Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2006
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| In this thumbdrive is a hit song. | Bu flaş bellekte hit şarkı var işte. Sadece dinlemen lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just get the hell out of here. I'll call | Defol git artık buradan. Yarın ofisini ararım. Hiç zahmet etme. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Tammy. | Tammy. Bence Yürüyen Çocuk'un bağışlama şarkısını hatırlamamız lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ It's okay, it's all right, everyone makes mistakes ♪ | Sorun yok. Sıkıntı yok. Herkes yapar hata... | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Sometimes ♪ | ...bazen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Leave. Okay. | Git hadi. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wha... Marcus, wait. Hold on. | Marcus, bir dakika. Bekle. Konuşmuyorum seninle, öğretmen sevdalısı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wait, we'll get to that, but we need to talk | Bekle, geleceğiz o konuya ama bu geceki davranışlarının... | About a Boy-5 | 2014 | |
| about some consequences for your behavior tonight. | ...bazı neticelerinden bahsetmeliyiz önce. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Of all the guys in the whole world, | Dünyada o kadar erkek varken neden öğretmenimi seçmek zorundaydın ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you have any idea how deeply disgusting this is for me? | Benim için ne kadar iğrenç bir şey olduğunu biliyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you even care? Course I care. | Hatta umurunda mı ki? Tabii ki umurumda. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I... I don't know why I fell for your teacher. | Neden öğretmenine tutuldum bilmiyorum. Keşke başka birisi olsaydı ama değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not accepting this. | Kabul falan etmiyorum. Çok çirkin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gonna go upstairs and brush my teeth, | Yukarı çıkıp dişlerimi fırçalayacağım. Peki neden biliyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Because I had sugar tonight. Bleached, white, sugar! | Çünkü şeker yedim bu gece. Ağartılmış beyaz şeker! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I... I didn't have fun tonight at all, it was terrible. | Bu gece hiç zevk almadım. Berbattı. Aynen, bir daha sakın yapmayalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So what happens now? I just call you, or... | Ne olacak şimdi? Ben seni arayayım mı yoksa... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, you know, we call each other, so. | Evet, araşırız bazen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, good bye. | Görüşürüz. Peki. Ben... | About a Boy-5 | 2014 | |
| You don't gotta be weird about it. | Tuhafına gitmemesi lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mr. Idalis, hey, Will Freeman, | Bay Idalis, merhaba. Ben Will Freeman. | About a Boy-5 | 2014 | |
| my friend Andy and I crushed the Hora at your son's wonderful | Arkadaşım Andy ile beraber geçen hafta oğlunuzun... | About a Boy-5 | 2014 | |
| bar mitzvah last week. Yeah. | ...harika doğum gününe katılmıştık. Biliyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You pretended to be a gay couple and then basically destroyed | Gay gibi davranıp sonra da oğlumun en aziz gününü mahvetmiştiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Lovely event, sir. I gotta say, the highlight | Çok güzeldi bayım. Bence ciğer kıymasının altını çizmek lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That stuff was delicious. What... what the hell | Tadı harikaydı. Ne işiniz var benim sokağımda? | About a Boy-5 | 2014 | |
| And believe me, I'm not one to blow smoke up my own skirt. | İnanın kendi kendime de yağ çekecek biri değilim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're following me while I jog with my dog. | Köpeğimle koşuya çıkmışım, peşimden ayrılmıyorsunuz. Hiç hoş değil. 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| Go, go, go! Dig in! | Devam et, devam et! Bas gaza! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Listen, why don't you just listen to the song, | Bakın, bir kere şarkıyı dinleyin. Hoşunuza gitmezse basar gideriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know... | Yaptığınız şey çok rahatsız edici... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and arguably psychotic, but the song isn't terrible. | ...tartışmasız psikopatça ama şarkı fena sayılmaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You don't have a hook, you need a hook. | Nakaratı yok ama bir nakarat lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So get a hook and then maybe we'll have something | Önce nakarat bul, sonra konuşacak bir şeylerimiz olur. Güzel! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll get you the sweetest hook you've ever seen! | Hayatınızın en güzel nakaratını getireceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What... what are you doing? | Ne yapıyorsun ya? Bayım! Ne var? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'd consider it a solid if you would hook me up | Ciğercinizle tanıştırırsanız beni büyük iyilik yapmış olursunuz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hello, darling, how was your day of learning then? | Merhaba hayatım. Okulda günün nasıl geçti? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, on a scale of great to sucked, | Mükemmelden rezalete göre oylarsak fazlasıyla rezaletti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no. Here, do you want a biscuit? | Olamaz. Bisküvi ister misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Man, Mr. Chris is the most annoying teacher | Bay Chris şu gezegendeki en uyuz öğretmen. Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I wish he'd just teach instead of boring us | Keşke aptal gezi masallarıyla bizi sıkmak yerine biraz bir şeyler öğretseydi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, we get it, buddy, you got a passport. | Anladık be kanka, pasaportun var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Darling, are you upset 'cause Mr. Chris | Hayatım, Bay Chris ile çıkıyoruz diye mi sinirlendin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| A bup bup bup! Not listening. | Dinlemiyorum. Dinlemiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are we set up for our Paint Our Feelings Night? | Duygularımızı Resmediyoruz Gecesi'ne hazır mıyız? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why are there three easels? | Niye üç tane şövale var orada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| With a large brush... | Büyük bir fırçayla birleştiriyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and then it'll mix with a liquid white... | Sonra da berrak beyazla karışacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, look at that. | Baksana. Çok iyi değil mi? Aynen, çok iyi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, I studied painting with true masters at Arte Umbria | Firenze'nin hemen dışındaki Arte Umbria'da hakiki ustalardan öğrendim bu işi... | About a Boy-5 | 2014 | |
| For a lot less lira. Fiona: | "Hem de çok daha az liraya." | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can I paint my friggin' mountaintop in peace, please? | Dağın lanet tepesini huzur içinde çizebilir miyim lütfen? Marcus! | About a Boy-5 | 2014 | |
| now's the part where we typically share our work, | Şimdi yaptıklarımızı paylaşmanın vakti geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| obviously with a safety net of no criticism, | Kesinlikle eleştiri yapmamak garantisiyle tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| just appreciation for each other's inner vision. | Sadece içgörülerimizi takdir etmek için. İlk ben paylaşıyorum o zaman. Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Let's see here. Oh, Fiona, this is beautiful. | Bakalım. Fiona, çok güzel olmuş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'd climb every mountain with you. | Seninle çıkmayacağım dağ yok. Şanslıysan her dereyi bile aşarım belki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I like the sound of that. Ooh. | Kulağa hoş geliyor. Ciddi misiniz siz ya? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, here's my little effort. | Ben de az biraz çabaladım. Chris, harikulade! | About a Boy-5 | 2014 | |
| The lake's a little showy. | Göl biraz cafcaflı olmuş. Neyse benimkini göstereyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. | Dağın tepesinde iki kişi var değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| One of the climbers got a little full of himself | Dağcılardan birisi saçmasapan şeyler yaptı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and then he slipped and fell off the mountain, | Ayağı kayınca da dağdan düşüp alev aldı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So those are flames. | Alev yani bunlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Baby ♪ | Bebeğim! Bebeğim! | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Baby ♪ No, no, dude! | Bebeğim! Dur, dur dostum! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Honestly, I just need you to just calm down. | Cidden bir sakin ol artık. Nakaratı buldum ama. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Listen. Here we go. | Dinle. Başladık yine. Tamamen kafiyeyle ilgili değil mi? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ I just want to love you baby ♪ | Sence, seksi başka zamana bırakabilir misin? En azından, Marcus için? Sadece seni sevmek istiyorum beybi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Won't you let me rub you maybe ♪ | İzin verir misin sana dokunmama belki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm surprised John Lennon didn't come up | John Lennon'ın madalyayla gelmemesine şaşırmak lazım. Değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, please, please, give me some peace, please. | Neyse lütfen ama lütfen bana biraz müsade et. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Rub you ♪ | Dokunmama... | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Rub you maybe ♪ | Dokunmama belki... | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Baby ♪ Dude! | Beybi! Dostum! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, that was very rude. | Çok terbiyesizceydi. Tablonda Bay Chris'i ateşe atmışsın hayatım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean maybe I should have you paint your feelings | Belki de bir dahaki sefer kendine karşı olan duygularını resmettirmeliyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I'm sorry, did I just fall through | Pardon ama "eleştiri olmayacak kuralı"nı suya mı düşürdüm biraz önce? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, Marcus, you know I'm very fond of Mr. Chris. 1 | Marcus, Bay Chris'e aşık olduğumu biliyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And all I want is for you to make a bit of an effort | Senden tek isteğimse okul dışında da onunla takılabilmek için biraz çaba sarfetmen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| About that... I've concluded that Mr. Chris | Hazır bu konuya gelmişken Bay Chris'in senin için doğru kişi olmadığına karar verdim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| to the way they were. | İşler eski haline geri dönmeli. Anne, ikimize ait harika bir sevgi kabarcığı var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Messing with it could pop it. | Müdahale edersek patlayabilir. Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I am not prepared to give them up. | Bunlardan vazgeçmeye hazır değilim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What about my needs? Don't my needs matter? | Peki benim ihtiyaçlarım ne olacak? Onların bir önemi yok mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Of course they matter, but in this particular case... | Tabii ki de var ama bu özel durumda... Seninkiler kadar önemi yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, I'm not going to argue about this, | Marcus, bu konuyu tartışmayacağım. Bay Chris'le görüşmeye devam edeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, that does not work for me. | Bu benim işime gelmez ama. Ses tonunu hoş göremem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I'm not going to tolerate Mr. Chris. | Ben de Bay Chris'i hoş göremem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, as long as you live in this house, | Bu evde yaşadığın sürece benim kurallarım geçerli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Whoa, whoa, whoa. Who is... | Bu kim... Şimdi olmaz yarı ergen dostum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, look, Will, I have a situation. | Bak Will, bir problemim var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Since my mother no longer respects my wishes, | Annem isteklerime saygı göstermediği sürece onun çatısı altında yaşayamam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm sensing a lot of anger. | Epey bir öfke seziyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What... Uh, pillow/duffel combo | Yastık ve çanta ikilisi beni korkutmaya başladı biraz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Move it, Andy. He just elbowed me. | Çekil şuradan Andy. Dirsek attı bana. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm moving in, Will. Sometimes an almost man | Taşınıyorum Will. Bazen adam olmak üzere olanlar yapması gereken şeyleri yapmalıdır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, this is not th... | Marcus, böyle bir şey... Kanepeyi mi hazırlayacaksın... | About a Boy-5 | 2014 |