Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3441
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Radcliffe was a landscape artist but he left one portrait | Radcliffe açık hava ressamıydı ama eşi İsabella... | Altar-1 | 2014 | |
| of his wife, Isabella. | ...adına bir portre bırakmıştı. | Altar-1 | 2014 | |
| This amazing illumati features in the background. | Tablonun zemininde bu özellikler görülüyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Great. I'll check it out. | Harika. Ziyaret ederim. | Altar-1 | 2014 | |
| There would have been an effigy of the Hermetic ray | Levhanın üzerinde Hermetik ışığı... | Altar-1 | 2014 | |
| hanging over the tablet. | ...asıIı olacaktı. | Altar-1 | 2014 | |
| The altar. | Adı Altar. | Altar-1 | 2014 | |
| Will you be restoring the house to its original state? | Evi orijinal hâline göre mi restore edeceksiniz? | Altar-1 | 2014 | |
| Yeah, that's the plan. I'm not really sure what to do | Evet öyle. Gerçi bu odayı ne yapacağım bilmiyorum. | Altar-1 | 2014 | |
| Do? I thought you said you were going to restore it. | Öyle mi? Restore edeceğinizi söylemiştiniz. | Altar-1 | 2014 | |
| And then there are the rumors around town. | Ayrıca kasabada söylentiler de var. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, these are simple folk, Mrs. Hamilton. | Onlar maraba kısmı Bayan Hamilton. | Altar-1 | 2014 | |
| The miracle of metempsychosis is not something they would | Ruh göçü mucizesi, onların anlayabileceği türden... | Altar-1 | 2014 | |
| ever understand. | ...bir şey değil. | Altar-1 | 2014 | |
| But Radcliffe did kill his wife. | Ama Radcliffe karısını öldürmüştü. | Altar-1 | 2014 | |
| It was an accident. | O bir kazaydı. | Altar-1 | 2014 | |
| He loved her more than life itself. | Karısını canından çok seviyordu. | Altar-1 | 2014 | |
| Why don't you come and meet my husband? | Neden gidip eşimle tanışmıyorsunuz? | Altar-1 | 2014 | |
| I'm afraid I'm a little pushed for time. | Korkarım ki fazla zamanım yok. | Altar-1 | 2014 | |
| But you will put in a good word for us in town? | Peki kasabada adımıza güzel şeyler söyleyecek misiniz? | Altar-1 | 2014 | |
| I'll do my best. | Elimden geleni yaparım. | Altar-1 | 2014 | |
| I'd say that was a tie. | Yenileceğini söylemiştim. | Altar-1 | 2014 | |
| Uh, hi. Is there anything to eat? | Selam. Yiyecek bir şeyler var mı? | Altar-1 | 2014 | |
| Ah, yep, there are coldcuts in the fridge and there's that | Evet, dolapta sosis ve şu sevdiğin... | Altar-1 | 2014 | |
| bread you like. Can you grab something? | ...ekmekten var. Biraz getirebilir misin? | Altar-1 | 2014 | |
| "Oh, hi, Pen. How was your bike ride?" | "Selam Pen. Yolculuk nasıIdı?" | Altar-1 | 2014 | |
| Internet's working. | İnternet çalışıyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Oh, my God, that's her! Oh, God, you scared me! | Tanrım bu o kadın! Tanrım beni korkuttun! | Altar-1 | 2014 | |
| The woman in my room. That's her! | Odamdaki kadın. Bu o! | Altar-1 | 2014 | |
| What... it's just some stupid picture, Pen. | Ne? Bu sadece aptal bir resim Pen. | Altar-1 | 2014 | |
| Why were you looking at that? What are you doing? | Ona neden bakıyordun? Ne yapıyorsun? Araştırma yaparken karşıma çıktı. | Altar-1 | 2014 | |
| Mum, that is definitely her! | Anne, bu kesinlikle o kadın! | Altar-1 | 2014 | |
| Listen, Penny, calm down! | Sakin ol Penny! | Altar-1 | 2014 | |
| Look, it's very common, it's like a deja vu. | Bak bu dejavu gibi sıradan bir şey. | Altar-1 | 2014 | |
| When you're tired and stressed, and you feel like you've seen | Yorgun ve stresli olduğunda, rüyanda birini görmüş gibi olursun. | Altar-1 | 2014 | |
| Oh, my God! Bullshit, Mum. It wasn't a dream. | Tanrım! Saçmalama anne, rüya değildi. | Altar-1 | 2014 | |
| That is her. I promise you! | O kadındı, inan bana! Kolunda kesikler olan kadındı! | Altar-1 | 2014 | |
| I thought you told me she was looking out of the window. | O kadının pencereden baktığını söylemiştin sanırım. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, then, how can you be sure? | O halde nasıI emin olabilirsin? Eminim çünkü bana baktı. Yüzünü gördüm. | Altar-1 | 2014 | |
| Please, we've got to leave now! Please! | Buradan hemen gitmemiz gerek. Lütfen! | Altar-1 | 2014 | |
| Harper, can you just go? I'll be up in a minute, OK? | Harper hemen gider misin? Birazdan gelirim tamam mı? | Altar-1 | 2014 | |
| What have I done wrong now? | Ben ne yaptım ki? | Altar-1 | 2014 | |
| Just go upstairs now, please! | Hemen yukarı çık Iütfen! | Altar-1 | 2014 | |
| Listen, Penny, I know you're upset. | Bak Penny üzgün olduğunu biliyorum. | Altar-1 | 2014 | |
| If you're really not happy here, | Burada mutlu değilsen, Londra'da büyükbabanın yanında kalman için... | Altar-1 | 2014 | |
| and live with Grandpa in London. | ...bir şeyler ayarlayabilirim. Bir kaç aylığına bunu yapmak ister misin? | Altar-1 | 2014 | |
| Is that what you want? | Ne dersin? | Altar-1 | 2014 | |
| No, Mum, please. | Hayır anne Iütfen! | Altar-1 | 2014 | |
| We have to all leave right now. | Buradan hemen gitmemiz gerekiyor. Gidemem. | Altar-1 | 2014 | |
| I have to finish this job. We need the money. | Bu işi bitirmem şart. Paraya ihtiyacımız var. | Altar-1 | 2014 | |
| Try and understand, OK? | Anlamaya çalış olur mu? | Altar-1 | 2014 | |
| I fixed the hot water. I'm gonna run you a nice hot bath, | Su işini hallettim. Sana güzel bir banyo yaptırırım... | Altar-1 | 2014 | |
| and we'll all snuggle down in the bed together | ...ve yatağa girer kıvrıIıp yatarız. | Altar-1 | 2014 | |
| and watch a movie on the iPad, yeah? | Bilgisayarında film izleriz tamam mı? | Altar-1 | 2014 | |
| Something, you know, like a comedy... | Komedi filmine bakarız. | Altar-1 | 2014 | |
| Was it the Reverend Green | Reverend Green bodrumda boruyla mı yapmış? | Altar-1 | 2014 | |
| Who's that? | Kim Ian bu? | Altar-1 | 2014 | |
| May I help you? | Yardım edebilir miyim? Tamirciniz Nigel Lean. | Altar-1 | 2014 | |
| This the old spooky pile? | Çok tuhaf bir yer. | Altar-1 | 2014 | |
| Oh, God. You're the ghost whisperer, aren't you? | Tanrım! Hayalet işiyle uğraşan kişisiniz değil mi? | Altar-1 | 2014 | |
| This is Bessie. | Bu da Bessie. | Altar-1 | 2014 | |
| Look, I'm terribly sorry. There's been a misunderstanding. | Bakın çok üzgünüm. Yanlış anlaşıIma olmuş. Uzun yoldan geldiniz. Anne? | Altar-1 | 2014 | |
| Well, come on, at least show him round, OK? | Hadi ama, hiç olmazsa etrafa baksın, olmaz mı? | Altar-1 | 2014 | |
| So, you're a plumber as well, are you? | Tamircilikte yapıyorsunuz değil mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Yeah, a man's got to make a living. | Evet, bir şekilde yaşamak şart. | Altar-1 | 2014 | |
| I'd have thought exorcism... | Şeytan çıkardığınızı sanıyo | Altar-1 | 2014 | |
| I don't charge for me cleansing work. | Bunun için görevli değilim. Bir takım kurallar vardır. | Altar-1 | 2014 | |
| But I will take a cup of coffee. | Ama bir fincan kahve alırım. | Altar-1 | 2014 | |
| Don't tell me. Milk and two sugars. | Sütlü ve iki şekerli değil mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Oh, you're psychic, Mrs. H. | Medyum gibisiniz Bayan H. | Altar-1 | 2014 | |
| It kind of looked like a smudge, | Bir çeşit leke gibiydi ama orada kesinlikle bir yüz vardı. | Altar-1 | 2014 | |
| And then the other night, I was going to bed. | Sonraki gece ise yatağa gidecektim. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, my mum says it was a dream, | Annem rüya olduğunu söyledi... | Altar-1 | 2014 | |
| but I saw this woman. | ...ama o kadını gördüm. | Altar-1 | 2014 | |
| Here we are. | Alın bakalım. | Altar-1 | 2014 | |
| Now, I should just explain my husband and I don't | Şunu belirteyim ki kocam ve ben... | Altar-1 | 2014 | |
| believe in ghosts or spirits, Mr. Lean. | ...hayalet ve ruhlara inanmayız Bay Lean. | Altar-1 | 2014 | |
| Ah, no one does, Mrs. H, until they experience one firsthand. | Bu konuda deneyim sağlayana kadar kimse inanmaz Bayan H. | Altar-1 | 2014 | |
| Are you feeling one right now? | Şu an onlardan birini hissediyor musunuz? | Altar-1 | 2014 | |
| The house has a very strong aura. | Evin çok güçIü bir atmosferi var. | Altar-1 | 2014 | |
| No doubt about it. | Hiç şüphesiz. | Altar-1 | 2014 | |
| Can I take a look around? | Etrafa bir bakabilir miyim? Bir şeyi kırmadıkça evet. | Altar-1 | 2014 | |
| Been cooking, have we? | Yemek yaptınız değil mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Metempsychotic Pharisee. | Sahte ruh göçü. | Altar-1 | 2014 | |
| It's a nasty red potion, takes a while to kick in. | Kırmızı pis bir iksirdir. Etkisini göstermesi zaman alır. | Altar-1 | 2014 | |
| Word of caution, be very careful what you drink. | İçtiğiniz şeye dikkat etmenizi tavsiye ederim. | Altar-1 | 2014 | |
| Understood? | AnlaşıIdı mı? Pekâlâ. Bu kadar yeter. | Altar-1 | 2014 | |
| Upstairs both of you! | Yukarı çıkın! | Altar-1 | 2014 | |
| Mum! I've heard enough! | Anne! Yeteri kadar duydum. | Altar-1 | 2014 | |
| No, Mum, no, no! I said upstairs! | Hayır anne olmaz! Size yukarı dedim. | Altar-1 | 2014 | |
| Mum, he said we could watch! | Anne, adam bakabileceğimizi söyledi! | Altar-1 | 2014 | |
| I will be leaving Mr. Lean to find his own way out. | Bay Lean çıkışı bulabilir. İzlemek istiyorum! | Altar-1 | 2014 | |
| Mum, Mum, please, please, let him do the cleansing. | Anne Iütfen izin ver, evi arındırsın. | Altar-1 | 2014 | |
| He's not helping Penny. He's just spooking us, that's all. | Bizi ürkütmekten başka bir halta yaramıyor Penny. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm sorry, Mr. Lean. | Af edersiniz Bay Lean. | Altar-1 | 2014 | |
| I can't have you scaring the kids like that. | Çocukları korkutmanıza izin veremem. | Altar-1 | 2014 | |
| Is something wrong? | Bir sorun mu var? O hâlâ burada. | Altar-1 | 2014 | |
| Who? | Kim? Burası güvenli değil. | Altar-1 | 2014 | |
| He wants to take over, take control. | Kontrolü tekrar ele geçirmek istiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Mr. Lean, you're not making any sense. | Bay Lean, dediklerinizi anlamıyoruz. | Altar-1 | 2014 |