Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 909
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Okay. Well, he's clearly dead, Flamingo. | Pekâlâ, açıkça görüldüğü üzere bu çocuk ölmüş Flamingo. Pekâlâ, çocuk bayağı ölmüş Flamingo. | 88-1 | 2015 | ![]() |
The last thing I want to be doing tonight is digging this poor kid a shallow grave. | Bu akşam istediğim en son şey, zavallı bir çocuk için mezar kazmak. Ve bu akşam yapmak istediğim son şey bu zavallı çocuğa mezar kazmak. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So put him in the tub. | Küvete koy o zaman. İyi fikir. | 88-1 | 2015 | ![]() |
It's the end of the road, Gwenny. | Yolun sonuna geldik Gwenny. Yolun sonu, Gwenny. | 88-1 | 2015 | ![]() |
One of us has to answer for all that's gone down since you went sideways. | İçimizden birisi sen yoldan çıktığından beri olanların açıklamasını yapmak zorunda. Sen değiştiğinden beri birimizin tüm bu soruları cevaplaması lazımdı. | 88-1 | 2015 | ![]() |
But I ain't going to jail for shit I never done. | Ama hapse giden ben olmayacağım çünkü ben bir şey yapmadım. Ama yapmadığım bir şey için hapse falan girmeyeceğim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Oh, you done plenty, Cyrus. | Bir sürü şey yaptın, Cyrus. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Think about it. What really happened at your place? | Bir düşün. Senin evinde ne oldu gerçekten? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Aster! Aster, we have to go! They're gonna kill us! | Aster! Aster, gitmemiz gerek! Bizi öldürecekler! Aster! Aster, gitmeliyiz! Bizi öldürecekler! | 88-1 | 2015 | ![]() |
Unfortunately, my survival instincts outweigh my loyalty. | Maalesef benim hayatta kalma içgüdüm, sadakatime daha ağır basıyor. Ne yazık ki, hayatta kalma içgüdülerim sadakatime daha ağır basıyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
And the world only believes the last man standing. | Ve dünya sadece ayakta kalanlara inanır. Ve dünya sadece, son kalan adama inanır. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Don't worry, though, you'll look great in the papers. | Ama endişelenme. Gazetelerde harika görüneceksin. Endişelenme bu arada, gazetelerde harika görüneceksin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Just tell me you did it. | Bana yaptığını söyle. Bana senin yaptığını söyle. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Tell me you killed Aster. Just say it. | Aster'ı öldürdüğünü söyle. Aster'i senin öldürdüğünü söyle, söyle hadi. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Probably didn't even pull the trigger. | Muhtemelen tetiği bile sen çekmemişsindir. Tetiği çekmemiş olsan bile. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Just tell me who did. | Kimin yaptığını söyle. Bunu bilmem gerek. Kimin yaptığını söyle bana. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I just need to know. | Bilmem gerek. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You did, honey. | Sen öldürdün, tatlım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
No, no, don't die. | Hayır. Hayır, ölme. Hayır, hayır, ölme. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Would you have said yes? | Evet der miydin? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yes. Yes. I say yes, I say yes, I say yes. | Evet, evet, evet diyorum, evet diyorum, evet diyorum. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I say yes! | Evet diyorum! Evet diyorum! | 88-1 | 2015 | ![]() |
Gwen! Gwenny. | Gwen! Gwenny. | 88-1 | 2015 | ![]() |
It was you. | Sendin. Sendin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
But you can tell them it was me. | Ama onlara benim yaptığımı söyleyebilirsin. Ama onlara benim olduğumu söyleyebilirsin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I don't know. I was always thinking that I'd go to Mexico or something, | Bilmiyorum ki, ben her zaman Meksika'ya falan gideriz diye düşünmüştüm. Bilmiyorum, hep Meksika'ya falan gitmek istemişimdir... | 88-1 | 2015 | ![]() |
you know, and start, like, selling scooters, or something like that. | Orada motorsiklet gibi şeyler satarız diye düşünüyordum. ...bilirsin, mobilet falan satmaya başlamak. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Or, oh, I could totally become a professional poker player, those guys make crazy money. | Ya da profesyonel poker oyuncusu olabilirim, böyle adamlar paraya para demiyorlar. Ya da, profesyonel bir poker oyuncusu da olabilirim... | 88-1 | 2015 | ![]() |
Do you play poker? That's not the point, Flamingo! | Poker oynamayı biliyor musun? Mesele o değil ki Flamingo! Poker oynar mısın? Mevzu bu değil, Flamingo! | 88-1 | 2015 | ![]() |
The point is, it's all about luck, and I have a horseshoe up my ass. | Asıl mesele şansının olması ve benim kıçımdan bile bal damlıyor. Mevzu şu ki, tek gereken şans ve benim de götümden bal gibi akıyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I'm going to sail across the ocean. | Yelkenliyle okyanusu geçeceğim. Bunu beklemiyordum. Okyanusa yelken açacağım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's random. | Bu rastgele. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Oh. Of course I'm ready, Flamingo. | Elbette hazırım, Flamingo. | 88-1 | 2015 | ![]() |
The intel we got from your boy, Winks, | İstihbaratı aldığımız çocuk, Winks, sağlama benziyordu... Şu senin çocuktan, Winks'ten aldığımız istihbarat. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I mean, that's airtight, | Yani, şu sağlam kanıt... | 88-1 | 2015 | ![]() |
and I'm sure as shit not going to let that poor kid die in vain. | ...umarım yok yere onu orada öylece ölüme terk etmemişizdir. ...ve eminim o çocuğun boşu boşuna ölmüş olmasını istemezsin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
The plan? Okay, the plan. | Plan? Evet, plan. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You hole up in the diner, I station myself in the El Camino around back, | Sen restoranın içinde bir yere otur, ben El Camino'yu arka tarafa çekeceğim... Restorana gireceksin, ben de arka tarafta El Camino'nun içinde duracağım... | 88-1 | 2015 | ![]() |
when Cyrus shows up, I'm gonna honk twice, that's your cue. | ...Cyrus geldiğinde 2 kez kornaya basacağım, bu senin işaretin olacak. ...Cyrus geldiğinde iki kez korna çalacağım, ipucun bu. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You wait 10 seconds, you get up, you walk through the kitchen, | 10 saniye bekleyeceksin sonra doğruca mutfağa doğru gidip... 10 saniye bekleyeceksin, kalkacaksın, mutfağa doğru yürüyeceksin... | 88-1 | 2015 | ![]() |
you execute the son of a bitch. | ...o orospu çocuğunun işini bitireceksin. ...orospu çocuğunu infaz edeceksin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You keep on walking, you hop in the El Camino with me, | Yürümeye devam edip benimle El Camino'ya bineceksin.. Yürümeye devam edeceksin, benimle El Camino'ya atlayacaksın... | 88-1 | 2015 | ![]() |
we drive off into the sunset. And Bob's your uncle. | ...gün batımınıza doğru yola koyulacağız. Ve her şey çok güzel olacak. ...günbatımına doğru yola çıkacağız. Ve Bob senin amcan. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Don't fuck up. | Sakın işi batırma. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You got a way with words, girly. Ty? | Ağzın iyi laf yapıyor, kızım. Ty? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yeah? Nothing. | Efendim? Bir şey yok. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Sail across the ocean, huh? Don't sound too shabby. | Yelkenliyle okyanusu geçmek demek. Çok klişe değil mi bu? Demek okyanusa yelken açacaksın? Kötü fikir değil. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Maybe, um, I'll join my lady friend. | Belki bayan arkadaşıma katılırım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Who might that be? You. | O kim? Sen. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Two honks! | İki korna! | 88-1 | 2015 | ![]() |
Bless your soul. Beautiful day, ain't it? | Ruhuna sağlık. Ne kadar da güzel bir gün değil mi? Tanrı ruhunu kutsasın. Güzel bir gün, öyle değil mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Sure is, old man. | Aynen öyle ihtiyar. Aynen öyle, ihtiyar. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Coffee, sweetie? | Kahve ister misin hayatım? Kahve alır mısın, tatlım? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Milk, early bird number two, pancakes. | Süt, 2 numaralı az pişmiş omlet, krep. Süt, iki börek. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Hiya, fellas. Y'all gonna be having the usual, today? | Merhaba beyler. Her zamankinden mi istiyorsunuz? Aynen öyle Mary. Selam, beyler. Her zamanki gibi mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
You betcha, Mary. | Aynen öyle, Mary. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So, three usuals coming right up. | O zaman 3 tane her zamankinden geliyor. Pekâlâ, her zamankinden 3 tane geliyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
All right, and we're back. | Pekâlâ, geri döndük. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Next up, we have one of my favorite oldies. | Sıradaki şarkı eskilerden, benim en sevdiğim şarkılardan biri. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Always takes me back to the very first time I heard it. | Ne zaman dinlesem beni hep ilk dinlediğim ana götürür. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Dear Mom, I'm sorry... | Özür dilerim anne. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
To Mom | Anneme. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Hey! Nan! | Nan! Bana da pas at! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Hey! Pass it this way, Yoi | Pas ver Yoi! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Yoi! Hey! | Yoi! Buradayım! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Haha, Yoi. You got game yo | Yoi süper oynuyorsun! Adamımsın! 1 | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Hey, Nan | Baksana Nan... | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Isn't it one of those two? | Bunlardan biri değil miydi? Hani çamaşırlıktan külotunu çaldığın. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
But was it from the thin one or the chubby one? | Ama zayıfın mıydı, şişko olanın mı? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
The thin one of course! | Zayıf olanın tabii. Şişmanınkini ne yapayım?! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Keep your voice down. They're going to hear us. | Sessiz ol biraz. Duyacaklar. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Oh come on, you scared? | Ne oldu? Korktun mu? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, the blue lace panty | O külotu hani artık bana verecektin? Benim sıram! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Man, I gave it to Yoi long ago | Oğlum ben Yoi'ye vereli çok oldu. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Hasn't he given it to you yet? | O hala sana getirmedi mi? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
What? Why the hell you look at me like that? | Ne? Neden bakıyorsunuz öyle? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
I don't have it | Bende değil. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Then who has it? | O zaman kimde? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Dammit, my blue lace panties | Gitti benim güzel dantelli külotum. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
She's so pretty | Çok güzel kız. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Jerk off! She's much older than you | Avucunu yalarsın! Senden kaç yaş büyük. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
So what if she's older? | Büyükse ne olmuş? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Whatever. Let's get back to the game | Neyse, hadi oyuna dönelim. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Here's your order | Siparişiniz. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
How much is it? | Ne kadar? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
30 baht | 30 baht. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Keep the change | Üstü kalsın. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
The amount is not right | Yanlış verdiniz. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Come on, how can you be so mean to me? | Hadi ama. Bana karşı nasıl böyle kaba davranabiliyorsun? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Yoi! | Hadi Yoi! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
I need to take a number two! | Büyük tuvaletim geldi! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Yoi! | Yoi! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
What the hell are you doing? | Ne yapıyorsun orada? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Come on, Auntie | Yapma ama Teyze... | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
I was taking a dump as well. It is a sin to interrupt me! | Bizim de sıçmamız lazım herhalde! İş ortasında durdurulur mu insan! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
I've waited for one hour already | Neredeyse 1 saattir bekliyorum! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
I'd rather be a sinner than shitting my pants! | Altıma edersem bu daha büyük bir günah olur! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Just go! Say no more! | Çekil, çekil! Konuşma artık. | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Oh, your highness has arrived. | Teşrif ettiniz Beyefendi! | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |
Weren't you going to play a soccer all day? | Bugün futbol oynamayacak mısın? | 9 9 81-1 | 2012 | ![]() |