Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160150

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
This is me and Nana at my confirmation.	Burada ninemle ben beraberiz.	The Back-up Plan-1	2010
This is the last picture I have of my mom.	Bu annemin son resmi.	The Back-up Plan-1	2010
She lived for a few more years after this.	Bundan sonra bir kaç yıl daha yaşadı.	The Back-up Plan-1	2010
But we didn't take any pictures.	Ama başka resim çektirmedi.	The Back-up Plan-1	2010
She didn't want us to remember her that way.	Çünkü onu öyle hatırlamamızı istemedi.	The Back-up Plan-1	2010
I was 8 years old when she died.	Öldüğünde sekiz yaşındaydım.	The Back-up Plan-1	2010
I can't imagine.	Hayal bile edemem.	The Back-up Plan-1	2010
She had this great laugh. And really soft hands.	Çok güzel gülüşü vardı. Ve çok yumuşak elleri.	The Back-up Plan-1	2010
She used to rub my back before I went to sleep.	Uyumadan önce sırtımı ovalardı.	The Back-up Plan-1	2010
It's such a small thing, but I think about it all the time.	Küçük bir şey olabilir ama, devamlı o anları düşünürüm.	The Back-up Plan-1	2010
Why don't you ever talk about your dad?	Neden babandan hiç bahsetmiyorsun?	The Back-up Plan-1	2010
She was in a coma for two years after this.	Bu resimden sonra iki yıl komada kaldı.	The Back-up Plan-1	2010
He didn't stick around.	O bizi terk etti.	The Back-up Plan-1	2010
Oh, God, Zoe.	Tanrım, Zoe.	The Back-up Plan-1	2010
It was an important lesson for me.	Bu bana çok iyi ders oldu.	The Back-up Plan-1	2010
That's when I realized that nothing lasts forever.	O zaman hiç bir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini öğrendim.	The Back-up Plan-1	2010
So now you know everything.	Şimdi her şeyi biliyorsun.	The Back-up Plan-1	2010
Some things can last forever.	Bazı şeyler sonsuza kadar sürer.	The Back-up Plan-1	2010
So about my exam.	Sınavımı sormuştun.	The Back-up Plan-1	2010
I didn't exactly...	Aslında, ben pek de...	The Back-up Plan-1	2010
I'm confused. Why'd you say you'd come in the first place?	Kafam karıştı. Neden ilk anda buraya geldin ki?	The Back-up Plan-1	2010
It seemed like a good idea at the time.	O anda doğru gelmişti.	The Back-up Plan-1	2010
Is that Zoe? Zoe!	Zoe mi o? Zoe!	The Back-up Plan-1	2010
Hey. It is so nice of you to come.	Hey. Gelmekle ne iyi ettin.	The Back-up Plan-1	2010
Yeah, we just wanted to stop by and say a quick "hi" and good luck.	Evet, gelip bir selam verip iyi şanslar dilemek istedim.	The Back-up Plan-1	2010
No, you're staying. You have to stay. Lori wants us all here for this.	Hayır kalıyorsunuz. Kalmalısınız. Lori hepimizin burada olmasını istiyor.	The Back-up Plan-1	2010
I really want to stay.	Ben gerçekten kalmak isterim.	The Back-up Plan-1	2010
She's having a contraction.	Kasılmaları geliyor da.	The Back-up Plan-1	2010
Okay. So, what were you saying?	Pekala. Ne diyorduk?	The Back-up Plan-1	2010
This is Stan.	Bu Stan.	The Back-up Plan-1	2010
Of course. Hi. Hi.	Elbette. Merhaba.	The Back-up Plan-1	2010
Hey, you two should get in here.	Hey ikiniz, içeri girmelisiniz.	The Back-up Plan-1	2010
No, this is your special moment...	Hayır, bu senin özel anın...	The Back-up Plan-1	2010
...and we should go. No. Oh, God, I'm not shy.	...ve biz gitmeliyiz. Hayır, utangaç değilim.	The Back-up Plan-1	2010
Come on, I've been through it before.	Daha önce de yaşadım, Zoe.	The Back-up Plan-1	2010
I am not shy. It is really quite beautiful.	Bu çok güzel bir şey. Olağanüstü bir şey bu.	The Back-up Plan-1	2010
How long do we have to stay here?	Burada daha ne kadar kalacağız?	The Back-up Plan-1	2010
Just wait till it starts. We'll sneak out. Okay.	Başlayana kadar bekleyeceğiz. Daha sonra kaçmanın bir yolunu buluruz.	The Back-up Plan-1	2010
Come on, everyone. It's happening.	Pekala, millet. Başlamak üzere.	The Back-up Plan-1	2010
Come on. She's about to get into the water.	Hadi. Suya girmek üzere.	The Back-up Plan-1	2010
I'm gonna be out here, okay?	Ben dışarıda olacağım, tamam mı?	The Back-up Plan-1	2010
Just relax. Breathe.	Rahatla. Nefes al.	The Back-up Plan-1	2010
I know. Isn't it amazing...	Biliyorum. İnsan vücudu...	The Back-up Plan-1	2010
...how the human body can just open up like that?	...nasıl bu kadar açılabilir, değil mi?	The Back-up Plan-1	2010
I'm gonna go get a little air. I'm feeling a little...	Sanırım gidip hava alacağım. Biraz...	The Back-up Plan-1	2010
No, Zoe. Don't you move, Zoe.	Hayır, Zoe. hareket etme.	The Back-up Plan-1	2010
You're my focal point.	Sen benim odak noktamsın.	The Back-up Plan-1	2010
What? Oh, God.	Ne?	The Back-up Plan-1	2010
Push, Lori. Push.	İt. Lori. İt.	The Back-up Plan-1	2010
You can't leave. You're her focal point.	Gidemezsin. Onun odak noktasısın.	The Back-up Plan-1	2010
Can't she use somebody else?	Başka biri olamaz mı?	The Back-up Plan-1	2010
She's in labor. You can't argue with her now.	Şu an doğum yapıyor. Onunla tartışamazsın.	The Back-up Plan-1	2010
Someone grab her legs. Lift them up. Lift them up.	Birisi ayaklarını tutsun. Pekala, yukarı kaldır.	The Back-up Plan-1	2010
Push. That's it, push. Breathe.	İt. Nefes al!	The Back-up Plan-1	2010
Jesus, what is that?	Tanrım. Bu ne böyle?	The Back-up Plan-1	2010
Perfectly natural. Sometimes the bowels just release.	Tamamen doğal. Bazen her şeyi bırakabilir.	The Back-up Plan-1	2010
Ridley, if you could. Okay, okay, Lori.	Ridley, bakar mısın? Tamam, tamam, Lori.	The Back-up Plan-1	2010
No, Zoe! Don't you move! You are my focal point.	Hayır, Zoe. Hareket etme. Sen benim odak noktamsın.	The Back-up Plan-1	2010
What does that even mean?	Bu ne demek oluyor ki?	The Back-up Plan-1	2010
I need to turn over! I need to turn over, please!	Dönmem gerekiyor.	The Back-up Plan-1	2010
We are here for you, sister! I need to turn over.	Yanındayız, kardeş. Dönmeliyim.	The Back-up Plan-1	2010
We are all pushing with you!	Biz de seninle ıkınıyoruz.	The Back-up Plan-1	2010
Here comes the head!	Kafası göründü!	The Back-up Plan-1	2010
Get me a mirror! I want to see it! No! You don't!	Ayna getirin. Görmek istiyorum. Hayır, istemezsin.	The Back-up Plan-1	2010
Goddamn it, Zoe, don't move! I thought you wanted a mirror.	Lanet olsun, Zoe. Gitme. Ayna istediğini sanmıştım.	The Back-up Plan-1	2010
Stan, the mirror!	Stan, ayna!	The Back-up Plan-1	2010
What? The mirror!	Ne? Ayna!	The Back-up Plan-1	2010
What mirror?	Ne aynası?	The Back-up Plan-1	2010
Get the mirror! For the love of God! Stan!	Ayna getir! Allah aşkına! Stan!	The Back-up Plan-1	2010
Stan, get the mirror! Get the mirror!	Stan, bir ayna getir. Aynayı getir!	The Back-up Plan-1	2010
Hi, I'm Stan. I'm sorry. Give me the mirror. Nobody cares.	Merhaba, ben Stan. Özür dilerim. Aynayı ver. Umurlarında değil.	The Back-up Plan-1	2010
Okay. No. No.	Tamam. Hayır. Hayır.	The Back-up Plan-1	2010
Look at all that hair. That's not the baby's hair.	Şu kıllara bak. Onlar bebeğin saçı değil.	The Back-up Plan-1	2010
One last push!	Son bir kez it!	The Back-up Plan-1	2010
Everyone says it's so beautiful.	Herkes çok güzel olduğunu söylüyor.	The Back-up Plan-1	2010
I thought it was terrifying.	Bence dehşet vericiydi.	The Back-up Plan-1	2010
I don't ever want to see that again.	Böyle bir şeyi bir daha görmek istemiyorum.	The Back-up Plan-1	2010
But you want to see ours, right?	Ama bizimkini görmek istiyorsun, değil mi?	The Back-up Plan-1	2010
I don't know, baby. It was just...	Bilmiyorum, bebeğim. Sadece...	The Back-up Plan-1	2010
I shouldn't have seen that.	Bunu görmemeliydim.	The Back-up Plan-1	2010
Hey, I was just coming by to see if you were okay.	Ben de iyi misin diye bakmaya gelecektim.	The Back-up Plan-1	2010
I was worried about you after the exam.	Sınavdan sonra senin için endişelendim.	The Back-up Plan-1	2010
What happened with your exam? I was trying to tell you last night.	Sınavda ne oldu? Sana dün akşam söylemeye çalışıyordum.	The Back-up Plan-1	2010
What happened? I walked out of the exam.	Ne oldu? Sınavdan çıktım.	The Back-up Plan-1	2010
Why? I'm quitting school.	Neden? Okulu bırakıyorum.	The Back-up Plan-1	2010
I can't believe you're pregnant.	Hamile olduğuna inanamıyorum.	The Back-up Plan-1	2010
Why are you quitting school?	Okulu neden bırakıyorsun?	The Back-up Plan-1	2010
Because if I stay in school, I can only work part time.	Eğer okula devam edersem sadece yarı zamanlı çalışabilirim.	The Back-up Plan-1	2010
If I work part time, I can't afford our expenses. I need to work.	Yarı zamanlı çalışırsam da harcamalarımızı karşılayamam. Çalışmam lazım.	The Back-up Plan-1	2010
I had no idea it was this serious. You're having a baby?	Bu kadar ciddi olduğunuzu bilmiyordum. Bebeğiniz mi olacak?	The Back-up Plan-1	2010
I didn't know you'd been together that long.	O kadar süredir beraber olduğunuzu bile bilmiyordum.	The Back-up Plan-1	2010
Well, yeah, they're not mine, but yes, we're having a baby.	Aslında, onlar benim değil, ama evet, bebeğimiz olacak.	The Back-up Plan-1	2010
We're having twins, actually.	İkizlerimiz olacak aslında.	The Back-up Plan-1	2010
What do you mean, "Not mine"? Didn't mean it like that.	Benim değil demekle ne kastediyorsun? Öyle demek istememiştim.	The Back-up Plan-1	2010
Why would you say that? I'm sorry.	Neden bunu söyledin. Özür dilerim.	The Back-up Plan-1	2010
I'm not exactly thinking straight.	Doğru düzgün düşünemiyorum bile.	The Back-up Plan-1	2010
I've been up all night watching Orca give birth.	Tüm gece uyumadım ve orka bebeğin doğumunu izledim.	The Back-up Plan-1	2010
I am such an idiot. No, Zoe.	Ne kadar salağım. Hayır, Zoe.	The Back-up Plan-1	2010
Oh, God, I am so stupid.	Of, Tanrım. Ne aptalmışım. Çocukları bakamayacağından da değil.	The Back-up Plan-1	2010
This is not about money...	Sorun para değil,...	The Back-up Plan-1	2010