• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3445

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Could you hurry? Acele edebilir misin? Altiplano-1 2009 info-icon
I’m getting married soon. Yakında evleniyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
He went to the glacier Ignacio... Buzula gitti. Ignacio... Altiplano-1 2009 info-icon
He went to the glacier to get blessed water. Kutsanmış su almak için buzula gitti. Altiplano-1 2009 info-icon
Can you describe the colours of the virgin? Bakirenin renklerini betimleyebilir misin? Altiplano-1 2009 info-icon
Her veil is blue, Başörtüsü mavi. Altiplano-1 2009 info-icon
like the reflection of the morning sky in a lake. Sabahları gökyüzünün gölün üzerindeki yansıması gibi. Altiplano-1 2009 info-icon
It’s... O... Altiplano-1 2009 info-icon
Have you ever seen the colour blue? Hiç mavi renk görmüş müydün? Altiplano-1 2009 info-icon
I remember it from when I was a child. Çocukluğumdan hatırlıyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
Are you hungry? Karnın aç mı? Altiplano-1 2009 info-icon
Not now. Maybe later. Şu an değil. Belki daha sonra. Altiplano-1 2009 info-icon
By the way, who are those two fellows always hanging around? Bu arada, sürekli etrafta dolaşan şu iki adam kim? Altiplano-1 2009 info-icon
You mean the sun and the moon? Güneş ve Ay'ı diyorsun! Altiplano-1 2009 info-icon
The sun and moon? Güneş ve Ay mı? Altiplano-1 2009 info-icon
I’m in excellent company. Mükemmel iş arkadaşlarım var. Altiplano-1 2009 info-icon
They can’t take remove their mask until you’ve finished. Sen işini bitirene kadar, maskelerini çıkaramazlar. Altiplano-1 2009 info-icon
That’s why they’re waiting. Bu yüzden bekliyorlar. Altiplano-1 2009 info-icon
I’m so lucky. Çok şanslıyım. Altiplano-1 2009 info-icon
My name’s Orlando. Benim adım Orlando. Altiplano-1 2009 info-icon
Thank you, Orlando. Teşekkür ederim, Orlando. Altiplano-1 2009 info-icon
The traffic is getting worse. I counted 47 trucks yesterday. Trafik daha da kötüleşiyor. Dün 47 kamyon saydım. Altiplano-1 2009 info-icon
The gringos must have found gold up there Yabancılar yukarda altın bulmuş olmalılar. Altiplano-1 2009 info-icon
and they’re dumping their waste here. Çöplerini de buraya atıyorlar. Altiplano-1 2009 info-icon
Their waste? Çöp mü? Altiplano-1 2009 info-icon
It’s silver they spilled here. Buraya döktükleri gümüş. Altiplano-1 2009 info-icon
You’re talking nonsense. Saçma sapan konuşuyorsun. Altiplano-1 2009 info-icon
It’s pure liquid silver. Saf likit gümüş. Altiplano-1 2009 info-icon
Then why don’t they claim it? Öyleyse, niye sahip çıkmıyorlar? Altiplano-1 2009 info-icon
They didn’t even notice it fell off the truck. Kamyondan düştüğünü bile fark etmediler. Altiplano-1 2009 info-icon
It’s looks nice but I don’t trust it. Güzel gözüküyor ama güvenmiyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
You worry too much. Çok fazla endişeleniyorsun! Altiplano-1 2009 info-icon
It comes from the mines. It must be valuable. Madenlerle birlikte geliyor. Değerli olmalı. Altiplano-1 2009 info-icon
Wherever there are mines, that’s where the devil lives. Maden olan yerde, şeytan yaşar. Altiplano-1 2009 info-icon
Nilo. Nilo. Altiplano-1 2009 info-icon
Nilo! Nilo! Altiplano-1 2009 info-icon
Mama has gone to see the healer. Annem şifacıyı görmeye gitti. Altiplano-1 2009 info-icon
For her eyes? Gözleri için mi? Altiplano-1 2009 info-icon
Aren’t you worried? Endişelenmiyor musun? Altiplano-1 2009 info-icon
The clinic is open now. Eusebio told me. Klinik açıkmış. Bana da Eusebio söyledi. Altiplano-1 2009 info-icon
We should take mama. Many are going. Annemi oraya götürmeliyiz. Birçok kişi gidiyor. Altiplano-1 2009 info-icon
To that gringo clinic? Yabancıların kliniğine mi? Altiplano-1 2009 info-icon
No way. I’m not going there. Olmaz. Oraya gitmem. Altiplano-1 2009 info-icon
Mama is really sick. We must take her. Annemiz çok hasta. Onu götürmeliyiz. Altiplano-1 2009 info-icon
What can those people do for us? O insanlar bizim için ne yapabilir ki? Altiplano-1 2009 info-icon
What have those people ever done for us? O insanlar bizim için ne yaptı ki? Altiplano-1 2009 info-icon
Nilo, you’re an idiot. Nilo, salaksın sen. Altiplano-1 2009 info-icon
God is listening. Tanrı dinliyor. Altiplano-1 2009 info-icon
Mountain spirit, please cure her. Dağın ruhu, lütfen onu iyileştir. Altiplano-1 2009 info-icon
With this water take away her illness. Bu su ile birlikte onun hastalığını al. Altiplano-1 2009 info-icon
Mother Earth, I honour you. Toprak Ana, seni onurlandırıyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
Please grant us a good life. Lütfen bize güzel bir hayat bağışla. Altiplano-1 2009 info-icon
May my beloved Saturnina and I live happily. Sevgili Saturnina'm ile mutlu bir hayat yaşayalım. Altiplano-1 2009 info-icon
I miss you, Grace. Seni özlüyorum, Grace. Altiplano-1 2009 info-icon
I miss your scent. Kokunu özlüyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
I miss your breath, your warmth, your presence. Nefesini özlüyorum, sıcaklığını, varlığını. Altiplano-1 2009 info-icon
And here it is, it’s magic... İşte burası, sihirli yerimiz... Altiplano-1 2009 info-icon
our little clinic, lost far in the countryside. Küçük kliniğimiz, kırsal alanda ücra bir yerde. Altiplano-1 2009 info-icon
My other colleagues... Meslektaşlarım... Altiplano-1 2009 info-icon
Joaquin from Buenos Aires, fast asleep. Buenos Aires'ten Joaquin, derin uykuya dalmış. Altiplano-1 2009 info-icon
Raúl... Raul... Altiplano-1 2009 info-icon
Hi, Max. Good morning. Merhaba, Max. Günaydın. Altiplano-1 2009 info-icon
Good morning, Raúl. Had a good sleep? Günaydın, Raul. İyi uyudun mu? Altiplano-1 2009 info-icon
Yes, thank you. Evet, sağ ol. Altiplano-1 2009 info-icon
Very cold. Very cold indeed. Çok soğuk. Çok soğuk, evet. Altiplano-1 2009 info-icon
It’s me. How are you? Okay? Not bad. How are you? Benim. Nasılsın? İyi misin? Fena değil. Sen nasılsın? Altiplano-1 2009 info-icon
Reza is such a devil! He bit a girl in his class today. Reza tam bir şeytancık! Bugün sınıfındaki bir kızı ısırmış. Altiplano-1 2009 info-icon
You must be kidding. No. Şaka yapıyor olmalısın. Hayır. Altiplano-1 2009 info-icon
He eats sweets all day Her gün sürekli tatlı yiyor. Altiplano-1 2009 info-icon
so he must have passed on the flavour to her too. Kızın tadına bakmak istemiş olmalı. Altiplano-1 2009 info-icon
I adore him. Ona bayılıyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
Is that Max’s voice? Yes. O Max'in sesi mi? Evet. Altiplano-1 2009 info-icon
He sent me a video message. He’s still sending you videos? Bana görüntülü mesaj gönderdi. Sana halen video mu gönderiyor? Altiplano-1 2009 info-icon
Yes. He’s so nice. Evet. Çok hoş. Altiplano-1 2009 info-icon
Did you sleep last night? Dün gece uyudun mu? Altiplano-1 2009 info-icon
No, I can’t sleep. I can’t stop thinking of Omar. Hayır, uyuyamıyorum. Ömer'i düşünmeden duramıyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
There is no such thing as destiny. Kader diye bir şey yok. Altiplano-1 2009 info-icon
You must start practising communing with God. Tanrıyla konuşmaya çalışmalısın. Altiplano-1 2009 info-icon
God will always listen to what you say. Tanrı her zaman seni dinler. Altiplano-1 2009 info-icon
God wants you to approach Him. Tanrı O'na yaklaşmanı istiyor. Altiplano-1 2009 info-icon
I have nothing to tell him. Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. Altiplano-1 2009 info-icon
Don’t be so hard on yourself. I’ll call you tomorrow. Kendine bu kadar yüklenme. Seni yarın ararım. Altiplano-1 2009 info-icon
Love you. Till tomorrow. Seni seviyorum. Yarın görüşürüz. Altiplano-1 2009 info-icon
She’s such a good mother, dear Virgin. Çok iyi bir anne o, sevgili Bakire. Altiplano-1 2009 info-icon
Please protect my mother. Lütfen annemi koru. Altiplano-1 2009 info-icon
I promise to keep your house clean. Mabedini temiz tutacağıma söz veriyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
And I promise to learn some Bach. Biraz Bach öğreneceğime de söz veriyorum. Altiplano-1 2009 info-icon
At least one song. En azından bir şarkı. Altiplano-1 2009 info-icon
I know you must be angry with us. Bize kızgın olduğunun farkındayım. Altiplano-1 2009 info-icon
Angry enough to punish us. Bizi cezalandıracak kadar kızgın. Altiplano-1 2009 info-icon
Forgive me. Forgive my mother. Beni affet. Annemi affet. Altiplano-1 2009 info-icon
Forgive my sister Saturnina, too. She’s a good person. Ablam Saturnina'yı da affet. İyi birisi o. Altiplano-1 2009 info-icon
She can act like a child... Bir çocuk gibi davranabilir... Altiplano-1 2009 info-icon
And now... How do you feel? Peki, şimdi... nasıl hissediyorsun? Altiplano-1 2009 info-icon
Stay on the side. Kenara çekil. Altiplano-1 2009 info-icon
Watch where you’re walking. Yürüdüğün yere dikkat et. Altiplano-1 2009 info-icon
I think I only slept two hours. Galiba 2 saat kadar uyudum. Altiplano-1 2009 info-icon
Here’s our morning light and here’s our morning traffic. İşte sabahın ilk ışıkları ve işte sabah trafiğimiz. Altiplano-1 2009 info-icon
I really didn’t want to leave you in this kind of silence, Grace. Gerçekten seni böyle bir sessizliğin içinde bırakmak istemiyorum, Grace. Altiplano-1 2009 info-icon
I hope you sleep well. Umarım iyi uyursun. Altiplano-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 3440
  • 3441
  • 3442
  • 3443
  • 3444
  • 3445
  • 3446
  • 3447
  • 3448
  • 3449
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim