Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 906
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'm not leaving you. There's no time. | Seni bırakmıyorum. Buna zaman yok. Seni bırakmıyorum. Vakit yok. | 88-1 | 2015 | |
| There's no time, you just gotta go. | Fazla zaman yok, gitmelisin. Vakit yok, gitmelisin. | 88-1 | 2015 | |
| We made a pact. We do this together. | Bir anlaşmamız var. Bunu beraber yapacağız. Bir söz verdik, bunu birlikte yapacağız. | 88-1 | 2015 | |
| My job... My job's done, girly. It's okay. | Benim görevim sona erdi kızım. Tamam, sus. Ben... kendi tarafımı bitirdim, kızım. Pekâlâ. | 88-1 | 2015 | |
| But seriously, Flamingo... | Ciddiyim Flamingo. Ama, Flamingo... | 88-1 | 2015 | |
| I really liked you. | Seni gerçekten sevmiştim. ...senden cidden hoşlanmıştım. | 88-1 | 2015 | |
| Where are they? Over here! | Neredeler? Orada! Neredeler? Orada! | 88-1 | 2015 | |
| Get her. Get her! | Yakalayın. Kızı yakalayın! Yakalayın onu, yakalayın! | 88-1 | 2015 | |
| Nothing's ever coming between us. | Bizim aramıza daha önce hiçbir şey girmemişti. Aramıza hiçbir şey giremez! | 88-1 | 2015 | |
| Gwen! | Gwen! | 88-1 | 2015 | |
| Who the fuck are you? And stop calling me Gwen. | Sen de kimsin? Ayrıca bana Gwen deme! Sen kimsin lan? Ve bana Gwen demeyi bırak. | 88-1 | 2015 | |
| It is you. I haven't seen you in a while. I thought that... | Sensin. Seni bir süredir görmemiştim. Sandım ki Sensin. Seni bir süredir görmüyordum, şey diye düşündüm... | 88-1 | 2015 | |
| Anything for you. | Senin için her şeyi yaparım. Senin için her şeyi yaparım. | 88-1 | 2015 | |
| Where's Cyrus? | Cyrus nerede? Yerini biliyorsun. Cyrus nerede? Biliyorsun. | 88-1 | 2015 | |
| Refresh my memory. | Hafızamı tazele. Hafızamı tazele. | 88-1 | 2015 | |
| Today, he's at Alley Cats, but... | Bugün Alley Cats'de ama... Bugün, Alley Cats'de, ama... | 88-1 | 2015 | |
| No, I shouldn't have told you that. What's your name? | ...hayır, bunu sana söylememeliydim. Adın ne senin? Hayır, bunu sana söylememeliydim. Adın ne senin? | 88-1 | 2015 | |
| Gwen, it's me, it's Winks. | Gwen, benim. Winks. Gwen, benim, Winks. | 88-1 | 2015 | |
| Remember? You got a number, Winks? | Hatırlamıyor musun? Sende numarası var mı Winks? Hatırladın mı? Numaran var mı, Winks? | 88-1 | 2015 | |
| It hasn't changed since the last time you called. | Son aradığından beri değişmedi. Son aradığından bu yana değişmedi. | 88-1 | 2015 | |
| Write it down. | Yaz. | 88-1 | 2015 | |
| You know, if you ever need to talk, about anything... | Eğer konuşmak istersen Eğer konuşmak falan istersen... | 88-1 | 2015 | |
| Her name is Dakota, she dances here. Have you seen her lately? | Adı Dakota, burada dans ediyor. Son zamanlarda hiç gördün mü? Adı Dakota, burada dansçı. Son zamanlarda gördün mü onu? | 88-1 | 2015 | |
| No. No? | Görmedim. Görmedin mi? | 88-1 | 2015 | |
| Could you at least pretend to look at the picture? | Fotoğrafa baksaydın bari? | 88-1 | 2015 | |
| Didn't your mother ever tell you not to pry in other people's business? | Annen sana hiç başkalarının işine burnunu sokma demedi mi? Annen sana başkalarının işine burnunu sokmamanı söylemedi mi? | 88-1 | 2015 | |
| Well, my mother was her mother, and she was a bitch, so, no. | Benim annem, onun da annesi oluyor ve fahişenin tekiydi. Yani hayır. Annem onun da annesiydi ve bir orospuydu, yani söylemedi. | 88-1 | 2015 | |
| We have a situation! | Bir sorunumuz var! Bir sorunumuz var! | 88-1 | 2015 | |
| Gwen! | Gwen! Bana biraz süt ver. Gwen! | 88-1 | 2015 | |
| Give me some milk. | Bana süt ver. | 88-1 | 2015 | |
| Suck my tits! Get your own fucking milk! | Kıçımı ye! Kalk da sütünü kendin al! Memelerimi em! Git kendi sütünü kendin al! | 88-1 | 2015 | |
| Get me some milk. | Bana süt ver. | 88-1 | 2015 | |
| Cheers, Cyrus! | Şerefine Cyrus! Şerefe, Cyrus! | 88-1 | 2015 | |
| Next one's for you. | Sonraki kurşun senin için. Sıradaki senin için. | 88-1 | 2015 | |
| That's karma. | Buna kader derler. | 88-1 | 2015 | |
| We don't get many attractive ladies like you in here. | Buraya senin gibi çekici kadınlar pek gelmez. Hele dişlerinden bahsetmiyorum bile. Buraya senin gibi çekici kadınlar çok gelmiyor. | 88-1 | 2015 | |
| Not with all their teeth anyway. | En azından dişleriyle falan. | 88-1 | 2015 | |
| I'll have five cheeseburgers | 5 tane çizburger ve süt istiyorum. 5 çizburger ve bir süt istiyorum. | 88-1 | 2015 | |
| Cheeseburgers and milk coming right up. | Çizburgerler ve süt hemen geliyor. Çizburgerler ve süt geliyor. | 88-1 | 2015 | |
| So, um, Cyrus, | Cyrus... Şey, Cyrus... | 88-1 | 2015 | |
| I heard things got a little sloppy for you a while back, huh? | ...son zamanlarda işler senin için pek yolunda gitmiyormuş diye duyduk, öyle mi? ...işlerin senin için son zamanlarda biraz dikkatsiz yapıldığını duyuyorum? | 88-1 | 2015 | |
| Yeah, word is you got a little too friendly with some curly haired dancer broad | Evet, kıvırcık saçlı bir dansçıyla samimi olduğun ve işin ciddiye bindiği söyleniyor. Evet, kıvırcık saçlı dansçı fahişenin biriyle arkadaşlığı biraz ilerletmişsin... | 88-1 | 2015 | |
| and shit got real. | ...ve işler bombok olmuş. | 88-1 | 2015 | |
| Hey, you know what else is funny about that? | Bunun komik olan tarafı ne biliyor musun? Komik olan ne, biliyor musun? | 88-1 | 2015 | |
| Vinny was dating some curly haired bitch, wasn't he? | Vinny de kıvırcık saçlı bir sürtükle beraberdi, öyle değil mi? Vinny de kıvırcık saçlı orospunun biriyle çıkıyordu, öyle değil mi? | 88-1 | 2015 | |
| I heard about her. Name is Dakota? | Onu ben de duydum. Adı Dakota'ydı sanki. Duydum onu da. Adı Dakota mıydı? | 88-1 | 2015 | |
| Ain't that a coincidence? | Tesadüf olabilir mi? Tesadüf değil mi bu? | 88-1 | 2015 | |
| Something you wanna say, boys? | Bir şey mi söylemek istiyorsunuz çocuklar? Hayır, muhabbet ediyoruz sadece. Bir şey mi söylemek istiyorsunuz, çocuklar? Hayır, konuşuyoruz öyle. | 88-1 | 2015 | |
| You give us a second, doll. | Bize biraz izin ver bebek. Bizi bir saniye izin ver, bebeğim. | 88-1 | 2015 | |
| Look, um, Cyrus, | Cyrus... Bak, Cyrus... | 88-1 | 2015 | |
| just give us the cash and we'll be on our way. | ...bize paramızı ver de biz gidelim. ...bize paramızı ver ve gidelim. | 88-1 | 2015 | |
| Sure, sure, sure. | Tabii, tabii ki. Tabii, tabii, tabii. | 88-1 | 2015 | |
| But first, why don't you take a look at this for me. | Ama önce neden benim için bunun tadına bakmıyorsunuz? Ama şuna bir bakar mısınız önce. | 88-1 | 2015 | |
| Does this look right to you? | Bu sana doğru geliyor mu? Ne? Bu sana doğru görünüyor mu? | 88-1 | 2015 | |
| Fuck, man! Now you see, Marv, | Siktir! Şimdi gördün işte Marv... Amına koyayım! Şimdi anlıyorsun, Marv... | 88-1 | 2015 | |
| this is my kind of conversation. | ...benim muhabbet etme şeklim de böyle. ...bu da benim konuşma şeklim. | 88-1 | 2015 | |
| Jesus! Holy shit! | Tanrım! Siktir! Tanrım! Amına koyayım! | 88-1 | 2015 | |
| What the fuck, man? What the fuck are you doing? | Bu da ne böyle dostum? Ne bok yediğini sanıyorsun sen? Ne oluyor, dostum? Ne yapıyorsun amına koyayım? | 88-1 | 2015 | |
| Boys? What the fuck, dude? Get off me! | Çocuklar? Ne yapıyorsun lan! Bırakın beni! Çocuklar? Ne oluyor? Bırakın beni! | 88-1 | 2015 | |
| Get off me! Listen, Cyrus, listen to me! | Bırakın beni! Cyrus, beni dinle! Bırakın! Dinle, Cyrus, beni dinle! | 88-1 | 2015 | |
| You can't fucking do this! You and Vinny, you guys are fucking partners! | Bunu yapamazsın! Sen ve Vinny, siz ortaksınız! Bunu yapamazsın! Sen ve Vinny, ortaksınız amına koyayım! | 88-1 | 2015 | |
| I can do anything I want, Marvin. | Ben canım ne isterse onu yaparım Marvin. İstediğimi yaparım, Marvin. | 88-1 | 2015 | |
| Besides, Vinny's product is | Ayrıca Vinny'nin malı... Ayrıca, Vinny'nin malı da... | 88-1 | 2015 | |
| fucking weak, like his women. | ...5 para etmez, tıpkı kadını gibi. ...beş para etmez amına koyayım, tıpkı kadınları gibi. | 88-1 | 2015 | |
| Our shit's grade A and you know that! Get off me, motherfucker! | Bizim malımız 1. sınıf bunu biliyorsun! Bırakın beni orospu çocukları! Bizim malımız A kalite ve sen de bunu biliyorsun! Bırakın lan beni! | 88-1 | 2015 | |
| Stop talking, Marvin. Oh, fuck you! | Konuşmayı kes Marvin. Siktir git! Konuşmayı kes, Marvin. Amına koyayım. | 88-1 | 2015 | |
| Let me tell you what happens now, Marvin. | Şimdi sana olacakları söyleyeyim Marvin. Şimdi sana olacakları söyleyeyim, Marvin. | 88-1 | 2015 | |
| Izzy's gonna hold you down. | Jessop senin dudaklarını dikerken Izzy de seni sıkıca tutacak. Izzy seni zapt edecek. | 88-1 | 2015 | |
| While Jessop sews your lips shut. | Jessop da dudaklarını dikecek. | 88-1 | 2015 | |
| Then, | Ardından... Sonra da... | 88-1 | 2015 | |
| you're going back to Vinny | ...sen Vinny'ye geri gidip... ...Vinny'e gideceksin ve... | 88-1 | 2015 | |
| and give him this letter, | ...ona bu mektubu vereceksin. ...ona bu mektubu vereceksin... | 88-1 | 2015 | |
| officially dissolving our | ...iş ortaklığımız... | 88-1 | 2015 | |
| business partnership. | ...bitirmek için. ...resmen bitti. | 88-1 | 2015 | |
| Hold still. | Kıpırdama. | 88-1 | 2015 | |
| I wanna get this started. | Başlamak istiyorum. | 88-1 | 2015 | |
| There you go. | İşte oldu. İşte oldu. | 88-1 | 2015 | |
| Don't worry about Dakota. | Dakota'yı kafana takma. Dakota için de endişelenme. | 88-1 | 2015 | |
| Oh, and, uh, tell Vinny | Ayrıca Vinny'ye... Ve, Vinny'e söyle... | 88-1 | 2015 | |
| I appreciate the concern you fellas have for my | ...benim ilişkilerim hakkında endişelendiği için... ...iş sıkıntılarımla bu kadar haşır neşir olduğunuz için... | 88-1 | 2015 | |
| relationship woes. | ...ona da minnettarım. | 88-1 | 2015 | |
| Have fun, boys. | İyi eğlenceler çocuklar. İyi eğlenceler, çocuklar. | 88-1 | 2015 | |
| Okay, stay still. Stay still! | Sabit dur. Sabit dur dedim! Tamam, kıpırdama. Kıpırdama! | 88-1 | 2015 | |
| Cheeseburgers and milk. | Çizburgerler ve süt. Çizburgerler ve süt. | 88-1 | 2015 | |
| Hey, Cyrus. | Hey, Cyrus. | 88-1 | 2015 | |
| Fuck! | Amına koyayım! | 88-1 | 2015 | |
| Hey, lady, I'll give you a ride. | Bayan, arabaya atlayın. Bayan, sizi gideceğiniz yere bırakayım. | 88-1 | 2015 | |
| I don't like being followed. | Takip edilmekten hoşlanmam. Takip edilmeyi sevmem. | 88-1 | 2015 | |
| That was fun. Lady, you completely lost it in there. | Bu eğlenceliydi işte. Bayan, orada resmen kendinizi kaybettiniz. Bu eğlenceliydi, bayan. İçeride resmen coştunuz. | 88-1 | 2015 | |
| I mean, not that I didn't like it. I did, I fucking loved it. | Sevmediğimden söylemedim. Sevdim hatta bayıldım. Yani, hoşuma gitmediğinden değil, bayıldım amına koyayım. | 88-1 | 2015 | |
| That is the kind of fucking spunk I'm looking for every single day. | Her gün başıma böyle bir olay gelse keşke. Her gün aradığım tarzdan bir şey lan bu. | 88-1 | 2015 | |
| It was amazing and downright sexy, and... | Hem inanılmazdı hem de çok ateşliydi İnanılmazdı ve tamamen seksiydi, ve... | 88-1 | 2015 | |
| Wow! | Vay canına! Vay be! | 88-1 | 2015 | |
| You and I are really gonna get along. | İkimiz gerçekten de iyi anlaşacağız. Sen ve ben çok iyi anlaşacağız. | 88-1 | 2015 | |
| Are you ready to tell Cyrus tonight? | Bu gece Cyrus söylemeye hazır mısın? Cyrus'a bu akşam söylemeye hazır mısın? | 88-1 | 2015 | |
| Cyrus doesn't like it if I'm late. | Cyrus geç kalmamdan hoşlanmaz. Geç kalırsam Cyrus'ın hoşuna gitmez. | 88-1 | 2015 | |
| Jesus, Gwen, you gotta get your head straight. | Tanrım, Gwen. Aklını başına topla artık biraz. Tanrım, Gwen, kendine gelmen lazım. | 88-1 | 2015 | |
| You can't lose the keys every time we go out for a couple of drinks. | Her dışarı çıkmak istediğimizde anahtarları kaybedemezsin. Her içki içmeye çıktığımızda anahtarları kaybedemezsin. | 88-1 | 2015 | |
| Sorry. | Kusura bakma. Özür dilerim. | 88-1 | 2015 | |
| Damn, I'm good. Get in! | Lanet olsun, bu işte iyiyim. Atla! Ulan biliyorum bu işi ya. Atla! | 88-1 | 2015 |