunlar? Tüm bunlar derken? | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I call this in, you're going to jail for a very long time. | Bizimkileri arayacağım, sen uzun süre bir hapiste kalacaksın. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| It's not gonna happen. Not on my watch. | Ama öyle olmayacak. Benim nöbetimde değil. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| But you're a cop. | Sen bir polissin. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Yeah, I am. | Evet, öyleyim. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| And that's not justice. | Ve adalet bu değil. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| This is a, uh, certain kind of justice. | Bu, belirli bir türde adalet. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Everybody here got exactly what they deserved. | Burada herkes hak ettiğini aldı. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Except for him. | O hariç. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Yeah. He was. | Evet. Öyleydi. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I got this. Get out of here. | Gerisini ben hallederim. Hadi git buradan. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I know that J.P. Died with honor. | J.P'nin onurlu olarak öldüğünü biliyorum. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| And I know that my family would be proud of me. | Ve ailemin de benimle gurur duyacağını da. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I won't be ashamed and afraid to see them again someday. | Artık utanmayacağım ve onları bir gün görmekten korkmayacağım. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| They say what doesn't kill us makes us stronger. | 'Bizi öldürmeyen şey bizi güçlü kılar' demişlerdi. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| I don't know if that's true, | Bu doğru mu bilmiyorum... | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| But I know that the nightmares have subsided. | ...ama kâbusların bittiğini biliyorum. | A Certain Justice-1 | 2014 | |
| Charlie Brown. Oh, Charlie Brown. | Charlie Brown. Hey, Charlie Brown. Charlie Brown. Hey, Charlie Brown. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l can't believe it. | Buna inanamıyorum. Buna inanamıyorum. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| She must think l'm the most stupid person alive. | Yaşayan en aptal kişi olduğumu düşünüyor olmalı. Yaşayan en aptal kişi olduğumu düşünüyor olmalı. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Come on, Charlie Brown. l'll hold the ball and you kick it. | Haydi, Charlie Brown. Ben topu tutayım, sen de ona vur. Haydi, Charlie Brown. Ben topu tutayım, sen de ona vur. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Hold it? Ha! | Topu tutacaksın, öyle mi? Topu tutacaksın, öyle mi? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| You'll pull it away and l'll land flat on my back and kill myself. | Onu çekeceksin ve ben de sırtüstü düşüp kendimi öldüreceğim. Onu çekeceksin ve ben de sırtüstü düşüp kendimi öldüreceğim. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| But Charlie Brown, it's Thanksgiving. | Ama Charlie Brown, bugün Şükran Günü. Ama Charlie Brown, bugün Şükran Günü. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What's that got to do with anything? | Bunu yapmanın onunla ne ilgisi var? Bunu yapmanın onunla ne ilgisi var? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Why, one of the greatest traditions we have is the Thanksgiving Day football game. 1 | Çünkü bizim en büyük geleneklerimizden birisi, Şükran Günü futbol oyunudur. 1 Çünkü bizim en büyük geleneklerimizden birisi, Şükran Günü futbol oyunudur. 1 | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| And the biggest, most important tradition of all is the kicking off of the football. | Ve en büyük, en önemli gelenek de futbol topunu tekmelemektir. Ve en büyük, en önemli gelenek de futbol topunu tekmelemektir. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| ls that right? | Doğru mu bu? Doğru mu bu? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Absolutely. Come on, Charlie Brown. lt's a big honor for you. | Kesinlikle. Haydi, Charlie Brown. Bu, senin için büyük bir onur. Kesinlikle. Haydi, Charlie Brown. Bu, senin için büyük bir onur. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Well, if it's that important, a person should never turn down a big honor. | Eğer bu kadar önemliyse, bir insan bu büyük onuru asla tepmemeli. Eğer bu kadar önemliyse, bir insan bu büyük onuru asla tepmemeli. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Maybe l should do it. | Belki de yapmalıyım. Belki de yapmalıyım. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Besides, she wouldn't try to trick me on a traditional holiday. | Ayrıca, geleneksel bir bayramda beni kandırmaya çalışıyor olamaz. Ayrıca, geleneksel bir bayramda beni kandırmaya çalışıyor olamaz. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| This time l'm gonna kick that football clear to the moon. | Bu sefer o futbol topunu aya kadar göndereceğim. Bu sefer o futbol topunu aya kadar göndereceğim. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| [SCREAMlNG] | [ÇIĞLIK SESİ] | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| lsn't it peculiar, Charlie Brown, how some traditions just slowly fade away? | Garip değil mi Charlie Brown, bazı gelenekler nasıl da yavaş yavaş kayboluyor? Garip değil mi Charlie Brown, bazı gelenekler nasıl da yavaş yavaş kayboluyor? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What's the matter, big brother? | Sorun nedir, ağabey? Sorun nedir, ağabey? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Nothing. l was just checking the mail box. | Hiçbir şey. Sadece posta kutusunu kontrol ediyordum. Hiçbir şey. Sadece posta kutusunu kontrol ediyordum. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What did you expect? A turkey card? | Ne bekliyordun? Bir yılbaşı kartı mı? Ne bekliyordun? Bir yılbaşı kartı mı? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Holidays always depress me. | Bayramlar beni her zaman strese sokuyor. Bayramlar beni her zaman strese sokuyor. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l know what you mean. | Ne demek istediğini anlıyorum. Ne demek istediğini anlıyorum. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l went down to buy a turkey tree... | Noel için bir yılbaşı ağacı ve... Noel için bir yılbaşı ağacı ve... | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| ...and all they have are things for Christmas. | ...gerekli her şeyi satın almaya gitmiştim. ...gerekli her şeyi satın almaya gitmiştim. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| For Christmas? Already? | Noel için mi? Çoktan geçmedi mi? Noel için mi? Çoktan geçmedi mi? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Anyway, why should l give thanks on Thanksgiving? | Neyse, neden Şükran Günü'nde şükretmemiz gerekiyor? Neyse, neden Şükran Günü'nde şükretmemiz gerekiyor? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What have l got to be thankful for? | Minnettar olmak için ne var ki? Minnettar olmak için ne var ki? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| All it does is make more work for us at school. | Bütün yaptıkları, okulda bize daha çok iş yaptırmak. Bütün yaptıkları, okulda bize daha çok iş yaptırmak. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Do you know what we have to do now? | Şimdi ne yapmak zorundayız, biliyor musun? Şimdi ne yapmak zorundayız, biliyor musun? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| We have to write an essay on Stanley Miles. | Stanley Miles hakkında bir ödev hazırlamak zorundayız. Stanley Miles hakkında bir ödev hazırlamak zorundayız. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| You mean Miles Standish. | Miles Standish demek istiyorsun. Miles Standish demek istiyorsun. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l can't keep track of all those people. | Tüm bu insanları takip edemiyorum. Tüm bu insanları takip edemiyorum. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What's all the commotion? | Bütün bu tantana nedir? Bütün bu tantana nedir? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| We've got another holiday to worry about. | Kaygı duyacağımız bir bayramımız daha var. Kaygı duyacağımız bir bayramımız daha var. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| lt seems Thanksgiving Day is upon us. | Görünen o ki; Şükran Günü geldi, çattı. Görünen o ki; Şükran Günü geldi, çattı. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l haven't even finished eating all my Halloween candy. | Daha Cadılar Bayramı şekerlerimin bile hepsini yemedim. Daha Cadılar Bayramı şekerlerimin bile hepsini yemedim. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Sally, Thanksgiving is a very important holiday. | Sally, Şükran Günü çok önemli bir bayramdır. Sally, Şükran Günü çok önemli bir bayramdır. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Ours was the first country in the world to make a national holiday to give thanks. | Şükretmek için bir bayram yapan dünyadaki ilk ülke biziz. Şükretmek için bir bayram yapan dünyadaki ilk ülke biziz. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| lsn't he the cutest thing? | Ne kadar şirin, değil mi? Ne kadar şirin, değil mi? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| What are you gonna do on Thanksgiving, Charlie Brown? | Şükran Günü'nde ne yapacaksın, Charlie Brown? Şükran Günü'nde ne yapacaksın, Charlie Brown? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| My mother and dad and Sally and l... | Annem, babam, Sally ve ben... Annem, babam, Sally ve ben... | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| ...are all going over to my grandmother's for dinner. | ...hep birlikte akşam yemeği için büyükannemlere gidiyoruz. ...hep birlikte akşam yemeği için büyükannemlere gidiyoruz. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Why don't you come along, Linus? | Neden bizimle birlikte gelmiyorsun, Linus? Neden bizimle birlikte gelmiyorsun, Linus? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| We could hold hands under the table. | Masanın altında el ele tutuşabiliriz. Masanın altında el ele tutuşabiliriz. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| [YELLS] | [ÇIĞLIK SESİ] | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| [PHONE RlNGlNG] | [TELEFON ÇALIYOR] | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Hi, Chuck. This is Peppermint Patty. | Selam, Chuck. Ben, Nane Şekeri Patty. Selam, Chuck. Ben, Nane Şekeri Patty. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| How you been, Chuck? | Nasılsın, Chuck? Nasılsın, Chuck? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Okay, l guess. Do you kind of miss me, Chuck? | İyiyim, sanırım. Beni özledin mi, Chuck? İyiyim, sanırım. Beni özledin mi, Chuck? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Well, l, uh.... That's okay, Chuck. | Şey, ben... Tamam, Chuck. Şey, ben... Tamam, Chuck. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l know you probably can't talk because someone's listening. | Muhtemelen birisi dinlediği için konuşamadığını biliyorum. Muhtemelen birisi dinlediği için konuşamadığını biliyorum. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| We'll keep these intimate things to ourselves, okay, Chuck? | Bu samimi ilişkimizi kendimize saklayacağız, değil mi Chuck? Bu samimi ilişkimizi kendimize saklayacağız, değil mi Chuck? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Well, I, uh.... | Şey, ben... Şey, ben... | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Listen, l really have a treat for you. My dad's been called out of town. | Dinle, sana bir sürprizim var. Babam, şehir dışından çağrıldı. Dinle, sana bir sürprizim var. Babam, şehir dışından çağrıldı. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| He said l can go to your house and share Thanksgiving with you, Chuck. | O da, size gelip Şükran Günü'nü seninle geçirebileceğimi söyledi, Chuck. O da, size gelip Şükran Günü'nü seninle geçirebileceğimi söyledi, Chuck. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Well, l, uh.... | Şey, ben... Şey, ben... | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| l don't mind inviting myself over because l know you kind of like me, Chuck. | Kendimi davet ediyor olmam sorun değil, çünkü benden hoşlandığını biliyorum, Chuck. Kendimi davet ediyor olmam sorun değil, çünkü benden hoşlandığını biliyorum, Chuck. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Okay, that's a date. See you soon, you sly devil. | Tamam, randevulaştık. Yakında görüşürüz, seni sinsi şeytan. Tamam, randevulaştık. Yakında görüşürüz, seni sinsi şeytan. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Oh, brother. Now what? | Vay canına! Şimdi ne oldu? Vay canına! Şimdi ne oldu? | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Peppermint Patty's coming to Thanksgiving dinner. | Nane Şekeri Patty, Şükran Günü yemeğine geliyor. Nane Şekeri Patty, Şükran Günü yemeğine geliyor. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| We won't even be home. | Ama evde bile olmayacağız ki! Ama evde bile olmayacağız ki! | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| [PHONE RlNGS] | [TELEFON ÇALIYOR] | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Hello? PATTY: Hi, Chuck. | Alo? Selam, Chuck. Alo? Selam, Chuck. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Listen, l have even greater news. | Dinle, daha da büyük bir haberim var. Dinle, daha da büyük bir haberim var. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Remember that great kid, Marcie? Sure. | Şu harika kız, Marcie'yi hatırlıyor musun? Evet. Şu harika kız, Marcie'yi hatırlıyor musun? Evet. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| I just talked to her and she kind of would like to see you again. | Şimdi onunla konuştum ve o da seni tekrar görmekten mutlu olacak. Şimdi onunla konuştum ve o da seni tekrar görmekten mutlu olacak. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 | |
| Her folks said it would be okay if she joined us. | Ailesi, bize katılmasının sorun olmayacağını söyledi. Ailesi, bize katılmasının sorun olmayacağını söyledi. | A Charlie Brown Thanksgiving-1 | 1973 |