Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4616
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Copy that. Where are you? | Anlaşıldı. Neredesiniz? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| We're 50 miles due South. | 80 km Kuzey'deyiz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Hitting heavy electrical activity. | Büyük yıldırımların içindeyiz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Mel, it's worse ahead of you. | Mel, önünüzde daha kötüsü var. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| You are flying into one hell of a mess. | Şuan cehennemin içine doğru uçuyorsunuz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I'd recommend you turn back. | Geri dönmeni tavsiye ederim. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| And the girl's gone into labor. | Kız doğum sancısı çekiyor. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| If we don't set this thing down, | Eğer bu uçağı aşağı indiremezsek, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| she's gonna | kız... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Mel? | Mel? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Mel, I'm losing you. Recommend you turn back, now! | Mel, Sesin gelmiyor. Hemen geri dönmelisin! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Do you read me? | Beni duyuyor musun? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Mel? Do you read me? Over. | Mel? Beni duyuyor musun? Tamam | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Breathe... | Breathe... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| It'll be okay! | İyi olacak! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Just hang in there a little longer. | Sadece biraz daha dayan. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| We gotta put this thing down! | Bu şeyi indirmemiz lazım! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| She's not gonna make it to Wrigley. | Wrigley'e kadar dayanamaz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| This keeps up, | Yukarda kalacağız, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| we're not gonna make Wrigley. | Wrigley'e gidemeyeceğiz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Then what are we gonna do? | O zaman ne yapacağız? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I don't want to have my baby on a plane! | Bebeğimi uçakta doğurmak istemiyorum! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I just had | Onunla sadece... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| the one contact from him, Krista. | bir kere iletişim kurabildim, Krista. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| And nothing since? | O zamandan beri? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| They were in the middle of an electrical storm. | Yıldırım fırtınasının tam içindeler. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I thought maybe he'd turn back, | Wrigley'deki hava durumunu... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| when he heard about the weather in Wrigley. | ...duyunca belki geri dönmüşlerdir. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| If he had turned back to Deline, | Eğer Deline'ye dönmüş olsaydı, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| he would be there by now. | ...şimdiye kadar orda olurdu. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Then, obviously, he was going somewhere else. | O zaman, belli ki başka bir yere gidiyor. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Look, on board radios don't have much range. | Bak, uçaktaki radyoyla onların arasında fazla mesafe yok. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I'm a pilot, Bobby! I know how aircraft radios work. | Ben pilotum, Bobby! Hava radyolarının nasıl çalıştığını biliyorum. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Did anybody called Wrigley? | Kimse Wrigley'i aramış mı? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| They haven't heard anything, either. | Her iki tarafta hiç bir çağrı almamış.. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Bob, come on! | Bob, hadi! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Let's go, buddy. | Gidelim, dostum. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I'll meet up with you guys later. | Sizinle sonra buluşurum. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| What did Rudy say? Exactly. | Rudy ne dedi? Tam olarak. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He was low on fuel, | Yakıtı azmış, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| and there was some sort of medical emergency. | ve uçakta acil müdahele gerektiren hamile biri varmış. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| So... what? The girl goes into labor? | Yani... Kız doğurmak üzereymiş. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He would want the nearest doctor. | O da en yakın doktora götürmek istemiş. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| There's a health centre in Norman Wells, | Norman Wells'de bir sağlık ocağı var ama... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| but that's further North. | orası uzak Kuzey'de. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| The last we know for sure, he was 50 miles South of Deline. | Son konuştuğunuzda, Deline'nin 80 km kuzeyindelerdi. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| That was about an hour ago. | Bu yaklaşık 1 saat önceydi. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Where could he be, by now? | Şuan nerede olabilir? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| There's really nothing. | Hiç bir şey gözükmüyor. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Burgess Lake? | Burgess Gölü? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Doc Hossa has a fishing camp at Burgess Lake! | Dr. Hossa'nın Burgess Lake'te balıkçı kampı var! | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Doc Hossa? He's crazy. | Dr Hossa? O adam deli. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He's a doctor. | Adam doktor. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Besides, there's nowhere to land. | Ayrıca, orada iniş yapacak bir yer yok. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| No, as a matter of fact, there is. | Aslında bir tane var. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Used to be, anyway. | Yani eskiden kullanılan. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| The guy who owned the place before Hossa | Kamp'ın Hossa'dan önceki sahibi... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| built a sandstrip. | ...bir kum pist yapmıştı. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Big enough to land a DC 3? | DC 3 için yeterli büyüklükte mi? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Depends on who's flyin'. | Kimin uçurduğuna göre değişir. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Mel could land in a bowling alley. | Mel bir bowling salonuna bile inebilir. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Yeah, sure. | Eveti, tabi. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He's 10 feet tall, he's going to live forever. | O 3 metre boyunda, sonsuza kadar yaşayacak. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| When the sun goes supernova at the end of the world, | Hatta güneş süpernova ile patlayıp dünyanın sonu geldiğinde, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| there'll be the cockroaches and Mel bloody Ivarson! | ...hepimiz hamamböceği gibi olacağız ama Mel bloody Ivarson olacak. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| You want to tell me what's going on? | Bana neler olduğunu söylemek ister misin? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He collapsed, two days ago, | 2 gün önce bayıldı, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| and I had to take him to the hospital. | ...bende onu hastaneye götürdüm. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| There's something wrong with his heart. | Kalbinde bir problem varmış. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He told you that? | Bunu o mu söyledi? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| No, no. He lied through his teeth, | Hayır, hayır, o bana başka bir şey söyledi... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| so I called a friend who works at the hospital. | ...bende hastanede çalışan bir arkadaşımı aradım. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| They've scheduled him | Önümüzdeki haftaya... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| for a bunch of cardio tests, next week. | ...kardiyo testleri ayarlamışlar. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Hello? | Evet? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Bobby? I got ahold of Hossa's daughter, Petra, at the lodge. | Bobby? Hossa'nın kızı Petra'yı aradım. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| They haven't heard from him. | Ondan hiç haber almamışlar. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Look. We'd better notify Arctic search and rescue. | Arctic arama kurtarma ekibine bildirsek iyi olur. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Okay. I'll keep you posted. | Tamam. Sizi haberdar ederim. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| We'll find him. | Onu bulacağız. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Like we found your dad? | Senin babanı bulduğumuz gibi mi? | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Flew off into the clear blue sky, | Mavi gökyüne doğru uçtu ve... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| and no one ever found a trace. | kimse bir daha izini bulamadı. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I live with that every day of my life. | Hayatımın her gününü bununla yaşıyorum. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| But not today. | Ama bugün değil. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Last anyone heard from him, | Ondan en son haber alındığında, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| he was here. | buradaydı. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Okay, burgess lake is down here, | Burgess Gölü buranın aşağısında, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| and we're straight up over here, | bizde bu dik üzerinde burdayız, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| maybe 80 miles. | 130 km uzaklıkta. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| We can be there in under an hour. | 1 saat içinde orada olabiliriz. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| You trying to tell an Indian | Bunu Hindistanlı'ya söyle... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| that he doesn't know how to track? | ...iz sürmesini bilmeyen o | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Still no word from him, Bobby. | Hala bir iz yok, Bobby. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I've tried to raise him on the radio, but nothing. | Radyonun alıcısını yükseltmeyi denedim ama sonuç yok. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Bobby, if Mel was headed this way, | Bobby, eğer Mel bu yolu seçtiyse... | Arctic Air-1 | 2012 | |
| I don't think he made it. | ...başarabileceğini sanmıyorum. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| He was low on fuel when he left Deline. | Deline'den ayrıldığında az yakıtı varmış. | Arctic Air-1 | 2012 | |
| Say he was trying for Burgess Lake, | Belki de Burgess gölünü denemiş, | Arctic Air-1 | 2012 | |
| and then he came up short? | sonra yakıt yüzünden oraya yakın bir yere inmiştir? | Arctic Air-1 | 2012 |