Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4391
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Say something. He's embarrassed. | Birşey söyle. Utandı. Bir şey söylesene. Utandırdın onu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Or an embarrassed Santa Claus... | ya da utangaç bir noel baba... Ya da mahcup bir Noel Baba... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Cake delivery! | Pasta teslimatı! Pasta teslimatı! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is anyone home? | Evde kimse yok mu? Kimse yok mu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
"Merry Christmas, From Antique" A heartbroken Santa Claus... | "Antika'dan Mutlu Yıllar" Üzgün bir Noel Baba... "Mutlu Noeller, Antique'ten" kalbi kırık bir Noel Baba... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'll take these. | Bunları alacağım. Bunları ben götürürüm. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Show the customers in. Okay. | Müşterileri içeri buyur et. Tamamdır. Sen müşterileri içeri al. Tamam. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
They're pretty boys. Pretty boys. | Onlar muhteşem delikanlılar. Muhteşem erkekler. Onlar güzel çocuklar. Güzel çocuklar. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Did you see? He's so cute. | Gördün mü? O çok sevimli. Gördün mü? Çok tatlı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Baby, come back to Papa. | Bebeğim, babaya gel. Bebeğim, babana gel. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Delivery! What the...? | Teslimat! Ne...? Teslimat! Ne...? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey, nice. | Hey, hoş. Hey, güzel. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's a hard knock life! | Zor hayat şartları! Ne işkence bir hayat! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Welcome, welcome. It's the new guy! | Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz. Bu yeni eleman! Hoş geldin, hoş geldin. Bu yeni arkadaş! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
With each transformation, I become a different "me". | her dönüşümle, farklı bir ben haline geliyorum. Her değişimle, farklı bir "ben" oluyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Just for that moment, I'm happy. | Şu an için şimdilik mutluyum. Sadece bir dakikalığına, mutluyum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Pick it up! | Onu ayır! Topla şunu! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don't shake it here! | Onu burda sallama! Burada sallama! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Su young. | Su young. Su young. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Be nice, Su young. | Nazik ol, Su young. Düzgün davran, Su young. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Merry Christmas. | Mutlu Yıllar! Mutlu Noeller. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I made it from scratch, so it's not great. | onu kazıyarak yaptım, o yüzden çok iyi değil. Bunu aceleyle yaptım, o yüzden çok güzel olmadı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's fantastic, Master. | Bu muhteşem, Şef. Bu harika, usta. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Four guys sitting around on Christmas... | Yılbaşında etrafta oturan 4 herif... Dört erkek Noel gecesi bir arada oturuyor... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Wonderful, huh? | Muhteşem, değil mi? Muhteşem, ha? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm scared someone will see. Blow them out. | Birisi görecek diye korkuyorum. Söndür şunları. Biri görecek diye korkuyorum. Söndürün şunları. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Okay, one, two... | Peki, bir, iki... Tamam, bir, iki... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
NAM Su young! Count, damn it! | NAM Su young! saysana, lanet olsun! NAM Su young! Saysana, lanet olası! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Come on, it's Christmas. | Hadi ama yılbaşındayız. Hadi ama, bu gece Noel. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
The young boy's body recently discovered in a pile of trash | Yakın bir zamanda genç bir erkeğin cesedi bir çöp yığının üzerinde bulundu Kısa süre önce bir çöp yığını içinde bulunan erkek çocuk cesedinin | Antique-1 | 2008 | ![]() |
has been confirmed as nine year old, LEE Jae seung. | 9 yaşında olduğu doğrulanmıştı, LEE Jae seung. dokuz yaşındaki LEE Jae seung olduğu doğrulandı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Three months after disappearing, he has returned lifeless. | ortadan kaybolduktan sonra 3 ay, durgun cansız bir hale döndü. Kaybolduktan üç ay sonra, cansız bedeni bulundu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Both parents quit their jobs and searched through the country... | Ebeveynleri işlerini bıraktılar ve tüm ülkeyi araştırdılar... Annesi ve babası işlerinden ayrılıp ülke çapında arama yapmışlardı... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Any minute now. | şimdi herhangi bir dakika. Harekete geçti. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
The National Forensics Center stated LEE's time of death as... | Ulusal Münazara Merkezi Lee'nin ölüm zamanını... Ulusal adli tıp merkezi LEE'nin ölüm zamanını... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
A week ago, the 1 7th. | Bir hafta öncesi ayın 17 si olarak belirledi. bir hafta önce, ayın 17'si olarak açıkladı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hi, Mom! | Merhaba anne! Alo, anne! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I loved that strawberry cake. | Bu ahudulu pastayı sevdim. Çilekli pastaya bayıldım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I thought maybe, he would be among one of these... | Düşündüm de belki, o bunların birinin içinde olacaktı... Onun bunlardan biri olabileceğini düşündüm... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And then, our a year passed and Spring was near. | ve sonra, bir yılımız geçti ve bahar yaklaştı. Böylece, bir yılımız geçti ve bahar yaklaştı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Come again! | Yine gelin! Yine bekleriz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Thank you, come again! | Teşekkürler, yine gelin! Teşekkürler, yine bekleriz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And you're back! | Ve sen geri döndün! Yine geldiniz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What can I get for you today? | Bugün sizin için ne yapabilirim? Bugün size ne verebilirim? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is this MlN Sun woo's shop? | Bu MIN Sun woo'nun dükkanı değil mi? Burası MIN Sun woo'nun pasta dükkanı mı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
MlN Sun woo's shop... | MIN Sun woo'nun dükkanı... MIN Sun woo'nun pasta dükkanı... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Never mind. Broken tape... | Boşversene. Bozuk bant... Boş ver. Bozuk plak... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Admit it! What? | Onu kabul et! Ne? Kabul et! Ne? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This is not a proper shop. I'm sorry. | Bu uygun bir dükkan değil. Üzgünüm. Burası hiç düzgün bir yer değilmiş. Affedersiniz. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This is my shop. | Bu benim dükkanım. Burası benim pastanem. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is this how you treat customers? | Müşterilerine böyle mi davranıyorsun? Müşterilere böyle mi davranırsınız? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jean Baptiste? | Jean Baptiste? Jean Baptiste? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Sun woo. What are you doing here? | Sun woo. Burda ne yapıyorsun? Sun woo. Ne arıyorsun burada? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Again? | Yine mi? Yine mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Get a fucking room. | Lanet bir oda tut. Kendinize bir oda bulun. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What is he, the Korean representative homo? | O nedir, Koreli örnek bir homo mu? Kim bu ya, Kore'nin homo temsilcisi mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You haven't changed. | Değişmemişsin. Değişmemişsin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Are these the hands that made such savory cakes? | Böylesine lezzetli pastaları yapan eller bunlar mı? O lezzetli pastaları yapan bu eller mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Could I try your croissant, | Ay çöreğinizi, elmalı payınızı Kruasan, elmalı turta | Antique-1 | 2008 | ![]() |
apple pie, and chocolate eclair? | ve çikolatalı eklerinizi deneyebilir miyim? ve çikolatalı eklerinden deneyebilir miyim? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oui, Chef. | Oui, Şef. Oui, Şef. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Not bad. | Fena değil. Fena değil. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Really? | Gerçekten? Gerçekten mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oh, I'm so happy. | Oh, Öylesine mutluyum ki. Oh, çok mutluyum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's the face I came to see. | Görmek için geldiğim yüz bu. Görmek için geldiğim yüz buydu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Woah! | Hooop! Hop hop! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You two get any closer than that, | Siz ikiniz çok yakınlaşıyorsunuz, Biraz daha yakınlaşırsanız, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'll kill you both. | İkinizi de öldüreceğim. ikinizi de öldürürüm. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is he being jealous? | Kıskanıyor mu? Kıskanıyor mu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Your new boyfriend? | Yeni erkek arkadaşın mı? Yeni sevgilin mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What? Don 't even. | Ne? kesinlikle hayır. Ne? Aklından bile geçirme. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
He's my boss. | O benim patronum. O benim patronum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don 't be so sure. 1 | çok fazla emin olma. 1 O kadar emin olma. 1 | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You're using your power to keep Sun woo, but force will not last long. | Sun woo'yu tutmak için güç kullanıyorsun, fakat güç uzun sürmez. Sun woo'yu elinde tutmak için gücünü kullanıyorsun, ama güç bir yerde biter. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
No one is forcing him. | Hiçkimse onu zorlayamaz. Kimse onu zorlamıyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Go. Get lost. Jin hyuk, please. | Git. Kaybol. Jin hyuk, lütfen. Hadi. Kaybol. Jin hyuk, lütfen. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Fuck off, asshole. Fuck off? | Kahrol lanet olası. Kahrol? Defol, pislik. Defol mu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You little... Hold on. Stop. | Seni küçük... Bekle. Durun. Seni küçük... Bekle. Dur. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This puny kid is why you're in Korea? | Bu sıska çocuk senin Kore'de olma nedenin mi? Bu çelimsiz velet için mi Kore'desin? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What the hell are they saying? | Ne diyolarlar yahu? Ne konuşuyor bunlar ya? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oh! They're speaking a different language! | Oh! Farklı bir dille konuşuyorlar! Farklı bir dilde konuşuyorlar! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Goddamn idiot. | Lanet olası mankafa. Geri zekalı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Go call the police! The nerve of coming in here... | Gidip polis çağır! Buraya gelmeye cesaret etme... Polis çağırın! Sinirler geriliyor burada... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
He's just here for some stupid hotel fair. | O sadece saçma bir otel için burda. Saçma bir otel fuarı için gelmiş. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jeez, look at all the awards. | Tanrım, tüm şu ödüllere bak. Vay, şu ödüllere bak. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Son of Guillaume Evan, top three patissiers of the 1970's. | Guillaume Evan'ın oğlu, 1970'in en büyük üç ünlü pastacısı. 1970'lerin en ünlü üç pastacısından Guillaume Evan'ın oğlu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Received title of "Master"... Master, my ass. | "Şef" ünvanını aldı... Kıçımın şefi. "Usta" unvanını aldı... Pabucumun ustası. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
"Emperor of French pastry"... Yeah. Right. | "Fransız pastacılık imparatoru"... Evet doğru. "Fransız Pastacılığının İmparatoru"... Evet. Tabii. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's true. He really is a genius. | Bu gerçek. O gerçekten bir deha. Bu doğru. O gerçekten bir dahi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'll probably never compare to him. | Büyük olasılıkla asla onunla kıyaslanmayacağım. Onunla asla kıyaslanamam. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Then what you said before... | O zaman sana daha önce söylediğim şey... Yani daha önce söylediğin... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Going to Paris after some guy. | Bir herifin peşinden Paris'e gitmek. Bir adamın peşinden Paris'e gitmen. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is that him? | Bu o mu? O muydu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
No. That's someone else. | Hayır. Bu başka birisi. Hayır. O başka birisiydi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I see. He was the next? | Anlıyorum. O bir sonraki miydi? Anladım. Bir sonraki miydi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Nope. Let's see, Jean... | Hayır. Bize bakın, Jean... Hayır. Bir düşünelim, Jean... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jean... I met Jean... | Jean... Jean ile buluştum... Jean... Jean'la tanıştım... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey, stop. | Hey, dur. Hey, yeter. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm sick of all your Paris talk. | Senin tüm Paris konuşmalarına hasta oluyorum. Paris muhabbetinden bunaldım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
These two met, had sex within 15 minutes, | bu ikisi buşluştu, 15 dakika içinde sevişti, Bunlar tanıştı, 15 dakika içinde seks yaptılar | Antique-1 | 2008 | ![]() |