Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 886
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Get up. | Ayağa kalk. Kalk! | 71-1 | 2014 | |
| Go! | Git! Git! | 71-1 | 2014 | |
| I'll be in touch. | Görüşeceğiz. Tekrar görüşeceğiz. | 71-1 | 2014 | |
| Lieutenant Armitage has come to me | Teğmen Armitage bana geldi. Teğmen Armitage, operasyon anında yaşanan... | 71-1 | 2014 | |
| with some concerns about certain incidents that occurred during the operation. | ...kesin olaylarla ilgili endişelerini belirtmek için bana geldi. | 71-1 | 2014 | |
| With respect, sir, I have my own concerns about the Lieutenant. | Aslında, benim de Teğmen ile ilgili bazı endişelerim var, efendim. Saygılarımla, efendim, benim de Teğmen hakkında bazı endişelerim var. | 71-1 | 2014 | |
| Because of his mistakes, I have had to neglect my own operation, | Hatalarından dolayı, kendi operasyonumu ihmal etmek zorunda kaldım... | 71-1 | 2014 | |
| redeploy my own men to go and look for his missing soldier, | Kayıp askerini bulmak için kendi adamlarımı kullandım. ...adamlarımı görevlendirip onun kayıp askerini aradım... | 71-1 | 2014 | |
| I also have a duty of care, sir, to my men, | Benim de yasal yükümlülüklerim var, efendim, adamlarıma karşı ki, onların biri şu an ölü. | 71-1 | 2014 | |
| But we are at war here, sir. | Ama burada savaştayız, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| Does he understand that? We're not at war with our own side. | Kendisi bunu anlıyor mu? Kendi içimizde savaşta değiliz. | 71-1 | 2014 | |
| I know what I saw. I don't care what he saw, sir. | Gördüğüm şeyi biliyorum. Ne gördüğü umurumda değil, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| Sir... | Efendim. Efendim... | 71-1 | 2014 | |
| Sergeant Lewis was attempting to murder Hook. I saw it. | Çavuş Lewis Hook'u öldürmeye teşebbüs etti. Kendim gördüm. | 71-1 | 2014 | |
| No. He was trying to restrain him. He was not restraining him. | Hayır, adamı kontrol altına almaya çalışıyordu. Hayır. | 71-1 | 2014 | |
| Hook panicked. Probably went for his weapon. | Hook panikledi, muhtemelen silahına davrandı. | 71-1 | 2014 | |
| Sergeant Lewis would have tried to disarm him. | Çavuş Lewis, onu silahsızlandırmayı düşünmüş olabilir. | 71-1 | 2014 | |
| Because of this, he was shot, he was killed. It happens. | Bunun yüzünden de, vuruldu ve öldürüldü. Olur böyle şeyler. | 71-1 | 2014 | |
| It was a confused situation. Yes, sir. | Gergin bir ortam. Evet, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| Sir, with respect, I know what I saw. I want you to listen to me, Lieutenant. | Ne gördüğümün farkındayım, efendim. Dinlemenizi istiyorum, Teğmen. Çok önemli. Efendim, ne gördüğümü biliyorum. Beni dinlemeni istiyorum, Teğmen. | 71-1 | 2014 | |
| It was a confused situation. | Sinirlerin gerildiği bir ortamdı. | 71-1 | 2014 | |
| In these circumstances, what you saw, what you think you saw, | Bu şartlarda gördüğün ve düşündüğün şeyle gerçekten olan şey farklı olabilir. Bu durumda, gördüğünüz şey, gördüğünüzü düşündüğünüz şey... | 71-1 | 2014 | |
| can be a very different thing to what actually happened. | ...gerçekten yaşanan şeyden çok daha farklı olabilir. | 71-1 | 2014 | |
| Do you understand? | Anladınız mı? | 71-1 | 2014 | |
| Do you understand? | Anladınız mı? Evet, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| I'll show him in, sir. | Onu çağırayım, efendim. Onu içeri getireyim, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| Hook, in. | Hook, içeri gel. | 71-1 | 2014 | |
| At ease, Private. | Rahat, asker. Rahat ol, Asker. | 71-1 | 2014 | |
| Now, your Lieutenant has come to me | Teğmenin geldi ve neler çektiğini anlattı. Şimdi, Teğmen bana geldi ve... | 71-1 | 2014 | |
| and told me about how you're feeling at the moment. | ...olay anında nasıl hissettiğini anlattı. | 71-1 | 2014 | |
| You've had quite an experience. | Büyük bir deneyim yaşadın. | 71-1 | 2014 | |
| I think we can all agree that you've been lucky. | Sanırım şanslı olduğun konusunda hepimiz hemfikiriz. Sanırım hepiniz, şanslı olduğunu düşünebiliriz. | 71-1 | 2014 | |
| You're very lucky to be alive. | Hayatta olduğun için çok şanslısın. Hayatta kaldığın için şanslısın. | 71-1 | 2014 | |
| It's only down to the actions of the Captain and his men that you were saved. | Sadece yüzbaşının ve seni kurtaran adamların operasyonları bozuldu. Yüzbaşı ve adamları seni kurtardığı için tabii ki. | 71-1 | 2014 | |
| A very good soldier died in the process. | Çok iyi bir asker de bu sırada öldü. Operasyon sırasında da çok iyi bir asker öldü. | 71-1 | 2014 | |
| You've been through a very testing ordeal. | Çile dolu bir testten geçtin. | 71-1 | 2014 | |
| Do you understand me? | Beni anladın mı? Evet, efendim. | 71-1 | 2014 | |
| We look after our own in the Army, Hook. | Gerisini biz ordu içinde hallederiz, Hook. Orduda birbirimize bakarız, Hook. | 71-1 | 2014 | |
| Dismissed. Attention. | Çıkabilirsin. Dikkat. Çıkabilirsin. Dikkat. | 71-1 | 2014 | |
| Darren! | Darren! Darren! | 71-1 | 2014 | |
| Hello? | Kimse yok mu? Merhaba? | 71-1 | 2014 | |
| Hello? | Kimse yok mu? Kimse yok mu? | 71-1 | 2014 | |
| Open the door. | Aç kapıyı. Aç kapıyı. | 71-1 | 2014 | |
| Hang on. I said, open the door! | Bekle. Aç kapıyı dedim sana! Bekle. Aç kapıyı dedim! | 71-1 | 2014 | |
| I said, open the fucking door, you horrible cunt. | Kapıyı açsana lan it! | 71-1 | 2014 | |
| Stay the fucking hell out of my way you, an' all. | Çekil yolumdan! | 71-1 | 2014 | |
| Darren? | Darren. Darren? | 71-1 | 2014 | |
| Painting the mat, eh? | Paspası mı boyuyorsun? | 72 metra-1 | 2004 | |
| You were told to wash it. | Size onu yıkamanız söylenmişti. | 72 metra-1 | 2004 | |
| It's nice this way, sir. It'll crack. | Bu şekilde daha güzel efendim. Çatlayacak. | 72 metra-1 | 2004 | |
| So we'll paint it again. | O zaman yeniden boyarız efendim. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Pardon me, the iron, but that's it. | Üzgünüm, demir şey, fakat hepsi bu. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Captain! Saturday we go to sea. | Kaptan! Cumartesi günü denize açılıyoruz. | 72 metra-1 | 2004 | |
| They've called from the HQ. | Merkezden aradılar. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Sorry, dear Katyusha. Where's my cap? | Üzgünüm sevgili Katyuşa. | 72 metra-1 | 2004 | |
| In the water, Captain. 1 | Denizde efendim. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Catch my cap, everybody! | Yakalayın onu, hepiniz! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Yes, sir! Mukhambetov, take the hook! | Başüstüne efendim! Mukhambetov, kancayı getir! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Mukhambetov, don't fall into the water. | Mukhambetov, denize düşeyim deme. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Don't stare! The circus is gone! | Bakıp durma! Sirk kapandı. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 72 METRES | 72 METRE | 72 metra-1 | 2004 | |
| The crew, walk on! | Koğuş, kalk! | 72 metra-1 | 2004 | |
| One, two, three! | Bir, iki, üç! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Orchestra! 'Slav Girl Farewell! ' | Orkestra! "Elveda Slav Kız!" | 72 metra-1 | 2004 | |
| The crew! Emergency dive! | Tayfa! Acil dalış! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Where is our boat? We'll dive without one. | Gemi nerede? Onsuz dalacağız. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Reveille! | Kalk borusu! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Can any of you interpret dreams? | İçinizde rüya yorumlayabilen var mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| SLAV GIRL | SLAV KIZ | 72 metra-1 | 2004 | |
| Who is crawling down there? | Kim o uyuşukluk yapan? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Unless our navigator is here at eight, | Eğer Seyir Subayı saat sekizde burada olmazsa, | 72 metra-1 | 2004 | |
| Unless our navigator | Eğer seyir subayı sekize kadar burada olmazsa... | 72 metra-1 | 2004 | |
| is here at eight, Yanychar | Yanychar onun kafasını kıçına sokacak, | 72 metra-1 | 2004 | |
| will turn his furry side in, same to others. Find him! | Diğerlerinin de öyle. Bulun onu! | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'Young to Poupyr: Rap will prevail! | 'Young'dan Poupyr'ye: Rap galip gelecek! | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'Hi, Poupyr! Here I work my guts out, | 'Selam, Poupyr! Burada çalışmakdan götüm çıkıyor, | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'so I decided to hit the bottom for half an hour.' | '...ben de yarım saat kadar kıçımı dinlendiriyorum' | 72 metra-1 | 2004 | |
| Fresher! | Molodoy! | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'We have all sorts here, | 'Burada her çeşit tip var, | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'including the Kuldiukis twins. | ' İkiz Kuldiukis'ler dahil. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'They listen to pop singers and every now and then | 'Sürekli pop şarkıcılarını dinliyorlar ve | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'they knock each other's thinkers. | 'birbirlerinin kafasına vuruyorlar. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'What about you, people? We go to sea soon. | 'Ya sizden ne haber? Biz yakında denize açılacağız. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'My love to Chick, Chance, Bucks, Kostya, Barry Sisters... ' | 'Chick, Chance, Bucks, Kostya, ve Barry kızkardeşlere sevgiler.... ' | 72 metra-1 | 2004 | |
| You know our navigator? A cheerful one? | Bizim seyir subayını tanıyorsun değil mi? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Unless he is back here at eight, Yanychar | Eğer sekizde burada olmazsa, Yanychar kafasını... | 72 metra-1 | 2004 | |
| gonna turn his furry side in, same to all of us. Clear? | ...kıçına sokacak, bizim de öyle. Anlaşıldı mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| On the double! Yes, sir! | Çabuk koş! Başüstüne efendim! | 72 metra-1 | 2004 | |
| A fish, comrade captain. | Bir balık, kaptan yoldaş. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Obviously not a scorpion. What is it? | Bir akrep olmadığı belli. Nedir bu? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Gas analyzer. | Gaz çözümleyici. | 72 metra-1 | 2004 | |
| This fish is very oxygen sensitive. | Bu balık oksijene çok duyarlıdır. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Don't you trust your instruments? | Kendi aygıtlarına güvenmiyor musun? | 72 metra-1 | 2004 | |
| They're not so reliable as nature. | Onlar doğa kadar güvenilir değiller. | 72 metra-1 | 2004 | |
| I need an expert in chemistry, not in... husbandry. | Bana uzman kimyacı gerekli, ziraatçı değil. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Young warrant officer is a shellfish | Genç güverte subayı kabuğu omayan bir... | 72 metra-1 | 2004 | |
| without a shell. | ...deniz kabuklusu. | 72 metra-1 | 2004 | |
| He either dies or grows a shell. | Ya ölür ya da kabuk çıkarır. | 72 metra-1 | 2004 | |
| I'll teach you to crawl! | Sana sürünmeyi öğreteceğim! | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'The word 'crawl' is very popular here. | 'Sürünmek burada oldukça popüler. | 72 metra-1 | 2004 |