Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4384
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Pretty. Polite. Sexy. | Güzel. Nazik. Seksi. Güzel. Kibar. Seksi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All for me. | Hespi benim için. Hepsi benim için. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I told you I can 't work with women. | Sana söyledim Ben kadınlarla çalışamam. Kadınlarla çalışamayacağımı söyledim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I don 't believe those words of yours. | Bunların senin sözlerin olduğuna inanmıyorum. İnanmam senin sözlerine | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Not in a million years. | bir milyon yıl içinde olmaz. Bir milyon yıl geçse de | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I can 't possibly work, because I get terrified in a room with a woman. | Çalışmamın imkanı yok, çünkü bir kadınla bir odada bulunmaktan ürküyorum. Büyük ihtimalle çalışamam, çünkü içinde bir kadın olan odada ödüm kopuyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey, I'm the boss here. Just get used to it. | Hey, burda ben senin patronunum. Sadece buna alış. Hey, burada patron benim. Alışsan iyi olur. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Shit. I said, don't touch me! | Lanet. sana dedim, bana dokunma! Kahretsin. Dokunma bana dedim! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's it. That's how scared I get. | İşte bu. Korktuğum şey bu. İşte bu. Ben de böyle korkuyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So keep the hot guys coming. | O halde gelen yakışıklıları tut. O yüzden gelen seksi erkekleri kabul et. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
No women. | Kadın yok. Kadın yok. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Master's wishes. A master's wishes. | Şefin isteği. Bir şefin istekleri. Ustanın istekleri. Ustanın istekleri. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
These are a master's wishes. | Bunlar şefin istekleridir. Bunlar ustanın istekleri. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How are women scary? | Kadınlar nasıl korkutucu olur? Kadınlar nasıl korkunç olur ki? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm scared I won't find any. | Hiç bulamayacağımdan korkuyorum. Hiç bulamayacağımdan korkuyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
With each new recipe Sun woo made, another guy came and left the shop. | Sun woo'nun yaptığı her formülle, başka bir adam geldi ve dükkanı terketti. Sun woo'nun yaptığı her yeni tarifle, yeni bir adam dükkana gelip gitti. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Meanwhile, I was stuck in a vicious cycle. | Bu arada, Bu ahlaksız döngüde takılıp kaldım. Bu arada, ben bir kısır döngü içinde sıkıştım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How long do l have to do this alone? | Ne kadar süre bunu tek başıma yapmak zorundayım? Bunu daha ne kadar tek başıma yapmalıyım? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why did I even hire him? | Niçin onuda işe aldım? Onu bile neden işe aldım ki? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why does an owner have to do all this crap? | Neden bir patron tüm bu pislikleri yapmak zorundadır? Bir işyeri sahibi bütün bu pislikle neden uğraşmalı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Tada! | Tadaa! Tada! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's filled with your rage, anger and all my love. | Senin arzun öfken ve benim tüm sevgim ile dolu. İçinde senin hırs ve öfkenle benim bütün sevgim var. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Screw you. | .iktir Lanet olsun sana. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What is this? | Buda ne? Bu ne? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Charlotte aux Poires. | Charlotte aux Poires. Charlotte aux Poires. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Charlo... What? | Charlo... Ne? Charlo... ne? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Western pear mousse cake. | Batı usulü armutlu mus kek. Batı armutlu mus kek. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Try it. | dene onu. Denesene. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How is it? | Nasıl? Nasıl? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Sweet. | Tatlı. Tatlı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Try the other one. | Diğerini dene. Diğerini dene. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's a cake. Isn't that all it needs? | Bu bir pasta. Tüm gereken bu değil mi? Bu bir pasta. Olması gereken bu değil mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's harsh. | Bu sert. Çok acımasızsın. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I like my meat and booze. | Eti ve içkiyi severim. Ben et ve içki severim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How should I know about this girly shit? | Bu kızsı saçmalığı nasıl bilebilirim ki? Bu kız şeylerinden ne anlarım? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
But you own the place. | Ama sen bu yere sahipsin. Ama buranın sahibi sensin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You're the big shot patissier. | Sen önemli bir pastacısın. Önemli bir pastacısın. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
If you like it, then what else do we need? | Eğer bunu sevdi isen, başka neye ihtiyacımız var? Sen beğeniyorsan, başka neye ihtiyacımız var ki? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hang on. | Bekle biraz. Devam et. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's really just sweet? | Gerçekten sadece tatlı mı? Sadece tatlı mıydı gerçekten? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Can anyone be unhappy while eating cake? | İnsan pasta yerken mutsuz olabilir mi? Bir insan pasta yerken mutsuz olabilir mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Of course. | Tabi ki. Elbette. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Customers! | Müşteriler! Müşteriler! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Goddamn it. | Lanet olsun. Lanet olsun. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Smile. Just smile. | Gülümse. Sadece gülümse. Gülümse. sadece gülümse. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It looks so good! | Çok iyi görünüyor! Çok güzel görünüyor! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
God, I'm so freaking hungry. | Tanrım. Açlıktan ölüyorum. Tanrım, deli gibi açım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Stop stuffing your fucking face. | Lanet suratını şişrmeyi kes. Suratını cama yapıştırmayı bırak. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Your shirt's gonna pop. | Gömleğin patlayacak. Gömleğin patlayacak. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I don't see anyone. Should we steal it? | Kimseyi görmüyorum. Onu çalsak mı? Kimseyi görmüyorum. Çalsak mı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey Mister, what's the best one here? | Hey Bayım, Buranın en iyisi hangisi? Hey bayım, buranın en iyisi nedir? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Call me Jin hyuk and I'll tell you. | Beni Jin hyuk diye çağırın, size söyleyeyim. Bana Jin hyuk dersen söylerim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Mister...? | Bay...? Bayım...? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What's the best one here, Jin hyuk? | Burdaki en iyi şey ne, Jin hyuk? Buranın en iyisi nedir, Jin hyuk? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All of them, of course. | Onların hepsi tabii ki. Hepsi, tabii ki. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
The red one and that black one... | Kırmızı olan ve siyah olan... Kırmızı olan ve şu siyah olan... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Mister, I'll take them all. | Bayım, Onların hepsini alacağım. Bayım, hepsinden alacağız. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All of them? Yes! | Hepsini mi? Evet! Hepsi mi? Evet! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You said they're all yummy. Not me. I'll get fat. | Hepsinin lezzetli olduğunu söylediniz. Ben değil. Şişmanlayacağım. Hepsinin lezzetli olduğunu söylediniz. Ben istemiyorum. Kilo alırım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Lend me some cash. | Bana biraz nakit ver. Bana biraz para ver. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Have a nice day. Jin hyuk! Mister! | İyi günler. Jin hyuk! Bayım! İyi günler. Jin hyuk! Bayım! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey, I'll give you a discount! | Hey, Size bir hesap açacağım! Hey, size indirim yaparım! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Tarte au Chocolat, Mille feuille aux Fraises, | Tarte au Chocolat, Mille feuille aux Fraises, Tarte au Chocolat, Mille feuille aux Fraises, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Onctueuse Jivara Lactee. One of each. | Onctueuse Jivara Lactee. herbirinden bi tane. Onctueuse Jivara Lactee. Hepsinden birer tane. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Onctue..? | Onctue...? Onctue...? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Onctue... | Onctue... Onctue... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How do you even say these... | Bunları nasıl söylüyosun? Bunları nasıl söyleyebiliyorsun... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Bottom row, third from right! | Alt sıra, sağdan üçüncü! Alt raf, sağdan üçüncü! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Yes, sir. | Evet efendim. Evet, efendim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Have a nice day. | İyi günler dilerim. İyi günler. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What kind of business is this? | Bu ne tür bir iş? Ne biçim bir iş bu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How could you let this happen? | Bu olanlara nasıl izin verebildin? Buna nasıl izin verebildiniz? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I specifically told you! | Belirgin bir biçimde söyledim sana! Size özellikle söyledim! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
He's allergic to alcohol, so no alcohol! | O alkole karşı duyarlı, o yüzden alkol olmayacak! Alkole alerjisi var, o yüzden alkol yok! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You see this? | Bunu görüyor musun? Şunu görüyor musunuz? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Look at this! My Goodness! | Buna bak! Aman Tanrım! Şuna bakın! Tanrım! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What're you gonna do if they leave scars? | Eğer onlar yara izi çıkarırsa ne yapacaksın? İz kalırsa ne yapacaksınız? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry ma'am. I'm so sorry. | Üzgünüm hanımefendi. Ben çok üzgünüm. Özür dilerim hanımefendi. Çok özür dilerim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Keep this up and you'll kill someone! | buna devam et ve birini öldür! Böyle devam ederseniz birini öldüreceksiniz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry. I don't know what to say. | Üzgünüm. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Özür dilerim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So hurry up. I said, two. | O zaman acele et. Söyledim, iki Hadi çabuk olun. İki tane dedim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Yes, ma'am. The big ones. | Evet hanımefendi. Büyük olanı. Peki, hanımefendi. Büyük olanlardan. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry ma'am! Please come again. | Üzgünüm hanımefendi! Lütfen yine gelin. Özür dilerim hanımefendi! Yine bekleriz. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Our patissier is a legendary master from Paris... | Pastacımız Parisli efsnevi bir ustadır... Pastacımız Paris'ten efsanevi bir usta... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Since when did cakes have alcohol? | Ne zamandan beri pastalarda alkol var? Ne zamandan beri pastalar alkolle yapılıyor? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We both work because we have to, | Hepimiz çalışıyoruz çünkü mecburuz, İkimiz de mecbur olduğumuz için çalışıyoruz, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
but business is business. Put some effort into it. | Fakat iş iştir. İçine emek koy. ancak iş iştir. Biraz çaba sarf et. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We'll lose all our customers. | Tüm müşterilerimizi kaybedeceğiz. Bütün müşterilerimizi kaybedeceğiz. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What more do you want? | Daha ne yapmak istiyorsun? Daha ne istiyorsun? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm doing my best here. | Burda elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Elimden geleni yapıyorum burada. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Who's fault is it that I'm selling cake here by myself? | Kendi kemdime burda pasta satıyor olmam kimin hatası? Yalnız başıma pasta satmamın müsebbibi kim? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Really, I'm sorry about that. I mean it. | Gerçekten, Bunun için üzgünüm. Yani. Gerçekten, bunun için üzgünüm. Ciddiyim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I don't care about the hours, | Mesai saatleri umrumda değil, Saatleri önemli değil, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
but feed me on time. | Ama beni vaktinde doyur. ama zamanında yemek verin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Separate breaks, meals, and all leftover cakes are mine. | Molaları ve öğünleri ayrı tutarsak... tüm kalan pastlar benimdir. Molalar, yemekler, ve kalan pastalar benim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You pay me late I'll call the cops. | Ödememi geciktiriyorsun Polisleri arayacağım. Geç ödeme yaparsanız polisi ararım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Fuck this shit. | Bu lanet olası şey kahrolsun. Aman ya! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This is part of the interview. | Bu görüşmenin bir parçası. Bu mülakatın bir parçası. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You'll thank me one day. | Bir gün bana teşekkür edeceksin. Bir gün bana teşekkür edeceksin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You feel anything? | Birşey hissediyor musun? Bir şey hissediyor musun? | Antique-1 | 2008 | ![]() |