Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3764
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| [children crying] | [çocuklar ağlar] | American Violet-1 | 2008 | |
| Everybody, calm down, calm down. | Herkes sakin olsun, sakin olun. Herkes sakin olsun, sakin olun. | American Violet-1 | 2008 | |
| This is all right. It's all right. | Tamam her şey yolunda. Tamam her şey yolunda. | American Violet-1 | 2008 | |
| You are not gonna be homeless. | Evsiz kalmayacaksınız. Evsiz kalmayacaksınız. | American Violet-1 | 2008 | |
| They crazy, 'cause your mama, | Onlar delirmiş, annen... Onlar delirmiş, annen... | American Violet-1 | 2008 | |
| your mama's coming home. | ...yakında buraya geliyor. ...yakında buraya geliyor. | American Violet-1 | 2008 | |
| She's coming home real soon, | En yakın zamanda eve dönecek, En yakın zamanda eve dönecek, | American Violet-1 | 2008 | |
| ain't you? | değil mi? değil mi? | American Violet-1 | 2008 | |
| They offer you a plea? | Sana anlaşma teklif ettiler mi? Sana anlaşma teklif ettiler mi? | American Violet-1 | 2008 | |
| I didn't do anything, Mama. | Ben hiç bir suç işlemedim, Anne. Ben hiç bir suç işlemedim, Anne. | American Violet-1 | 2008 | |
| Dee, everybody pleas, | Dee, herkes anlaşmayı kabul eder... Dee, herkes anlaşmayı kabul eder... | American Violet-1 | 2008 | |
| and nobody ever's guilty. | ... ve kimse suçlu değildir. ... ve kimse suçlu değildir. | American Violet-1 | 2008 | |
| I'd be a convicted felon, Mama. | Suçlu olacağım, anne. Suçlu olacağım, anne. | American Violet-1 | 2008 | |
| You'd be home with your girls. | Kızlarınla evde olabilirsin. Kızlarınla evde olabilirsin. | American Violet-1 | 2008 | |
| They'd throw me out the apartment. | Bizi evimizden atacaklar. Bizi evimizden atacaklar. | American Violet-1 | 2008 | |
| I'd lose my food stamps, | Yiyecek yardımını, Sharonda'nın ilaçları... Yiyecek yardımını, Sharonda'nın ilaçları... | American Violet-1 | 2008 | |
| the money for Sharonda's medicine. | ...için para yardımını kaybedeceğim. ...için para yardımını kaybedeceğim. | American Violet-1 | 2008 | |
| You gonna lose all that anyway if you go to prison. | Hapse girersen zaten hepsini kaybedeceksin. Hapse girersen zaten hepsini kaybedeceksin. | American Violet-1 | 2008 | |
| Didn't you always say, "The truth will set you free"? | Sen her zaman "Doğruluk seni özgür kılar" demez misin? Sen her zaman "Doğruluk seni özgür kılar" demez misin? | American Violet-1 | 2008 | |
| [chuckles] | [güler] | American Violet-1 | 2008 | |
| Girl, that's in the afterlife. | Kızım, bu laf öbür dünya içindir. Kızım, bu laf öbür dünya içindir. | American Violet-1 | 2008 | |
| God care about the truth. | Tanrı doğruyu umursar. Tanrı doğruyu umursar. | American Violet-1 | 2008 | |
| The DA don't give a shit about the truth. | Ama doğru Bölge savcılığının umurunda bile değil. Ama doğru Bölge savcılığının umurunda bile değil. | American Violet-1 | 2008 | |
| He'd lock niggers up till judgment day. | Zencileri kıyamete kadar hapiste tutmak istiyor. Zencileri kıyamete kadar hapiste tutmak istiyor. | American Violet-1 | 2008 | |
| Time's up. | Süre doldu. Süre doldu. | American Violet-1 | 2008 | |
| Darrell has been coming back to get the girls. | Darrell kızlarını almak için geliyor. Darrell kızlarını almak için geliyor. | American Violet-1 | 2008 | |
| So you think about that when you thinking of what to do. | Ne yapacağını düşünürken bunu da dikkate al. Ne yapacağını düşünürken bunu da dikkate al. | American Violet-1 | 2008 | |
| He still with Claudia? | O hala Claudia ile mi? O hala Claudia ile mi? | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama, don't leave the girls alone with her. | Anne, kızlarımı o kadınla yalnız bırakma. Anne, kızlarımı o kadınla yalnız bırakma. | American Violet-1 | 2008 | |
| Dee, I am doing the best I can. | Dee, elimden geleni yapacağım. Dee, elimden geleni yapacağım. | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama? He is their daddy. | Anne? O onların babası. Anne? O onların babası. | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama, do not leave them alone with her. | Anne, onları o kadınla yalnız bırakma. Anne, onları o kadınla yalnız bırakma. | American Violet-1 | 2008 | |
| Promise me, Mama. Think about that plea. | Bana söz ver, anne. İtiraf anlaşmasını düşün. Bana söz ver, anne. İtiraf anlaşmasını düşün. | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama? Mama? | Anne? Anne? Anne? Anne? | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama, you know what she's done | Anne, onun neler yaptığını biliyorsun... Anne, onun neler yaptığını biliyorsun... | American Violet-1 | 2008 | |
| Say bye to your mama. | Annenize hoşça kal deyin. Annenize hoşça kal deyin. | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye, Mama. | Hoşça kal, anne! Hoşça kal, anne! | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye. | Hoşça kalın. Hoşça kalın. | American Violet-1 | 2008 | |
| Oh, babies, bye. | Hoşça kalın, bebeklerim. Hoşça kalın, bebeklerim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Love you. | Seni seviyoruz. Seni seviyoruz. | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye, babies. | Hoşça kalın, bebeklerim. Hoşça kalın, bebeklerim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye, babies. I love you, Mama. | Hoşça kalın, bebeklerim. Seni seviyorum, anne. Hoşça kalın, bebeklerim. Seni seviyorum, anne. | American Violet-1 | 2008 | |
| Dee! Bye! | Dee! Hoşça kal! Dee! Hoşça kal! | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye, Dee. We love you. | Hoşça kal, Dee. Biz de seni seviyoruz. Hoşça kal, Dee. Biz de seni seviyoruz. | American Violet-1 | 2008 | |
| Come on, baby. | Haydi, bebeğim. Haydi, bebeğim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Let's get out of this jail. | Haydi şu hapishaneden çıkalım. Haydi şu hapishaneden çıkalım. | American Violet-1 | 2008 | |
| They love to see black folks up in this place. | Zencileri böyle yerlerde görmeye bayılırlar. Zencileri böyle yerlerde görmeye bayılırlar. | American Violet-1 | 2008 | |
| To the desk and he said, | Ve o kürsüye dedi ki, Ve o kürsüye dedi ki, | American Violet-1 | 2008 | |
| "You know how many times I've been through this with you? | "Karşıma kaç defa bununla geldin? "Karşıma kaç defa bununla geldin? | American Violet-1 | 2008 | |
| "I'm gonna tell you right now, you gonna have to arrest me, | "Sana şimdi söylüyorum, beni tutuklamak zorunda kalacaksın, "Sana şimdi söylüyorum, beni tutuklamak zorunda kalacaksın, | American Violet-1 | 2008 | |
| 'cause I don't give a shit" | 'çünkü umurumda bile değil"... 'çünkü umurumda bile değil"... | American Violet-1 | 2008 | |
| Excuse me. | Affedersiniz! Affedersiniz! | American Violet-1 | 2008 | |
| Do y'all know where I might find Judge Pryor? | Yargıç Pryor'ı nerede bulacağımı biliyor musunuz? Yargıç Pryor'ı nerede bulacağımı biliyor musunuz? | American Violet-1 | 2008 | |
| [knocking on door] | [kapı çalınır] | American Violet-1 | 2008 | |
| Judge Pryor? | Yargıç Pryor? Yargıç Pryor? | American Violet-1 | 2008 | |
| Yes, Sam? | Evet, Sam? Evet, Sam? | American Violet-1 | 2008 | |
| I have someone here who'd like to speak with you. | Burada sizinle konuşmak isteyen biri var. Burada sizinle konuşmak isteyen biri var. | American Violet-1 | 2008 | |
| Yeah, come on in. | Tamam, gelsin içeri. Tamam, gelsin içeri. | American Violet-1 | 2008 | |
| Appreciate it. | Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. | American Violet-1 | 2008 | |
| And I think the U.S. Supreme Court | Ve sanırım, A.B.D. Yüksek Mahkemesi... Ve sanırım, A.B.D. Yüksek Mahkemesi... | American Violet-1 | 2008 | |
| We we've counted all the votes. | Biz...biz tüm oyları saydık. Biz...biz tüm oyları saydık. | American Violet-1 | 2008 | |
| We counted them on election day. | Seçim gününde saydık. Seçim gününde saydık. | American Violet-1 | 2008 | |
| We haven't counted them. The machine... | Biz onları saymadık. Makine... Biz onları saymadık. Makine... | American Violet-1 | 2008 | |
| Hey, y'all. | Herkese selam. Herkese selam. | American Violet-1 | 2008 | |
| Hi, Alma. | Selam, Alma. Selam, Alma. | American Violet-1 | 2008 | |
| Girl, how you doing? | Nasılsın? Nasılsın? | American Violet-1 | 2008 | |
| This is what I called y'all about. | Hepinizi bu yüzden aradım. Hepinizi bu yüzden aradım. | American Violet-1 | 2008 | |
| Girl, how Dee doing? We sure miss her. | Dee nasıl? Onu çok özledik. Dee nasıl? Onu çok özledik. | American Violet-1 | 2008 | |
| She she all right. | O... o iyi. O... o iyi. | American Violet-1 | 2008 | |
| The judge say he'll lower Dee's bail | Yargıç Dee'nin kefaletini indireceğini söyledi, Yargıç Dee'nin kefaletini indireceğini söyledi, | American Violet-1 | 2008 | |
| if enough folks sign this here. | eğer yeterince imza toplayabilirsem. eğer yeterince imza toplayabilirsem. | American Violet-1 | 2008 | |
| It say you have never seened her doing or selling drugs. | Onu hiç uyuşturucu kullanırken ya da satarken görmediğinize dair bir yazı. Onu hiç uyuşturucu kullanırken ya da satarken görmediğinize dair bir yazı. | American Violet-1 | 2008 | |
| That color's sure looking good on you, girl. | Bu renk seni çok açtı tatlım. Bu renk seni çok açtı tatlım. | American Violet-1 | 2008 | |
| I love it. I love it. | Beğendim. Beğendim. Beğendim. Beğendim. | American Violet-1 | 2008 | |
| I think I want to bump it up, though. | Etkileyici olmak istedim. Etkileyici olmak istedim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Give Dee our love. | Dee'ye sevgilerimizi ilet. Dee'ye sevgilerimizi ilet. | American Violet-1 | 2008 | |
| And tell her we sure miss her around here, okay? | Ve onu buralarda görmeyi çok özlediğimizi söyle, tamam mı? Ve onu buralarda görmeyi çok özlediğimizi söyle, tamam mı? | American Violet-1 | 2008 | |
| Y'all know I will. | Söyleyeceğim. Söyleyeceğim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Tamika, I need you to sign. | Tamika, senin de imzalaman gerek. Tamika, senin de imzalaman gerek. | American Violet-1 | 2008 | |
| [chatter] | [konuşmalar] | American Violet-1 | 2008 | |
| Listen up. Listen to me now. | Dinleyin. Şimdi beni dinleyin. Dinleyin. Şimdi beni dinleyin. | American Violet-1 | 2008 | |
| Listen to me. | Beni dinleyin. Beni dinleyin. | American Violet-1 | 2008 | |
| Year after year, | Yıllardır, Yıllardır, | American Violet-1 | 2008 | |
| we have endured these raids on our community. | toplumumuza yapılan bu baskınlara tahammül ettik. toplumumuza yapılan bu baskınlara tahammül ettik. | American Violet-1 | 2008 | |
| And l, for one, have had enough. | Ve ben kendi adıma yeterince gördüm. Ve ben kendi adıma yeterince gördüm. | American Violet-1 | 2008 | |
| So I put in a call to my old friend | Bu yüzden hukuk fakültesinden eski dostum... Bu yüzden hukuk fakültesinden eski dostum... | American Violet-1 | 2008 | |
| Joe Fischer up at Baylor Law School. | ...Joe Fischer'a gelmesi için rica ettim. ...Joe Fischer'a gelmesi için rica ettim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Professor Fischer has a long history | Profesör Fischer'in burada Texas'ta... Profesör Fischer'in burada Texas'ta... | American Violet-1 | 2008 | |
| of fighting for what's right here in Texas. | ...verdiği mücadelelerin uzun bir geçmişi var. ...verdiği mücadelelerin uzun bir geçmişi var. | American Violet-1 | 2008 | |
| And we thank him for that. | Ve ona bunun için teşekkür ediyoruz. Ve ona bunun için teşekkür ediyoruz. | American Violet-1 | 2008 | |
| [applause] | [alkışlar] | American Violet-1 | 2008 | |
| Well, Joe didn't let us down, | Joe bizi geri çevirmedi, Joe bizi geri çevirmedi, | American Violet-1 | 2008 | |
| 'cause next thing I know, | çünkü bildiğim şey, çünkü bildiğim şey, | American Violet-1 | 2008 | |
| I'm talking to a Mr. David Cohen at the ACLU. | ACLU'den Bay David Cohen konuştuğumdu. ACLU'den Bay David Cohen konuştuğumdu. | American Violet-1 | 2008 | |
| Mr. Cohen, thank you. | Bay Cohen, teşekkür ederiz. Bay Cohen, teşekkür ederiz. | American Violet-1 | 2008 | |
| Thank you for coming. | Geldiğiniz için teşekkürler. Geldiğiniz için teşekkürler. | American Violet-1 | 2008 | |
| Thank you, Reverend. | Teşekkürler, Reverend. Teşekkürler, Reverend. | American Violet-1 | 2008 | |
| My associate Byron Hill and l | Ortağım Byron Hill ve ben bu gece... Ortağım Byron Hill ve ben bu gece... | American Violet-1 | 2008 | |
| appreciate your inviting us here tonight. | ...bizi buraya davet ettiğiniz için minnettarız. ...bizi buraya davet ettiğiniz için minnettarız. | American Violet-1 | 2008 | |
| What's happening in Melody is happening all over our country. | Melody'de olanlar aslında tüm ülkede olmakta. Melody'de olanlar aslında tüm ülkede olmakta. | American Violet-1 | 2008 |