• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7937

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I take care of a bloke. Bir adama bakıyorum. Blessed-1 2009 info-icon
He fell at my feet in the street. Sokakta ayaklarımın dibine düştü. Blessed-1 2009 info-icon
I took him home and I put him to bed. Evine bıraktım ve yatağına yatırdım. Blessed-1 2009 info-icon
And now I clean his house and I do his washing and I cook for him, Hâlâ evini temizliyor, çamaşırını yıkıyor ve yiyebilecek durumda olduğunda... Blessed-1 2009 info-icon
Are you fucking him? Onunla yatıyor musun? Blessed-1 2009 info-icon
If he could, I would make love to him. Yapabilseydi, onunla yatardım. Blessed-1 2009 info-icon
If he wanted me that way. Beni böyle kabul etseydi. Blessed-1 2009 info-icon
You don't want to hear this? Devamını duymak istemiyor musun? Blessed-1 2009 info-icon
On good days, we talk. Kendinde olduğu zamanlarda, sohbet ediyoruz. Blessed-1 2009 info-icon
Christ, Tanrım... Blessed-1 2009 info-icon
when was the last time you found me interesting? En son ne zaman beni çekici buldun? Blessed-1 2009 info-icon
And on bad days, Kötü olduğu zamanlarda... Blessed-1 2009 info-icon
..for the cooking and the cleaning. ...yemek ve temizlik işleri için. Blessed-1 2009 info-icon
And the comfort. Diğer yardımlar için de. Blessed-1 2009 info-icon
There's been an accident, Rhonda. Bir kaza olmuş, Rhonda. Blessed-1 2009 info-icon
It's not Roo, Mum. Bu Roo değil, anne. Blessed-1 2009 info-icon
The heat from the flames has fused the bodies together. Alevler vücutları birbirine yapıştırmış. Blessed-1 2009 info-icon
They didn't suffer. They suffered. Acı çekmediler. Çektiler. Blessed-1 2009 info-icon
You're to leave them that way. Olduğu gibi bırakacaksınız. Blessed-1 2009 info-icon
They're my blessings and you're not to touch them. Onlar benim nimetlerim ve onlara dokunmayacaksınız. Blessed-1 2009 info-icon
I think you should go home, Rhonda. Bence evine gitmelisin, Rhonda. Blessed-1 2009 info-icon
Can you pull over? ...genç bir erkek cesedi bulundu. Blessed-1 2009 info-icon
Now then! We will begin. Öyleyse şimdi başlıyoruz! Blind-1 2007 info-icon
When the story is done maybe we'll know more than we do now. Belki de hikâye bittiğinde, şimdikinden daha çok şey bileceğiz. Blind-1 2007 info-icon
Don't look at me. Bakma bana. Blind-1 2007 info-icon
Don't... Don't. I don't want to. Yapma... Yapma. İstemiyorum. Blind-1 2007 info-icon
No, I don't want it. You don't have any choice. Hayır, istemiyorum. Başka seçeneğin yok. Blind-1 2007 info-icon
Clean outside, clean inside. That's what the priest says. Dışarıyı temizle, içeriyi temizle. Bana söylenen bu. Blind-1 2007 info-icon
Ann. Ann! 1 Blind-1 2007 info-icon
He bit me! 1 Beni ısırdı! Blind-1 2007 info-icon
Leave me alone. Beni rahat bırakın! Blind-1 2007 info-icon
You can't look at me. Sen bana bakamazsın. Blind-1 2007 info-icon
Don't look. No. Bakma! Hayır! Blind-1 2007 info-icon
Sshhh. Ruben. Ruben. Blind-1 2007 info-icon
They can't look. They mustn't. Bakamazlar. Yapmamalılar. Blind-1 2007 info-icon
Now calm down. Sakinleş. Blind-1 2007 info-icon
Victor won't be long. Victor birazdan gelir. Blind-1 2007 info-icon
No. No. No. Hayır. Hayır. Hayır! Blind-1 2007 info-icon
I won't have it. I won't have it. İstemiyorum! Blind-1 2007 info-icon
No Victor any more. Artık Victor yok. Blind-1 2007 info-icon
I'll stand up. I shall leave. Ayağa kalacağım. Gideceğim. Blind-1 2007 info-icon
My name is Marie. İsmim Marie. Blind-1 2007 info-icon
You have to know that this post is not easy, madam. My son is.... Bu işin hiç kolay olmadığını bilmelisiniz, Bayan. Oğlum... Blind-1 2007 info-icon
Perseverance is needed. Sabır gerektiriyor. Blind-1 2007 info-icon
You have a lovely voice. Hoş bir sesiniz var. Blind-1 2007 info-icon
Please follow me. Lütfen, beni izleyin. Blind-1 2007 info-icon
Ruben? Ruben? Blind-1 2007 info-icon
May I introduce you to someone? Seni biriyle tanıştırabilir miyim? Blind-1 2007 info-icon
Can I introduce you to someone? Ruben. Seni biriyle tanıştırabilir miyim, Ruben? Blind-1 2007 info-icon
She isn't here to wash and dress you. You have to do that. Seni yıkamak ve giydirmek için burada değil. Onları kendin yapman gerekiyor. Blind-1 2007 info-icon
Marie reads. Marie kitap okuyacak. Blind-1 2007 info-icon
Can I open the curtain? Perdeyi açabilir miyim? Blind-1 2007 info-icon
It would be... No. İyi olur Hayır! Blind-1 2007 info-icon
Ruben, no one will stay. Ruben, hiç kimse kalmak istemiyor. Blind-1 2007 info-icon
I'll pay you in advance. Ücretinizi peşin ödeyeceğim. Blind-1 2007 info-icon
Where's the library? Kütüphane nerede? Blind-1 2007 info-icon
I'd like to read the books at home. Bu evde kitap okumak isterim. Blind-1 2007 info-icon
If you promise me you'll persevere for a month. Bir ay boyunca, tahammül edeceğine bana söz verirsen. Blind-1 2007 info-icon
I didn't hear you. Geldiğinizi duymadım. Blind-1 2007 info-icon
You smell nice. Güzel kokuyorsun. Blind-1 2007 info-icon
I came to read and you won't ruin it. Buraya kitap okumaya geldim ve sen bunu mahvedemeyeceksin. Blind-1 2007 info-icon
Stop moving and I'll let go. Stop moving. Kıpırdamazsan, bırakacağım. Kıpırdama. Blind-1 2007 info-icon
Bitch. Orospu. Blind-1 2007 info-icon
If you ever raise a finger to me... Eğer bana bir daha el kaldırırsan... Blind-1 2007 info-icon
You have to go. Gitmek zorundasın. Blind-1 2007 info-icon
Now then! We will begin... Öyleyse şimdi başlıyoruz! Blind-1 2007 info-icon
When the story is done... Belki de hikâye bittiğinde Blind-1 2007 info-icon
You don't treat books like that. Kitaplara böyle davranamazsın. Blind-1 2007 info-icon
Did he behave? Terbiyeli miydi? Blind-1 2007 info-icon
This one's called Marie, isn't she? Yes. Adı Marie'ydi, değil mi? Evet. Blind-1 2007 info-icon
And what else? Peki, başka bir şey? Blind-1 2007 info-icon
She didn't say. Bir şey söylemedi. Blind-1 2007 info-icon
She won't stay either. O da uzun süre kalmayacak. Blind-1 2007 info-icon
Don't look. Don't look. Don't look. Bakma. Bakma. Bakma. Blind-1 2007 info-icon
You won't get rid of me. Benden kurtulamayacaksın. Blind-1 2007 info-icon
...in which everything good and beautiful dwindled to nothing... ...her şeyin yavaş yavaş azalıp yok olduğu bir ayna vardı. Blind-1 2007 info-icon
...while everything worthless and ugly became more conspicuous and uglier. Çirkin ve değersiz olan şeyler daha çok göze çarpıyor ve daha çirkin görünüyordu. Blind-1 2007 info-icon
Only now could one see how people really looked. İnsanların gerçekte nasıl göründüğünü, sadece bir kişi görebiliyordu. Blind-1 2007 info-icon
The grinning mirror trembled with all that violence... Ayna sırıtarak tüm şiddetiyle zangırdadı... Blind-1 2007 info-icon
...that it shattered into millions of bits that rained on the earth. ...tuzla buz oldu ve milyonlarca parçası yağmur gibi yeryüzüne yağdı. Blind-1 2007 info-icon
I could try another book. Başka bir kitap okuyabilirim. Blind-1 2007 info-icon
If someone got a splinter in their heart, it turned to ice. Eğer kalplerine saplanan cam kırığını biri çıkarırsa, buza dönüşeceklerdi. Blind-1 2007 info-icon
In the big city lived... Büyük şehirde yaşıyorlardı. Blind-1 2007 info-icon
I'll get another book. Go on. Başka bir kitap alacağım. Devam et. Blind-1 2007 info-icon
They weren't siblings, but loved each. Kardeş değildiler, ama birbirlerini seviyorlardı. Blind-1 2007 info-icon
You already know it. You're paid to read. Read. Bu hikayeyi biliyorsun. Okumak için para alıyorsun. Oku! Blind-1 2007 info-icon
In the big city lived two children. İki çocuk büyük şehirde yaşıyordu. Blind-1 2007 info-icon
They weren't siblings, but loved each other as much. Kardeş değildiler, ama birbirlerini çok seviyorlardı. Blind-1 2007 info-icon
His name was Kay and hers was Gerda. Oğlanın adı Kay, kızın adı da Gerda'ydı. Blind-1 2007 info-icon
Outside snow fell. Dışarıda kar yağıyordu. Blind-1 2007 info-icon
'They're white bees,' the old grandmother said. Büyükanne, "Onlar beyaz arılar" dedi. Blind-1 2007 info-icon
'Do they have a queen bee?' Kay asked. "Onların bir kraliçe arısı var mı?" diye sordu Kay. Blind-1 2007 info-icon
'Yes,' said the grandmother, the Snow Queen. "Evet" dedi büyükanne, "Kar Kraliçesi." Blind-1 2007 info-icon
She looks inside on winter nights. "Kış gecelerinde ortaya çıkar... Blind-1 2007 info-icon
Then they freeze as beautifully as if flowers... Sanki güzel çiçeklermiş gibi onları dondurur." Blind-1 2007 info-icon
Kay only saw ugliness. Çirkinliği, sadece Kay görüyordu. Blind-1 2007 info-icon
A shard had pierced his eye. Gözüne bir kırık cam parçası saplanmıştı. Blind-1 2007 info-icon
'What ugly roses.' "Ne çirkin güller." Blind-1 2007 info-icon
'Ouch,' said Kay. 'It's as if I was stabbed in the heart.' "Ah!" dedi Kay. "Sanki kalbimden bıçaklanmış gibiyim." Blind-1 2007 info-icon
Kay had a shard in his chest too. Kay'ın göğsünde de bir cam parçası vardı. Blind-1 2007 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 7932
  • 7933
  • 7934
  • 7935
  • 7936
  • 7937
  • 7938
  • 7939
  • 7940
  • 7941
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim