Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3766
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Don't don't worry about it. | Sakın...endişelenme. Sakın...endişelenme. | American Violet-1 | 2008 | |
| Gladys, you got to do what you think is right. | Gladys, doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapmalısın. Gladys, doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapmalısın. | American Violet-1 | 2008 | |
| So you know... | Biliyorsun... Biliyorsun... | American Violet-1 | 2008 | |
| Bye, girl. | Hoşça kal. Hoşça kal. | American Violet-1 | 2008 | |
| Say hi to my babies. | Bebeklerime selam söyle. Bebeklerime selam söyle. | American Violet-1 | 2008 | |
| Leona? | Leona? Leona? | American Violet-1 | 2008 | |
| I got your medication. | İlaçlarını aldım. İlaçlarını aldım. | American Violet-1 | 2008 | |
| How are you feeling? | Nasılsın? Nasılsın? | American Violet-1 | 2008 | |
| I'm good. | Ben iyiyim. Ben iyiyim. | American Violet-1 | 2008 | |
| [mumbling] | [mırıldanır] | American Violet-1 | 2008 | |
| What are you reading? | Ne okuyorsun? Ne okuyorsun? | American Violet-1 | 2008 | |
| You've been snortin' and sputterin' over there | Bir saattir orada homurdanıp, söylenip... Bir saattir orada homurdanıp, söylenip... | American Violet-1 | 2008 | |
| for an hour. | ...duruyorsun. ...duruyorsun. | American Violet-1 | 2008 | |
| Well, this background on a case | Bu Joe Fischer'ın bana önerdiği... Bu Joe Fischer'ın bana önerdiği... | American Violet-1 | 2008 | |
| Joe Fischer recommended me for. | ...davanın geçmişi. ...davanın geçmişi. | American Violet-1 | 2008 | |
| Joe Fischer? Yeah. | Joe Fischer' mı? Evet. Joe Fischer' mı? Evet. | American Violet-1 | 2008 | |
| Well, that's flattering. | Bu oldukça gurur okşayıcı. Bu oldukça gurur okşayıcı. | American Violet-1 | 2008 | |
| Well, I suppose. | Sanırım. Sanırım. | American Violet-1 | 2008 | |
| But what it is is that the ACLU | Ancak ACLU'nun yapmak istediği... Ancak ACLU'nun yapmak istediği... | American Violet-1 | 2008 | |
| is trying to sue Calvin Beckett | Calvin Beckett'i... Calvin Beckett'i... | American Violet-1 | 2008 | |
| and a whole lot of other people, | ve bir çok kişiyi, ve bir çok kişiyi, | American Violet-1 | 2008 | |
| including your employer, the sheriff, | senin patronunu, şerifi de kapsayarak, senin patronunu, şerifi de kapsayarak, | American Violet-1 | 2008 | |
| 'cause of the raids down in Melody. | Melody'deki baskınlar yüzünden dava etmek. Melody'deki baskınlar yüzünden dava etmek. | American Violet-1 | 2008 | |
| They're claiming it's a racial thing, | Bunun ırkçı bir şey olduğunu iddia ediyorlar, Bunun ırkçı bir şey olduğunu iddia ediyorlar, | American Violet-1 | 2008 | |
| racial bias. | ırkçı yaklaşım. ırkçı yaklaşım. | American Violet-1 | 2008 | |
| You think it's true? | Sence doğru mu? Sence doğru mu? | American Violet-1 | 2008 | |
| Probably. | Belki. Belki. | American Violet-1 | 2008 | |
| But you know, racist intent is very hard to prove. | Ama biliyorsun ki ırkçılık niyetinde olduklarını ispat etmek zordur. Ama biliyorsun ki ırkçılık niyetinde olduklarını ispat etmek zordur. | American Violet-1 | 2008 | |
| And I mean, I got to work down here. | Yani çok çalışmalıyım. Yani çok çalışmalıyım. | American Violet-1 | 2008 | |
| I don't want to get tagged with the ACLU people. | ACLU'dan biri olarak yaftalanmak istemem. ACLU'dan biri olarak yaftalanmak istemem. | American Violet-1 | 2008 | |
| That's... | İşte... İşte... | American Violet-1 | 2008 | |
| So you're not gonna do it? | Yani davayı almayacak mısın? Yani davayı almayacak mısın? | American Violet-1 | 2008 | |
| I didn't order apple pie. | Ben elmalı turta sipariş etmedim. Ben elmalı turta sipariş etmedim. | American Violet-1 | 2008 | |
| I ordered tuna on rye. | Ben çavdarlı ton balığı sipariş ettim. Ben çavdarlı ton balığı sipariş ettim. | American Violet-1 | 2008 | |
| The pie rhymes with the rye. | Ton balığı ve çavdarlı kafiyeli. Ton balığı ve çavdarlı kafiyeli. | American Violet-1 | 2008 | |
| Oh. | Oh. Oh. | American Violet-1 | 2008 | |
| [door opens] | [kapı açılır] | American Violet-1 | 2008 | |
| Mama! | Anne! Anne! | American Violet-1 | 2008 | |
| Come here. Come to your mommy. | Gel buraya. Gel annene. Gel buraya. Gel annene. | American Violet-1 | 2008 | |
| They got me watching Sesame Street, | Bana Susam Sokağı'nı izlettiriyorlar, Bana Susam Sokağı'nı izlettiriyorlar, | American Violet-1 | 2008 | |
| and I don't like that show. | ve ben onu sevmiyorum. ve ben onu sevmiyorum. | American Violet-1 | 2008 | |
| [laughs] | [güler] | American Violet-1 | 2008 | |
| Here's the sweetie one. | İşte tatlım benim. İşte tatlım benim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Oh, dang. | Ah, kızım. Ah, kızım. | American Violet-1 | 2008 | |
| That your mama? | İşte annen burada. İşte annen burada. | American Violet-1 | 2008 | |
| I told you she was coming back. | Size geri döneceğini söylemiştim. Size geri döneceğini söylemiştim. | American Violet-1 | 2008 | |
| Where Sherice at? | Sherice nerede? Sherice nerede? | American Violet-1 | 2008 | |
| You been brushing this? | Böyle mi fırçalıyorsun? Böyle mi fırçalıyorsun? | American Violet-1 | 2008 | |
| [chuckles] | [kıkırdar] | American Violet-1 | 2008 | |
| Looks like it need a little bit of a treatment. | Galiba biraz düzeltmeye ihtiyaç var. Galiba biraz düzeltmeye ihtiyaç var. | American Violet-1 | 2008 | |
| Mind if we work on it tonight? | Bu gece üstünde çalışalım mı? Bu gece üstünde çalışalım mı? | American Violet-1 | 2008 | |
| You been scared I wasn't coming home? | Eve gelmeyeceğim diye korktun mu? Eve gelmeyeceğim diye korktun mu? | American Violet-1 | 2008 | |
| It's okay, baby. | Geçti, bebeğim. Geçti, bebeğim. | American Violet-1 | 2008 | |
| I'm here now, okay? | Artık buradayım, tamam mı? Artık buradayım, tamam mı? | American Violet-1 | 2008 | |
| I'll never... | Bir daha asla... Bir daha asla... | American Violet-1 | 2008 | |
| ever leave you again. | ...seni bırakmayacağım. ...seni bırakmayacağım. | American Violet-1 | 2008 | |
| I won't let anything happen to you. | Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. | American Violet-1 | 2008 | |
| All right, baby? | İyi misin, bebeğim? İyi misin, bebeğim? | American Violet-1 | 2008 | |
| Let there be no doubt, | Şüphesiz ki, Şüphesiz ki, | American Violet-1 | 2008 | |
| while I strongly disagree with the court's decision, | mahkemenin kararıyla ne kadar zıt görüşe sahip olsam da, mahkemenin kararıyla ne kadar zıt görüşe sahip olsam da, | American Violet-1 | 2008 | |
| I accept it. | bunu kabul ediyorum. bunu kabul ediyorum. | American Violet-1 | 2008 | |
| [clears throat] | [öksürür] | American Violet-1 | 2008 | |
| Whole system's crazy, Dee. | Tüm sistem saçmalık, Dee. Tüm sistem saçmalık, Dee. | American Violet-1 | 2008 | |
| Take the Mexicans. | Meksikalılara bir bak. Meksikalılara bir bak. | American Violet-1 | 2008 | |
| No one else will work in the kitchen. | Mutfakta başkası çalışmayacak. Mutfakta başkası çalışmayacak. | American Violet-1 | 2008 | |
| But if you hire them, | Ama onları işe alırsan, Ama onları işe alırsan, | American Violet-1 | 2008 | |
| government comes and busts for hiring illegals. | hükümet geliyor ve kanunsuzları işe aldın diye basıyor. hükümet geliyor ve kanunsuzları işe aldın diye basıyor. | American Violet-1 | 2008 | |
| Doreen, I need my job back. | Doreen, işime geri dönmeye ihtiyacım var. Doreen, işime geri dönmeye ihtiyacım var. | American Violet-1 | 2008 | |
| Dee, how many years you been working here? | Dee, kaç yıldır burada çalışıyorsun? Dee, kaç yıldır burada çalışıyorsun? | American Violet-1 | 2008 | |
| Six? Seven. | Altı mı? Yedi. Altı mı? Yedi. | American Violet-1 | 2008 | |
| Dee, after the police came and got you, | Dee, polis gelip seni yakaladıktan sonra, Dee, polis gelip seni yakaladıktan sonra, | American Violet-1 | 2008 | |
| they came back... | buraya iki kez daha... buraya iki kez daha... | American Violet-1 | 2008 | |
| twice. | ...geldiler. ...geldiler. | American Violet-1 | 2008 | |
| First time, looking for drugs in your stuff. | İlkinde senin eşyalarında uyuşturucu aradılar. İlkinde senin eşyalarında uyuşturucu aradılar. | American Violet-1 | 2008 | |
| And then a week later, | Ve bir hafta sonra, Ve bir hafta sonra, | American Violet-1 | 2008 | |
| to talk to me about the papers on my guys in the kitchen. | mutfakta çalışanların evraklarıyla ilgili konuşmaya geldiler. mutfakta çalışanların evraklarıyla ilgili konuşmaya geldiler. | American Violet-1 | 2008 | |
| I can't be fighting with the DA. | Bölge Savcılığı'na kafa tutamam. Bölge Savcılığı'na kafa tutamam. | American Violet-1 | 2008 | |
| Don't worry about it. | Dert etme. Dert etme. | American Violet-1 | 2008 | |
| Please, take it. | Lütfen al şunu. Lütfen al şunu. | American Violet-1 | 2008 | |
| Don't worry about it. Take it. | Benim için endişelenme. Al şunu. Benim için endişelenme. Al şunu. | American Violet-1 | 2008 | |
| So did you get a chance to read the material | Sana verdiğim şeyleri okuma... Sana verdiğim şeyleri okuma... | American Violet-1 | 2008 | |
| that I gave you? | ...fırsatın oldu mu? ...fırsatın oldu mu? | American Violet-1 | 2008 | |
| What do you need local counsel for? | Neden yerel bir avukata ihtiyacın var? Neden yerel bir avukata ihtiyacın var? | American Violet-1 | 2008 | |
| Doesn't the ACLU have enough lawyers? | ACLU'nun yeterince avukatı yok mu? ACLU'nun yeterince avukatı yok mu? | American Violet-1 | 2008 | |
| We need insight into the local justice system. | Yerel adalet sistemi içinden birine ihtiyacımız var. Yerel adalet sistemi içinden birine ihtiyacımız var. | American Violet-1 | 2008 | |
| It's simple. | O basit. O basit. | American Violet-1 | 2008 | |
| The DA decides what he wants, | Bölge Savcılığı ne istediğine karar verir, Bölge Savcılığı ne istediğine karar verir, | American Violet-1 | 2008 | |
| the cops go and get it for him, | Polisler gider ve onu getirirler, Polisler gider ve onu getirirler, | American Violet-1 | 2008 | |
| and the judges bless what they have done. | ve yargıç ta onların yaptıklarını kutsar. ve yargıç ta onların yaptıklarını kutsar. | American Violet-1 | 2008 | |
| Are you hostile toward this case for some reason, | Bu davaya herhangi bir sebepten dolayı düşman mıyız, Bu davaya herhangi bir sebepten dolayı düşman mıyız, | American Violet-1 | 2008 | |
| Mr. Conroy? | Bay Conroy? Bay Conroy? | American Violet-1 | 2008 | |
| Mr. Cohen, when Joe Fischer recommended me to you, | Bay Cohen, Joe Fischer beni size tavsiye ettiği zaman, Bay Cohen, Joe Fischer beni size tavsiye ettiği zaman, | American Violet-1 | 2008 | |
| did he tell you, before I became a lawyer, | avukat olmadan önce benim... avukat olmadan önce benim... | American Violet-1 | 2008 | |
| I'd been a drug cop for ten years | ...dava açmaya hazırlandığınız polisler... ...dava açmaya hazırlandığınız polisler... | American Violet-1 | 2008 | |
| and that I trained the task force officers | ...gibi 10 yıl narkotikte birliklere... ...gibi 10 yıl narkotikte birliklere... | American Violet-1 | 2008 | |
| you're planning on suing? | ...eğitim verdiğimi söyledi mi? ...eğitim verdiğimi söyledi mi? | American Violet-1 | 2008 | |
| Mr. Fischer told me you were a man of principle, | Bay Fischer bana sizin prensip sahibi ve dürüst biri... Bay Fischer bana sizin prensip sahibi ve dürüst biri... | American Violet-1 | 2008 | |
| a fair man. | ...olduğunuzu söyledi. ...olduğunuzu söyledi. | American Violet-1 | 2008 | |
| Does what happened at Arlington Springs | Arlington Springs'te olanlar size adil... Arlington Springs'te olanlar size adil... | American Violet-1 | 2008 | |
| seem fair to you? | ...gibi görünüyor mu? ...gibi görünüyor mu? | American Violet-1 | 2008 |