Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4763
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| How were the exams? | sinavin nasildi? Sınav nasıl geçti. | Arranged-1 | 2007 | |
| Great. | iyiydi. Harika. | Arranged-1 | 2007 | |
| Congratulations. | tebrik ederim. Tebrik ederim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Thank you very much. | tesekkurler. Çok teşekkür ederim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Jamil came to ask a question, respect to you. | cemil birsey sormaya gelmis.seni ilgilendiren birsey. Cemil bir soru sormak için gelmiş. | Arranged-1 | 2007 | |
| In all of us, to our families, | bizi butun ailemizi ilgilendiriyor Hepimizi ilgilendire, ailemizi. | Arranged-1 | 2007 | |
| but in particular to you. | ama ozellikle seni. Özellikle seni. | Arranged-1 | 2007 | |
| His family is traveling and can not come here. | onun ailesi bir gezide o yuzden burada olamadilar. | Arranged-1 | 2007 | |
| Maybe you already know. | belki biliyorsun bunu. Belki de sen zaten biliyorsun. | Arranged-1 | 2007 | |
| Perhaps you are exchanging emails, or | belki siz e maille yada Birbiriniz ile mail ile haberleşmiş sinizdir, belki de... | Arranged-1 | 2007 | |
| talking on the computer, there is what you do. | bilgisayarda konustunuz.ya da nasil yaptiysaniz. ...bilgisayardan konuşmuşsunuzdur, her nasıl yaptıysanız. | Arranged-1 | 2007 | |
| I sure did. | ben eminim . | Arranged-1 | 2007 | |
| And for me okay. | benim acimdan sorun yok. | Arranged-1 | 2007 | |
| Just wanted to know. | ben sadece bilmek istedim. Bilmenizi isterim ki; | Arranged-1 | 2007 | |
| You and Jamil | sen ve cemil Sen ve Cemil, | Arranged-1 | 2007 | |
| have my blessings, | dualarimiz sizinle ...hayır dualarım sizinle. | Arranged-1 | 2007 | |
| the blessings of his mother and mine. | annenin ve benim dualarim.. ...annenin ve benim hayır dualarım. | Arranged-1 | 2007 | |
| We are delighted. | biz cok memnunuz. Çok memnunuz. | Arranged-1 | 2007 | |
| Really. | gercekten. Gerçekten çok memnunuz. | Arranged-1 | 2007 | |
| Thanks, Dad. | tesekkurler baba. | Arranged-1 | 2007 | |
| Usually it does this. | herzaman olur bunlar. Genellikle bunu yapmaz. | Arranged-1 | 2007 | |
| In your home, of course it does. | o normalde yapmazdi bunu. elbette yapmazdi Elbette yapmaz. | Arranged-1 | 2007 | |
| But she had no time on its normal schedule. | ama zamanimiz yok normal surec icin. Fakat normal programı için zamanı yok. | Arranged-1 | 2007 | |
| Of course, ... | elbette, ... Elbette... | Arranged-1 | 2007 | |
| the situation does not seem good for her too. | bu durum onun icinde cok iyi gorunmuyor. ...durum onun için pek iç açıcı değil. | Arranged-1 | 2007 | |
| She is well? | o iyimi? O iyi mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| Thanks for coming. No problem. | sagol geldigin icin. onemli degil. Geldiğin için teşekkürler. Sorun değil. | Arranged-1 | 2007 | |
| Well, I do not have much time. | tamam ama cok fazla zamanim yok. Tamam, çok vaktim yok. | Arranged-1 | 2007 | |
| I have three options to more. | bizim ucden fazla olasiligimiz secenegimiz var. Üç tane daha uygun aday var, | Arranged-1 | 2007 | |
| And, of course, even the five that when we started. | elbette bu olasiliklar basladigimizda masada olacak. ...ve elbette, başladığımızda beş t | Arranged-1 | 2007 | |
| I am in the process of updating my system to include pictures. | ben sistemimi guncelledim resimleri falan. Sistemimi fotoğraf eklemenin de dâhil olduğu bir şekilde geliştiriyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sometimes this helps. | bazen bu yardimci oluyor Bazen bu yardımcı olur. | Arranged-1 | 2007 | |
| If you do not like what you see, | eger gordugun kisi hosuna gitmezse Eğer gördüğün hoşuna gitmez ise, | Arranged-1 | 2007 | |
| can not pass a single day with that person. | o kisiyle birgun bile geciremeyecegini dusunebilirsin ...onun ile bir gün dahi geçiremeyeceğini anlayabilirsin. | Arranged-1 | 2007 | |
| No more, okay. | bu olabilir. Bu iş böyle, iyi bir şey. | Arranged-1 | 2007 | |
| But I remember them | ama hatirlatirim ki Fakat hatırlatmalıyım ki... | Arranged-1 | 2007 | |
| that may have known that person in school, | belki biz bu kisi ile okulda bulusmus olabilirz ...belki bu kişi ile okulda tanışmış olabiliriz, | Arranged-1 | 2007 | |
| maybe in the summer camp. | belki yaz kampinda ...ya da bir yaz kampında. | Arranged-1 | 2007 | |
| Pull the memory, it will subject for the first meeting. | hafizanda kivilcim olusabilir yani ilk bulusman icin diyorum tabii ki Hafızanda bir kıvılcım, ilk buluşmada size konuşacak bir şeyler verecektir. | Arranged-1 | 2007 | |
| Good | tamam Tamam. | Arranged-1 | 2007 | |
| Leonard Roser. | Leonard Roser. Leonard Roser. | Arranged-1 | 2007 | |
| I am planning something with it. | onunla bir bulusma planlayabilirim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Do you know Silvia, his sister. | evet sen onun kizkardesi slyvia yi taniyorsun. Sen onun kız kardeşini tanıyorsun, Silvia. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is strange as this guy just appearing in my book. | bu cocugun benim kitabima girmesinin hikayesi ilginc. Bu çocuğun benim programıma dâhil olmasının garip bir hikâyesi var. | Arranged-1 | 2007 | |
| Last week, a woman sefaradi knocked on my door. | gecen hafta sefaradi kokenli(ispanyol yahudisi) bir kadin kapimi caldi. Geçen hafta, Sefarad Yahudisi bir kadın kapımı çaldı. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sefaradi? | Sefaradi? | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, beat on my door and gave me the data. | evet kapima geldi ve bana bu cocugun bilgilerini verdi. | Arranged-1 | 2007 | |
| A strange woman. | garip kadin. Garip bir kadın. | Arranged-1 | 2007 | |
| Finally. | herneyse Her neyse. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is an interesting possibility. | bu da iyi bir olasilik İlgi çekici bir olasılık. | Arranged-1 | 2007 | |
| I mean ... | yani.. Yani... | Arranged-1 | 2007 | |
| I like this new system. | ben yeni sistemi begenim. Bu yeni sistemi sevdim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Can see they are, by least for a while. It's great. | ben onu gorebilirim. biraz taniyabilirim en azindan. Biraz daha bilgi veriyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Did you know? You know this ... Gideon Horowitz? | sen biliyormusun bu cocugu ... Gideon Horowitz? Onu tanıyor musun? Gideon Horowitz'i tanıyor musun? | Arranged-1 | 2007 | |
| I think he has ... | sadece ... Hoş bir... | Arranged-1 | 2007 | |
| a nice face. | guzel bir yuzu var. ...yüzü olduğunu düşünüyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| A kind face, no? | kibar bir yuzu degil mi? Hoş bir yüz, demi? | Arranged-1 | 2007 | |
| And studies of science computing, this is good. | bilgisayar muhendisligi okuyor, guzel. Bilgisayar bilimleri okuyor, bu iyi bir şey. | Arranged-1 | 2007 | |
| I never knew you had my data. | ben senin bilgilerime sahip oldugunu bilmiyordum. Benim bilgilerimin onda olduğunu bilmiyordum. | Arranged-1 | 2007 | |
| But I do not understand how this everything works in reality. | bu shatka hakkinda tam olarak bilmiyorum nasil isliyor bu sistem. Bu işlerin nasıl işlediğini bilmiyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| But remember that you saw that day in the library, no? | ama hatirliyorsun degil mi kutuphanede gormustun beni degil mi? Seni kütüphanede gördüğümü hatırlıyorsun, değil mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| Well, of course. | evet cok iyi hatirliyorum. Kesinlikle. | Arranged-1 | 2007 | |
| That girl was Muslim. | ve o musluman kiz. Müslüman bir bayan ile birlikte. | Arranged-1 | 2007 | |
| I remember, not so much of it, but ... | evet onu cok fazla degil ama seni cok iyi hatirliyorum .. Onu pek fazla hatırlamıyorum... | Arranged-1 | 2007 | |
| you, I remember. | fakat seni hatirliyorum ...ama seni hatırlıyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| It was a half difficult in the Faculty, | bu sene cok zor bir donemdi Bu dönem Fakülte'de gerçekten çok zorlu... | Arranged-1 | 2007 | |
| almost had to live library, then | ve genelde kutuphanede oluyordum,sonra.. ...neredeyse kütüphanede yaşamak zorundayım, fakat sonra... | Arranged-1 | 2007 | |
| see someone like you ... | senin gibi birini gorunce ... ...senin gibi birini görmek hoş. | Arranged-1 | 2007 | |
| Could have been any other girl. | niye baska ortodoks yahudi kiz gelmiyormuydu. | Arranged-1 | 2007 | |
| Of course not. | hayir tabii ki oyle degil. Hayır, öyle değil. | Arranged-1 | 2007 | |
| Anyway ... | herneyse ... Her neyse... | Arranged-1 | 2007 | |
| Nasira, a Muslim girl, she teaches me, | nasira su musluman kiz, ogretmenlik yapiyor benimle birlikte, Nasira, Müslüman kız, benim ile birlikte öğretmenlik yapıyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| and his brother was in their study group. | ve onun erkek kardesi sizin calisma grubunuzda. Kardeşi senin çalışma grubunda. | Arranged-1 | 2007 | |
| Ahmed? Yes | Ahmed? evet Ahmed mi? Evet. | Arranged-1 | 2007 | |
| She was his sister? | onun kardesimi? Onun kız kardeşi mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| She told me it was studying journalism. | o bana gazetecilik sinifinda oldugunu soylemisti. Bana gazetecilik bölümünde olduğunu söyledi. | Arranged-1 | 2007 | |
| A few days later, she stopped | birkac gun sonra beni durdurdu Bir kaç gün önce, beni durdurdu... | Arranged-1 | 2007 | |
| and I interviewed with a lot of questions. | ve bana bircok soru sordu anket icin. ...benimle bazı sorular hakkında röportaj yaptı. | Arranged-1 | 2007 | |
| That does not ... | yapmis olamaz ... Bu olmuş olamaz... | Arranged-1 | 2007 | |
| What? | ne? Ne oldu? | Arranged-1 | 2007 | |
| No matter, right? | neyse onemli degil? Her neyse, önemli değil, demi? | Arranged-1 | 2007 | |
| No. | tabii Hayır. | Arranged-1 | 2007 | |
| I was pleased to in terms known. | ben gercekten memnun oldum bulustugumuz icin Hayır, sadece tanıştığıma memnun oldum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Honestly ... | durustce konusmak gerekirse ... Dürüst olmak gerekir ise... | Arranged-1 | 2007 | |
| This is the first time leave that to someone | bu benim bir kizla ilk bulusmam ...ilk defa gergin olmadan ve garip hissetmeden... | Arranged-1 | 2007 | |
| and do not feel nervous, embarrassed. | ve hic gergin degilim ve acemilik hissetmiyorum ...biri ile buluşuyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yeah, me too. | evet bende Evet, bende öyle. | Arranged-1 | 2007 | |
| Maseltov. | Maseltov. Maseltov. | Arranged-1 | 2007 | |
| When I think my eldest daughter | benim buyuk kizimin En büyük kızımın... | Arranged-1 | 2007 | |
| will marry a young man so wonderful, | yakisikli ve mukemmek bu genc beyle evlenecek olmasi, ...bu harika genç adam ile evleneceğini düşündüğümde... | Arranged-1 | 2007 | |
| I am full of joy, deep joy. | beni cok neselendiriyor cok. ...onun ailemize katılacağı için çok memnun oluyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I hope that improve its pressure. | umarim tansiyonun yukselmez Umarım bu tansiyonuna iyi gelir. | Arranged-1 | 2007 | |
| I'm sure. | Avi Eminim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Shut up, I feel that he is very excited. | sus, biz biraz heyecanlandik. Kes sesini, üzgünüm çok heyecanlı. | Arranged-1 | 2007 | |
| All are. | hepimiz. Hepimiz öyleyiz. | Arranged-1 | 2007 | |
| I hope that my pressure improves. | umarim tansiyonum dusuk seyreder. Umarım, bu tansiyonumu düşürür. | Arranged-1 | 2007 | |
| Thanks to all. | hepinize tesekkurler. Hepinize teşekkür ederim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Of course I would prefer they were boys. | aslinda onlarin erkek olmasini tercih ederdim | Arranged-1 | 2007 | |
| Indeed, it was better. | aslinda bu daha iyi oldu. Kesinlikle, daha iyi olurdu. | Arranged-1 | 2007 | |
| You are right, there is always what one of machismo. | evet haklisin biraz macoluk olma faktoru var tabii Haklısın, ama bir de maçoluk tarafı var. | Arranged-1 | 2007 |