Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4759
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Thank you. | tesekkurler. Teşekkürler. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is part of our tradition. | bizim gelenegimizin bir parcasi bu. Geleneğimizin bir parçası. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is very rare in reality, but ... | cok nadirlerdenim galiba ama... Biraz garip bir gelenek aslında, ama... | Arranged-1 | 2007 | |
| helps me get a perspective. | kendime yardim edecek bir bakis acisina ihtiyacim var. ...bakış açısı edinmem de yardımcı oldu. | Arranged-1 | 2007 | |
| Next to the left? | sola mi donuyoruz? Sola mı? | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, wait for green light. | evet sonrada saga isiklardan. Evet, sonra da ışıklardan sağa dön. | Arranged-1 | 2007 | |
| Okay. | tamamdir. Tamam. | Arranged-1 | 2007 | |
| Have you ever thought ... | genel olarak belkide ... Hiç düşünüyor musun?.. | Arranged-1 | 2007 | |
| may not give right? | bu is boyle olmuyordur? ...belki de işe yaramayacak. | Arranged-1 | 2007 | |
| In your case is different ... | belki bu surec farkli olmali ... İşleyişi biraz farklı fakat.... | Arranged-1 | 2007 | |
| and if not right? | ya olmazsa? ...ya işe yaramıyor ise? | Arranged-1 | 2007 | |
| Vai give. | bence olabilir. İşe yarayacak. | Arranged-1 | 2007 | |
| How can you be so sure? | nasil bu kadar emin olabilirsin? Nasıl bu kadar emin olabilirsin? | Arranged-1 | 2007 | |
| Maybe this time does not happen. | bu zamanda isler boyle yurumuyor Belki bu seferlik işe yaramıyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| My father speaks of indescribable feeling. | babam inanilmaz hislerinden bahsedip duruyor . Babam bu tarif edilemeyen hisler hakkında konuşur. | Arranged-1 | 2007 | |
| It worked for our parents, right? | onlarda ise yaradi degil mi? Ailelerimiz için işe yaradı demi? | Arranged-1 | 2007 | |
| They are happy. | onlar mutlular. Mutlular. | Arranged-1 | 2007 | |
| Not? | degil mi? Öyle değil mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| I respect the will of God. | tanridan gelene saygim var. Tanrı'ya saygım var. | Arranged-1 | 2007 | |
| And, of course, the wisdom of my mother and my father. | ve tabii ki anne ve babamin bilgeligine. Aynı zamanda, anne ve babamın ferasetine de güveniyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| But also learned to trust my intuition. | ama bununla beraber ben hislerime guvenmeyide ogrendim. Fakat kendi hislerime de güvenmeyi öğrendim. | Arranged-1 | 2007 | |
| What do I do with it? | ne yapacagim bu konuda? Bu konuda ne yapacağım? | Arranged-1 | 2007 | |
| How to react to that? | onlari nasil dinleyebilirim? Bunları nasıl dinlerim? | Arranged-1 | 2007 | |
| Has a cell phone signal here? | telefon cekiyormu burada? Telefon sinyali var mı burada? | Arranged-1 | 2007 | |
| Nothing. | hayir. Hayır, hiç yok. | Arranged-1 | 2007 | |
| I think we should have he asked to wait. | taksiciye beklemesini soylemeliydik. Belki de taksiciyi bekletmeliydik. | Arranged-1 | 2007 | |
| True. | kesinlikle evet. Evet, haklısın. | Arranged-1 | 2007 | |
| If moving to the intersection, | eger kavsaga gidersek, Eğer kavşağa kadar yürürsek... | Arranged-1 | 2007 | |
| I am sure that find a taxi. | bir taksi bulabiliriz. ...eminim bir taksi bulabiliriz. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes | Yes Evet. | Arranged-1 | 2007 | |
| What time you had to go back? | sen saat kacta donmek zorundaydin eve? Saat kaçta geri gitmelisin? | Arranged-1 | 2007 | |
| Are there at 6, but I have to exchange and this can take hours. | 6 da ama eger biraz zorlarsam bir kac saat daha alabilirim ailemden. 6 gibi fakat biraz daha vakit isteyebilirim ailemden. | Arranged-1 | 2007 | |
| Actually, I thank you. | aslinda tesekkur etmek istiyorum sana. Aslında, teşekkür ederim. | Arranged-1 | 2007 | |
| In fact, I what you did today. | bugun benimle geldigin icin. Bugün yaptıkların için çok müteşekkirim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Your welcome. | birsey degil. Hiç önemli değil. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sorry. | ozur dilerim. Üzgünüm. | Arranged-1 | 2007 | |
| I had an emergency with a friend. | acil bir durum vardi arkadasimla alakali. Bir arkadaşımın yanında olmak zorundaydım. | Arranged-1 | 2007 | |
| I have very made you wait. | sorun degil bizim icin. Sizi beklettiğim için çok özür dilerim. | Arranged-1 | 2007 | |
| What friend? Why do not you call? | hangi arkadas neden aramadin bizi? Hangi arkadaşın? Neden aramadın? | Arranged-1 | 2007 | |
| Rochel was. | bu arada rochel Okuldan Rochel ile birlikteydim. | Arranged-1 | 2007 | |
| As I was saying to you, Nasira is giving lessons in school this year. | bu sene 4.siniflara ogretmenlik yapiyor. Daha önce söylediğimiz gibi Nasira 4. sınıflara öğretmenlik yapıyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Is always busy. | o herzaman cok mesgul. Gerçekten çok meşgul. | Arranged-1 | 2007 | |
| How you doing? A school is improving? | peki nasil gidiyor okul iyimi. Nasıl gidiyor? Burada okullar iyi mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| Sure can say it is a challenge. | evet aslinda tam anlamiyla zor oldugunu soylemeliyim. Kesinlikle, | Arranged-1 | 2007 | |
| My the classroom is like the UN, have children around the world. | sinifim adeta birlesmis milletler gibi heryerden ogrencim var. Sınıfım Birleşmiş Milletler gibi Dünya'nın her tarafından öğrenci var. | Arranged-1 | 2007 | |
| You serve the tea? | cay servis etsene nasira? Nasira, çayları servis etsene. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sure. | oh tabii. Tamam, elbette. | Arranged-1 | 2007 | |
| Jamil was part of the UN in school. | cemil de lisede boyle bir okulun parcasiydi. Cemil lisede iken modern bir BM okulunda okuyordu. | Arranged-1 | 2007 | |
| But decided that engineering was a best choice for the university. | fakat sonra muhendisligin universitede kendisi icin iyi oldugunu dusundu. Fakat üniversitede iken mühendisliğin daha iyi olacağını düşündü. | Arranged-1 | 2007 | |
| As a focus in his career. | kariyerine odaklandi Tamamen, kariyerine odaklandı. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, always need to engineers. Good choice, Jamil. | evet her zaman muhendise ihtiyac vardir.iyi secim cemil. Mühendisler her zaman istenen kişilerdir. İyi bir seçim Cemil. | Arranged-1 | 2007 | |
| The lowest unemployment rate of all professions ... | butun profesyonel isler arasinda en dusuk issizlik oranina sahip Bütün uzmanlık alanlarında ki işlerde en düşük işsizlik oranına sahip... | Arranged-1 | 2007 | |
| including doctors. | doktorluktan bile daha dusuk. ...doktorluktan bile daha düşük. | Arranged-1 | 2007 | |
| And near the maximum in starting salary. | ve yukarilara ciktikca maasi artacak... İlerledikçe maaşı artacak. | Arranged-1 | 2007 | |
| Mom ... | anne.. Anne.. | Arranged-1 | 2007 | |
| What! The facts are these. | ne var! bunlar gercekler. Ne var! Bunlar gerçekler. | Arranged-1 | 2007 | |
| Ahmed studied engineering computing | ahmette bilgisayar muhendisligi okuyor Ahmed Brooklyn üniversitesinde... | Arranged-1 | 2007 | |
| university of Brooklyn. | brooklyn universitesinde. ...bilgisayar mühendisliği okuyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Another good choice. They are scholars. | bu da diger bir guzel meslek bu cocuklar cok iyi. Bir harika seçim daha. Bunlar çok iyi. | Arranged-1 | 2007 | |
| One day will be able to keep us up and old. | birgun yaslandigimizda bize destek olacaklar.masallah Bir gün yaşlandığımızda bize bakabilecekler. | Arranged-1 | 2007 | |
| One more semester and he will his diploma of doctorate. | bir somestir sonra o mastera baslayacak. Bir sonra ki dönemde Virginia Tech üniversitesinde... | Arranged-1 | 2007 | |
| Virginia Tech. | Virginia Tech universitesinde. ...yüksek lisans yapmaya başlayacak. | Arranged-1 | 2007 | |
| It has a very good program. | oh cok iyi bir progrma ve universite. Üniversite'nin programı çok iyi diye duydum. | Arranged-1 | 2007 | |
| He is one of the best three of its class, the last two years. | ilk ucte ve artik son iki senesi olacak okulda. Kesinlikle, ayrıca son iki yıldır sınıfında ilk üçte bulunuyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Come, Mommy, that's enough. | tamam anne yeter artik. Tamam anne, bu kadar yeter. | Arranged-1 | 2007 | |
| She can not avoid, | annem kendisini durduramiyor, Kendisini tutamıyor... | Arranged-1 | 2007 | |
| is completely obsessed with the notes in the university, | tamamen universitelerin dereceleriyle alakali takintisi var. ...Üniversite'lerin sıralamaları ile takıntısı var... | Arranged-1 | 2007 | |
| though I am your last child in college. | ben universiteye basladigimda da boyleydi. ...Üniversite'de ki son çocuğu olsam bile değişmiyor... | Arranged-1 | 2007 | |
| and still not finished. | ve nerdeyse bitirmek uzereyim hala ayni. ...hatta bitirmek üzere iken bile. | Arranged-1 | 2007 | |
| Grandchildren have grandchildren. | daha torunlarim olacak torunlarim. Torunlarım, daha torunlarımı göreceğim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Rochel, please open the door. | Rochel, lutfen kapiyi acarmisin. Rochel, lütfen kapıyı aç. | Arranged-1 | 2007 | |
| Rochel, you must call her aunt. | Rochel, teyzeni aramalisiniz. Rochel, teyzeni aramak zorundasın. | Arranged-1 | 2007 | |
| What kind of reputation that family will have after that? | bundan sonra ailemizin ne tur bir kotu une sahip olabilecegini dusunmuyormusun? Bundan sonra, bu ailenin nasıl bir itibara sahip olacağını biliyor musun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Rochel, please. | Rochel, lutfen. Rochel, lütfen. | Arranged-1 | 2007 | |
| Vai have to knock the door. | kapiyi vurmak zorundamisin. Kapıyı kırmalısın. | Arranged-1 | 2007 | |
| This is not good for the health of his father. | bu yaptigin babanin sagligi icin hic iyi degil. Bu babanın sağlığı için kötü. | Arranged-1 | 2007 | |
| I do not want to press or place blame on you, | ben babanin tansiyonunun yukselmesini istemiyorum Seni suçlamak istemem ama... | Arranged-1 | 2007 | |
| but the doctor said that the pressure of his father is high, | doktorun dedigine gore zaten yuksek, ...doktor babanın tansiyonunun yüksek olduğunu söyledi... | Arranged-1 | 2007 | |
| dangerously high. | tehlikeli seviyede. ...hem de tehlikeli derecede yüksek. | Arranged-1 | 2007 | |
| Want me to help overthrow? This is the last time I speak. | ben yardimci olabilirim acmasina? seni son kez uyariyorum. Kırmanda yardımcı olabilirim. Son kez söylüyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Mom, if not stop, get out of the house. | anne eger durmazsan evi terk edecegim. Anne, eğer durmaz isen evi terk edeceğim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Leaving home? What do you mean? | ne demek evi terk edecegim? Terk etmek mi? Ne demek istiyorsun? | Arranged-1 | 2007 | |
| I want you to call her aunt. | teyzeni aramani istiyorum. Teyzeni aramanı istiyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I do not want to do this is not going well. I will take time. | ben artik bunu yapmak istemiyorum tamam mi. ise yaramayacak. Hayır, bunu daha fazla yapmayacağım işe yaramıyor ve bir ara veriyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| So your sister pay the price for this? | ne yani kiz kardesin mi odeyecek bunun bedelini? Bunun ceremesini kardeşin mi çekecek? | Arranged-1 | 2007 | |
| If she has a chance, | onun bir sansi oldugunda Bir şansı olduğunda, | Arranged-1 | 2007 | |
| will have to wait until you feel ready? | senin hazir hissetmeni mi beklemek zorunda kalacak? ...senin gitmeni mi bekleyecek? | Arranged-1 | 2007 | |
| Two spinster in home, no way! | iki evlenmemis kiz istemiyorum evimde. olmaz. Bu evde iki tane kız kurusu olamaz! | Arranged-1 | 2007 | |
| Matan, help me with this, please? | matan gelip yardim edebilirmisin bana? Matan, yardım eder misin lütfen? | Arranged-1 | 2007 | |
| His daughter ... | kizin ... Kızın... | Arranged-1 | 2007 | |
| being selfish, | bencilce davraniyor, ...bencilce davranıyor... | Arranged-1 | 2007 | |
| is not thinking of his family, | ailesini dusunmuyor, ...ailesini düşünmüyor... | Arranged-1 | 2007 | |
| are not seeing things as they are. | ve buyuk resmi goremiyor bir turlu. ...asıl meseleyi anlayamıyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Where you going? | nereye gidiyorsun? Nereye gidiyorsun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Where are you, Rochel? | nereye, Rochel? Rochela, nereye gidiyorsun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Rochel, wait! | Rochel,bekle! Rochel, bekle! | Arranged-1 | 2007 | |
| Matan, go after her, has to talk to her, please go. | Matan, onunla git.konusmalisin onunla lutfen git. Matan, peşinden git onun ile konuşmak zorundasın. | Arranged-1 | 2007 | |
| Where would she say? | nereye gittigini soyledimi? Bir şey dedi mi? Nereye gidiyor? | Arranged-1 | 2007 | |
| Perhaps the house of Muslim, I saw in there. | belki musluman kizin evine gitmistir.orada gormustum bir kere. Belki de, Müslüman kızın evine gidiyordur. Onları orada görmüştüm. | Arranged-1 | 2007 | |
| Muslim Girl? | musluman kiz? Müslüman kız mı? | Arranged-1 | 2007 |