Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 159902
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I talked to Phil Gordian at J.P.L. | J.P.L.'den Phil Gordian'la konuştum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
He said you were faking signals in order to keep your job. | İşini kaybetmemek için, uydurma sinyaller yarattığını söyledi. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I do believe this permit's expired. | Bu kartın geçerliliği bitti. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why haven't you? | Sen neden bitmedin hâlâ ? Sen neden bitmedin hâlâ? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
To raise the temperature of the planet tenfold… | Gezegenin sıcaklığını on katına çıkarmak için... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
to change the atmosphere into one suitable to colonization… | ...atmosferi, kolonileştirmeye uygun hale getirmek için... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
to construct farms and cities… | ...çiftlikler ve şehirler kurmak için... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
and build an infrastructure capable of supporting thousands of colonists. | ...ve binlerce koloniciyi destekleyebilecek devasa bir yapı inşa etmek için. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The terraforming of Mars. Do you know who Phil Gordian is? | Mars'ın yaşanabilir hale getirilmesi. Phil Gordian burada mı ? Mars'ın yaşanabilir hale getirilmesi. Phil Gordian burada mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The key to all of this is polar ice. | Bu işin anahtarı, kutuptaki buzlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Enough heat generating factories could be built. | Yeterince ısı üreten fabrika yapılabilir. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The heat would be enough to melt | Isı da, eritmeye yetecek kadar | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Yes. Yes, I would. | Evet. Öyle yapayım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Phil Gordian? Has anybody seen him? | Phil Gordian ? Onu gören oldu mu ? Phil Gordian? Onu gören oldu mu? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm looking for Phil Gordian. | Phil Gordian'ı arıyorum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Anybody seen Phil Gordian? | Phil Gordian'ı gören var mı ? Phil Gordian'ı gören var mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The man was in the middle of a seminar, Zane. | Adam seminerin tam ortasındaydı, Zane. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why don't we step outside? Let him finish. | Neden dışarı çıkmıyoruz ? Adam konuşmasını bitirsin. Neden dışarı çıkmıyoruz? Adam konuşmasını bitirsin. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Did you even give it to decoding? Did you even see what was there? | Kod çözdürmeye gönderdin mi ? Neler varmış gördün mü ? Kod çözdürmeye gönderdin mi? Neler varmış gördün mü? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why don't we take this outside? | Bunu neden dışarıda konuşmuyoruz ? Bunu neden dışarıda konuşmuyoruz? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If you're not going to analyze it, I want my tape back. | Eğer onu analiz ettirmeyeceksen, kasetimi geri ver. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why don't you show me how smart you are by leaving right now? | Neden burayı hemen terk ederek, bana ne kadar akıllı olduğunu göstermiyorsun ? Neden burayı hemen terk ederek, bana ne kadar akıllı olduğunu göstermiyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What's going on, huh? What are you doing this for? | Neler dönüyor ? Bunu neden yapıyorsun ? Neler dönüyor? Bunu neden yapıyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Back it up. Let's go. Why are you telling them lies about me? | Hadi, gidelim. Neden onlara benim hakkımda yalanlar söylüyorsun ? Hadi, gidelim. Neden onlara benim hakkımda yalanlar söylüyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I said, now! Let's go! Why? | Hemen dedim ! Gidelim ! Neden ? Hemen dedim! Gidelim! Neden? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Come on. Let's go. Why? | Hadi. Gidelim. Neden ? Hadi. Gidelim. Neden? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm sorry. He's a troubled young man. A very troubled young man. | Affedersiniz. Sorunlu bir genç adam işte. Hem de çok sorunlu. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
My apologies. Please. Continue. | Özür dilerim. Lütfen. Devam edin. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Where was I? Polar ice. | Nerede kalmıştım ? Kutuptaki buzlar. Nerede kalmıştım? Kutuptaki buzlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
After the polar ice has been melted… | Kutuptaki buzlar eridikten sonra atmosferin yoğunluğu artacak. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Finally, a kind of critical mass is reached. | Sonunda, bir tür kritik kütleye ulaşılmış olacak. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Station Five. Tell me I'm not losing my mind. | İstasyon Beş. Bana aklımı kaçırmadığımı söyle. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Just tell me. Zane, where are you? | Söyle hadi. Zane, neredesin ? Söyle hadi. Zane, neredesin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
They're acting like it never happened. I saw Gordian. | Sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar. Gordian'ı gördüm. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's like we never gave him any tape. | Sanki ona kaseti vermemişiz gibi davrandı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It should be on the backup DAT system. We should have a copy of the signal. | Yedek sistemde de bir tane olmalı. Elimizde sinyalin bir kopyası olmalı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
There are some D.O.D. guys here… | Burada Savunma Bakanlığı'ndan birkaç adam var. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Apparently, it was a burst from a spy satellite. | Galiba, bir casus uyduyu kaydetmişiz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What? It's a defense thing. | Ne ? Savunmayla ilgili bir şey. Ne? Savunmayla ilgili bir şey. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Which is probably why Gordian couldn't tell us about it. | Herhalde bu yüzden, Gordian bizimle bu konuda konuşamadı. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We weren't cleared for this spy shit. | Bu casus şeyinden bir an önce kurtulmalıyız. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Cal, listen to me very carefully. | Cal, beni dikkatlice dinle. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Satellites do not move like stars move. | Uydular, yıldızlar gibi hareket etmezler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We tracked this thing in stereo time, in star time, okay? | O şeyi yıldız zamanında izledik, tamam mı ? O şeyi yıldız zamanında izledik, tamam mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I don't know who these guys are, but I do know they're lying to you. | O adamlar kim bilmiyorum, ama sana yalan söylediklerinden eminim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Is this everything? | Başka bir şey var mı ? Başka bir şey var mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If you haven't told them about the backup system, don't! | Eğer onlara yedek sistemden bahsetmediysen, sakın bahsetme ! Eğer onlara yedek sistemden bahsetmediysen, sakın bahsetme! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
We have it all? | Hepsi bu kadar mı ? Hepsi bu kadar mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Don't you tell them, Cal! Don't you dare! | Sakın onlara söyleme, Cal ! Sakın ! Sakın onlara söyleme, Cal! Sakın! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So if this was a spy bird, why was it moving like a star? | Eğer o şey casus uyduysa, neden bir yıldız gibi hareket ediyordu ? Eğer o şey casus uyduysa, neden bir yıldız gibi hareket ediyordu? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Not really sure. We'll have to get back to you on that. | Emin değilim. Size bu konuda bilgi veririz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It's a very aggressive company. With the federal mandate for air bags… | Çok hırçın bir şirket. Hava yastıklarına uygulanan kanunla birlikte... | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
they are perfectly positioned to dominate the market for years. | ...pazarı yıllarca ellerinde tutabilecekler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Blade Co. Technologies. | Blade Co. Teknolojileri. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
All right. I'll send you a prospectus. Are you at the same address? | Pekâlâ. Size bir numune gönderirim. Adresiniz aynı mı ? Pekâlâ. Size bir numune gönderirim. Adresiniz aynı mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Doug, can I call you back in, say, ten minutes? | Doug, seni 10 dakika sonra arayabilir miyim ? Doug, seni 10 dakika sonra arayabilir miyim? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
So I get this signal. How about 5:00? | O sinyali yakaladım. 5:00'e ne dersin ? O sinyali yakaladım. 5:00'e ne dersin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Signal from an F class. 5:15. | F Sınıfı'ndan bir sinyal. 5:15. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
First they act like it's nothing. Great. Thanks. | Önce, önemli bir şey değilmiş gibi davrandılar. Harika. Teşekkürler. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Now they're going to unimaginable pains to make it disappear. | Şimdi de onu yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why the hell would they do that? What is it they're trying to hide? | Bunu neden yapsınlar ki ? Ne saklamaya çalışıyorlar ? Bunu neden yapsınlar ki? Ne saklamaya çalışıyorlar? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Maybe we could talk later. | Belki sonra konuşuruz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I need to talk about this now! | Bunu hemen konuşmalıyız ! Bunu hemen konuşmalıyız! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I called last night twice. I got the messages. | Dün akşam iki kez aradım. Mesajlarını aldım. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I thought the problem was I wasn't around enough. | Sorunun, seninle yeterince ilgilenmemem olduğunu düşünmüştüm. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Now that I am, you're not. What is this, Tales from the Dark Side? | Ama asıl sorun, senin ilgisizliğin. Nedir bu, Karanlık Taraftan Öyküler mi ? Ama asıl sorun, senin ilgisizliğin. Nedir bu, Karanlık Taraftan Öyküler mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Okay. Define "this". | Tamam. "Bu"nu tanımla. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
The brokerage is strongly suggesting I head up the office in San Diego soon. | Amirlerim, beni, San Diego'daki ofise yönetici yapmak istiyorlar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
It'd mean moving there. Can you tell them no? | Yani oraya taşınacağım. Onları reddedebilir misin ? Yani oraya taşınacağım. Onları reddedebilir misin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Thank you. I tell you I'll support any career decision you make. | Teşekkürler. Kariyerimle ilgili bütün kararları destekleyeceğini söylemiştim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
But when it comes to my work You're considering this? | Ama konu benim işim olunca Bunu mu sorun ediyorsun ? Ama konu benim işim olunca Bunu mu sorun ediyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Char, it's Mr. Morgan on line five. | Char, Bay Morgan beşinci hatta. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
By any chance is he going to San Diego also? | Onun da San Diego'ya gitme şansı olabilir mi ? Onun da San Diego'ya gitme şansı olabilir mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Why don't you stick your paranoia back in your pants and get out of here? | Neden paranoyanı da alıp, buradan gitmiyorsun ? Neden paranoyanı da alıp, buradan gitmiyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I will call you. Fine. No problem. | Seni arayacağım. Tamam. Sorun yok. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
When? Whenever I get to it. | Ne zaman ? Ne zaman fırsatım olursa. Ne zaman? Ne zaman fırsatım olursa. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
"Tuesday? Wednesday? A.M.? P.M.?" | "Salı mı ? Çarşamba mı ? Sabah mı ? Akşam mı ?" "Salı mı? Çarşamba mı? Sabah mı? Akşam mı?" | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Go! | Defol ! Defol! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
They could be talking to us right now. | ...bizimle konuşuyor olmalılar. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Good morning, Mr. Carbiner. I'm Horace with your local satellite company. | Günaydın, Bay Carbiner. Ben yerel uydu şirketinden Horace. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Can I see your dish? | Çanağınızı görebilir miyim ? Çanağınızı görebilir miyim? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What a glorious morning. Hot enough for you? | Ne güzel bir sabah. Sizce de sıcak mı ? Ne güzel bir sabah. Sizce de sıcak mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
For a limited time, we're offering a free upgrade on a totally automated… | Kısıtlı bir süreliğine, tamamı otomatik olan fiber optik kontrol sistemini bedava sunuyoruz. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
All this at no extra cost to you. No extra cost to you. | Bunun size fazladan bir getirisi olmayacak. Fazladan getirisi yok. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
One of the many ways we're improving the quality of service to our customers. | Müşterilerimize sunduğumuz hizmeti daha da kaliteli hale getirmenin bir yolu sadece. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What are you doing here? And how soon can you leave? | Burada ne yapıyorsun ? Ve ne kadar çabuk zamanda gidersin ? Burada ne yapıyorsun? Ve ne kadar çabuk zamanda gidersin? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What are you doing here? I live here. Do you mind? | Asıl sen ne yapıyorsun ? Ben burada yaşıyorum. Sakıncası var mı ? Asıl sen ne yapıyorsun? Ben burada yaşıyorum. Sakıncası var mı? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I mind you grabbing on me. Let go! | Çek ellerini üzerimden. Bırak beni ! Çek ellerini üzerimden. Bırak beni! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I'm trying to help you down. I can do it myself! | Seni indirmeye çalışıyorum. Kendim hallederim ! Seni indirmeye çalışıyorum. Kendim hallederim! | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
My butt is stuck. You live next door. | Kalçam sıkıştı. Bitişik evde oturuyorsun. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
With Mrs. Roosevelt. That it? | Bayan Roosevelt ile. Öyle değil mi ? Bayan Roosevelt ile. Öyle değil mi? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I live in L.A. Just kicking it here a minute. | Los Angeles'ta yaşıyorum. Sadece birkaç dakikalığına buraya geldim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
If I were going to steal your stuff, it would be over and done. | Seni soyacak olsaydım, bunu çoktan yapmış olurdum. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What do you know about my stuff? | Eşyalarım hakkında ne biliyorsun ? Eşyalarım hakkında ne biliyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What are you doing climbing roofs at 1:00 in the morning? | Gecenin 1'inde çatılarda ne yapıyorsun ? Gecenin 1'inde çatılarda ne yapıyorsun? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Shouldn't you be out tagging freeway signs? | Otoyol tabelalarını yanlış okudun herhalde ? Otoyol tabelalarını yanlış okudun herhalde? | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
I don't got to tell you shit. | Sana hiçbir şey anlatmak zorunda değilim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Fine. Hang there all night. | Tamam. Bütün gece orada kal o zaman. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
Hey! Where you going? Get me down. | Nereye gidiyorsun ? İndir beni. Nereye gidiyorsun? İndir beni. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |
What are you doing? I told you to wait downstairs. | Ne yapıyorsun ? Sana aşağıda beklemeni söylemiştim. Ne yapıyorsun? Sana aşağıda beklemeni söylemiştim. | The Arrival-3 | 1996 | ![]() |