Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 866
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I got it. | Kilitliyorum. | 7 Minutes-1 | 2014 |  |
| What the fuck was that? | Bu da neydi lan? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It's OK. | Bir şey yok, sana bir şey olmayacak. Kimseye zarar gelmeyecek. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| What about you? | Ya sen? Ne, cüzdanın mı var? Harika. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| How about you, granny? | Ya sen, nene? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Jesus Christ. | Tanrım. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| What the fuck you talking to her for? | Ne konuşuyorsun lan kızla? Git köşeye. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Move, move, move. | Yürü, yürü, yürü. Dur orada! | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Hut. | Yürü! | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Go, go. | Yürü, yürü. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| No, listen up. | Hayır, dinleyin, 10, 43, harekete geçin. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Sam, what's the point? | Sam, niye ki? 14 puan gerideyiz, dostum. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Come on. | Hadi. Seninleyim. Birde. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Come on. | Hadi! | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You look pretty good for a guy | Az önce götü tekmelenen bir adama göre çok iyi görünüyorsun. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I just want to remember you like this. | Seni böyle hatırlamak istiyorum. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Just like the way you are right now. | Şu anda olduğun gibi. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Before you go off to your big fancy college, | Süslü kolejine, bursuna gitmeden önce. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Your fans are going to be screaming and all the girls. | Hayranların bağırıyor olacak ve bir sürü kız olacak. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I want to be with you, and that's never going to change. | Ben seninle olmak istiyorum ve bu hiçbir zaman değişmeyecek. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You're just saying that. | Öylesine söylüyorsun bunu. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I just want to be able to take care of you. | Sana göz kulak olmak istiyorum. Ben kendime göz kulak olabilirim. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| No, I mean really take care of you. | Hayır, gerçekten göz kulak olmak istiyorum. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| We used to have plans, you know? | Eskiden planlarımız olurdu. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I know. | Evet. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| They're all going to happen. | Hepsi de gerçekleşecek. Her şey yoluna girecek. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It's just going to take a little more time than we thought. | Sandığımızdan biraz daha fazla zaman alacak sadece. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| That's all. | Hepsi bu yani. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I gotta go. | Gitmeliyim. Tamam. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Don't be late for work. | İşe gecikme. Gecikmem. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Look, look, I get it, all right? | Seni anlıyorum, tamam mı? Çalışmayı, babam gibi dürüst bir hayatın olmasını istiyorsun. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| But let me tell you something, in case you haven't noticed, | Ama hala farkına varmadıysan sana şu Amerikan rüyası hakkında bir şey... | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| That... that ship has sailed. | ...söyleyeyim, o gemi yelken açtı. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| The world doesn't work like that anymore. | Dünya artık öyle dönmüyor. Beni ot satarken mi görmek istiyorsun? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It's not about drugs. | Bu uyuşturucularla ilgili değil. Bizimle, aileyle ilgili. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You're my little brother, and I'm trying to help you out. | Sen kardeşimsin ve sana yardım etmek istiyorum. Şu anda zor durumdasın. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| And you've got it all figured out? | Senin durumun çok mu iyi? Umarım sana burada tavsiye vermiyordur. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| How's it going, Annie? | Nasıl gidiyor, Annie? Gidiyor işte. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| She needs to take a nap. | Uyuması lazım biraz. Justice çok uykucu. Biliyorum. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Sam, I'm not just telling you this to hear myself talk. | Sam, bunları laf olsun diye söylemiyorum. İkimiz için de iyi olabilir bu. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet, gitsem iyi olur. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Come on. | Gel bakalım, gel buraya. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Keep punching that clock. | İşe her gün git. Tamam. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Hey, come on in. | İçeri gelsene. Bira içer misin? Bir şey vereyim mi? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| No, I'm good. | Hayır, iyiyim böyle. Biz yukarı çıkıyoruz. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Sweet. | Güzel. İçmez misin? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I gotta get back. | Geri gitmeliyim. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You catch the game last night? | Dün gece izledin mi maçı? Hayır. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I thought everyone around here watched the games. | Buradaki herkes maçları izler sanıyordum. Aslında, bu dostum önceden oynardı. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| A couple of years ago, right? | Birkaç yıl önce, değil mi? İlk maçta bileği kırıldı. 1 | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| That's terrible. | Bu korkunç. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You got any E? | E var mı? Gördüklerin var. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Sweet, all right. | Güzel, pekâlâ. Seninle iş yapmak güzeldi. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Come back with some E. | Bir dahakine E ile gel. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| This is the last one tonight? | Bu geceki son mu bu? Evet. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Let's get the hell out of here. | Gidelim buradan. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Oh, hang on. | Bekle. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I got a little something for you. | Senin için ufak bir şeyim var. Lanet olsun. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It's good to have you back. | Geri dönmen güzel. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Dude, that was good. | Dostum, bu iyiydi. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Hey, what do you think the markup is on E? | E'deki kazanç nasıl sence? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It's a hell of a lot better than weed. | Ottan çok daha iyi. Neden sordun? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Just thinking. | Düşünüyordum sadece. Pekâlâ. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Sam? | Sam? Merhaba. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Where have you been? | Neredeydin? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I thought I told you I was picking up an extra shift. | Ekstra vardiyaya kaldığımı sana söylediğimi sanıyordum. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I went down there, Sam. | Oraya gittim, Sam. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I went to the factory. | Fabrikaya gittim. Sana öğle yemeği getirmiştim ve sen orada değildin... | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| and they said you got laid off. | ...işten atıldığını söylediler. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| So tell me where you were and tell me what you were doing, | O yüzden bana nerede olduğunu ve ne yaptığını söyle, ve yalan söyleme. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| What is that? | Bu ne? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I figured I ought to make something | Üniversite deneyimimden bir şeyler yapabilirim diye düşündüm. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You're working for Mike? | Mike için mi çalışıyorsun? Bu bizim için. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| This is not for us, Sam. | Bu bizim için değil, Sam. Buna ihtiyacım yok. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You want to raise our kid here? | Çocuğumuz burada mı büyüsün? Buradan gitmeye ne oldu, bu şehirden gitmeye? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You're not a criminal. | Sen bir suçlu değilsin. Sen Mike değilsin. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You don't even know the first thing about it. | Bu konuda hiçbir şey bilmiyorsun bile. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| It turn out there's not much to it. | Görünüşe göre bilinecek pek fazla şey de yok. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Do I have any say in this? | Bu konuda söz hakkım var mı? Ne zamandır para biriktiriyoruz? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Every week you put half your tips in there, | Her hafta bahşişlerinin yarısını buraya koyuyorsun ve ay sonu bitmiş oluyor. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| And we still can't pay the bills. | Ve hala faturaları ödeyemiyoruz. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I get it. | Anlıyorum. Ama bunun sonu var mı? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Get them over there. In the corner. | Getir onları, köşeye getir. Hadi. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You think you can come in here and threaten me? | Buraya gelip, buraya bir silahla gelip beni tehdit edebileceğini mi sandın? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Who the hell do you think you are? | Sen kimsin ulan? Çaldığın parayı istiyoruz sadece. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Just give us the keys to the safe. | Kasanın anahtarlarını ver bize. Kimsin sen? Robin Hood mu? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Hey, check his desk for the keys. | Adamın masasına bakın anahtarlar orada mı. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I never keep the keys on site. | Anahtarları buraya getirmem hiç. Baban seninle gurur duyuyordur. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| There's nothing in there. | Burada bir şey yok. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| He's lucky he didn't live to see this. | Bunu görecek kadar yaşamadığı için şanslı. Zavallısın. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| No keys. | Anahtar yok. Ben de öyle dedim. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You want to play it that way, pops? | Bu şekilde mi oynamak istiyorsun, babalık? Orada bir şey yok diyordum size. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You're just not listening to me. | Beni dinlemiyorsunuz. Parayı ver ve gidelim. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You wouldn't be lying to us? | Bize yalan söylemesin değil mi? Siktir lan. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Look at that tall drink of water. | Şu bir içim suya bak be. Tatlı bebek Owen. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Did they pop your cherry in there? | Kızlığın bozuldu mu senin? Yala beni. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| Well, sweet cheeks, the important thing | Yanakların güzel. Ama önemli olan şey, dersini aldın mı? | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| I learned never to underestimate a mall cop. | Bir alışveriş mağazası polisini asla küçümsememem gerektiğini anladım. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| No, numb nuts, don't get caught. | Hayır, mal, yakalanma. Yakalanma. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
| You better not have said nothing to nobody in there. | Oradakilere bir şey söylemezsen iyi edersin. | 7 Minutes-1 | 2014 | |
