Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158782
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Love it! | Süper! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Hold on... | Dur biraz... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
You came to ask me that? | Bana bunu sormaya mı geldin? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
That's all you have to say? | Söyleyeceğin tek şey bu mu? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I don't give a shit about sorry! | Üzgün olman umurumda bile değil! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I was grieving too, you know. | Benim de yas tuttuğumu biliyorsun. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I needed you there. | Sana ihtiyacım vardı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
You never called. You never took my calls. | Hiç aramadın. Hiç telefonlarıma cevap vermedin. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I swear... I couldn't face calling you. | Yemin ederim. Seni aramaya cesaret edemedim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I thought I'd pull through alone. | Yalnız başıma kendimi toplarım diye düşündüm. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
But I just went under. | Onun yerine daha kötü oldum. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Tell me what happened. | Bana neler olduğunu anlat. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Weren't you with her? | Onunla beraber değil miydin? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
One evening, she came by covered in bruises all over. | Bir gece her yanı yara bere içinde bana geldi. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
She said she'd had a car accident. | Araba kazası geçirdiğini söyledi. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If anybody asked, I was to say we'd been together in my car. | Soran olursa, birlikte benim arabamda olduğunu söyleyecektim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If anybody asked? | Soran olursa mı? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I think she meant you. | Galiba seni kastetti. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
She wouldn't tell me anything else. Nothing, honestly. | Bana başka hiçbir şey söylemedi. Hem de hiçbir şey. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
You took photos? Of? | Fotoğrafları sen mi çektin? Neyin? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Her. Her injuries. | Onun. Yaralanmalarının. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Why would I do that? | Böyle bir şeyi neden yapayım ki? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I've no idea. | Hiç bilemiyorum. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I swear she never lied to you. It was the only time. | Yemin ederim, sana hiç yalan söylemedi. Sadece bir kereydi. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
You gotta believe me. | Bana inanman gerek. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Ferrault & Gamblin... | Ferrault ve Gamblin. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
May I to speak to Mr. Ferrault, please? | Bay Ferrault ile konuşabilir miyim? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He's in court. Can I take a message? | Şu an mahkemede. Mesajınızı alabilirim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
We found no trace of an accident... | Araba kazasına dair bir iz bulamadık. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
in either the insurance or police records. | Ne sigortadan, ne de polis kayıtlarından. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Alex never hit Margot. | Alex, Margot'a asla vurmazdı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He couldn't have. | Vurmuş olamaz. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Can you leave us alone? | Bizi yalnız bırakır mısın? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If your son in law decided to kill your daughter... | Damadınız, kızınızı öldürmeye karar vermiş olsaydı... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He loved her, why'd he wanna do that? | Onu seviyordu. Bunu neden yapsın ki? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
For 200,000 euros. Her life insurance policy. | 200.000 avro için. Hayat sigortasının karşılığı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
That's absurd! | Çok saçma! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
With all the holes in the official story, compare it to this... | İfadesindeki tüm eksikler ile, bir de bununla karşılaştırınca... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Beck drives her to an isolated locale where there'll be no witnesses. | ...Beck, onu kimsenin tanık olamayacağı ıssız bir yere götürüyor. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
There, | Tam da orada... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
the two guys we found last week kidnap and kill her. | ...geçen hafta bulduğumuz iki adam onu kaçırıyor ve öldürüyor. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Serton's on the loose. It's in all the papers. | Serton hâlâ kaçıyor. Tüm gazetelerde çıktı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
They make it look like she's one of Serton's victims. | Serton'un bir kurbanı gibi gösteriyorlar. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
With dead cats and dogs all round. | Tüm o kedi ve köpek ölüleri ile birlikte. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Easy as that. He takes the rap. | Bu kadar basit. Suçu onun üstüne atıyor. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Serton confessed to 7 murders, not your daughter's. | Serton yedi tane cinayeti itiraf etti, ama kızınızınkini etmedi. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Alex was assaulted. He was in a coma for 3 days. | Alex saldırıya uğradı. Üç gün komada kaldı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He had to get hurt. | Kendini yaralamak zorundaydı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
How'd he explain a couple scratches? | Yoksa kendi yaralarını nasıl açıklayacaktı? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He was on the shore. How'd he get out of the water? | Suya düşmüştü. Oradan nasıl çıkabildi ki? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
All the doctors who saw his file say it's impossible. | Dosyasını gören tüm doktorlar bunun imkânsız olduğunu söylüyor. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Didn't that ever intrigue you? | Bu hiç sizi şaşırtmadı mı? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Who gave you those? | Bunları size kim verdi? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
In some way, I'd say it was your daughter. | Bir bakıma, kızınız verdi diyebilirim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
We found a key on one of the 2 corpses. | O iki cesedin birinde bir anahtar bulduk. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
To your daughter's safety deposit box. | Kızınızın bankadaki özel kasasına aitti. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Box 174. | 174 numaralı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Registered to one Juliette Langlois. | Juliette Langlois adına kayıtlı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Her middle name and this street name. | İkinci adı ve bu sokağın adı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
The photos were inside. | Fotoğraflar oradaydı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Your son in law said he never saw them. | Damadınız bunları hiç görmediğini söyledi. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Why would she hide them from him? | Bunları ondan niye saklasın ki? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
You talked to Alex? | Alex ile konuştunuz mu? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
What else did he say? Nothing. | Başka ne söyledi? Hiçbir şey. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He left with a lawyer. | Bir avukat yardımı ile ayrıldı. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Not just any lawyer. Elisabeth Feldman. | Alelade bir avukat da değil. Elisabeth Feldman. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
That sound like an innocent man? | Bu masum bir adama benziyor mu? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Stop it now, that's enough. | Kes şunu, yeter artık. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
It's impossible. It's the cops, | Bu imkânsız. Polisler sana... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
trying to manipulate you. | ...oyun oynuyorlar. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
They can do anything with computers. | Bilgisayarlarla istediklerini yapabilirler. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
She looked older. | Daha yaşlı gözüküyordu. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Age progression software. They use it for missing kids. | Yaşlandırma programı. Kayıp çocuklar için de kullanıyorlar. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If they think I killed her, why send me emails | Onu, benim öldürdüğümü düşünüyorlarsa, neden bana o sanki... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
as if she's still alive? | ...hâlâ yaşıyormuş gibi mail atıyorlar? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
To get me to confess, it sucks. | Bana itiraf ettirmek için, kahretsin. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If I killed her, I know it's a trap. | Onu öldürdüysem, bunun bir tuzak olduğunu bileceğim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Alex, not now! It doesn't make sense. | Alex, şimdi bunu yapmayalım. Hiçbir anlamı yok ki. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If they wanna trap me, send me emails from a guy who saw me kill her. | Bana tuzak kurmak istiyorlarsa, onu öldürdüğümü gören adam tarafından mail gelir. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
If daddy says yes, we'll go this weekend. | Babacığın evet derse, bu hafta sonu gidiyoruz. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
C'mon, sweetheart, | Hadi ama, tatlım. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
it's time to sleep now and don't give her a hard time. | Artık uyku vaktin geldi. Ona zorluk çıkarayım deme. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Sleep well, princess. | İyi uykular, prenses. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Where's Margot? | Margot nerede? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I asked you a question. | Sana bir soru sordum. Margot nerede? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Go away! Basket! | Al, yakala. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Cut it out! | Kes şunu artık. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Hold on, let me try. | Dur, bir de ben deneyeyim. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
I've been trying for half an hour! | Bir buçuk saattir deniyorum ben! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Nothing works! | Hiçbir şey işe yaramıyor! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Fucking thing! | Kahrolası şey! | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
What's that up there? | Bu yukarıdaki şey ne? | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
It means you're connected to another computer. | Başka bir bilgisayara bağlısın demek. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
And I only have one computer here. | Ve burada sadece bir bilgisayarım var. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Someone's connected to my computer. | Birisi bilgisayarıma bağlanmış. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
Okay... | Tamam, anladım. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
The Basque. | Bask'tan aradılar. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
The chick's bailed and Beck's out | Kız serbest kalmış ve Beck dışarıda... | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
walking his dog. | ...köpeğini dolaştırıyormuş. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |
He'll keep in touch. | Bizimle bağlantı kuracak. | Tell No One-1 | 2006 | ![]() |